…Ebü’n-Necûd gibi âlimlerden ders okudu. Bunun yanında hadis…
…hadis ve fıkıh ilimleriyle de meşgul oldu. Bilhassa hadis…
…zikredilebilir. Kendisinden de Ebû Hanîfe, Şu‘be, Süfyân…
…hadis ve ferâiz ilimlerinde devrinin Kûfe’deki en önemli âlimi…
…arasında yer almamış ise de on imamın kıraatlerine diğer…
…imamlarından Ali b. Medînî de vehim sahibi olmakla itham…
…Rivayetleri Kütüb-i Sitte ’de yer almış, dürüstlüğü ve…
…“mushaf” diye anılmıştır. Devrinin en büyük münekkidi Yahyâ…
…bir âlim olmasına rağmen son derece kanaatkâr idi. Beytülmâlden…
…Ahmed Muhammed ed-Dabîb de A‘meş’in hayatına dair olan…
…tekniği açısından hem de ihtiva ettikleri fikirler…
…bile iddia etmesi mümkün değildir. Ebû Hanîfe’nin mutedil bir…
…olduğu ve bu sebeple devlet ricâli tarafından…
…onun, ne vicdanî kanaati ne de siyasî görüşü açısından,…
…vazgeçmesini istemesi mâkul değildir. A‘meş’in Hz. Hüseyin’in…
…edilmesini istemesinin de Sünnîliğe aykırı bir tarafı…
…ibarettir. Sonuç olarak, devrinin en meşhur âlimlerinden ders…
…en meşhur âlimlerinden ders görüp rivayette bulunmuş,…

…Sözlükte direkle destek vermek, karar vermek ve…
…bir kavmin efendisi ve reisi demektir. Günümüzde ise dekan ve…
…demektir. Günümüzde ise dekan ve tuğgeneral anlamında…
…Bu memuriyet ilk defa Sâmânî devlet teşkilâtında…
…Bu memuriyet ilk defa Sâmânî devlet teşkilâtında görülmektedir.…
…görülmektedir. Sâmânîler’in devlet daireleri içinde…
…başkanına hâce amîd denilmekteydi. Terimin aynı mânada…
…kullanılışına Gazneliler devrinde de rastlanmaktadır. Gazneli…
…Gazneliler devrinde de rastlanmaktadır. Gazneli…
…taşıyor, Selçuklular devrinde de muhtemelen Tuğra…
…Selçuklular devrinde de muhtemelen Tuğra Divanı’nın…
…Halifesi Kāim-Biemrillâh devrinde (1031-1075) on altı yıl…
…kumandanlarına amîdülcüyûş denilirdi. Bununla beraber 1002 yılında…
…Ebû Ali b. Üstâd Hürmüz’ün de amîdülcüyûş unvanıyla…
…bir kişi idi. Sultan Mesud devrinde devlet kurmak için harekete…
…idi. Sultan Mesud devrinde devlet kurmak için harekete geçen…
…askerlerini teçhiz etmesini de emretmişti. Gazneli…
…de emretmişti. Gazneli Devleti’nde amîdlik müessesesinin daha…
…müessesesinin daha sonraki devirlerde de devam ettiği…
…daha sonraki devirlerde de devam ettiği görülmektedir.…
...

…geniş bir kültüre ve derin bir anlayışa sahip olan…
…ve Basra mahkemeleriyle devlet ve evkaf dairelerinde…
…olduğunu ortaya koydu. İlk devir şairlerinin şiirlerini…
…’nin geniş bir değerlendirmesini yapmıştır (s. 157-185). Şiir…
…bir yeri bulunan eser birçok defa neşredilmiştir (İstanbul…
…bir örneğidir. Bu kitabı ilk defa Fritz Krenkow, Merzübânî’nin…

…olup doğum tarihi belli değildir. Devrin önde gelen…
…doğum tarihi belli değildir. Devrin önde gelen âlimlerinden ve…
…Razıyyüddin en-Nîsâbûrî’den ders aldı. Cedel ve hilâf…
…Nîsâbûrî’nin cedel sahasında derinleşen ve Rükn lakabıyla anılan…
…cüst (Ar. bahs ) denilen dalını müstakil olarak ele…
…ele alan ve bu konuda ilk defa eser veren âlimdir. İbn…
…konuda biri Pezdevî diğeri de Amîdî tarafından…
…icmâ ve istidlâl gibi şer‘î deliller esas alınırken daha geniş…
…ne olursa olsun her nevi delil kullanılmaktadır (bk.…
…tercümesi münasebetiyle de geçmektedir. Genel olarak…
…al-Ḥayāt: La Version Arabe de l’Amratkund”, JA , sy.…
…ettiği kaydedilmekte ise de bu bilgi, gerek neşredilen…
…yeterince aydınlatıcı değildir. Diğer taraftan eserin Arapça…
…44 sayfa) mütercimi belli değildir. Bu tercümenin baş tarafında,…
…eseri okuyup beğendiği de belirtilmektedir.…
…al-Ḥayāt: La Version Arabe de l’Amratkund”, JA , sy.…

…hadis bilgini İbn Şâtil’in derslerini takip etti. Bağdat’ın Kerh…
…çalışmalarına orada devam etti. Bir müddet sonra…
…felsefe ve fıkıh usûlünde devrin en büyük otoriteleri…
…Kahire’nin Zâfir Camii’nde ders okuttu. Fakat Mısır…
…Fakat Mısır fakihleri de onu inanç bozukluğu ve…
…Cebelikāsiyûn Kabristanı’na defnedildi. Âmidî kelâm, usûl-i…
…reddetmiştir. Naklî ve sem‘î delillerin hatâbî (bk. HATÂBE ) bir…
…hatâbî (bk. HATÂBE ) bir değer taşıdığını kabul eden Âmidî,…
…cevher ve arazın hudûsüyle değil, mümkin in ademden sonra…
…göre Allah’ın sıfatları aklî delillerden ziyade üzerinde icmâ vuku…
…icmâ vuku bulan naklî-sem‘î delillerle bilinir. O, kelâmcıların…
…O, kelâmcıların vahdâniyet delilini de zayıf bularak orijinal…
…vahdâniyet delilini de zayıf bularak orijinal bir…
…zayıf bularak orijinal bir delil getirmiş (bk. a.g.e. , s.…
…ilâhiyye konularındaki aklî delilleri de yeni bir tarzda ele alan…
…konularındaki aklî delilleri de yeni bir tarzda ele alan…
…kelâmcıların dayandıkları delilleri tenkit edip bunları yeniden…
…kelâm ilminin aleyhinde bir delil kabul eder ve kelâmcıların…
…kabul eder ve kelâmcıların delillerine itiraz ederken bu hususu…
…Nationale, nr. 5318). 7. Deḳāʾiḳu’l-ḥaḳāʾiḳ fi’l-manṭıḳ…
...

…ve Sünnet’te hem sözlük hem de terim anlamlarında…
…çalışan kimseye mudârib dendiği gibi âmil de denmektedir.…
…mudârib dendiği gibi âmil de denmektedir. Zekât…
…dendiği gibi âmil de denmektedir. Zekât gelirlerinin…
…sadece zekât gelirlerini değil ganimet, fey, cizye, haraç…
…fey, cizye, haraç gibi İslâm devletinin diğer gelir ve vergilerinin…
…tahsil ve taksimleriyle de görevli olan kimsedir.…
…ganimet gelirlerinden devletin hissesine düşen beşte bir…
…âmillerin tayin edildiği de bilinmektedir. Yemen’e âmil…
…sadece bir vergi memuru değil, genel olarak İslâm…
…değil, genel olarak İslâm devletinde görevli memur olduğu…
…Hatta bu anlamda halifeye de âmil denmiştir. Hz.…
…bu anlamda halifeye de âmil denmiştir. Hz. Peygamber döneminde…
…Hulefâ-yi Râşidîn döneminde de âmil kelimesiyle hem genel…
…kelimesiyle hem genel olarak devlet memuru hem de vergi…
…olarak devlet memuru hem de vergi memurunun kastedildiği…
…da yüklemiştir. Hz. Ömer de Arfece b. Herseme’yi…
…hem vergi tahsili hem de kadılık yetkisiyle tayin…
…ordularının kumandanına âmil denildiği (bk. EI 2 [İng.] , I,…
…337-338). Müslüman Türk devletlerinde âmil kelimesi genel olarak…
...

…birlikte İran’a giderek o devirde Safevî hânedanının başşehri…
…kendisi Kazvin’de tahsiline devam etti. On yıl süren öğrenim…
…süren öğrenim hayatı boyunca devrin tanınmış âlimlerinden kelâm,…
…bir hayat yaşamaya başladı. Derviş kılığında Mısır, Irak,…
…görüştü; bazı eserlerini de bu sırada yazdı. Seyahatten…
…(Meşhed) nakledilerek orada defnedildi. Bazı kaynaklarda vefatı ile…
…ve 1035 (1626) tarihleri de verilmektedir. Mezarı…
…Mezarı günümüzde de ziyaret edilmektedir. Âmilî,…
…ve yaptıkları iyi işlerle değerlendiren mütevazi şahsiyetiyle…
…olduğu rivayet edilmekte ise de diğer kaynaklarda onun…
…bulunduğu anlaşılmaktadır. Ders halkasında yetişmiş ve…
…ele almış, Muhammed Altuncî de Bahâʾüddîn el-ʿÂmilî…
…yarım kalmış bir tefsirinden de söz edilmektedir (bk. Kays…
…rivayet edilen hadislerden derlediği bu eseri yine kendisi…
…manzum olmak üzere birçok defa şerhedilmiştir. 7.…
…Eser el-Miḫlât ’ın bir nevi devamı ve tamamlayıcısı mahiyetinde…
…mahiyetinde olup birçok defa basılmış (Tahran 1277, 1291,…
…vardır. Eser Leknev (1260), Delhi (1267) ve Tahran’da (1298)…
…Tehẕîbü’l-beyân . Bu eser de Arap nahviyle ilgili olup…
…bu Arapça kasidesi birkaç defa şerhedilmiş, Ahmed…
...

…fâîl ( فاعيل ) vezninde değil, faîl ( فعيل ) veznindedir…
…bu dile ait olduğu görüşünü desteklemektedir. Kitâb-ı Mukaddes’te âmîn…
…ile Arapça arasında e / i değişikliğinin bulunması sebebiyledir (yine…
…Öte yandan Arapça’da “âmîn demek” fiili te’mîn kelimesiyle…
…kullanılış biçimi de bunu desteklemektedir.…
…kullanılış biçimi de bunu desteklemektedir. Âmîn hakkında ileri…
…I, 105). Halbuki Firavunlar devrinde Mısır’ın baş tanrısı olan…
…gelen amûn/amana kelimesi de aynen İbrânîce amen ve…
…114). Buna göre, Grekler’in de Amôn dedikleri ve en büyük…
…göre, Grekler’in de Amôn dedikleri ve en büyük tanrı Zeus ile…
…ve bu durum kelimenin ilk defa Tevrat’ta görülmesinden…
…olsun, Allah tarafından âmîn demek nimeti verildi. Bu, Mûsâ…
…Mûsâ dua eder Hârûn da âmîn derdi. Siz de duanızı âmîn ile…
…Hârûn da âmîn derdi. Siz de duanızı âmîn ile bitiriniz!…
…, I, 38) bu görüşü desteklemektedir. Ayrıca Câhiliye Arapları…
…duaların sonunda âmîn denildiğine dair herhangi bir bilginin…
…arkasından cemaatin âmîn demesini istemiş (Buhârî, “Tefsîr”,…
…“Ṣalât”, 62, 87) ve kendisi de namaz kıldırırken bizzat…
…Fâtiha’yı yalnız duyanın değil okuyanın da âmîn demesi…
…değil okuyanın da âmîn demesi gerektiğini göstermiştir.…
...

…İlk defa ne zaman ve nasıl başladığı…
…“bed’-i besmele cemiyeti” de denilmekteydi. Âmin alayı…
…“bed’-i besmele cemiyeti” de denilmekteydi. Âmin alayı genellikle…
…okuyarak, arkadakiler de beyit aralarında “âmin!”…
…hocaları ile öğrencileri de törene davet edilirlerdi.…
…arkasından herkes “âmin!” derdi. Daha sonra çocuk, önceden…
…uygun olarak hocasından ilk dersini aldıktan sonra onun ve…
…çocuğun evine gelir ve ilk ders orada verilmek suretiyle…
…tarikatın sancağı ile dervişleri de katılır, ilâhiler…
…sancağı ile dervişleri de katılır, ilâhiler arasında…
…önemli bir pedagojik değer taşıdığı ve bilhassa…

…olduğunu, kızı Âmine’nin de yüksek bir mevkiye sahip…
…( İA , I, 406) olarak değerlendirmek isabetli değildir.…
…değerlendirmek isabetli değildir. Âmine’nin doğum tarihi…
…da ona intikal etmiştir. Delâilü’n-nübüvve , mevlid ve benzeri…
…bir kısmına Âmine’nin de şahit olduğunu ifade eden…
…gibi kendi annesinin de oğlu için bir rüya…
…Mevlid ’in vilâdet bahrinde de göze çarpan bu tür ifadeler,…
…Âmine’nin Ebvâ’da ölüp orada defnedildiğini, ancak daha sonra mezarının…
…ileri sürerse (I, 238) de bu, tatminkâr…
…Evliya Çelebi de Âmine’nin Ebvâ’da vefat edip…
…Âmine’nin Ebvâ’da vefat edip defnedildiği, bazılarına göre ise burada…
…nakl-i kabir yapma ihtimali de vârit görülmemektedir.…
…gerçekleşme ihtimali de zayıf görünmektedir.…
…mazhar olması ihtimali de mevcuttur. Başta Türkler…
…Ekrem’e karşı duyulan derin sevgi, onun zevcelerinin,…
…adlarını yaşatmak şeklinde de kendini göstermiştir. Bu…
…, II, 156-166. Beyhakī, Delâʾilü’n-nübüvve (nşr. Abdülmu‘tî…