DAKĪKĪ - TDV İslâm Ansiklopedisi

DAKĪKĪ

الدقيقي
Müellif:
DAKĪKĪ
Müellif: TAHSİN YAZICI
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1993
Erişim Tarihi: 29.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/dakiki
TAHSİN YAZICI, "DAKĪKĪ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/dakiki (29.04.2024).
Kopyalama metni

Kendisi veya ailesi unla uğraştığı için “Dakīkī” nisbesini almış olmalıdır. Doğum tarihi kesin olarak belli değildir. Bir yandan Firdevsî’nin Dakīkī’nin genç yaşta öldürüldüğünü kaydetmesi, öte yandan Çagāniyân emîrlerinden Fahrüddevle Ahmed b. Muhammed’i (ikinci ve üçüncü emirliği 951-955) övdüğü sırada en az yirmi, Sâmânî emîrlerinden Mansûr b. Nûh’u (961-976) övdüğü sıralarda ise otuz yaşlarında olduğunun tahmin edilmesi, onun en erken 320 veya 330 (932 veya 942) yılları arasında doğmuş olduğu ihtimalini kuvvetlendirir. Dakīkī’nin doğum tarihi gibi doğum yeri de ihtilâflıdır. İran edebiyatının ilk tezkirelerinden Avfî’nin Lübâbü’l-elbâb’ında (s. 250-251) Tûslu; Lutf Ali Beg’in Âteşkede-i Âẕer’inde (s. 341) Tûslu, Belhli, Buharalı veya Semerkantlı; Rızâ Kulı Han Hidâyet’in Mecmaʿu’l-fuṣaḥâʾ (I, 214) adlı eserinde ise Mervli veya Belhli olduğuna dair rivayetler kaydedilir. Çağdaş bilginlerden Nöldeke (Das Iranische Nationalepos, s. 20) kaynaklardaki bu yerlerden hiçbirini tercih etmez. İranlı bilgin Hasan Takīzâde (Firdevsî ve Şehnâme-i O, s. 33, 49), Dakīkī’nin Belhli veya Semerkantlı olduğunu kaydeder. Ancak rivayetler arasında Avfî’nin Dakīkī’yi Tûslu olarak göstermesi gerçeğe en yakın olanıdır (bk. Djalal Khaleghi-Motlagh, , LIII/1 [1976], s. 115-119). Dakīkī’nin ölüm tarihi de açık olarak bilinmemektedir. Ancak Nûh b. Mansûr (976-997) tarafından bir şehnâme yazmakla görevlendirilmesine ve Firdevsî’nin Şehnâme’sini yazdığı sırada (370-371/980-981) Dakīkī’nin kölesi tarafından öldürülmüş olduğuna bakılarak bu olayın 366-370 (976-980) yılları arasında vuku bulduğu söylenebilir.

Firdevsî, Dakīkī’nin gençliğinde kötü huylu olduğunu ve dünyadan bir türlü memnun kalmadığını, bu niteliklerini öldürülünceye kadar da sürdürdüğünü belirtir. Bazı bilginler (Nöldeke, s. 20; , s. 29), “Dakīkī çâr haslet ber-güzîdest / Begîtî ez heme hûbî vü ziştî / Leb-i yâkut-reng ü nâle-i çeng / Mey-i hûn-reng ü dîn-i Zerdüştî” (Dakīkī dünyadaki bütün güzellik ve çirkinliklerden dört şey seçmiştir: Yakut renkli dudak, çenk nağmesi, kan renkli şarap ve Zerdüşt dini) rubâîsine bakarak onun Zerdüştî olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu konuda Browne (LHP, I, 459-462) “dîn-i Zerdüştî”yi şarap içme biçiminde yorumlamak suretiyle daha ihtiyatlı davranır. Schaeder (“War Daqīqī Zoroastrier?”, s. 288-303), bu rubâînin Dakīkī’nin Zerdüştî olduğunu gösteremeyeceğini, zira babası müslüman bir ad taşıyan, cennet ve hûrilerden söz eden bir kişinin Zerdüştî olamayacağını haklı olarak ileri sürer. Ona göre bu rubâî, Sâmânîler döneminde başlayan eski İran tarih ve geleneklerine karşı duyulan romantik sevgi sonucunda söylenmiş fantezi kabilinden bir sözdür.

Genç yaşta öldürülmüş olmasına rağmen oldukça bol şiir yazdığı anlaşılan Dakīkī’nin yazdıklarından pek azı günümüze gelebilmiştir. Çeşitli tezkirelerde (Lübâbü’l-elbâb, Âteşkede, Mecmaʿu’l-fuṣaḥâʾ), tarih kitaplarında (Târîḫ-i Beyhaḳī), edebî sanatlarla ilgili eserlerde (Tercümânü’l-belâġa, Ḥadâʾiḳu’s-siḥr, el-Muʿcem) ve sözlüklerde (Luġat-i Fürs, Bahrü’l-garâib) onun kaside ve gazellerinden parçalara yer verilmiştir. Bu eserlerde rastlanan kaside parçalarının Sâmânîler’den Ebû Sâlih Mansûr b. Nûh, Ebü’l-Kāsım Nûh b. Mansûr (II. Nûh), Çagāniyân emirlerinden Emîr Fahrüddevle Ahmed b. Muhammed, Emîr Ebû Sa‘d Muzaffer ve Ebû Nasr hakkında söylenmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Dakīkī’nin İran edebiyatına en büyük hizmeti, İran millî destanı olan manzum bir şehnâme yazmaya başlamış olmasıdır. Kendisinden önce yazılmış olan mensur şehnâmelerden üçüncüsü ve en derli toplusu olan Ebû Mansûr’un Şehnâme’sinin, döneminde gördüğü rağbet üzerine bu eseri manzum hale getirme görevi II. Nûh tarafından ona verildi. Ancak Güştâsb destanı ile Zerdüşt’ün ortaya çıkışını içine alan 1000 beyitlik bir bölümü (Güştâsbnâme) tamamladığı sırada Dakīkī kölesi tarafından öldürüldü. Firdevsî bu 1000 beyitlik kısmı aynen Şehnâme’sinin baş tarafına aldı. Bu kısmın 9000 veya 20.000 beyit kadar olduğu hakkındaki rivayetler gerçekle bağdaşmamaktadır. Özellikle destan yazmakta Dakīkī’den kat kat üstün olan Firdevsî’nin onun bu 1000 beytini Şehnâme’sine niçin aldığı sorusu çeşitli ihtimalleri akla getirmektedir. Firdevsî, Zerdüştîliği de öven bu kısmın sorumluluğunu Dakīkī’ye yüklemek istemiştir. Bunu da eski İran tarihine karşı romantik bir sevgi besleyen Sâmânîler’in yerini alan Ehl-i sünnet inançlarına sıkı sıkıya bağlı Gazneliler’den çekindiği için yapmıştır. Firdevsî bir gece Dakīkī’yi rüyasında gördüğünü, onun kendisine, “Bu 1000 beyti yazacağın şehnâmeye al ve Mahmûd-ı Gaznevî’ye sun” dediğini nakleder. Dakīkī, Şehnâme’de yer alan bu beyitlerdeki kuruluk ve yeknesaklığa karşılık kaside ve gazellerinde duygulu ve güçlü bir şair olarak gözükür. Bu alanda Unsurî ve Ferruhî-yi Sîstânî gibi şairler onun üslûbunu takip etmişlerdir.


BİBLİYOGRAFYA

Bîrûnî, Âs̱ârü’l-bâḳıye (nşr. E. Sachau), Leipzig 1923, s. 99.

Esedî-yi Tûsî, Luġat-ı Fürs (nşr. M. Debîrsiyâkī), Tahran 1356 hş., bk. Fihrist.

Reşîdüddin Vatvât, Ḥadâʾiku’s-siḥr fî deḳāʾiḳi’ş-şiʿr (nşr. Abbas İkbâl), Tahran 1360 hş., bk. Fihrist.

Avfî, Lübâb (nşr. Saîd-i Nefîsî), Tahran 1333 hş., s. 250-251.

Lutf Ali Beg, Âteşkede-i Âẕer (nşr. Ca‘fer-i Şehîdî), Tahran 1337 hş., s. 341.

Hidâyet, Mecmaʿu’l-fuṣaḥâ, Tahran 1295, I, 214.

, I, 459-462.

Nöldeke, Das Iranische Nationalepos, Berlin-Leipzig 1920, s. 20.

Bedîüzzaman Fürûzanfer, Süḫan ü Süḫanverân, Tahran 1308 hş./1929, I, 12-19.

H. H. Schaeder, “War Daqīqī Zoroastrier?”, Festschrift Georg Jacob (ed. Th. Menzel), Leipzig 1932, s. 288-303.

, s. 29.

a.mlf., “Rûdagî’s Vorläufer und Zeitgenossen”, Morgenländische Forschungen: Festschrift Herrn Professor Dr. H. I. Fleischer, Leipzig 1875, s. 57-62.

, s. 408-419.

Gilbert Lazard, Les Premiers Poètes Persans, Tahran-Paris 1964, II, 141-177.

Hasan Takīzâde, Firdevsî ve Şehnâme-i O, Tahran 1349 hş., s. 33, 49.

a.mlf., “Meşâhir-i Şuʿarâ-yi Îrân”, Kâve, sy. 1-2, Berlin 1920, s. 4-5, 8, 10-12.

Yâdnâme-i Daḳīḳī-yi Ṭûsî: Mecmûʿa-yi Süḫanrânihâ ve Maḳālât be Münâsibât-i Meclis-i Ḥużûrdâşt-i Ḥażare-i Daḳīḳī der Dânişgâh-i Firdevsî, Tahran 2535 şş. (1976).

Wilhelm Barthold, “Zur Geschichte des persischen Epos” (trc. H. H. Schaeder), , XCVIII/1 (1944), s. 152.

Djalal Khaleghi-Motlagh, “Firdausī und seine Einstellung zu Daqīqī”, a.e., CXXIV/1 (1974), s. 73-93.

a.mlf., “Daqīqī’s Geburtsort”, , LIII/1 (1976), s. 115-119.

H. Ritter, “Dakîkî”, , III, 462-464.

Cl. Huart – [H. Massé], “Daḳīḳī”, , II, 100.

“Daḳīḳī”, , I, 983.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1993 yılında İstanbul’da basılan 8. cildinde, 423-424 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER