MADDİYYÛN MEZHEBİNİN İZMİHLÂLİ - TDV İslâm Ansiklopedisi

MADDİYYÛN MEZHEBİNİN İZMİHLÂLİ

Müellif: İLHAN KUTLUER
MADDİYYÛN MEZHEBİNİN İZMİHLÂLİ
Müellif: İLHAN KUTLUER
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2003
Erişim Tarihi: 02.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/maddiyyun-mezhebinin-izmihlali
İLHAN KUTLUER, "MADDİYYÛN MEZHEBİNİN İZMİHLÂLİ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/maddiyyun-mezhebinin-izmihlali (02.11.2024).
Kopyalama metni

Alman tabip ve filozofu Ludwig Büchner’in Kraft und Stoff adlı kitabına (Darmstadt 1855) reddiye olarak kaleme alınmıştır. Batı dünyasında “materyalizmin İncil’i” olarak anılan eser on beş dile çevrilmiş ve yirmiden fazla baskısı yapılmıştır. Bahâ Tevfik ve Ahmed Nebîl tarafından Madde ve Kuvvet adıyla Türkçe’ye tercüme edilen kitap (bk. bibl.) Türk aydınları üzerinde etkili olmuş, gençlerin dinî inançlarını sarsacağından kaygı duyulmuştur (Adıvar, s. 411-412). Eserde insana ait bütün olguların materyalist tarzda açıklanabileceği, var oluşun madde ve kuvvetten ibaret bulunduğu, madde, kuvvet ve hareketin ebedî olduğu, düşünme gibi zihinsel etkinliklerin, zihin ve ruh gibi fizik ötesi sayılan varlıkların organizmanın fonksiyonlarından başka bir şey olmadığı ileri sürülmüştür. Bu yaklaşımın mantıkî sonucu olarak Tanrı, yaratılış, din ve hür irade gibi kavramlar kökten reddedilmektedir. Büchner’in inkârcılığı, “Şahsî, fevkalâde muktedir, tabiatın hâlıkı, müdîri ve muhâfızı olmak üzere bir Allah’ın vücudu fikri büyük bir hatadan başka bir şey değildir” ifadesinde yer aldığı gibi (Madde ve Kuvvet, III, 578) kesin ve radikaldir. Materyalist akımın Yeni Kantçı tarihçisi Lange eserin özgün olmadığı kanısında olup Büchner’in İngiltere ve Fransa’da bir filozof gibi algılanmasını eserin halk için kaleme alınmış, açık ve anlaşılır bir metin oluşuna bağlamaktadır. Alman felsefe çevreleri de Büchner’i özellikle kalem tartışmaları yapmaktan hoşlanan popüler bir yazar olarak görmüşlerdir (Materyalizmin Tarihi, II, 93, 95-96).

İsmail Fenni’yi Madde ve Kuvvet’e reddiye yazmaya sevkeden âmil, gençliğinde bazı arkadaşlarının Büchner’in kitabını okuyarak dinî inançları konusunda kuşkuya düştüklerini görmüş olmasıdır (Maddiyyûn Mezhebinin İzmihlâli, s. 25-26). Yedi bölümden oluşan eserin ilk iki bölümünde Tanrı ve ruh meselesi incelenmekte, Tanrı’nın kanıtlanması konusunda gāiyyet fikri ön plana çıkarılmaktadır. Üçüncü bölümü vahdet-i vücûd doktrini hakkındaki değerlendirmeler oluşturmaktadır. Dördüncü bölümde müellif, Batılı filozof ve bilim adamlarının fikirlerine dayanarak temel tezlerini desteklemeyi sürdürmektedir. Madde ve Kuvvet’in doğrudan doğruya ele alındığı beşinci bölümde İsmail Fenni, kitabın 1884 tarihli Fransızca baskısından aktarmalarda bulunarak tenkitler yapmakta, son iki bölümde ise Ernst Haeckel ile Auguste Comte’un fikirlerini eleştirmektedir.

Müellifin yöntemi materyalizme karşı modern bilimi, pozitivizme karşı akıl ve vicdanı koymaktır. Yönlendirici fikir ise materyalist felsefenin kendini deneysel bilimle temellendirme iddiasının bizzat bilimin yöntem ve sınırlarını ihlâl anlamı taşıdığı, bu bakımdan aslında maddeci bir dogmatizmden (maddiyye-i îkāniyye) başka bir şey olmadığıdır (a.g.e., s. 389-391). Modern bilimsel veriler, madde-enerji dönüşümü kavramını ön plana çıkararak materyalizmin madde ve kuvvetin ebedîliği hakkındaki temel kabullerini sarsacak olan radyoaktivite olgusu türünden verilerdir. Müellif bu konuda çoğunlukla Gustave le Bon’a dayanmakta; Charles Richet, Paul Janet, Camille Flammarion, Oliver Lodge gibi modern düşünür ve bilim adamlarının düşüncelerine de özellikle materyalistlerin metafizik bir kavram sayarak reddettikleri gayelilik fikrinin kanıtlanmasında başvurmaktadır. İsmail Fenni, Tanrı’nın ispatı konusunda modern felsefenin yanı sıra klasik İslâm düşünce geleneğine de dayanmıştır. Bu arada onun düşünce dünyasında merkezî bir yer tutan vahdet-i vücûd metafiziği, maddenin araştırılmasında modern bilimin kaydettiği gelişmelerce desteklenen bir doktrin olarak ortaya konmaktadır. Böylece müellif, yabancı bilim ve felsefe kitaplarını okuyarak din hakkında şüpheye düşenlere İslâm geleneğine dayalı bir alternatif sunduğu kanısındadır (a.g.e., s. 297, 307-308). Gayri cismanî bir cevher olarak ruhun varlığını ve ölümsüzlüğünü temellendirme gayreti içinde neredeyse bütün İslâm ve Batı felsefesi özetlenirken paranormal psikolojiyi ilgilendiren olayların problemle ilgili yeni kanıtlar sağlamak üzere ciddiye alındığı görülmektedir. İsmail Fenni bu kanıtlar konusunda Pierre Janet, Emile Boirac, Albert de Rochas gibi Batılı düşünür ve bilim adamlarının fikirlerinden destek almaktadır.

İsmail Fenni’nin eserindeki felsefî eleştiriler yeri geldikçe konuyla bağlantılı akımlara da yönelmektedir. Bunların başında Kant’ın, Tanrı’nın varlığını kanıtlamanın imkânsızlığını ileri süren görüşleri gelmektedir. Müellif bu konuda Fransız filozofu Charles Renouvier’in düşüncelerinden hareketle Kant kritisizminin anlamsız bir şüpheciliğe ve agnostisizme düştüğünü ileri sürmektedir (a.g.e., s. 28). Ayrıca Lamarck, Charles Darwin ve Herbert Spencer’in evrende bir gayenin varlığını reddeden evrimci felsefelerine de eleştiriler yöneltmektedir (a.g.e., s. 77-116). Bu arada panteizm ve vahdet-i vücûd doktrini arasındaki temel farklar da ele alınmıştır. Ancak müellif, Oliver Lodge’un “pek yüksek panteizm” olarak adlandırdığı bir görüşü vahdet-i vücûdun Batı bilim çevreleri tarafından kabulüne bir işaret saymaktadır (a.g.e., s. 301). Comte’un pozitivizmi ise bilimi pozitif verilerle sınırlandırmasıyla dikkate alınmakta, fakat onun din ve metafiziği tarihin mezarlığına gömmeye çalışmakla büyük bir yanılgıya düştüğü vurgulanmaktadır. İsmail Fenni’ye göre materyalistlerin hatası pozitif yöntemin sınırlarını zorlayarak metafizik konuları çözmeye çalışmaları, pozitivistlerin hatası ise bu sınırları aşma endişesiyle metafizik ve dinî meseleleri araştırmayı büsbütün terketmeleridir (a.g.e., s. 678-679).

Hilmi Ziya Ülken’in değerlendirmesine göre Maddiyyûn Mezhebinin İzmihlâli, daha önce aynı konuda Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi’nin yazdığı Huzûr-ı Akl ü Fende Maddiyyûn Meslek-i Dalâleti adlı eserden (İstanbul 1333) daha ölçülü ve daha kuvvetlidir. Kitap İstanbul’da basılmış (1928), Abdülhalim Kılıçsoy tarafından Materyalizmin İflâsı ve İslâm adıyla sadeleştirilerek tekrar yayımlanmıştır (İstanbul 1996).


BİBLİYOGRAFYA

İsmail Fenni [Ertuğrul], Maddiyyûn Mezhebinin İzmihlâli, İstanbul 1928, s. 25-26, 28, 77-116, 297, 301, 307-308, 389-391, 678-679, ayrıca bk. tür.yer.

L. Büchner, Madde ve Kuvvet (trc. Baha Tevfik – Ahmed Nebil), İstanbul, ts. (Müşterekülmenfaa Osmanlı Şirketi Matbaası), III, 578.

Abdülhak Adnan Adıvar, Tarih Boyunca İlim ve Din (İstanbul 1944), İstanbul 1969, s. 410-412.

Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Konya 1966, II, 474-485.

Süleyman Hayri Bolay, Türkiye’de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, İstanbul 1966, s. 167-241.

F. A. Lange, Materyalizmin Tarihi ve Günümüzdeki Anlamının Eleştirisi (trc. Ahmet Arslan), İstanbul 1998, II, 93-100, 105, 169.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2003 yılında Ankara’da basılan 27. cildinde, 305-306 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER