https://islamansiklopedisi.org.tr/huccet--hadis
Sözlükte “bir şeyin ispatına yarayan delil” anlamına gelen hüccet, hadis terimi olarak “bir râvinin rivayeti delil sayılacak derecede güvenilir olması” demektir. Ta‘dîl lafızlarını kendi aralarında derecelendiren İbn Ebû Hâtim, Hatîb el-Bağdâdî ve İbnü’s-Salâh’a göre birinci, Zehebî’ye göre ikinci, İbn Hacer ve onun taksimini benimseyenlere göre ise üçüncü derecedeki ta‘dîl lafızları arasında yer alan hüccet terimi, bir râvi hakkında tekrarlanarak (hüccet hüccet) veya aynı dereceden başka bir lafızla birlikte kullanıldığında (sika hüccet) onun ikinci derecede güvenilir bir kimse olduğunu ifade eder. Hüccet olan bir râvi, dinî ve ilmî yönden güvenilir olduğu için gerek rivayet ettiği hadisler gerekse râviler hakkında yaptığı değerlendirmeler, başka bir destekleyici rivayete (âdıd) gerek duyulmadan delil olma özelliği taşır. Hüccet sayılan râvilerin rivayetleri birinci derecede sahih hadisler olup başta Ṣaḥîḥayn olmak üzere İbn Huzeyme ve İbn Hibbân gibi muhaddislerin sahih hadisleri derlemek amacıyla yazdıkları eserlerde bulunur.
Hüccet kelimesi, oldukça geç döneme ait bazı hadis usulü kitaplarında 300.000 hadisi sened ve metinleriyle ezberleyen, senedlerdeki râvilerin biyografilerini, dinî ve ilmî durumlarını cerh ve ta‘dîl ilmi açısından iyi bilen hadisçilere verilen, “hâfız” unvanından daha yüksek bir rivayet unvanı olarak da tanımlanmakta olup ilk dönem hadisçileri arasında böyle bir tanıma rastlanmamakta (Abdülfettâh Ebû Gudde, s. 126), râvinin üst dereceden ta‘dîlini ifade eden bir dirayet unvanı kabul edilmektedir. Nitekim râvilerle ilgili biyografi kaynaklarında birkaç bin veya birkaç yüz hadisi ezbere bilenler hakkında da hüccet tabiri kullanılmış; tâbiîn muhaddislerinden Şu‘be b. Haccâc 2000, Hişâm b. Urve 1000, Sâbit el-Bünânî 250 ve Yûnus b. Ubeyd 200 civarında hadis rivayet ettikleri halde Zehebî tarafından hüccet olarak nitelendirilmiştir. Diğer taraftan çok hadis ezberlemesi sebebiyle hüccet olmaya en lâyık sahâbî olan Ebû Hüreyre’ye nisbet edilen toplam rivayet sayısı 5000’in üzerindedir. Hüccetin râvinin ezberindeki hadis sayısına bağlı bir terim olarak kullanılması Ali el-Kārî (ö. 1014/1605) ve Münâvî gibi âlimler tarafından ortaya atılmış, Tehânevî ve Bâcûrî gibi müelliflerce benimsenmiş olmakla beraber fazla kabul görmemiştir. Bu sebeple hüccetin, bir dirayet lafzı olarak hadis ilimlerini iyi bilen ve bu konuda sözü delil sayılan kişiler hakkında kullanılması daha uygundur.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, I, 37.
İbnü’s-Salâh, ʿUlûmü’l-ḥadîs̱, s. 110.
Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, I, 125, 145, 193; II, 719, 757; III, 821, 901.
Sehâvî, Fetḥu’l-muġīs̱, I, 336.
Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, I, 342.
Ali el-Kārî, Şerḥu Nuḫbeti’l-fiker, Beyrut 1398/1978, s. 235.
Abdülfettâh Ebû Gudde, Ümerâʾü’l-müʾminîn fi’l-ḥadîs̱ (Münzirî, Cevâbü’l-ḥâfıẓ Ebî Muḥammed ʿAbdi’l-ʿaẓîm el-Münẕirî ʿan esʾile fi’l-Cerḥ ve’t-taʿdîl içinde), Halep 1411, s. 126-136.
Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 132.