https://islamansiklopedisi.org.tr/pir-esad-kulliyesi
Kendi ismiyle anılan mahallede bulunan külliye, Selçuklu dönemi şeyhlerinden Pîr Esad tarafından XIII. yüzyılın ikinci yarısında inşa ettirilmiş, mescid, türbe ve zâviyeden oluşan külliyeye daha sonra bir çeşme ilâve edilmiştir. Külliye yapılarından yalnızca türbe günümüze ulaşmıştır. Vaktiyle türbenin doğusundaki geniş bahçenin kuzeydoğu köşesinde yer alan mescid kerpiç bir yapı olup 1990’a kadar kullanılmıştır. Aynı yılda türbenin güney tarafına inşa edilen yeni caminin ibadete açılmasıyla birlikte eski mescid tamamen yıktırılarak yok edilmiştir. Yeni cami, bu mahallede doğup büyüyen Ali Rıza Bahadır tarafından annesi Şefika Bahadır adına yaptırılmış olup klasik Osmanlı mimarisi görünümünde ve orta büyüklüktedir.
Dıştan 7 × 6 m. ebadında dört köşe bir yapı olan türbe moloz taş ve tuğla karışımı duvarlara sahip olup 1440 yılında yenilenmiştir. Türbenin kapısı doğu yönündeki cephede yer alır. Kuzey, güney ve batı duvarlarının alt taraflarında ikişer büyük pencere, üstte ise dört yönde birer küçük pencere vardır. Alt sıra pencerelerin tam üzerinden ve üst sıra pencerelerin yarım metre altından kalın bir tahta hatıl yapıyı kuşatır. Türbenin üzeri tuğla örgülü çapraz bir tonozla örtülmüştür. Türbenin içinde solda alçıdan yapılmış zarif bir cüz rafı görülür. Ortada Pîr Esad’a ait üzeri beyaz sıvalı, üstü hörgüçlü basit bir sanduka bulunmaktadır. Bu sandukanın baş ucunda 662 (1264) tarihli, mermere yazılı beş satır halinde Arapça kitâbe yer alır. Pîr Esad’ın sandukasının sol tarafında ayak ucuna yakın küçük bir tahta sanduka daha vardır. Halk arasındaki bir inanca göre bunun altında Şeyh Esad’ın kedisi gömülüdür. Şeyh Esad’a “Pisili Sultan” denilmesinin sebebi bu olmalıdır. Şeyh Esad, Hz. Peygamber’e isnat edilen, “Kedi sevmek imanın kemalindendir” (Aclûnî, I, 415) sözüne uyarak kedisine karşı aşırı bir sevgi göstermiş, vefatından sonra kırk gün yemeden, içmeden kesilen kedisi ölünce şeyhin vasiyetine uyularak buraya gömülmüştür. Eski vakıf ve şer‘iyye kayıtları türbenin yanında bir de zâviyenin bulunduğunu gösterir. Türbe ve zâviye 844 (1440) yılında Karamanoğulları ümerâsından Mûsâ Paşa tarafından yeniden yaptırılarak birçok vakıf daha ilâve edilmiştir. Türbenin doğusunda olduğu bilinen zâviyenin içinde Karamanoğulları döneminden şeyhlere ait mezar taşları ve sandukalar vardır. Bunlar vaktiyle toprak sıvalı iken şimdi betonla sıvanmıştır. Burada bir kısmı toprağa gömülü vaziyette on bir mezar bulunmaktadır. Pîr Esad Zâviyesi’yle alâkalı Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde iki vakfiye mevcuttur. Bunlardan birincisi Muharrem 844 (Haziran 1440) tarihli olup 585 nolu defterin 984. sayfasında kayıtlıdır. Bu vakfiyenin Konya Vakıflar Müdürlüğü’nde 4 nolu defterin 12. sayfasında hatalı bir sûreti vardır. İkinci vakfiye ise 882 Ramazanı (Aralık 1477) tarihli olup 581 nolu defterin 491. sayfasında kayıtlıdır.
BİBLİYOGRAFYA
Konya Şer‘iyye Sicil Defteri, c. 19 (E-25), s. 67/3; c. 32 (C-21), s. 22/2; c. 50 (C-25), s. 31/1, 277/1; c. 52 (C-7), s. 267/2; c. 54 (D-32), s. 331/2; c. 55 (D-27), s. 119/2 (1154/1741); c. 67 (F-16), s. 213/1; c. 138 (G-9), s. 10 (1325/1907).
TK, TD, nr. 255.
Vakfiye, VGMA, Defter, nr. 581, s. 491 (Ramazan 882 / Aralık 1477); Defter, nr. 585, s. 984 (Muharrem 844 / Haziran 1440).
Aclûnî, Keşfü’l-ḫafâʾ (nşr. Ahmed el-Kalâş), Beyrut 1405, I, 415.
Konyalı, Konya Tarihi, s. 703, 704, 715.
Mehmet Önder, Mevlâna Şehri Konya, Ankara 1971, s. 189.
Tuncer Baykara, Türkiye Selçukluları Devrinde Konya, Ankara 1985, s. 83.
H. Abdülkadir [Erdoğan], “Pîr Esad”, Türk Sözü Gazetesi, Konya 4 Mayıs 1918.
Zeki Atçeken, Konya’daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması, Ankara 1998, s. 117-123.