GĀLİB MİRZA ESEDULLAH - TDV İslâm Ansiklopedisi

GĀLİB MİRZA ESEDULLAH

GĀLİB MİRZA ESEDULLAH
Müellif: KAMİL EŞFAK BERKİ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1996
Erişim Tarihi: 25.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/galib-mirza-esedullah
KAMİL EŞFAK BERKİ, "GĀLİB MİRZA ESEDULLAH", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/galib-mirza-esedullah (25.04.2024).
Kopyalama metni

27 Aralık 1797’de Hindistan’da Dekken yarımadasında yer alan Türk-İslâm kültürünün tanınmış merkezlerinden Agra’da doğdu. Lakabı Necmüddevle ve Debîrülmülk, mahlası Gālib, asıl adı Esedullah’tır. Dedesi Kūkān (Ghokan) Beg Han soylu bir Türk ailesine mensuptu. Leknev’de Âsafüddevle’nin ve Haydarâbâd nizamı Ali Han’ın hizmetinde bulunan babası Abdullah Beg Han, yolsuzlukları önlemek için gittiği Alvar şehrinde şehid olmuştu. Bunun üzerine Alvar valisi, bu sırada beş yaşında olan Gālib ile kardeşi Yûsuf’a iki köy tahsis etti. Anne tarafından da tanınmış bir aileye mensup olan Gālib, İngilizler’in Agra yöneticiliğine tayin ettiği amcası Nasrullah Beg Han tarafından yetiştirildi. Dokuz yaşında iken amcasının vefatı üzerine İngiliz mahkemesinin kararı ile amcasının kayınbiraderinin himayesine verildi. Ancak Gālib büyük dayısının mâlikânesinde rahat bir hayat sürmeye başladı. Burada bazı âlimlerin yanı sıra ünlü şair Ekberâbâdî’den de ders aldı. İran edebiyatının tanınmış şairlerinden Bîdil’i şiirleriyle tanıdı. Önceleri Zerdüşt iken Müslümanlığı kabul eden hocası Abdüssamed’in Gālib’in şiir yeteneğinin gelişmesi üzerinde büyük etkisi oldu. Başlangıçta Farsça-Hintçe karışık şiirler yazan Gālib gençlik döneminde Farsça şiir yazmaya ağırlık verdi. Daha sonra Urduca gazeller yazmaya başladı.

1810’da Fîrûzpûr Valisi Çerkan’ın küçük kardeşi Nevvâb İlâhî Bahş’ın kızı İmrao Begüm ile evlendi. Bu hanımdan yedi çocuğu olduysa da hiçbiri yaşamadı. Gālib evlendikten bir süre sonra Delhi’ye yerleşti. Kalküta’da bulunduğu 1828-1831 yılları dışında Delhi’den ayrılmadı. Amcasının ölümü üzerine Lord Lake’nin emriyle kardeşi Yûsuf’la birlikte kendisine verilen, ancak bir türlü eline geçmeyen parayı alabilmek için açtığı dava uzun yıllar sürmesine rağmen sonuçlanmadı. Bu arada bir müfettiş tarafından kumar oynadığına dair verilen rapor üzerine tutuklandı. Bir müddet sonra dostları sayesinde serbest bırakıldı. Rakibi saray şairi Zevk Muhammed’in ölümü (1854) üzerine Vâcid Ali Şah’ın şiir musâhipliğine tayin edildi ve onun oğullarının hocası oldu. 9 Mayıs 1857’de gittikçe artan İngiliz baskısına karşı Delhi’nin kuzeyinde Hindu ve müslümanların birlikte başlattıkları isyan hareketi İngiliz sömürge ordusu tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. Birçok öğretmen ve aydın gözaltına alınarak sorgulandı. Sistemli bir propaganda ile, Hindistan’da bulunmalarının amacını modern hayatın dışında kalmış olan ülkeyi eğitmek ve uygarlaştırmak olarak açıklayan İngilizler’le yerli halk arasında bu direniş hareketinden sonra doğan gerginlik ortamında İngiltere halkın geleneklerini değiştirme siyasetinden vazgeçmek zorunda kaldı. İngilizler’in kontrolü altında bulunan son Bâbürlü hükümdarı II. Bahadır Şah, isyancılarla ilişkisi olduğu gerekçesiyle Gālib’i gözaltına aldırarak uzun süren sorgulamalara tâbi tuttu. Serbest bırakıldıktan sonra Râmpûr Valisi Nevvâb Yûsuf Ali Han tarafından kendisine ömür boyu maaş bağlandı. 15 Şubat 1869’da Delhi’de öldü.

Yüzyıllarca Farsça ile devam etmiş olan Hint müslümanlarının şiirinin, Urdu dilinin gelişmesi sonucu XX. yüzyılda bir atılım yapabilmesinde Gālib son derece önemli bir rol oynamıştır. Urdu edebiyatının Farsça ve giderek yerleşmekte olan İngilizce karşısında bir geleceği olmadığı şeklindeki yaygın kanaati kabul etmeyen aydınlar arasında yer alan Gālib Urdu şiir ve nesrinin gelişmesi için azimle çalıştı. Yeni şiirin Gālib’in açtığı çığırda ilerleyeceğine inananlarla, onun tabiata aşırı bağlı anlayışının gelenekten kopma ve sapmadan başka bir şey olmadığını ileri sürenlerin tartışması uzun süre devam etti. Muhammed İkbal bir şiirinde Gālib’in tavrını, “şarabı daha acı kılmak için kadehi de eritip şaraba katmak” şeklinde ifade etmiştir. İkbâl, Câvidnâme adlı eserinin Müşteri (Jüpiter) feleği bölümünde Gālib’le şiir üzerine konuşur.

İlk olarak çağdaşlarından şair Hüseyin Eltaf Hâlî, Yâdigâr-ı Ġālib adlı eserinde şairin Hint-Pakistan edebiyatındaki yeri ve tesiri üzerinde durmuş, bu eseri Abdüllatîf’in Ghālib’i ve Muhammed İkrâm’ın Ghalib-Nama adlı kitabı takip etmiştir. Gālib’in şiirlerinde uhrevî olana özlem yerine dünyevî yoğunlaşma ağır basar. Gālib Mirza esas olarak dünyevî bir şairdir. Bununla birlikte Hz. Peygamber’i ve Hz. Ali’yi öven şiirler de yazmıştır. Gālib, tabiatı kendi dönemine kadar görülmemiş ölçüde müstakil bir unsur olarak işlemesiyle aykırı, insana yaklaşımıyla hümanist, evren ve hayat karşısında mistik, özgür yaratılışının şevkiyle birden fazla üç dilden oluşan bir şiirin kendisinde doğduğu orijinal bir şairdir. Eserleri ve etkisiyle modern çağa doğru bir başlangıçtır. Şiir dilinin günlük konuşma dilinden farklı olduğu düşüncesini modern Urdu şiirine yerleştirerek daha başlangıçta sağlam bir temel atmıştır. Hint kıtası İslâm şiirinde Ekber-i Allahâbâdî şiir değerleriyle hayatın mizah olarak uyumu, Gālib insancıl unsurun tamamlanması, İkbâl ise İslâm metafiziğinin toparlayıcı ve belirleyici derecede yer alması olarak kabul edilebilir.

Eserleri. 1. Dîvân-ı Urdû. İlk baskısı 1841’de yapılan eser yeni şiirlerin de eklenmesiyle şairin sağlığında Delhi’de dört defa basılmıştır. Gālib’in ölümünden sonra da çeşitli baskıları yapılan eser son olarak İmtiyâz Ali Arşî tarafından yayımlanmıştır (Aligarh 1958).

2. Külliyyât-ı Naẓm. Farsça kaside, gazel, küçük mesnevi ve kıtalardan ibarettir. İlk olarak 1845’te yayımlanan eserin çeşitli baskıları vardır (Leknev 1862, 1924).

3. Külliyyât-ı Nes̱r (Leknev 1868). Şu eserleri ihtiva eder: a) Penc Genc-i Âheng. Mektup yazma usulleri, lakaplar, Farsça’nın esasları, terimler ve dilin yapısıyla ilgili konularla şairin kendi şiirlerinden yaptığı seçmeleri ihtiva eder. b) Pertevistân. Eserin “Mihr-i Nîm Rûz” adını taşıyan birinci bölümü bir Bâbürlü tarihidir. Eserin ikinci bölümü yazılmamıştır. c) Destenbû. 1857 Hint-müslüman direnişini anlatan bir eserdir.

4. Ḳāṭıʿ-ı Burhân (Leknev 1862). Burhân-ı Ḳāṭıʿ adlı Farsça sözlüğün tenkidinden ibarettir. Müellif eserini bazı ilâvelerle birlikte Direfş-i Kâviyânî adıyla da yayımlamıştır (Leknev 1865).

5. Ûd-i Hindî, Urdû-yi Muʿallâ. İki mektup derlemesi olup birincisinde 162, ikincisinde 472 mektup vardır. İlk eser 1868’de Mîret’te (Meerut), ikincisi 1899’da yine Mîret’te ve bazı mektupların da eklenmesiyle 1922’de Lahor’da basılmıştır.

6. Külliyyât-ı Naẓm-ı Fârsî. Gālib’in 1835’te Meyḫâne-i Ârzû adıyla düzenlenen Farsça divanı 1945’te; çeşitli mesnevi, kaside, gazel ve rubâîlerini ihtiva eden Farsça Külliyyât’ı da 1963’te yayımlanmıştır.

7. Ebr-i Güherbâr (Delhi 1281). Hz. Peygamber’in gazvelerini Firdevsî’nin Şâhnâme’si ve Nizâmî’nin İskendernâme’si tarzında yazmaya başlayan Gālib ancak giriş kısmını kaleme alabilmiştir.

8. Sebed-i Çîn. Külliyyât’ına girmeyen şiirlerini ihtiva eder. Eser ilk olarak 1867’de yayımlanmış, daha sonra 1938’de Delhi’de basılmıştır.

9. Sebed-i Bâġ-ı Dû Der. Sebed-i Çîn’in tamamı olarak kabul edilen eserin birinci bölümü Sebed-i Çîn ile onda yer almayan bazı şiirleri, ikinci bölümü Külliyyât-ı Nes̱r’de bulunmayan bazı metinleri ihtiva eder.

10. Duʿâʾ-yı Ṣabâḥ (Leknev, ts.). Hz. Ali’den nakledilen bir duanın manzum olarak Farsça’ya tercümesidir.

Gālib’in diğer eserleri de şunlardır: Müteferriḳāt-ı Ġālib (Râmpûr 1947), İntiḫâb-ı Ġālib (Lahor 1943), Mekâtîb-i Ġālib (1937), Nâdirât-ı Ġālib (Karaçi 1919), Nükât-i Riḳʿât (Delhi 1867), Ḳādirnâme (Delhi 1281), Leṭâʾif-i Ġaybî (Delhi 1281), Tîġ-i Tîz (Delhi 1867).


BİBLİYOGRAFYA

Mirza Asad Allah Khan Called Ghalib, Madras 1922.

Muhammed İkbal, Şarktan Haber (trc. Ali Nihad Tarlan), Ankara 1956, s. 133.

R. Russell, Ghalib 1797-1869: Life and Letters, London 1969.

Ghalib: the Poet and his Age (ed. R. Russell), London 1972.

Ram Malik, Mirza Ghalib, New Delhi 1980.

Zülfikar Ali Han, Doğudan Bir Ses (trc. Turgut Akman), İstanbul 1981, s. 20.

Muhammed Sadiq, A History of Urdu Literature, Delhi 1984, s. 228-277.

David Lelyveld, “Eloquence and Authority in Urdu: Poetry, Oratory and Film”, Shariat and Ambiguity in South Asian Islam (ed. K. P. Ewing), Delhi 1988, s. 98-105.

A. Bausani, “The Position of G̲h̲ālib (1796-1869) in the History of Urdu and Indo-Persian Poetry”, , XXIV (1959), s. 99-127.

a.mlf., “G̲h̲ālib”, , II, 1000-1001.

Abdülhay Habîbî, “Ḫaṣâʾiṣ ve ʿArżeşhâ-yi Şiʿr-i Fârsî-yi Ġālib-i Dihlevî”, Yaġma, sy. 251, Tahran 1389, s. 249-255.

Şefîî Kedkenî, “Ġālib-i Dihlevî”, Hüner u Merdüm, sy. 69, Tahran 1968, s. 24-29.

Safdar Ali Baig, “The Mystical Poetry of Ghalib”, , XXXIII (1969), s. 97-108.

Abdülkadir Karahan, “Farsça ve Urduca’nın Şiir Dehası Esedullah Han Galib”, , IX/100 (1971), s. 369-371.

Th. Menzel, “Ġālib”, , XIV/2, s. 434-444.

“Ġālib Dihlevî Mîrzâ Esedullah Ḫân”, , II, 1799.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1996 yılında İstanbul’da basılan 13. cildinde, 328-329 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER