Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Bir yerde veba hastalığı olduğunu işitirseniz oraya gitmeyiniz. Şayet veba sizin bulunduğunuz yerde ortaya çıkmışsa, bu hastalıktan kaçmak amacıyla orayı terk etmeyiniz” (Buhârî, “Ṭıb”, 30).
Allah yeryüzünün hayat bulması ve insanların her türlü kirden temizlenmesi için gökten tertemiz ve tatlı bir su indirmektedir. (el-Enfâl 11; el-Furkān 48-49; Fussılet 39; el-Vâkıa 68-70)
Avrupa mekanik teknolojisinin makine elemanı, makine yapım tekniği, kontrol mekanizmaları ve kendi kendini dengeleyen sistemler konusunda, hiyel ilmini geliştiren müslümanlara çok şey borçlu olduğu kabul edilmektedir.
Müslümanların coşkuyla karşıladığı ramazan, onların oruç, namaz ve infak başta olmak üzere ibadet yoğunluğunu artıran, yardımlaşma duygularını güçlendiren; onları Kur’an’a yaklaştıran ve tefekküre sevkeden; böylece onlara yenilenme ve Allah’a yakınlaşma fırsatı sunan mübarek bir aydır.
II. Abdülhamid’in eğitim ve kültür politikalarıyla uyumlu bir yayın politikası benimseyen Ahmed Midhat Efendi’nin çıkardığı Tercümân-ı Hakîkat gazetesi, genç kalemlere kapılarını açarak gelişme aşamasındaki Türk basını için bir mektep vazifesi gördü.
Üç ayların ilki olan receb ayı girdiğinde Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir: “Allahım! Receb ve şâbanı bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır!”
Resmî mevlid kutlamaları Mısır Fâtımîleri döneminde başlamış, Eyyûbîler, Memlükler ve Osmanlılar bu geleneği sürdürmüşlerdir. Osmanlı mevlid geleneğinde, Mısır ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde görülen ve dinî ölçüleri zedeleyen uygulamalardan titizlikle kaçınılmıştır.
“Endülüs mimarisi kadar bütün İslâm sanatı için de büyük bir gurur kaynağı teşkil eden Elhamra Sarayı’nın ... ‘kızıl’ anlamına gelen el-hamrâ sıfatıyla tanımlanması, inşaatta kullanılan kil harcın kızıla çalan renginden dolayıdır.”
“Anadolu milliyetçiliğini İslâm merkezli bir yoruma taşıyan; Batı, Doğu ve İslâm medeniyetlerini mukayeseli şekilde inceleyen; kapitalizm, sosyalizm, kültür ve medeniyet gibi meseleleri farklı bir üslûp ve muhteva ile tartışan Topçu 10 Temmuz 1975’te vefat etti.”
1826’da Yeniçeri Ocağı ile birlikte lağvedilen mehterhânenin yerine saray bando ve orkestrası olarak Avrupa bandosu örnek alınarak Muzıka-yi Hümâyun kuruldu
Başarılı hizmetleri ve ıslahatçı görüşleriyle Osmanlı devlet teşkilâtında, tarih kitaplarıyla Osmanlı tarihçiliğinde ve Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye ile İslâm-Osmanlı hukuk tarihinde önemli bir yer edinen Cevdet Paşa 26 Mayıs 1895’te vefat etti.
“İslâmiyet’e göre savaş, İslâm ülkesinin ve müslümanların güvenliğini tehdit eden ve Allah’ın gönderdiği son dinin insanlara ulaşmasını engelleyen güçlerle mücadele etmenin nihaî çaresidir.”
“Medreseler varlıklarını sultanların, nüfuzlu devlet adamlarının ve zenginlerin himayesinde kurulan vakıfların gelirleriyle sürdürmüştür. ... Vakfiyeler medreselerdeki görevliler ve öğrenciler hakkında önemli bilgiler içermektedir.”
Kâbe’nin müşriklerden kurtarılması ve Kureyş’in Araplar üzerindeki otoritesinin sona erdirilmesi anlamına gelen Mekke’nin fethi, aynı zamanda kalplerin Allah’ın dinine ve İslâm kapısının bütün insanlığa açılışını ifade eder.
“Hak Dini Kur’an Dili’nin dirâyet ilimleriyle ilgili muhtevası, müfessirin lisanî, şer‘î ve aklî ilimler çerçevesinde te’vil yapabilme kabiliyeti olarak tanımladığı dirâyet metodundaki maharet ve başarısını yansıtır.”
“Kur’ân-ı Kerîm’in en kısa özeti Fâtiha sûresi ise de Kur’an hükümlerinin hemen hepsini içinde toplamış olması bakımından Bakara sûresi de bütün Kur’an’ın icmal yoluyla bir başka özeti sayılabilir.”
"Mevlânâ’daki dinî-tasavvufî düşüncenin kaynağı Kur’an ve Sünnet’tir. ... ‘Pergel gibiyim; bir ayağımla şeriat üstünde sağlamca durduğum halde öbür ayağımla yetmiş iki milleti dolaşıyorum’ diyerek bir müslüman olarak insanlığı kucaklayabildiğini belirtmiştir."
"Hz. Peygamber’in mi‘rac yolculuğuna çıkmadan önce müslümanların kıblesi olan Mescid-i Aksâ’ya getirildiği İsrâ sûresinin ilk âyetinde açıkça belirtilmektedir. Hicretin ardından buranın kıble oluşu on altı - on yedi ay kadar sürmüştür."
"Osmanlı mimarisinde XVI. yüzyıldan itibaren örneklerine rastlanan kuşevleri ... kuşların düşmanlarının ulaşamayacağı yüksekliklere, güneşten ve yağıştan korunmaları için geniş saçakların, kornişlerin ve konsolların altına yerleştirilmiştir."
"Fâtih’in bütün hareketlerine, amansız önlemlerinde olduğu kadar ilmi ve sanatı himaye ve teşviklerinde şu esas fikir hâkimdir: Devletini her bakımdan dünyanın en üstün ve kudretli imparatorluğu haline getirmek."
"Sâmânîler döneminde bir süre başşehir olan Semerkant’ta çok sayıda büyük âlim yetişmiştir. ... Adını doğup büyüdüğü Semerkant’ın Mâtürid mahallesinden alan kelâmcı İmam Mâtürîdî bunların başında gelmektedir."
"Haçlı seferleri tarihinde amaç, hedef ve katılım bakımından klasik anlamda vurgular taşıyan son savaş olarak tanımlanır. 21 Zilhicce 798’de (25 Eylül 1396) Niğbolu Kalesi önlerinde meydana gelmiş ve kısa sürede kalabalık Haçlı güçlerinin bozguna uğramasıyla sonuçlanmıştır."
"Gelibolu’da çizdiği 919 (1513) tarihli dünya haritası İspanya, Portekiz ve Batı Afrika kıyıları ile Amerika kıtasının doğu kıyılarını; 935’te (1528-29) çizdiği ikinci dünya haritası ise Atlas Okyanusu’nun kuzeyini, Kuzey ve Orta Amerika kıyılarını göstermektedir."
"Osmanlı Devleti, Kudüs’ü yönetimi altına aldıktan kısa bir süre sonra ona atfettiği özel önemi gösterir icraatlara başladı. Özellikle Kanûnî Sultan Süleyman döneminde büyük imar faaliyetleri gerçekleştirildi."
"Padişahın namazdan önce ve namazdan sonra bir süre dinlendiği ve belki de bazı işlerini yürüttüğü hünkâr kasrı Osmanlı mimarisinde ilk defa bu camide görülür."
"Hz. Peygamber’in, Medine’ye hicret edince on altı veya on yedi ay Kudüs’e yönelerek namaz kıldığı ve ‘Yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir, siz de yüzünüzü onun bulunduğu yöne çevirin’ meâlindeki âyetle (el-Bakara 2/144) Kâbe’nin kıble yapıldığı bilinmektedir."
"Endülüs, 711 yılından itibaren müslümanların ve gayri müslim tebaanın çeşitli sahalardaki faaliyetleriyle yüksek ve parlak bir medeniyetin doğuşuna beşiklik ederken Batı, dine aykırı kabul edildiği için aklî faaliyetlerin yasaklandığı ‘karanlık çağ’ denilen bir dönemi yaşıyordu ve müslümanların kaydettikleri gelişmelerin pek farkında değildi."
"Abdülhamid’in en başarılı yönü dış politikasıdır... Abdülhamid, Avrupa devletlerinin Türkiye üzerinde birbiriyle çelişen çıkar ve ihtiraslarından faydalandı. Bu yüzden dış politikası milletlerarası ilişkilerde yeni şartlar oluştukça değişti."