…Bedî‘ kelimesinin sözlük anlamı “örneksiz ve modelsiz…
…ve modelsiz olarak bir şey icat eden, örneği ve modeli…
…terimi olarak bedî‘, edebî sanatlarla örülü ifadenin lafız…
…sanatlarla örülü ifadenin lafız bakımından kusursuz, mâna…
…ve aynı zamanda bir âhenge sahip olmasının usul ve…
…inceleyen ilim demektir. Sözlük anlamıyla ilgili olarak,…
…yaşamış yeni (muhdes) şairlerin, lafız ve şekle dayanan…
…yeni (muhdes) şairlerin, lafız ve şekle dayanan edebî…
…(muhdes) şairlerin, lafız ve şekle dayanan edebî sanatlarda…
…lafız ve şekle dayanan edebî sanatlarda eski (kadîm) şairlerin…
…sanatlarda eski (kadîm) şairlerin üslûbundan ayrılıp şiire…
…şairlerin üslûbundan ayrılıp şiire getirdikleri yeniliğe bazı…
…râviler tarafından şiire renk ve güzellik kazandıran…
…bölümü olan bedîi edebî bir sanat olarak ilk inceleyen,…
…konularını tarif eden kimse şair Halîfe İbnü’l-Mu‘tez’dir (ö.…
…adıyla kaleme aldığı, sahasının ilk müstakil eseri olan…
…çalışmasında bedî‘in muhdes şairlerin bir icadı olmayıp aksine…
…hadiste, eski Arap şiirinde ve hatta bedevîlerin konuşma…
…terim haline gelmeden önce şairlerin teşbih, cinas, istiare vb.…
…cinas, istiare vb. bedîî sanatları, onların tesir ve…
...

…Sözlükte “iki şeyin birbirine…
…Sözlükte “iki şeyin birbirine benzemesi”…
…farklı, yazılış veya söylenişleri (sesleri) aynı yahut benzer…
…kullanılması yoluyla yapılan söz sanatını ifade eder. Buna…
…yoluyla yapılan söz sanatını ifade eder. Buna tecnîs de…
…Buna tecnîs de denir. Sünbülzâde Vehbî’nin, “Eyleme vaktini…
…teşkil etmektedir. “Zalim sultanı ziyaret eden, kükreyen…
…الجائر كزائر الليث الزائر ) sözünde “ziyâret” masdarından ism-i…
…) masdarından üçüncü tekil şahıs olan ikinci “dâd” da cinas…
…olmak üzere iki bölüme, daha sonra bunlar da kendi aralarında…
…Cinâs-ı Tâm. Lafız itibariyle birbirine uygun…
…“vücûh-i erbaa” denilen dört şeyin ittifakı ile, yani cinası…
…kelimelerin harfleri, sıraları, sayıları ve harekeleri…
…harfleri, sıraları, sayıları ve harekeleri bakımından…
…bütün güzellerinin nuru! Senin yüzünü görmekten uzak kalmak…
…زورى تست خطا ) örneğinde şekil bakımından birbirinin aynı…
…cinasın birinci unsuru, “sahip ve mâlik” anlamındaki “zâ”…
…oluşmakta, ikincisi ise süs eşyası olan “mercan”…
…buna örnektir. “Gönlüne sor, mukayese etsin bakalım, onu…
…etmek”ten müennes emir sîgası olan “kīsî”den oluşan…
...

…b. Ferec, Gırnata’da hüküm süren Nasrîler’den (Benî Ahmer)…
…Nasrîler’den (Benî Ahmer) Sultan I. İsmâil’in kardeşiydi ve…
…onunla anlaşmazlığa düşmesi sebebiyle Kuzey Afrika’ya geçmiş,…
…biat almıştı. Ancak başarı şansını kaybedince tekrar Kuzey…
…Endülüs’ten göç etmiş ve bir süre Cezayir’in Bicâye (Bougie)…
…Cezayir’in Bicâye (Bougie) şehrinde oturduktan sonra…
…(Bougie) şehrinde oturduktan sonra Merînîler’in başşehri Fas…
…Merînîler’in başşehri Fas şehrine gitmişlerdir. İbnü’l-Ahmer,…
…Fas’ta öğrenim gördü; çok sayıda hocadan fıkıh, hadis, ensâb,…
…Mindîl İbn Âcurrûm, Fas şehri kadısı Muhammed b. Ahmed…
…el-Fiştâlî, Muhammed b. Saîd er-Ruaynî ve Ebü’l-Kāsım b.…
…b. Rıdvân’ın isimleri sayılmaktadır. İbnü’l-Ahmer hakkında bir…
…Zimâme’nin onun hocalarının sayısını otuz dörde kadar çıkardığı…
…( Ebü’l-Velîd İbnü’l-Aḥmer , s. 116-126). İbnü’l-Ahmer…
…erken yaşlarda Merînî sarayının himayesine girdi. Ailesiyle…
…geldiğinde tahtta bulunan Sultan Ebü’l-Hasan’la (1331-1348)…
…(1331-1348) görüşmediği sanılmaktadır. Çünkü Fas tarihi üzerine…
…naklen vermektedir. Merînî sarayının himayesine büyük ihtimalle…
…giren İbnü’l-Ahmer, kısa süre sonra sultan nezdinde büyük…
…İbnü’l-Ahmer, kısa süre sonra sultan nezdinde büyük bir…
...

…23 Şâban 247’de (1 Kasım 861) hilâfet…
…861) hilâfet merkezi olan Sâmerrâ şehrinde doğdu.…
…hilâfet merkezi olan Sâmerrâ şehrinde doğdu. Müntasır-Billâh…
…Müstaîn-Billâh zamanında Sâmerrâ’da üç yıl hapiste kaldıktan…
…üç yıl hapiste kaldıktan sonra Mu‘tez-Billâh lakabıyla…
…sonra Mu‘tez-Billâh lakabıyla halife ilân edilmişti (866).…
…bu olaydan bir süre sonra babaannesi Kabîha ile…
…bu olaydan bir süre sonra babaannesi Kabîha ile…
…Kabîha ile birlikte Mekke’ye sürgüne gönderildi. Ardından da yeni…
…halife ve amcası Mu‘temid-Alellah tarafından Sâmerrâ’ya geri…
…Mu‘temid-Alellah tarafından Sâmerrâ’ya geri getirildi. Babaannesi…
…hocalar tutarak dil, tarih, lugat, ahbâr, edebiyat, şiir,…
…lugat, ahbâr, edebiyat, şiir, kelâm, astroloji, hadis ve…
…alanlarda geniş bir kültüre sahip olma imkânı sağladı.…
…kültüre sahip olma imkânı sağladı. İbnü’l-Mu‘tez, Ahmed b. Saîd…
…İbnü’l-Mu‘tez, Ahmed b. Saîd ed-Dımaşkī’den dil ve din…
…dil ve din ilimleri sahasında uzun yıllar istifade etti.…
…dil mekteplerinin önde gelen simaları Müberred ile Ebü’l-Abbas…
…Müberred ile Ebü’l-Abbas Sa‘leb, Ebû Ali İbn Alîl el-Anezî,…
…Ali İbn Alîl el-Anezî, Ebû Saîd İbn Hübeyre el-Esedî, İbn…
...

…Sözlükte acüz “sözün son tarafı”,…
…Sözlükte acüz “sözün son tarafı”, sadr…
…Sözlükte acüz “sözün son tarafı”, sadr ise “baş…
…Sözlükte acüz “sözün son tarafı”, sadr ise “baş…
…acüz “sözün son tarafı”, sadr ise “baş tarafı” demek…
…acüz “sözün son tarafı”, sadr ise “baş tarafı” demek…
…tarafı” demek olduğundan reddü’l-acüz ale’s-sadr “sözün…
…demek olduğundan reddü’l-acüz ale’s-sadr “sözün sonunun…
…olduğundan reddü’l-acüz ale’s-sadr “sözün sonunun başta…
…reddü’l-acüz ale’s-sadr “sözün sonunun başta…
…reddü’l-acüz ale’s-sadr “sözün sonunun başta…
…reddü’l-acüz ale’s-sadr “sözün sonunun başta tekrar…
…ale’s-sadr “sözün sonunun başta tekrar edilmesi”…
…gelir. Bu ifadeyi çoğul sîgası ile reddü’l-a‘câz…
…Bu ifadeyi çoğul sîgası ile reddü’l-a‘câz ale’s-sudûr şeklinde…
…sîgası ile reddü’l-a‘câz ale’s-sudûr şeklinde kaydedenler…
…ile reddü’l-a‘câz ale’s-sudûr şeklinde kaydedenler…
…reddü’l-a‘câz ale’s-sudûr şeklinde kaydedenler olduğu gibi…
…el-Bağdâdî bu edebî türü reddü’l-kelâm alâ sadrihî şeklinde…
…türü reddü’l-kelâm alâ sadrihî şeklinde…
...

…Sözlükte şi‘r “bir şeyi…
…Sözlükte şi‘r “bir şeyi inceliklerini…
…Sözlükte şi‘r “bir şeyi inceliklerini kavrayarak…
…kavrayarak bilmek, sezerek vâkıf olmak; uyumlu, ölçülü…
…uyumlu, ölçülü ve âhenkli söz söylemek” anlamlarında…
…ölçülü ve âhenkli söz söylemek” anlamlarında masdar; “seziş,…
…anlamlarında masdar; “seziş, hissediş, sezgiye dayanan…
…masdar; “seziş, hissediş, sezgiye dayanan bilgi; duygu ve…
…uyumlu, ölçülü ve âhenkli söz” mânasında isimdir (…
…söz” mânasında isimdir ( Lisânü’l-ʿArab , “şʿr” md.; Kāmus…
…( Lisânü’l-ʿArab , “şʿr” md.; Kāmus Tercümesi ,…
…md.; Kāmus Tercümesi , “şʿr” md.; el-Müncid , “şʿr”…
…, “şʿr” md.; el-Müncid , “şʿr” md.). Goldziher bu bağlamda…
…md.). Goldziher bu bağlamda şairi “tabiat üstü sihrî bir…
…bağlamda şairi “tabiat üstü sihrî bir bilgiye dayanan sezişle…
…sihrî bir bilgiye dayanan sezişle bilen kimse” şeklinde…
…dayanan sezişle bilen kimse” şeklinde yorumlar ( Abhandlungen , I,…
…( Abhandlungen , I, 17). Şiir kelimesini İbrânîce şîr…
…Şiir kelimesini İbrânîce şîr ile (şarkı, güfte, kaside,…
…de vardır. Kaynağında sihrî bir mâna sezilen şiirin…
...

…Sözlükte “geri çevirmek, iade etmek”…
…kökünden türeyen terdîd “sözü vb. şeyleri tekrarlamak”…
…türeyen terdîd “sözü vb. şeyleri tekrarlamak” demektir. Bu…
…onu “beyit içinde bir lafzın iki farklı anlam ve bağlamda…
…ve bağlamda kullanılması” şeklinde tanımlamış (…
…beyitte veya bir mısrada” şeklinde ayrıntı getirmiştir (…
…anılır (İbn Ebü’l-İsba‘, s. 254-255). İbn Reşîḳ terdîdi…
…b. Hamza Müeyyed-Billâh el-Alevî terime teattuf , İbn Münkız…
…adını vermiştir ( el-Vâfî , s. 287; Ḳānûnü’l-belâġa , s.…
…, s. 287; Ḳānûnü’l-belâġa , s. 453; eṭ-Ṭırâz , III, 83;…
…, III, 83; el-Bedîʿ , s. 51). Ancak ediplerin hemen…
…farklı bedîî türler olduğunu söylemiş, terdîdde tekrar edilen iki…
…vardır, diğerinde böyle bir şey söz konusu değildir (…
…diğerinde böyle bir şey söz konusu değildir (…
…( Taḥrîrü’t-Taḥbîr , s. 254). Terdîdin tasdîrden…
…tasdîrden farkı ise “reddü’l-acüz ale’s-sadr”ın diğer…
…tasdîrden farkı ise “reddü’l-acüz ale’s-sadr”ın diğer bir adı…
…farkı ise “reddü’l-acüz ale’s-sadr”ın diğer bir adı olan…
…farkı ise “reddü’l-acüz ale’s-sadr”ın diğer bir adı olan tasdîrde…
…farkı ise “reddü’l-acüz ale’s-sadr”ın diğer bir adı olan tasdîrde…
...

…Sözlükte “zıt, aykırı, ters; eş,…
…türeyen tezâdd “iki şeyin birbirine zıt olması”…
…zıt olması” demektir ( Lisânü’l-ʿArab , “żdd” md.).…
…Ahmed Matlûb’un bu söz sanatının içeriğine en uygun…
…Ahmed Matlûb’un bu söz sanatının içeriğine en uygun adın…
…ifade etmesinin yanı sıra kadim belâgat müellifleri…
…kadim belâgat müellifleri söz konusu sanatı daha çok…
…müellifleri söz konusu sanatı daha çok mutâbakat ve…
…uygun bir adlandırma sayılmadığını söyler; ancak belâgat…
…bir adlandırma sayılmadığını söyler; ancak belâgat âlimlerinin…
…zıtları bir araya getiren söz sahibinin onların arasında…
…bir araya getiren söz sahibinin onların arasında bir bakıma…
…arasında bir bakıma uyum sağladığını söylemiştir. Mutabakat,…
…bir bakıma uyum sağladığını söylemiştir. Mutabakat, tıbâk veya…
…etmektedir. Ebû Ya‘kūb es-Sekkâkî’den (ö. 626/1229) itibaren…
…anlama güzellik katan sanatlardan kabul edilen tezat (tıbâk)…
…tezat (tıbâk) kısa bir sözde, bir beyit veya mısrada…
…zıtların bir arada anılması söz sanatlarından kabul…
…bir arada anılması söz sanatlarından kabul edilmiştir. Mukabele…
…kabul edilmiştir. Mukabele sanatı ikiden çok karşıt öğenin bir…
...