https://islamansiklopedisi.org.tr/haciri
582’de (1186) Erbil’de bir Türk asker ailesinin çocuğu olarak doğdu ve orada yetişti. Şiirlerinde Hicaz bölgesinde bulunan Hâcir beldesini çok zikrettiği için Hâcirî diye tanındı. İbn Hallikân’ın yakın dostu olup ona şiirlerini okurdu. 626 (1229) yılının sonlarında Erbil’deki Huftîzgān Kalesi’ne hapsedilen Hâcirî, daha sonra Erbil Emîri Muzafferüddin Kökböri’nin himayesine girdi. Onun yanında çok itibar gördü ve tasavvufî bir hayat sürdü. Muzafferüddin’in vefatı üzerine (629/1232) Erbil’den ayrıldı, ancak bir müddet sonra geri döndü. Bu sırada Abbâsîler’in hâkimiyetine geçen Erbil’de kısa bir müddet kaldıktan sonra uğradığı silâhlı saldırı sonucunda 2 Şevval 632’de (20 Haziran 1235) öldü ve Bâbülmeydan Kabristanı’na defnedildi.
Hâcirî, başta gazel olmak üzere dûbeyt, kâne ve kân, mevvâl (mevâliyâ) gibi halk şiiri türlerinde başarılı bir şairdir. İbn Hallikân, bu türlerde şiir yazan şairlerin birinde başarılı olsalar diğerlerinde başarısız olduklarını, Hâcirî’nin ise bunların hepsinde başarı sağladığını söylemektedir (Vefeyât, III, 502). İnce duyguların ve orijinal mânaların hâkim olduğu şiirleri, Ömer b. Muhammed ed-Dımaşkī (Ömer Muhammed Hoca) tarafından gazeller, kasideler, tahmîsler, müteferrikāt, hicviyeler, mevâliyâ ve rubâîler olmak üzere yedi kısımda toplanarak divan haline getirilmiştir. Üstün bir mûsikiye sahip lirik şiirlerden oluşması sebebiyle bu divana Bülbülü’l-ġarâmi’l-kâşif ʿan lisâni’l-insicâm adı verilmiş ve daha şairin sağlığında elden ele dolaşmaya başlamıştır. Divanda yer alan şiirlerin çoğu kıtalar halinde olup Hicaz ve Necid bölgelerine ait yer ve menzil adları, tasavvufî duygu ve remizlerle (medârik) doludur. İlk defa 1280 (1863) yılında yayımlanan divanın ikinci baskısı Hammâd el-Feyyûmî el-Acmâvî’nin tashihleriyle yapılmıştır (Kahire 1305). Divanın son ilmî neşri Şehhâde Halîl Zağber tarafından gerçekleştirilmiştir (Kahire 1988). Hâcirî’nin, Hz. Peygamber’i metheden şiirlerinin toplandığı el-Ḳaṣâʾidü’l-ḥicâziyyât fî medḥi ḫayri’l-beriyyât adlı eseri de günümüze gelmiştir (Brockelmann, GAL Suppl., I, 443).
BİBLİYOGRAFYA
İbn Hallikân, Vefeyât, III, 501-505.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XXII, 343-344.
İbn Kesîr, el-Bidâye, XIII, 144.
İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, VI, 290-291.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 783, 804.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, V, 156.
Serkîs, Muʿcem, I, 731-732.
Brockelmann, GAL, I, 289-290; Suppl., I, 443.
C. Zeydân, Âdâb (Dayf), III, 24-25.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 809.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, VIII, 25.
Ömer Ferruh, Târîḫu’l-edeb, III, 526-528.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), V, 103.
Cezzâr, Medâḫilü’l-müʾellifîn, I, 125-126.
Sâlihiyye, el-Muʿcemü’ş-şâmil, II, 124.
Şevkī Dayf, Târîḫu’l-edeb, V, 390-393.