SÂBÛNÎ, İsmâil b. Abdurrahman - TDV İslâm Ansiklopedisi

SÂBÛNÎ, İsmâil b. Abdurrahman

إسماعيل بن عبد الرحمن الصابوني
Müellif:
SÂBÛNÎ, İsmâil b. Abdurrahman
Müellif: MUHAMMED ARUÇİ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2008
Erişim Tarihi: 20.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/sabuni-ismail-b-abdurrahman
MUHAMMED ARUÇİ, "SÂBÛNÎ, İsmâil b. Abdurrahman", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/sabuni-ismail-b-abdurrahman (20.04.2024).
Kopyalama metni

373 (983) yılında Herat bölgesindeki Bûşenc kasabasında dünyaya geldi. Bazı kaynaklarda doğum yerinin Nîşâbur olarak gösterilmesinin sebebi muhtemelen doğumundan hemen sonra babasının oraya gitmiş olmasıdır. Tabakat kitaplarında şeyhülislâm, muhaddis, müfessir, hatip, vâiz olarak nitelendirilir. Sübkî, şeyhülislâm lakabının kendisine Horasan bölgesindeki Ehl-i sünnet çevreleri tarafından verildiğini ve o yörede şeyhülislâm denilince Sâbûnî’nin kastedildiğini belirtir (Ṭabaḳāt, IV, 271). Künyesi Ebû Osman olmakla birlikte Osman adında bir oğlunun olduğu bilinmemektedir. Sâbûnî nisbesi, büyük ihtimalle dedelerinden birinin sabunculukla uğraşmasına bağlıdır; zira Nîşâbur’da Sâbûniyye diye anılan büyük bir aileden bahsedilmiştir (Sem‘ânî, VIII, 5). Nîşâbur’un meşhur vâizlerinden olan babası, İsmâil henüz yedi veya dokuz yaşında iken mezhepler arasındaki çatışmalarda öldürülmüştür. İsmâil’in o yaştan itibaren babasının yerine getirildiği yolundaki haberler doğru görünmemektedir. Sübkî’nin verdiği bilgiye göre İsmâil’in yetişmesiyle Ebü’t-Tayyib Sehl b. Muhammed es-Su‘lûkî ilgilendi. Ayrıca Ebû İshak el-İsferâyînî ve İbn Fûrek gibi âlimler onun vaaz ve sohbet meclislerine katkıda bulundu. Sohbetlerine katılan âlimler Sâbûnî’nin zekâsını, hadisleri ezberlemesini, Arapça ve Farsça’ya olan vukufunu takdirle karşılıyordu (Ṭabaḳāt, IV, 274).

İsmâil es-Sâbûnî fazlasıyla istifade ettiği Ebü’t-Tayyib es-Su‘lûkî dışında dedesi Ahmed b. İsmâil, Hâkim en-Nîsâbûrî, Ebû Tâhir Muhammed b. İshak b. Huzeyme, Ebû Muhammed el-Hasen b. Ahmed eş-Şeybânî, Ebü’l-Hasen Muhammed el-Mâsevcisî, Ahmed b. Muhammed el-Herevî gibi âlimlerden faydalandı. Sem‘ânî’nin belirttiğine göre birçok talebe yetiştirdi. Hint kıtası, Cürcân, Taberistan, Harran, Şam, Kudüs, Hicaz ve Azerbaycan bölgelerinde Sâbûnî’den hadis dersi alanların sayısı epeyce kabarıktır (el-Ensâb, VIII, 6). Tabakat kitaplarında bunlar arasında Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, Abdürrahîm b. Abdülkerîm el-Kuşeyrî, Ebü’l-Kāsım Ali b. Ebü’l-Alâ es-Sülemî, Ebû Sâlih el-Müezzin ve Ebû Ali İsmâil b. Ahmed el-Beyhakī gibi şahsiyetler zikredilmektedir (ʿAḳīdetü’s-selef, s. 31-35). Hayatının büyük bir kısmı Nîşâbur’da geçen Sâbûnî zaman zaman Hicaz, Şam, Kudüs, Serahs, Herat, İsfahan, Cürcân ve Kazvin gibi yerlere gidip oradaki hadis âlimlerinden istifade etti. Tabakat kitaplarında onun tefsir ilmine olan vukufundan da bahsedilmektedir (Süyûtî, s. 36; Dâvûdî, I, 109-110). Ayrıca şiir yazdığı bazı kaynaklarda belirtilmektedir (Yâkūt, VII, 18-19; Bedrân, III, 30-34). Kardeşi Ebû Ya‘lâ İshak b. Abdurrahman da hadis ilminde yetişmiş bir kişi olup vaaz ve sohbet meclislerinde zaman zaman ona vekâlet etti. Sâbûnî’nin hacca gittiği ve bu yolculuğu esnasında Horasan, Azerbaycan ve Irak’taki ulemâ meclislerinde konuşmalar yaptığı, vaazlar verdiği kaydedilmektedir. 3 Muharrem 449 (12 Mart 1057) tarihinde Nîşâbur’da vefat eden Sâbûnî, babasının medfun bulunduğu Sikketülharb mevkiindeki medresesinde defnedildi. Sem‘ânî kabrini birkaç defa ziyaret ettiğini söylemektedir. Sâbûnî’nin iki oğlundan Abdullah babası hayatta iken hac yolculuğu sırasında Azerbaycan’da vefat etti. Talebeleri arasında yer alan diğer oğlu Abdurrahman hadis alanında meşhur olup Azerbaycan’da kadılık görevinde bulundu.

Saygın bir kişiliğe sahip bulunan Sâbûnî’nin akaid konularında ehl-i hadîsin görüşlerini benimsediğini bizzat kendisi belirtir (ʿAḳīdetü’s-selef, s. 160, 316). Şâfiî tabakat kitaplarında zikredilmesi, eserlerinde yer verdiği âlimlerin başında Şâfiî’yi kaydetmesi ve İbnü’l-İmâd tarafından Şâfiî olarak belirtilmesi (Şeẕerât, V, 213) fıkıhta Şâfiî mezhebini benimsediğini gösterir. Eserlerinden anlaşılacağı üzere Sâbûnî hadis ilminde yetişkin bir kimse olup uzun yıllar Nîşâbur’daki merkez camide ders vermiş, ayrıca bölgesinde mutasavvıf âlim olarak saygı görmüştür. Oldukça iddiasız ve mütevazi bir hayat yaşadığı için eserleri fazla şöhret bulmamış ve nüshaları sonraki asırlara intikal etmemiştir. Akaid konusunda dönemindeki Müşebbihe ve Mücessime fırkaları karşısında Sünnî akaidin savunucusu olmuştur. İbn Teymiyye ondan şeyhülislâm diye bahsetmiş, İbn Kayyim el-Cevziyye kendisini dönemindeki hadis, fıkıh ve tasavvuf ehlinin imamı olarak tanıtmıştır (İctimâʿu’l-cüyûşi’l-İslâmiyye, s. 227).

Eserleri. 1. ʿAḳīdetü’s-selef ve aṣḥâbi’l-ḥadîs̱. Sekiz yazma nüshası tesbit edilen (ʿAḳīdetü’s-selef, s. 47-50) eserin adı Kitâbü’l-Fuṣûl fî beyâni’l-uṣûl ve es-Sünne ve iʿtiḳādü’s-selef olarak da kaydedilmiştir (Kahire 1325, 1343; Küveyt 1397). Ayrıca basit bir çalışma ile de neşredilmiş (nşr. Bedr el-Bedr, Küveyt 1404), ardından Nâsır b. Abdurrahman tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanarak yayımlanmıştır (Riyad 1415).

2. el-Vaṣiyye. Sekiz sayfadan ibaret bir risâledir. Sübkî, müellifin hacca giderken Dımaşk’ta bıraktığı (belki de yazdığı) nüshadan vasiyetin metnini nakletmiştir (Ṭabaḳāt, IV, 285-292). Risâlenin bizzat müellif tarafından değil imlâ yoluyla kaleme alındığı anlaşılmaktadır.

3. el-Erbaʿûn fi’l-ḥadîs̱. Nevevî eserinin mukaddimesinde bu kitaptan söz etmiş (Şerḥu’l-Erbaʿîne ḥadîs̱en, s. 54), Kâtib Çelebi ve Bağdatlı İsmâil Paşa tarafından da zikredilmiştir (, I, 53; , I, 210).

4. Kitâbü’l-Miʾeteyn. İbn Hacer 200 hadis, 200 hikâye ve 200 şiirden ibaret olduğunu kaydetmiştir (el-Muʿcemü’l-müfehres, s. 347-348). Brockelmann, eserin bir yazma nüshasının Medine’deki bir kütüphanede 102 numarada kayıtlı olduğuna işaret etmişse de yapılan araştırmada böyle bir eserin mevcudiyeti tesbit edilememiştir (ʿAḳīdetü’s-selef, neşredenin girişi, s. 36; GAL Suppl., I, 618).

5. Kitâbü’l-İntiṣâr. Müellif tarafından ʿAḳīdetü’s-selef içinde iki yerde “hacimli bir kitap” nitelemesiyle zikredilmiştir (s. 210, 264).

6. Kitâbü’d-Daʿavât. Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, eserin müellif hattı bir nüshasını okuduğunu belirtmiş ve ondan alıntı yapmıştır (el-Esmâʾ ve’ṣ-ṣıfât, II, 200-201).

Ömer Rıza Kehhâle, İsmâil es-Sâbûnî’ye Ẕemmü’l-kelâm, el-Fârûḳ fi’ṣ-ṣıfât, Kitâbü’l-Erbaʿîn ve Menâzilü’s-sâʾirîn adında dört eser daha nisbet etmişse de (Muʿcemü’l-müʾellifîn, I, 368) bu kitaplar ona değil Hâce Abdullah-ı Herevî-i Ensârî’ye aittir (, XVII, 226). Tâceddin es-Sübkî de Herat Mücessimesi’nin Sâbûnî’nin şeyhülislâm lakabı ile yörede şöhret bulmasından yararlanarak, tecsîm ve teşbihe temayül gösteren Abdullah-ı Ensârî’ye aynı unvanı nisbet ettiğini belirtmiş ve sözü edilen dört eserin Ensârî’ye ait olduğunu kaydetmiştir (Ṭabaḳāt, IV, 272).


BİBLİYOGRAFYA

İsmâil b. Abdurrahman es-Sâbûnî, ʿAḳīdetü’s-selef ve aṣḥâbi’l-ḥadîs̱ (nşr. Nâsır b. Abdurrahman), Riyad 1415, tür.yer.; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 36.

, II, 200-201.

, VIII, 5-6.

Yâkūt, Muʿcemü’l-üdebâʾ, Kahire, ts. (Îsâ el-Bâbî el-Halebî), VII, 16-19.

Nevevî, Şerḥu’l-Erbaʿîne ḥadîs̱en, Beyrut 1411/1990, s. 54.

, XVIII, 40-44.

İbn Kayyim el-Cevziyye, İctimâʿu’l-cüyûşi’l-İslâmiyye (nşr. Fevvâz Ahmed Zemerlî), Beyrut 1408/1988, s. 227.

, IX, 143-144.

, IV, 271-292.

, II, 137-138.

Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Ṭabaḳātü’l-fuḳahâʾi’ş-Şâfiʿiyyîn (nşr. Ahmed Ömer Hâşim – M. Zeynühüm M. Azeb), Kahire 1413/1993, I, 407-409.

, I, 223-224.

İbn Hacer el-Askalânî, el-Muʿcemü’l-müfehres (nşr. M. Şekkûr el-Meyâdînî), Beyrut 1418/1998, s. 56, 347-348.

Süyûtî, Ṭabaḳātü’l-müfessirîn (nşr. Ali Muhammed Ömer), Kahire 1396/1976, s. 36-37.

, I, 109-110.

, I, 53.

, V, 212-214.

, III, 30-34, 449.

, I, 618.

, I, 210.

, I, 90.

, II, 825-826.

Ömer Rızâ Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, Beyrut 1414/1993, I, 368.

, I, 317.

Muhsin Demirci, “Herevî, Ahmed b. Muhammed”, , XVII, 220-221.

Tahsin Yazıcı – Süleyman Uludağ, “Herevî, Hâce Abdullah”, a.e., XVII, 222, 226.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 359-360 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER