https://islamansiklopedisi.org.tr/altunizade-kulliyesi
Caminin iki kitâbesine göre 1282 (1865-66) yılında Altunîzâde İsmâil Zühdü Paşa tarafından yaptırılan külliye, Altunîzâde Konağı’nın karşısında Ord. Prof. Dr. F. Kerim Gökay (Küçük Çamlıca) ve (daha önce Koşuyolu olarak bilinen) Tophanelioğlu caddeleri ile İsmâil Paşa sokağının çevrelediği dikdörtgen bir alan üzerinde kurulmuştur. Külliyenin cami, hamam, sıbyan mektebi, muvakkithâne, akaret dükkânları, fırın ve imam-müezzin evinden oluştuğu bilinmekte ise de bazı birimleri bugün mevcut olmayıp halen bulunanlar da cami hariç süratle harap olmaktadır.
Cami, Ord. Prof. Dr. F. Kerim Gökay caddesi ile Tophanelioğlu caddesinin kesiştiği köşede, manzum kitâbeli mermer bir kapıdan girilen avlunun içinde yer alan kare planlı bir yapı olup tek kubbe ile örtülüdür. Taş duvarlar iki kademeli yükselmekte ve silmelerle sona ermektedir. Ahşap malzemeden inşa edilen kubbe kurşunla kaplıdır ve tepesinde gösterişli bir barok alem bulunmaktadır. Kubbeyi taşıyan kemerler, uzaktan bakıldığında yarım kubbe intibaı verecek biçimde duvarlardan taşkın örülerek caminin cephelerini dekore etmiştir. Cami, son cemaat yerinin bitiştiği giriş cephesi hariç, diğer cephelerin yüzüne sıralanmış duvar çıkıntıları arasına yerleştirilen çok sayıda büyük ve kemerli pencereden bol ışık almaktadır. Mihrap, minber ve vaaz kürsüsü oymalarla süslü beyaz mermerden yapılmıştır. Mihrap nişi sivri kemerlidir ve üzerinde, yanlardaki barok tarzda iki sütuna oturtulan konsol biçimi bir alınlık bulunmaktadır. Caminin içi, kubbeyi, pandantifleri ve duvarları tamamen kaplamak üzere yine barok üslûpta kalem işi motiflerle tezyin edilmiştir. Günümüzde çoğu harap durumda bulunan kubbe göbeği yazısı ile pandantiflerdeki cihâryâr isimlerini, mihrap ve minber yazılarını hattat Mehmed Râsim Efendi yazmıştır. Camekân içine alınmış medhalden girilen son cemaat yeri tamamen kapalı bir mekân olup ortada aynalı tonoz, iki yanda da beşik tonozlarla örtülüdür. Buradan, ortadaki daha büyük üç kapı ile harime girilmekte, yanlardaki iki ahşap merdivenle de kadınlar ve müezzin mahfillerine çıkılmaktadır. Yapının batı köşesinde bulunan barok külâh ve kaideli minare kesme taştandır.
Külliyenin hamamı, moloz taş ve tuğladan yapılmış dikdörtgen planlı sade bir yapıdır. Sıcaklığı kubbe, soğukluğu tonozla örtülüdür; soyunma kısmı ise tamamen yıkılmıştır. Restorasyonu için 1988 yılında teşebbüse geçilerek rölövesi çizilmiş ve gerekli izinler alınmıştır.
Halen mesken olarak kullanılan sıbyan mektebi iki katlı olup kız ve erkek çocukların ayrı yerlerde okumaları için iki bölüm halinde yapılmıştır. Biri kızlar için dışarıya, diğeri oğlanlar için caminin avlusuna açılan iki kapısı bulunmaktadır. Cadde üzerine sıralanmış bulunan sıbyan mektebi, akaret dükkânları, hamam, fırın ve imam-müezzin evi bir bütün olarak tasarlanmış ve hamam hariç hepsi aynı plan ve formda yapılmışlardır. Akaret dükkânlarının arasında yer alan ve onlar gibi iki katlı olan imam-müezzin evi, birbirinin eşi simetrik iki bölümden teşekkül etmektedir. Fırının dükkânlar arasında ve cadde üzerinde yer alması, yalnız meşruta binaları ile konakta kalanların değil, mahalle sakinlerinin de ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılmış olabileceğini düşündürmektedir. Caminin son cemaat yerinin köşesiyle avlu duvarı arasındaki üçgen alanda olduğu bilinen muvakkithâne bugün mevcut değildir.
BİBLİYOGRAFYA
Mehmed Râif, Mir’ât-ı İstanbul, İstanbul 1314, s. 55.
Ebül‘ulâ Mardin, Huzur Dersleri (nşr. İsmet Sungurbey), İstanbul 1966, II-III, 354.
Suat Erginer, Asya’nın Kapısı Üsküdar, İstanbul 1966, s. 57.
Konyalı, Üsküdar Tarihi, I, 91-94; II, 300, 436.
R. Ekrem Koçu, “Altûnîzâde Camii”, İst.A, II, 752-753.