NEVBAHTÎ, İsmâil b. Ali - TDV İslâm Ansiklopedisi

NEVBAHTÎ, İsmâil b. Ali

إسماعيل بن علي النوبختي
Müellif:
NEVBAHTÎ, İsmâil b. Ali
Müellif: MUSTAFA ÖZ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2007
Erişim Tarihi: 27.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/nevbahti-ismail-b-ali
MUSTAFA ÖZ, "NEVBAHTÎ, İsmâil b. Ali", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/nevbahti-ismail-b-ali (27.04.2024).
Kopyalama metni

237 (851-52) yılında Bağdat’ta doğdu. II. (VIII.) yüzyıldan itibaren Bağdat’ta âlim, mütercim ve müneccim yetiştiren İran asıllı Nevbahtîler ailesine mensuptur. Ailenin ismini aldığı Nevbaht ile oğlu Ebû Sehl el-Fazl, Abbâsî Halifesi Mansûr ve Hârûnürreşîd zamanında müneccimlik görevinde bulunmuştu. Nevbahtî’nin belirli bir ilmî seviyeye gelince felsefî düşünceye yakın ilgisi dolayısıyla Sâbiî filozofu, mantıkçı ve matematikçi Sâbit b. Kurre ile irtibat kurduğu, onun ders halkalarına katıldığı ve kendisinden felsefe öğrendiği, daha sonra yazdığı Mecâlisü Ṣâbit b. Ḳurre adlı eserinde hocası ile müzakerelerini kaydettiği nakledilmektedir. İmâmiyye kelâmı konusunda iyi yetişmiş ve devrinde kelâmcıların şeyhi unvanını almış bulunmasına rağmen (Ahmed b. Ali en-Necâşî, I, 121; Ebû Ca‘fer et-Tûsî, el-Fihrist, s. 39) akaid ve kelâm konularında kimlerden faydalandığı bilinmemektedir. Ali en-Nakī ve Hasan el-Askerî’nin imâmet devrelerini idrak eden Nevbahtî’nin, Ebû Ca‘fer et-Tûsî’nin naklettiği rivayetlere dayanarak (Kitâbü’l-Ġaybe, s. 272, 273) Askerî ile buluştuğu ve ondan istifade ettiği yolunda ileri sürülen görüşler doğru değildir. Şîa kelâmıyla yetinmeyerek i‘tizâl ekolünün düşüncelerini de öğrenen ve Mu‘tezile kelâmcıları arasında seçkin bir yere sahip olduğu belirtilen Nevbahtî (İbn Hacer, I, 424) olgunluk çağında Bağdat’ta yeğenleri Hasan b. Mûsâ en-Nevbahtî, onun kardeşi Ebû Ca‘fer Muhammed en-Nevbahtî ve on ikinci imamın küçük gaybeti esnasında üçüncü sefir olan Hüseyin b. Rûh en-Nevbahtî ile birlikte Şiî-İmâmî kelâmının oluşturulması hususunda büyük çaba sarfetmiş, İmâmiyye bünyesinde Benî Nevbaht diye anılan kelâm ekolünü kurmuştur. Onun bazı kaynaklarda Mu‘tezilî diye gösterilmesi, büyük ihtimalle usul konularında birbirine benzeyen Şiî ve Mu‘tezilî akaid esaslarını birleştirmesinden dolayıdır (, III, 384). Nevbahtî’nin devlet adamları arasında bir vezir gibi itibar görmesinden (Ahmed b. Ali en-Necâşî, I, 121) yaşadığı devirde Abbâsî ileri gelenleriyle iyi münasebetler içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Kelâm ve dinî ilimler yanında şiir ve edebiyatta da başarılı olan, döneminin İbnü’r-Rûmî ve Buhtürî gibi şair ve ediplerini himaye eden, Kûfe dil ekolünün önemli temsilcilerinden Sa‘leb ile edebî konularda müzakereler yürütüp nakillerde bulunan Nevbahtî’nin (Merzübânî, s. 187-188) şiirlerinin bir kısmı günümüze ulaşmıştır (İbnü’r-Rûmî, I, 150; Ebû Bekir es-Sûlî, s. 65; Ahmed b. Ali en-Necâşî, I, 121; Safedî, IX, 171-172). Özellikle İbnü’r-Rûmî ve Buhtürî onu öven şiirlere divanlarında yer vermişlerdir.

İmâmiyye Şîası’nın önde gelenlerinden olması dolayısıyla yaşadığı devrede Şîa inançlarının müdafaası ve muhalif fırkaların ileri sürdüğü iddiaların cevaplandırılması konusunda büyük çaba gösteren Nevbahtî çok sayıda tartışmaya katılmıştır. Mu‘tezile ileri gelenlerinden Ebû Ali el-Cübbâî ile Ahvaz’da yaptığı münazaralar el-Mecâlis maʿa Ebî ʿAlî el-Cübbâʾî adıyla kitap haline getirilmiştir (Ahmed b. Ali en-Necâşî, I, 121; Ebû Ca‘fer et-Tûsî, Fihrist, s. 40; İbnü’n-Nedîm, s. 225). Ayrıca Ebû Îsâ el-Verrâk ve İbnü’r-Râvendî’nin düşüncelerini onların ölümünden sonra eleştirmiştir. Bu arada imamın gaybete girmesinden sonra kendilerinin sefir yahut bab olduğunu iddia eden ve İmâmiyye tarafından yalancı sefirler olarak kabul edilen, İbn Ebü’l-Azâfir (Azâkır) diye bilinen Muhammed b. Ali eş-Şelmegānî ile meşhur mutasavvıf Hüseyin b. Hallâc-ı Mansûr kendisine başvurarak sefir tanınmalarını talep etmişler, fakat Nevbahtî bu talepleri reddetmiştir. Oğlu Ali b. İsmâil’den başka Nâşî el-Asgar, Ebü’l-Ceyş Muzaffer b. Ahmed el-Belhî, Ebü’l-Hasan Muhammed b. Bişr es-Sûsencerdî, Ebû Ali Hüseyin b. Kāsım el-Kevkebî ve Ebû Bekir es-Sûlî gibi öğrencileri yetiştiren Nevbahtî Şevval 311 (Ocak 924) tarihinde büyük ihtimalle Bağdat’ta, bazılarına göre ise Vâsıt’ta ölmüş ve Kâzımeyn’de defnedilmiştir.

Eserleri günümüze ulaşmayan Nevbahtî’nin görüşleri, kaynaklarda belirtilen kitaplarının isminden ve sonraki yazarların açıklamalarından anlaşılabilmektedir. Bu bilgilere göre Nevbahtî Allah’ın sıfatları, adl, rü’yetullah ve insanların hür iradeye sahip oldukları hususunda Mu‘tezile’nin düşüncelerini benimsemiş, büyük günah işleyenlerin iman ve küfür arasında bulundukları, özellikle tövbe etmeden ölenler için Hz. Peygamber’in ve imamların şefaatinin geçerli olacağı düşüncesiyle vaîd konularında onlara karşı çıkmıştır. Ayrıca insanın mahiyetinin bedene hâkim olan, maddî unsurlardan uzak bulunan ve mekânda yer tutmayan ruhtan ibaret olduğunu belirterek Mu‘tezile’nin genel düşüncesinden uzaklaşmıştır. İmâmet konusunda Şîa’nın düşüncelerini benimsemesi ve Tûsî’nin nakline göre (Kitâbü’l-Ġaybe, s. 273) küçük yaşta gördüğü on ikinci imam Mehdî el-Muntazar Muhammed b. Hasan’ın imâmeti ve ardından gaybete girmesi fikrine iştirak etmesine rağmen İmâmiyye’nin bu konudaki yaygın düşüncesine katılmamıştır. Hz. Peygamber neslinden gelen kāim yahut mehdînin Hasan el-Askerî’nin oğlu Muhammed olduğunu kabul etmekle birlikte onun gaybet halinde öldüğünü ve kendisine çocuğunun halef olduğunu, onun çocuklarından birinin kāim olarak ortaya çıkıp imâmetini izhar edeceğini ileri sürmüştür (İbnü’n-Nedîm, s. 225).

Nevbahtî çok sayıda eser telif etmiştir. Bazı kitaplarından parçalar ve bir kısım şiirleri dışında günümüze intikal etmeyen bu çalışmaların otuzdan fazlasının ismi kaynaklarda yer almaktadır (meselâ bk. İbnü’n-Nedîm, s. 225; Ahmed b. Ali en-Necâşî, I,121-122; Ebû Ca‘fer et-Tûsî, el-Fihrist, s. 39-40). Eserlerinin bir kısmı şunlardır: Ḥudûs̱ü’l-ʿâlem, el-İḥticâc li-nübüvveti’n-nebî, el-İstîfâʾ fi’l-imâme, Kitâbü’l-Cümel fi’l-imâme, er-Red ʿalâ Muḥammed b. el-Ezher fi’l-imâme, et-Tenbîh fi’l-imâme (Ahmed b. Ali en-Necâşî, sonuncu eseri hocası Ebû Abdullah’tan okuduğunu belirtmektedir [er-Ricâl, I, 121], ayrıca kitabın bazı paragrafları İbn Bâbeveyh Şeyh Sadûk el-Kummî’nin Kemâlü’d-dîn ve temâmü’n-niʿme’sinde yer almaktadır [I, 88-94]), Kitâb fi’ṣ-ṣıfât li’r-red ʿalâ Ebi’l-ʿAtâhiye fi’t-tevḥîd ve şiʿrih, Naḳżu Kitâbi ʿAbes̱i’l-ḥikme ʿale’r-Râvendî, er-Red ʿale’l-Vâḳıfe, er-Red ʿale’l-Yehûd, er-Red ʿalâ ʿÎsâ b. Ebân fi’l-ictihâd.


BİBLİYOGRAFYA

İbnü’r-Rûmî, Dîvân (nşr. Hüseyin Nassâr), Kahire 1973-77, I, 150, 154; II, 615.

Ebû Bekir es-Sûlî, Aḫbârü’l-Buḥtürî (nşr. Sâlih el-Eşter), Dımaşk 1378/1958, s. 65, 120.

İbn Bâbeveyh, Kemâlü’d-dîn ve temâmü’n-niʿme (nşr. Ali Ekber el-Gaffârî), Tahran 1395/1975, I, 88-94.

Merzübânî, el-Müveşşaḥ (nşr. Ali M. el-Bicâvî), Kahire 1385/1965, s. 185, 187-188, 412.

Ahmed b. Ali en-Necâşî, er-Ricâl (nşr. M. Cevâd en-Nâînî), Beyrut 1408/1988, I, 121-122.

Ebû Ca‘fer et-Tûsî, Kitâbü’l-Ġaybe (nşr. İbâdullah et-Tahrânî – Ali Ahmed Nâsıh), Kum 1411, s. 272, 273, 371, 391, 401, 402.

a.mlf., el-Fihrist, Beyrut 1403/1983, s. 38-40.

, X, 80.

, IX, 171-173.

, s. 225.

, I, 424.

Abbas İkbâl-i Âştiyânî, Ḫânedân-ı Nevbaḫtî, Tahran 1311 hş., tür.yer.

, I, 319.

W. Madelung, “Imamism and Mu‘tazilite Theology”, Le Shîʿisme Imâmite, Paris 1970, s. 15-16.

a.mlf., “Abū Sahl Nawbaktī”, , I, 372-373.

Hasan es-Sadr, Teʾsîsü’ş-Şîʿa, Beyrut 1401/1981, s. 367-369.

Abbas el-Kummî, el-Künâ ve’l-elḳāb, Beyrut 1403/1983, I, 93-95.

, III, 383-388.

Abdullah Ni‘me, Felâsifetü’ş-Şîʿa ḥayâtühüm ve ârâʾühüm, Beyrut 1987, s. 183-190.

Louis Massignon, “Nevbahtî”, , IX, 220.

Hasan Ensârî, “Ebû Sehl Nevbaḫtî”, , V, 579-583.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 33. cildinde, 36-37 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER