DÂVÛD-i ANTÂKÎ - TDV İslâm Ansiklopedisi

DÂVÛD-i ANTÂKÎ

داود انطاكي
DÂVÛD-i ANTÂKÎ
Müellif: AYŞEGÜL DEMİRHAN ERDEMİR
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1994
Erişim Tarihi: 13.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/davud-i-antaki
AYŞEGÜL DEMİRHAN ERDEMİR, "DÂVÛD-i ANTÂKÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/davud-i-antaki (13.12.2024).
Kopyalama metni

Antakya’da doğduğu için Antâkî nisbesiyle şöhret bulmuş, doğuştan kör olduğu için de “Ekmeh” ve “Darîr” lakaplarıyla anılmıştır. Muhtemelen keskin zekâsı ve derin ilminden dolayı “Basîr” (iyi gören) lakabıyla da tanındığı bilinmektedir (, I, 454). Babası Habib Neccar köyünün ağası olan Ömer Ağa çok hayır sever bir kimse idi ve Habib Neccar Türbesi’nin yanında yaptırdığı misafirhanede yolcuları ağırlar, fakirlerin de ihtiyaçlarını karşılardı. Dâvûd yedi yaşına kadar yerinden kalkamayacak derecede sakattı; bundan dolayı kendisine bakmakla görevli bir uşak her gün onu bu misafirhaneye getirip bırakırdı. Burada akşama kadar ilim adamlarıyla beraber bulunan Dâvûd onlardan birçok şey öğrendi ve bu sırada Kur’ân-ı Kerîm’i de ezberledi. İranlı bir tıp bilgini olan Muhammed Şerîf bu yıllarda Antakya’ya geldi ve misafirhanede ona ders verdiği gibi tedavisiyle de ilgilenerek iyileşmesini sağladı. Antâkî daha sonra aynı hocadan mantık ve matematik okudu ve Farsça öğrendi; hocasının tavsiyesi üzerine Yunanca’ya da çalıştı. Muhammed Şerîf’in Antakya’dan ayrılmasından ve babasının ölümünden sonra seyahate çıktı. 976’da (1568-69) Şam’da iken ünlü Teẕkire-i Dâvûd adlı eserini yazmaya başladı. Bu arada hasta tedavisine de başlayan Antâkî Kahire’ye giderek Zâhiriyye Medresesi’nde bir yandan ders okuturken bir yandan da hekimlik yaptı. 1008’de (1599) gittiği Mekke’de bir rivayete göre ishalden, başka bir rivayete göre de zehirlenerek öldü. Kaynaklarda Dâvûd-i Antâkî’nin hassas yaratılışlı bir insan olduğu yazılıdır. Kendisi değerli bir hekim, eczacı, astronom ve matematikçi, aynı zamanda son derece geniş ansiklopedik kültüre sahip bir mütefekkir ve şairdi.

Eserleri. Antâkî başta tıp olmak üzere kelâm, mantık, felsefe, cebir ve astronomiyle ilgili birçok kitap ve risâle yazmıştır.

1. Teẕkiretü üli’l-elbâb ve’l-câmiʿ li’l-ʿacebi’l-ʿucâb. Teẕkire-i Dâvûd ve Teẕkire-i Anṭâkî adlarıyla da tanınan kitap bir mukaddime, dört bab ve bir hâtimeden ibarettir. Mukaddimede tıp ilminin önemi, lüzumu ve öğrenim yöntemleri üzerinde durulur. Birinci bab tıbba genel bir giriş mahiyetinde, ikinci ve üçüncü bablar müfred ve birleşik ilâçlar (el-müfredât ve’l-mürekkebât) hakkındadır. Dördüncü bab da hastalıkların ahlât ve mizaca göre tedavi yöntemlerini içermektedir. Hâtimede ise tıpla ilgili çeşitli meselelerin yanı sıra astroloji, astronomi, geometri ve tılsım gibi çok farklı ilimlere yer verilmektedir. Kitapta dikkati çeken önemli bir husus, bir kısmı Antâkî’nin kendi tecrübeleri sonucunda elde ettiği ilâçlar olmak üzere 1712 ilâcın tarifinin verilmiş olmasıdır. Sultan İbrâhim’in sadrazamı Kemankeş Mustafa Paşa 1050 (1640-41) yılında Mısır’a gittiği zaman Antâkî’nin bu eserini görmüş ve Muhammed b. Mustafa el-Kûrânî’den Türkçe’ye çevirmesini istemiştir. Böylece başlanan tercüme işi 1052’de (1642-43) tamamlanmıştır; bu tercümenin yazma bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Hekimoğlu, nr. 566, 363 varak). Teẕkire-i Dâvûd’un çeşitli baskıları yapılmıştır (Bulak 1284; Kahire 1294, 1302, 1306, 1308, 1309, 1317, 1324, 1329, 1342). Abdüsselâm el-Alemî tarafından Żiyâʾü’n-nibrâs fî ḥalli müfredâti’l-Anṭâkî bi-luġati Fâs adıyla bir şerh yazılan (bk. , II, 367) eser üzerinde Hasan Abdüsselâm Ẕaḫîretü’l-ʿaṭṭâr ev Teẕkiretü Dâvûd fî ḍavʾi’l-ʿilmi’l-ḥadîs̱ (Kahire 1366/1947) ismiyle modern bilimle karşılaştırmalı bir çalışma yapmıştır.

2. en-Nüzhetü’l-mübhice fî teşḥîẕi’l-eẕhân ve taʿdîli’l-emzice. Patolojiye dair olan eser Teẕkire’nin kenarında basılmıştır (Kahire 1294, 1302, 1317, 1329).

3. Tezyînü’l-esvâḳ bi-tafṣîli Eşvâḳi’l-ʿuşşâḳ. Meşhur tefsir âlimi Bikāî’nin Eşvâḳu’l-ʿuşşâḳ adlı eserini esas alarak meydana getirdiği ve şiirlerini de ihtiva eden aşk üzerine bir incelemedir (Kahire 1279, 1302, 1305, 1308; Bulak 1281, 1291).

Dâvûd-i Antâkî bunların dışında Nüzhetü’l-eẕhân fî ıṣlâḥi’l-ebdân, et-Tuḥfetü’l-Bekriyye fî aḥkâmi’l-istiḥmâmi’l-külliyye ve’l-cüzʾiyye, Mecmaʿu’l-fevâʾid (menâfiʿ)i’l-bedeniyye (bu eserlerin yazma nüshaları için bk. Şeşen, s. 225-232), Risâle muḫtaṣara fi’l-cebr (yazma nüshası için bk. King, II, 928) ve Ünmûẕec fî ʿilmi’l-eflâk, Risâle fi’ṭ-ṭayr ve’l-ʿuḳāb, Risâle fi’l-heyʾe, el-Keşf ʿani’l-müşkilât, Naẓm-ı Ḳānûnçek (İbn Sînâ’nın el-Ḳānûn’una yazılmış bir şerhtir), Kifâyâtü’l-muḥtâc fî ʿilmi’l-ʿilâc, Ġāyetü’l-merâm fi’l-manṭıḳ ve’l-kelâm, Elfiye fi’ṭ-ṭıb gibi bazı eserlerle risâleler de kaleme almıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Dâvûd-i Antâkî, Teẕkiretü üli’l-elbâb ve’l-câmiʿ li’l-ʿacebi’l-ʿucâb, Beyrut, ts. (el-Mektebetü’s-sekāfiyye), I-III.

, II, 140-149.

, I, 490-492.

, II, 478; , II, 491-492.

a.mlf. – J. Vernet, “al-Antākī”, , I, 516.

Ahmed Îsâ, Muʿcemü’l-eṭıbbâʾ, Beyrut 1361/1942, s. 185-195.

, s. 117-119.

a.mlf., “Antâkî”, , I, 454-456.

, s. 43-44.

, s. 181-182.

Bedii N. Şehsuvaroğlu, Eczacılık Tarihi Dersleri, İstanbul 1970, s. 159.

Ayşegül Demirhan, Kısa Tıp Tarihi, Bursa 1982, s. 52.

, s. 225-232.

D. A. King, Fihrisü’l-maḫṭûṭâti’l-ʿilmiyyeti’l-maḥfûẓa bi-Dâri’l-kütübi’l-Mıṣriyye, Kahire 1986, II, 928.

Ömer Ferruh, Meʿâlimü’l-edebi’l-ʿArabî, Beyrut 1986, s. 196-205.

Abdülhalîm Müntasır, “Teẕkiretü üli’l-elbâb”, , I, 386-396.

“Antâkî”, Küçük Türk-İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1978, 2. fas., s. 125-126.

Kasım Kırbıyık, “Alemî, Abdüsselâm b. Muhammed”, , II, 367.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1994 yılında İstanbul’da basılan 9. cildinde, 26-27 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER