https://islamansiklopedisi.org.tr/culas-b-suveyd
Evs kabilesine mensuptur. İlk zamanlarda müslüman olduğunu iddia etmesine rağmen İslâmiyet’i benimsememiş ve diğer münafıklarla birlikte İslâm’ın aleyhinde bulunmuştur. Nitekim Tebük Seferi’nde (8/629) imanı zayıf bazı kimseleri, hıristiyanların çok güçlü olduğu propagandasıyla bu sefere katılmamaya ikna etti. Tebük’te nâzil olan ve bu savaşa katılmayanları kınayan âyetleri kastederek, “Muhammed’in Medine’de kalan kardeşlerimiz hakkında söylediği doğru ise biz eşeklerden de beter olalım” dedi. Bu sözler üzerine üvey oğlu Umeyr b. Sa‘d ile aralarında ciddi bir tartışma geçti ve Umeyr Hz. Peygamber hakkındaki sözlerini ona bildireceğini söyledi; sonra da Resûlullah’a giderek Cülâs’ın sözlerini nakletti. Hz. Peygamber Cülâs’ı yanına çağırttı. Umeyr’in anlattıklarına karşı bir diyeceği olup olmadığını sordu. Cülâs böyle bir söz sarfetmediğini, Umeyr’in yalan söylediğini iddia etti. Bunun üzerine Umeyr Cenâb-ı Hakk’a yalvararak kimin yalan söylediğine dair âyet indirmesini niyaz etti. Bir müddet sonra nâzil olan âyet (et-Tevbe 9/74), münafıkların Hz. Peygamber aleyhindeki tutumlarından vazgeçerek tövbe etmelerinin kendileri için daha iyi olacağını bildirdi. Cülâs da suçunu itiraf ederek tövbe etti ve samimi bir müslüman oldu. Ondan herhangi bir rivayetin gelmediği anlaşılmaktadır.
Cülâs’ın kardeşi Hâris bir ara irtidad ederek Mekke’ye kaçmıştı. Sonraları yaptığına pişman olup Medine’ye döndü. Ancak yakalandığı takdirde öldürüleceği korkusuyla şehre giremediği için Medine yakınlarında bir yerde saklandı ve Cülâs’a haber göndererek Resûlullah’tan af dileyeceğini, kabul etmediği takdirde uzaklara kaçacağını bildirdi ve ondan aracı olmasını istedi. Bunun üzerine Cülâs Hz. Peygamber’den kardeşi için af diledi. Bu hadise dolayısıyla tövbe edenlerin bağışlanacağına dair Âl-i İmrân sûresinin 89. âyeti nâzil oldu.
Cülâs b. Süveyd’in vefat tarihi bilinmemektedir.
BİBLİYOGRAFYA
Vâkıdî, el-Meġāzî, III, 1003-1006.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, IV, 375-376.
İbn Abdülber, el-İstîʿâb, Haydarâbâd 1318, I, 97-98.
Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, Kahire 1387/1968, s. 65.
İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, I, 347.
İbn Hacer, el-İṣâbe (Bicâvî), I, 493-494, 576-578.
Ebüssuûd Efendi, İrşâdü’l-ʿaḳli’s-selîm, Kahire 1347/1929, II, 283.
Elmalılı, Hak Dini, III, 2592.
Köksal, İslâm Tarihi (Medine), IX, 199-202.