KENNÛN, Muhammed b. Medenî - TDV İslâm Ansiklopedisi

KENNÛN, Muhammed b. Medenî

محمّد بن المدني كنّون
Müellif:
KENNÛN, Muhammed b. Medenî
Müellif: AHMET ÖZEL
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2019
Erişim Tarihi: 24.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/kennun-muhammed-b-medeni
AHMET ÖZEL, "KENNÛN, Muhammed b. Medenî", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/kennun-muhammed-b-medeni (24.04.2024).
Kopyalama metni

1240’ta (1825) Fas’ta doğdu. Diğer kaynakların aksine İbn Zeydân 1239 (1824) yılını verir. İdrîsîler hânedanının ikinci hükümdarı Mevlây II. İdrîs’in soyuna ve Benî Mestâre kabilesinin bir kolu olan Benî (Âl-i) Kennûn (Gennûn, Cennûn) ailesine mensuptur. Aile, adını II. İdrîs’in oğlunun torunu Kāsım b. Muhammed b. Kāsım b. İdrîs’in “Kennûn” (Berberîce “ay”) lakabından alır. Kennûn küçük yaşlarda hac farîzasını babasıyla birlikte ifa etti. İlk eğitiminden sonra Câmiu’l-Karaviyyîn’de öğrenim gördü. Abdüsselâm b. Tâi‘ Bû Gālib, Tâlib b. Hamdûn İbnü’l-Hâc, Ebû Bekir b. Tayyib İbn Kîrân, Abbas b. Tayyib İbn Kîrân, Muhammed b. Abdullah el-Meccâvî, Mehdî b. Tâlib İbn Sûde, Ahmed b. Ahmed el-Bennânî, Muhammed b. Abdurrahman el-Filâlî el-Hacretî’den Arap dili ve edebiyatı, ayrıca aklî ve dinî ilimleri okudu. Başta fıkıh ve fıkıh usulü olmak üzere hadis, tefsir, tasavvuf, kelâm konularında adını duyurdu. Fas’ta “şeyhü’l-cemâa” makamını elde etti. 1274’te (1858) yapılan ısrar sonucu ve hocası Hacretî’nin tavsiyesiyle Merakeş’te kadılık görevini kabul ettiyse de sekiz ay sonra kraldan affını dileyip Fas’a döndü. Karaviyyîn’de fıkıh, Sîdî Kāsım b. Rahmûn Türbesi’nde hadis okuttu, diğer bazı medreselerde ders verdi. Yetiştirdiği çok sayıda talebe arasında kardeşi Muhammed Tihâmî b. Medenî Kennûn, Abdülkebîr b. Muhammed el-Kettânî, Ahmed b. Kāsım Cessûs er-Rabâtî, Muhammed b. Kāsım el-Kādirî, Muhammed b. Tihâmî el-Vezzânî, Ahmed b. Me’mûn el-Belgaysî, Muhammed Mahmûd b. Ahmed eş-Şinkītî (İbnü’t-Telâmîd), Ahmed b. Abdülvâhid el-Hasenî (İbnü’l-Mevvâz el-Fâsî), Muhammed b. Muhammed b. Abdüsselâm Kennûn (aynı lakabı taşıyan hocası “Kebîr”, bu “Sagīr” sıfatıyla ayrılır) zikredilir. 1 Zilhicce 1302 (11 Eylül 1885) tarihinde Fas’ta vefat eden Kennûn, Bâbülfütûh dışında Kubâb Kabristanı’nda Ebü’l-Mehâsin el-Fâsî’nin türbesinin aşağısında defnedildi.

Biyografi âlimlerinin “allâme, hâfız, hüccet, hâtimetü’l-muhakkıkīn, imâmü’l-müdakkıkīn” gibi vasıflarla nitelendirdikleri Kennûn XIX. yüzyılın ikinci yarısında Fas’ın en önde gelen fıkıh âlimi olarak bilinir. Eserlerinin bir kısmı klasik Mâlikî metin ve şerhleri üzerine yapılan çalışmalardan ve çoğu karşılaşılan günlük problemlere cevaplardan ibaret olup onun ıslahatçı ve yenilikçi kişiliği bu eserleri yanında özellikle Karaviyyîn’de okuttuğu mukayeseli fıkıh derslerinde kendini göstermiştir. Bu sırada ilmî kudretini ve yaklaşımını mezhep içindeki farklı görüş ve tercihleri Kur’an ve Sünnet’ten delillerle değerlendirirken ortaya koymuş, metne bağlı açıklamalarla yetinmek yerine fıkhî meselelerin muhteva ve amacının kavranmasına önem vermiş, zaman zaman mezhepteki yerleşik hükme aykırı olsa da hadislere göre amel etmiş, çeşitli konulardaki teliflerinde de bu yaklaşımı sergilemiştir. Kennûn, tasavvuf kültürünün etkisindeki fıkhî bir yaklaşıma iltifat etmemekle birlikte fakih ve mutasavvıf Ahmed Zerrûk’u örnek alarak tasavvufa temelden karşı çıkmamış, şer‘î ölçülerle bağdaşmayan tarikat anlayışı ve uygulamalarını eleştirmiştir. Bazı eserlerinin adından da anlaşılacağı üzere çeşitli konularda halka nasihatte bulunmuş, onları bid‘atlardan sakındırmış, ulemâ ve yöneticileri de kendi görevlerinin ve sorumluluklarının gereğini yapmaya çağırmış, bu arada gördüğü yanlış davranışlara açıkça karşı çıkmıştır. Kendisine “nâsırü’s-sünne ve kāmiu’l-bid‘a” lakabını kazandıran bu davranışında el-Medḫal müellifi İbnü’l-Hâc el-Abderî’den büyük ölçüde etkilendiği ve ona sık sık atıfta bulunduğu görülmektedir. Kennûn’un ıslah düşüncesinde bütün sosyal, siyasal, fikrî ve dinî meselelerde Kur’an ve Sünnet’le Selef’in düşüncesine ve uygulamasına bağlı kalmaya yönelik vurgu öne çıkmaktadır. Üzerinde durduğu sosyal konulardan biri de Sudan’dan köle diye getirilip zenginlere satılan müslüman kadınlarla ilgili olup bunun şer‘î anlamda bir savaş esirliğiyle bağlantılı kölelik olmadığını, dolayısıyla nikâh kıyılmadıkça onlarla cinsel ilişkinin zina sayılacağını belirtmiştir. Yöneticilere karşı yanlış ve haksız uygulamalarını çekinmeden söyleyen Kennûn şehir valisiyle aralarında geçen sert bir tartışma sonunda hapse atılmış, ancak ulemânın tepkisi ve halkın büyük gösteriler düzenlemesi üzerine serbest bırakılmıştır. Talebesi Muhammed b. Mustafa el-Meşrefî, ed-Dürrü’l-meknûn fi’t-taʿrîf bi’ş-Şeyḫ Cennûn adıyla bir eser yazmış, Hüseyin el-Irâkī de Meşrefî’nin bazı konulardaki görüşlerini tenkit için Ṣavârimü’l-menûn fî ḳamʾi men naḳaṣa bi’n-nisbeti’ş-şerîfe el-Ḥâc Muḥammed Kennûn adlı bir eser kaleme almıştır.

Eserleri. 1. İḫtiṣâru’r-Ruhûnî ʿale’z-Zürḳānî. Abdülbâkī b. Yûsuf ez-Zürkānî’nin Halîl b. İshak el-Cündî’ye ait el-Muḫtaṣar’a yazdığı şerh üzerine Muhammed b. Ahmed er-Ruhûnî’nin kaleme aldığı Evḍaḥu’l-mesâlik ve eshelü’l-merâkî ilâ sebki ibrîzi’ş-Şeyḫ ʿAbdilbâḳī adlı büyük hâşiyenin muhtasarı olup Ḥâşiyetü Kennûn diye bilinir. Ruhûnî’nin hâşiyesi, Muhammed b. Hasan el-Bennânî ve Tâvüdî b. Tâlib İbn Sûde’nin aynı şerhe yazdıkları hâşiyelerde kapalı kalan yerleri açıklaması yanında özellikle el-Muḫtaṣar şârihlerinden “Ecâhire” denilen Nûreddin Ali el-Üchûrî ve takipçilerinin eserlerinde görülen ve yanlış hükümlere varılmasına yol açan bazı hataları tashih etmesi bakımından önem taşımakla birlikte çok hacimli olduğundan Kennûn tarafından ihtisar edilmiştir. Kennûn burada her babın girişinde konunun Kur’an ve Sünnet’ten dayanaklarını zikretmiş, ihtilâflı görüşleri değerlendirerek hatalı olanlarına işaret etmiştir. Her iki hâşiye birlikte basılmıştır (I-VIII, Fas 1294; Bulak 1306).

2. ez-Zecr ve’l-iḳmâʿ bi-zevâciri’ş-şerʿi’l-müṭâʿ li-men kâne yüʾminü billâhi ve resûlihî ve yevmi’l-ictimâʿ ʿan âlâti’l-lehvi ve’s-semâʿ (Fas 1309, kenarında ed-Dürerü’d-deriyyetü’l-müstenîre adlı eserle birlikte). Bazı tarikat çevrelerinde nağme ve raks eşliğinde zikir yapılması, halktan bazı kimselerin mevlid vb. münasebetlerle ud ve tambur gibi çalgılarla nağme söylemelerine veya mugannî ve çalgıcı kiralamalarına karşı yazılmış, bu vesileyle bir kısım çevrelerde yabancı mûsikiye karşı başlayan temayül de eleştirilmiştir. Ca‘fer b. İdrîs el-Kettânî, Mevâhibü’l-erebi’l-mübriʾe mine’l-cereb fi’s-semâʿ ve âlâti’ṭ-ṭarab adlı eserinde bazı konularda Kennûn’a muhalefet etmiş ve tasavvuf çevrelerindeki uygulamaların mubahlığını savunmuştur.

3. Ṭırâzü’l-Behce bi’d-dürer fî sülûki’ẕ-ẕeheb ve’l-fiḍḍa. Muhammed b. Ahmed Bennîs’in Halîl b. İshak’ın el-Muḫtaṣar’ının ferâiz kısmına yazdığı Behcetü’l-baṣar fî şerḥi ferâʾiżi’l-Muḫtaṣar adlı şerhin hâşiyesidir (İbnü’l-Hadrâ’nın aynı şerh üzerine kaleme aldığı Mirʾâtü’l-fiker adlı hâşiyenin kenarında, Fas 1293, 1306, 1318, 1322).

4. Nevâzil fıḳhiyye. Müellifin çeşitli konularda verdiği fetvaları kardeşi Muhammed et-Tihâmî b. Medenî Vużûḥu’d-delâʾil fî ecvedi mühimmâti’l-mesâʾil adıyla derleyip fıkıh bablarına göre düzenlemiştir (Fas 1311).

5. Mevridü’ş-şâriʿîn fî ḳırâʾati’l-Mürşidi’l-muʿîn. İbn Âşir el-Fâsî’nin Mâlikî ilmihaline dair eseri üzerine yazılmış bir şerhtir (el-Fihrisü’ş-şâmil, X, 759).

6. et-Tesliye ve’s-sülvân li-men übtiliye bi’l-iẕâye ve’l-bühtân. Tarih boyunca peygamberlerden, ashap ve tâbiînden, ulemâ ve sulehâdan iftira, bühtan ve eziyete uğrayanlarla ilgilidir (Fas 1301, 1303, 1316, kenarında Naṣîḥatü’n-neẕîri’l-ʿuryân adlı eseri ve Risâle fi’l-hicre min arzi’l-ʿadüv adlı risâlesiyle birlikte).

7. Naṣîḥatü’n-neẕîri’l-ʿuryân li-ehli’l-İslâm ve’l-îmân fi’t-taḥẕîr min muḫâleṭati ehli’l-ġīybe ve’n-nemîme ve’l-bühtân (Fas 1316, et-Tesliye ve’s-sülvân adlı eserinin kenarında).

8. Naṣîḥatü ẕevi’l-himemi’l-ekyâs fî baʿżı mâ yeteʿallaḳ bi-ḫalṭati’n-nâs. Tasavvuf ehlinin sohbet anlayışının eleştirildiği bu risâlede sohbetin bizzat maksat haline getirildiği ve şeyhin kişiyle Allah arasında bir perdeye dönüştüğü ileri sürülür (Fas 1303, 1312).

9. Naṣîḥatü ehli’l-ʿilm fîmâ yeteʿallaḳ bi’l-fetvâ ve’ş-şehâde ve mâ yeteʿallaḳ bi-ẕâlike mine’l-ümûri’lletî telûmü’l-ḳāḍî fî mesâʾili’l-ḳażâʾ (Fas, ts., 1324).

10. Naṣîḥatü’l-muḥibbi’n-nâṣiḥi’s-sâʾis fî vücûbi ʿazli’l-ümmiyyi’l-ġabiyyi mis̱le’r-râyis (Mektebetü Abdullah Kennûn, Tanca, nr. 10523).

11. Îḳāẓü’l-meftûni’l-maġrûr mimmâ tüẕemmü ʿavâḳibühû yevme’n-nüşûr. Bu eserinde Selef ulemâsının ilminden ve ahlâkından örnekler veren müellif çağdaşı bazı ulemânın durumunu eleştirmiştir (Fas 1318, 1323).

12. Tekmîlü’l-betri’l-vâḳıʿ fî Ḥâşiyeti İbn Zekrî ʿale’l-Buḫârî. İbn Zekrî el-Fâsî’nin Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’ye yazdığı hâşiyenin tekmilesidir (I-V, Fas 1328, iki eser birlikte).

13. et-Taʿlîḳu’l-fâtiḥ min Muvaṭṭâʾi imâminâ Mâlik. Kennûn, İmam Mâlik ve eseri hakkında hacimli bir giriş yazdığı bu hâşiyeyi Muhammed b. Abdülbâkī ez-Zürkānî’nin el-Muvaṭṭaʾ şerhinden ihtisarla hazırlamıştır (I-II, Fas 1311).

14. ed-Dürerü’l-meknûne fi’n-nisbeti’ş-şerîfeti’l-maṣûne. Hz. Peygamber’in soyunun fazileti, bu soya mensup olanlara gösterilmesi gereken saygı, onların da kendi soylarına yakışır bir ahlâka sahip olmaları gerektiğini dile getiren eser el-Ḳavlü’l-muḫtaṣarü’ẓ-ẓarîf fî ḳamʿi’r-Râzî ʿalâ ehli’n-nesebi’ş-şerîf veya Nuṣḥu’l-ḫâṣ ve’l-ʿâm fîmâ yecibü li-Âli’n-Nebî ʿaleyhi’s-selâm adlarıyla da kaydedilir (Fas 1306, 1312, 1315, 1319).

15. ed-Dürerü’d-deriyyetü’l-müstenîre bi-ḥadîs̱i “lâ ʿadvâ velâ ṭıyere”. Eserde salgın hastalık konusundaki hadislerle tıbbî ve fıkhî ahkâm incelenmiştir (Fas 1309, ez-Zecr ve’l-iḳmâʿ adlı eserinin kenarında).

16. Kifâyetü’l-muḥtâc fî ḥükmi istiʿmâli’l-muḥallâ ve’d-dîbâc (a.g.e., VIII, 379).

Kennûn’un diğer bazı eserleri de şunlardır: Ḥâşiye ʿalâ ḳavlin li’ş-Şeyḫ Ḫalîl (Fas, ts., 1300), Taḳyîd fîmâ yelzimü’l-ḳāḍî min mesâʾili’l-ḳażâʾ (Fas 1324), Cevâb ʿan suʾâl fi’n-nüşûẕ (Fas 1307, 1320), Şerḥu Sîreti İbn Fâris, Nüzhetü’l-elbâb ve’l-esmâʿ fi’l-ḥażż ʿale’ẕ-ẕikri’ş-şerʿiyyi’n-nâfiʿ bi’l-icmâʿ ve’t-taḥẕîr mine’r-raḳsi ve simâʾi ehli’ẕ-ẕünûbi ve’l-ibtidâʿ, İḫtiṣâru Risâleti Ḥasan b. ʿAlî el-ʿUceymî el-Mekkî fî ṭuruḳi’l-eʾimmeti’ṣ-ṣûfiyye (Kettânî, I, 449; yazması için bk. Muhammed Haccî, s. 222; son iki eser şer‘î esaslara aykırılık taşımayan tasavvuf anlayışı ve uygulamalarıyla ilgilidir). Brockelmann, Kennûn’un isim zincirini yanlış yazdığı gibi başkalarına ait bazı eserleri de ona nisbet etmiştir (bk. bibl.).


BİBLİYOGRAFYA

, I, 590, 716, 955, 966.

, II, 886.

, VII, 94.

Abdullah Kennûn, en-Nübûġu’l-Maġribî fi’l-edebi’l-ʿArabî, Beyrut 1395/1975, I, 306, 307-309.

a.mlf., Muḥammed b. el-Medenî Kennûn (Mevsûʿatü meşâhîri ricâli’l-Maġrib, V içinde), Kahire-Beyrut 1414/1994.

, VII, 54-58.

, I, 449, 497-498; II, 744, 1113.

Abdülazîz Binabdullah, Maʿlemetü’l-fıḳhi’l-Mâlikî, Beyrut 1403/1983, s. 182-183.

Menûnî, Meẓâhiru yaḳaẓati’l-Maġribi’l-ḥadîs̱, Beyrut 1405/1985, II, 371.

a.mlf., el-Meṣâdirü’l-ʿArabiyye li-târîḫi’l-Maġrib, Muhammediye 1410/1989, II, 137, 141, 153-154.

Muhammed Haccî, Fihrisü’l-Ḫizâneti’l-ʿilmiyyeti’ṣ-Ṣubeyḥiyye bi-Selâ, Küveyt 1406/1985, s. 85, 102, 222, 415.

Fevzî Abdürrezzâk, el-Maṭbûʿâtü’l-ḥaceriyye fi’l-Maġrib, Rabat 1406/1986, s. 25, 29, 30, 32, 34, 36, 40, 44, 53, 54, 58.

İdrîs b. el-Mâhî el-Kaytûnî, Muʿcemü’l-maṭbûʿâti’l-Maġribiyye, Selâ 1988, s. 63-65.

M. Felâh el-Alevî, Câmiʿu’l-Ḳaraviyyîn ve’l-fikrü’s-Selefî: 1873-1914, Dârülbeyzâ 1994, s. 81-101, 120, 146, 158.

Hacvî, el-Fikrü’s-sâmî fî târîḫi’l-fıḳhi’l-İslâmî (nşr. Eymen Sâlih Şa‘bân), Beyrut 1416/1995, IV, 353, 361-363.

Abdüsselâm b. Abdülkādir İbn Sûde, İtḥâfü’l-müṭâliʿ bi-vefeyâti aʿlâmi’l-ḳarni’s̱-s̱âlis̱ ʿaşer ve’r-râbiʿ (nşr. Muhammed Haccî), Beyrut 1417/1997, I, 288-289.

İbrâhim el-Vâfî, ed-Dirâsâtü’l-Ḳurʾâniyye bi’l-Maġrib fi’l-ḳarni’r-râbiʿ ʿaşer el-hicrî, Dârülbeyzâ 1420/1999, s. 197-198.

el-Fihrisü’ş-şâmil: el-Fıḳh ve uṣûlüh (nşr. el-Mecmau’l-melekî), Amman 1420-25/1999-2004, I, 105; VIII, 379; X, 759; XI, 307.

Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, Selvetü’l-enfâs (nşr. Abdullah Kâmil el-Kettânî v.dğr.), Dârülbeyzâ 1427/2006, II, 412-413; III, 74.

Ahmed Bûkârî, el-İḥyâʾ ve’t-tecdîdü’ṣ-ṣûfî fi’l-Maġrib, Muhammediye 1427/2006, I, 126-127; II, 75, 77; III, 32-34.

Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî, Nes̱rü’l-cevâhir ve’d-dürer fî ʿulemâʾi’l-ḳarni’r-râbiʿ ʿaşer, Beyrut 1427/2006, II, 1477-1478.

Muhammed Mahlûf, Şeceretü’n-nûri’z-zekiyye fî ṭabaḳāti’l-Mâlikiyye (nşr. Ali Ömer), Kahire 1428/2007, II, 484-485.

Abdüssettâr b. Abdülvehhâb ed-Dihlevî, Feyżü’l-meliki’l-vehhâbi’l-müteʿâlî bi-enbâʾi evâʾili’l-ḳarni’s̱-s̱âlis̱ ʿaşer ve’t-tevâlî (nşr. Abdülmelik b. Abdullah b. Dehîş), Mekke 1429/2008, III, 1759-1760.

İbn Zeydân, Muʿcemü ṭabaḳāti’l-müʾellifîn ʿalâ ʿahdi devleti’l-ʿAleviyyîn (nşr. Hasan el-Vezzânî), Beyrut 1430/2009, II, 297-300.

Muhammed Merzâk, “Gennûn”, Maʿlemetü’l-Maġrib, Rabat 1425/2004, XX, 6829.

Mustafa el-Bûinânî – Abdülazîz b. Abdülcelîl, “Gennûn, Muḥammed b. Medenî”, a.e., XX, 6833.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 40-42 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER