https://islamansiklopedisi.org.tr/antakya-ulucamii-ve-kulliyesi
Hatay ili Antakya merkez ilçesinde yer alan külliye cami, medrese, yazlık cami, şadırvan, iki adet türbe, çeşme, imaret ve dükkânlar gibi farklı dönemlerde inşa edilmiş yapılardan meydana gelmiştir. Caminin inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda tesbit edilebilen en eski veri minarede bulunan satrançlı kûfî kitâbedeki 670 (1271) tarihi olup Memlük Sultanı I. Baybars’ın şehre hâkim olduğu döneme aittir. 1265’te (1849) Câmi-i Kebîr ve bitişiğindeki yazlık cami tamirat görmüştür. Külliyedeki kitâbelerden minarenin 1117 (1705) ve 1206 (1791-92), batı kapısının 1250 (1834-35), medresenin 1265 (1849), caminin 1293 (1876) yıllarında onarım gördüğü öğrenilmektedir. Külliyeyi oluşturan yapıların son onarımları 1986 ve 2002 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmiştir.
Günümüzde külliyeyi oluşturan yapılar, belli bir geometrik düzen göstermeksizin bazı kısımları komşu yapılarla sınırlanan iki ayrı avlu içinde ve çevresinde şekillenmiştir. Yapı topluluğu, tarihî şehir dokusu içinde Âsi nehrinin doğusunda nehrin iki yakasını bağlayan ana köprünün yakınında bulunur. Cami batıdan ve doğudan birer kapısı olan dış avlunun güneyinde yer alır. Medrese hücreleri iki ayrı grup halinde düzenlenmiştir. İlki doğu avlu kapısı ile caminin kuzey duvarı arasında, diğeri avlunun kuzeyindedir. Camiden ayrı konumlanan minare kuzeydeki medrese hücreleri arasına onlara bitişik olarak yerleştirilmiştir. Şadırvan avlu içinde batıya doğru yaklaşmış durumdadır. Caminin güneybatısında yazlık cami bulunur. Her ikisi arasından arka kısımdaki hazîreye ve oradan da imaretin yer aldığı ikinci avluya geçilir. İki türbeden biri caminin kıble duvarına dıştan bitişik halde, diğeri ise ikinci avluda imaretin batısındadır. İkinci avlunun güneydoğu yönünde bağımsız bir girişi daha vardır. Bu yönde caminin doğu duvarı ile güneyden ona bitişen komşu yapı arasında kalan kısımda bir çeşme mevcuttur. Yapı topluluğu, güneydoğudan kuzeybatıya doğru çeşitli açılar yaparak uzanan bir dizi dükkânla çevrilidir. Günümüzde kuzeydeki medrese hücrelerinin büyük bir bölümü de dışarıya açılan dükkânlara dönüştürülmüştür.
Duvarları kesme taş malzemeyle kaplı caminin harimi enine dikdörtgen planlı, iki sahınlı bir düzene sahiptir. Harimin doğu ve batı kısımlarındaki taşıyıcı sistem, zemin ve üst döşeme kotu açısından farklılık göstermektedir. Doğu kısımda zemin ve haç tonozlu üst örtü kotu batıdakilere göre daha düşüktür. Yapıda harim ortada beş sütuna ve bir bağımsız pâyeye oturan çift sıra halindeki on dört haç tonozla örtülüdür. Tonozlar, duvarlar, ayaklar, gömme pâye ve sütunçelerle bunların başlıkları taştan, bağımsız sütunların gövdeleri ise yekpâre granittendir. Yalnızca batıdaki son sütunun üst kısmı kesme taştandır. Güney ve batı duvarları dıştan dörtgen duvar payandalarıyla desteklenmiştir.
Harime avludan kuzey duvarında açılan üç ayrı basık kemerli kapıdan girilir. Kapıların ikisi batı kısmına, biri doğu kısmına denk gelmektedir. Harimin zemini avlu kotundan oldukça yüksek tutulmuştur. Harime çıkış, kapıların önlerine yerleştirilen yarım daire planlı kesme taş basamaklarla sağlanmıştır. Harimi çift sıra pencereyle aydınlanan yapıda güney ve batıdaki üst sıra pencereler basık, kuzey duvardakiler ise sivri kemerlidir. Her bir üst pencere altında yuvarlak kemerli ikişer alt pencere bulunmaktadır. Kuzey cephede iki üst pencere altına birer kapı açıklığı denk gelmiştir. Doğuda yer alan bölümde ise yalnızca basık kemerli alt sıra pencereler vardır. Harimde ayrıca mihrap nişi içinde kaş kemerli küçük bir pencere mevcuttur. Kuzey cephenin doğu kısmındaki kapı ve pencere açıklıklarının önceden daha geniş olduğu duvardaki birleşim izlerinden ve üstlerindeki birer sağır sivri kemerden anlaşılmaktadır. Doğu kısmı, dershane ya da yazlık cami olarak kullanılan bağımsız bir eyvan iken sonradan yanına eklenen ya da yenilenen batı kısmıyla birleştirilmiş olmalıdır.
Mihrap yalın ele alınmış ve sivri kemerle sonlandırılmıştır. Bunu kuşatan dikdörtgen çerçevenin tepeliğinde bir sıra mukarnas dizisi köşelerde birer kandillikle bitirilmiştir. Doğu kısmında yer alan ikinci mihrap yine yalın ve sivri kemerlidir. Tepeliği düz dikdörtgen alınlığa sahiptir ve iki yanda yalın birer kandillikle bitirilmiştir. Minber mermer olup yer yer doğal taş malzeme kullanılmıştır. Aynalık kısmının eteklerinde üç adet kaş kemerli açıklık bulunmaktadır. Kapısı mukarnaslı tepelikli olup basık kemerli, köşk altındaki açıklık ise sivri kemerlidir. Köşk kısmı, köşelerde sivri kemerlerle birbirine bağlanan mukarnas başlıklı dört sütuna oturan kubbe ile örtülmüştür. Korkulukta kare ve daireler içinde bitkisel ve geometrik geçmeler işlenmiştir.
Caminin kuzey cephesinde orta aksta iki pencere arasında bir onarım kitâbesi yer alır. Bütün cephelerde kapı ve pencere açıklıkları kesme taş söveleriyle cephenin karakterini belirleyen elemanlardır. Batı ve güney cephelerinin alt kısımlarında büyük boyutlu kesme taşlara, üst kısımlarında ise kabaca yontulmuş taşlara yer verilmiştir. Batı cephesindeki payandalar iki adet sivri kemerle birbirine bağlanmıştır. Güney duvarının yapının doğu kısmında kalan bölümüyle doğu cephesi moloz taşlardan oluşmaktadır. Güney cephesinde, mihrabın doğusunda kalan ikili pencere dizisinin orta aksına denk gelen üstlük pencere sonradan kapatılmıştır. İkinci pencere ise burada kıble duvarına bitişik olarak inşa edilen türbenin içine açılmaktadır. Kesme taş minarenin kaidesi kare planlı olup gövdesi yirmi iki kenarlıdır. Silindirik petek kurşun kaplı konik külâhla sonlanmıştır. Üstte siyah-beyaz taşlarla alternatif palmetli bir dizi işlenmiş olup şerefesi mukarnaslı geçişe sahiptir. Külâhın alt kısmında da iki renkli taş işlemeli mukarnas sırası vardır.
Medrese. Caminin kuzey duvarına dar kenarından bitişik olan iki hücre, batıda basık kemerli birer kapı ve ikişer pencere dizisi, kuzeyde bir pencere ve kapı aksları üzerindeki birer kaş kemerli pencereleriyle avluya bakar. Kuzey duvarı boyunca önünde bir sekisi olan taş duvarlı yapının sokağa bakan batı cephesinde de basık kemerli iki penceresi vardır. Camiden sonra yapıldığı anlaşılan medresenin kuzeydeki ikinci bölümünde ise özgün halinde minarenin doğusunda bir, batısında çeşitli boyutlarda yedi hücre bulunduğu anlaşılmaktadır. Güney cephesindeki basık kemerli kapı ve pencere açıklıkları avluya bakar. Minarenin batısında kalan on sıra açıklığın üstünde kaş kemerli birer tepe penceresi mevcuttur. Medresenin her iki bölümü birbiriyle uyum içindedir ve aynı ya da yakın tarihlerde inşa edilmiş olmalıdır.
Yazlık Cami. Günümüzde bir kısmı yıkılmış ve kalanı büyük ölçüde değişikliğe uğramış olan bu camiden kalan izler ve şehrin 1929 tarihli kadastro haritası incelendiğinde enine dikdörtgen planlı, doğuda bir, kuzeyde iki sütuna oturan üç sivri kemerli açıklığa, güneyde orta akstaki yarım daire planlı ve sivri kemerli yalın mihrabın iki yanında bulunan üçer basık kemerli pencereye sahip bir yapıda olduğu anlaşılmaktadır. Caminin doğu ve batı kısımları tek bir yapı haline getirildikten sonra inşa edilmiş olmalıdır.
Şadırvan. Doğal taştan on iki kenarlı su haznesine sahiptir. Haznenin köşelerine binen ahşap dikmelere oturan ahşap konstrüksiyonlu, dıştan saç kaplı piramidal külâhla örtülmüştür. Külâhın saçakları ahşap kaplamalıdır. Dikmeler kıvrımlı desenleri olan ahşap parçalarla birbirine bağlanmış, dikmelerin çevresi dıştan belli bir yüksekliğe kadar yine haznenin üzerine binen, desenli metal korkulukla çevrilmiştir. Yapı geç döneme aittir.
Şeyh Abdurrahman Efendi Türbesi. Caminin kıble duvarına bitişik olarak doğal taştan inşa edilen türbe kare planlıdır. Cami mihrabının doğusunda kalan ikinci pencere açıklığı türbeye bakmakta ve bunun doğusundaki payanda duvarı aynı zamanda türbenin kuzeydoğu köşesini oluşturmaktadır. Batı cephesinde basık kemerli giriş kapısı ve bir mazgal pencere ile güney cephesinde bir tepe penceresi bulunur. Haç tonozlu döşemesi, muhdes betonarme düz çatıyla örtülmüştür. Yapı ile cami duvarı arasındaki ilişki türbenin sonradan eklendiğini göstermekte, basit ve yalın yapısı geç döneme işaret etmektedir.
Şeyh Hüseyin Efendi Türbesi. Caminin güneyinde yer alan kare planlı doğal taş yapılı türbe haç tonozla örtülmüş, üzeri muhdes alaturka kiremit kaplı kırma çatı ile kapatılmıştır. Girişi doğu cephesinin ortasındadır. Batı cephesinde aynı aks üzerinde bir penceresi vardır.
Çeşme. Caminin güney duvarına doğu yönden bitişen ve doğuya doğru çıkıntı yapan komşu yapının kuzey cephesinde dikdörtgen planlı sivri kemerli yalın bir nişten ibarettir.
İmaret. Caminin güneydoğusundaki yapı iki ayrı kütle halinde düzenlenmiştir. Güneyde doğu-batı doğrultusunda konumlanan iki mekân ve batıda diğerine zıt doğrultuda üç mekândan oluşur. Burada yan mekânlara ortadaki eyvanımsı bölümden girilir. İmaret şehirdeki konut mimarisine uygun bir karakter gösterir.
Dükkânlar. Birinci avluyu güneydoğudan kuzeybatıya doğru sınırlayan dükkânların 1929 tarihli haritada bugün mevcut olanlardan farklı konumda ve biçimde olduğu görülür. Kaynaklarda 1931 yılının ilk yarısında ulucami dükkânlarının yıkıldığı, maliyeti vakıflarca karşılanan yeni dükkânlar yapıldığı belirtilir. Kısmen taş ve tuğla duvarlı, düz betonarme çatılı mevcut dükkânlar bu tarihte inşa edilenler olmalıdır. Şehrin Fransız işgali ve yönetimi altında bulunduğu bu dönemde karşımıza çıkan eklektik bezeme kompozisyonu içeren mevcut batı avlu kapısı da aynı tarihte yapılmış olmalıdır.
BİBLİYOGRAFYA
Mehmet Tekin, Antakya Tarihinden Yapraklar ve Halefzade Süreyya Bey, Antakya 1993, s. 63.
a.mlf., Hatay Tarihi: Osmanlı Dönemi, Ankara 2000, s. 32.
Ataman Demir, Çağlar İçinde Antakya, İstanbul 1996, s. 128, 158, 159, 173.
F. Mine Temiz, XIX. Yüzyıl ve Sonrasında Antakya’nın Kentsel Mekan Oluşumunda Meydana Gelen Değişiklikler ve Kurtuluş Caddesi (doktora tezi, 2002), Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 23, 36, 39.
a.mlf., “Antakya Ulu Cami Külliyesi”, Uluslararası Katılımlı XV. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Eskişehir 2012, II, 771-774.
Adem Kara, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Antakya 1800-1850 (doktora tezi, 2004), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 72.
Ahmet Gündüz, XVI. Yüzyılda Antakya Kazası (1550-1584), Hatay 2009, s. 38.
Halil Sahillioğlu, “Antakya”, DİA, III, 231.