https://islamansiklopedisi.org.tr/rukiyye
Hicretten yirmi yıl önce Mekke’de doğdu. Resûl-i Ekrem’in Hz. Hatice’den doğan çocuklarının üçüncüsüdür. Annesi ve kız kardeşleriyle birlikte müslüman oldu. Rukıyye nübüvvetten önce Ebû Leheb’in oğlu Utbe ile, kardeşi Ümmü Külsûm de diğer oğlu Uteybe ile nikâhlandı. Zehebî bu nikâhın hicretten evvel olduğunu kaydeder. Henüz düğünleri yapılmadan Leheb sûresinin nâzil olması üzerine Ebû Leheb ve karısı Resûlullah’ın kızlarını boşattı; esasen bunu Resûlullah ve Rukıyye de istemişti (Taberânî, XXII, 434). Rukıyye daha sonra Hz. Osman ile evlendi. Müslümanların Mekke’de dinlerini yaşamaları zorlaşınca Resûl-i Ekrem, Osman ile kızına Habeşistan’a hicret etmelerini tavsiye etti, onlar da nübüvvetin 5. yılının Receb ayında (Nisan 615) ilk kafileyle birlikte Habeşistan’a gittiler. Hz. Peygamber bu hicretlerine temasla, “Onlar, Lût’tan -ve İbrâhim’den- sonra ailesiyle birlikte Allah’a ilk hicret edenlerdir” buyurdu (Taberânî, I, 90; Hâkim, IV, 51). Hz. Osman ile Rukıyye, Resûl-i Ekrem henüz Mekke’de iken Habeşistan’dan döndüler ve ardından Medine’ye hicret ettiler. Rivayete göre Rukıyye ilk çocuğunu zâyi etti; daha sonra doğan oğluna Hz. Peygamber Abdullah adını verdi. Habeşistan’da doğduğu da rivayet edilen Abdullah, henüz iki yaşındayken yüzünü bir horozun gagalaması sonucunda 4. yılın Cemâziyelevvelinde (Ekim 625) öldü.
Rukıyye, Hz. Peygamber’in Bedir Gazvesi’ne hazırlandığı günlerde kızamığa yakalandı. Hastalığı ağırlaşınca Resûl-i Ekrem, Hz. Osman’a eşinin yanında kalmasını söyledi, o da bu yüzden Bedir Gazvesi’ne katılamadı. Savaşın yapıldığı sırada hicretin on yedinci (veya on dokuzuncu) ayında ramazanın son on günü içinde (Mart 624) yirmi iki yaşında Medine’de vefat eden Rukıyye’nin cenazesini Ümmü Eymen yıkadı, cenaze namazını Hz. Osman kıldırdı. Medine’ye Bedir zaferinin müjdesi geldiğinde Rukıyye Bakī‘ Mezarlığı’na defnedilmekteydi. Bu sebeple Resûl-i Ekrem onun cenazesinde bulunamadı. Resûlullah’ın Rukıyye’nin cenazesine yetiştiğine dair rivayetlerin (Müsned, III, 229, 270; Hâkim, IV, 51) onun cenazesiyle Ümmü Külsûm’ün cenazesinin birbirine karıştırılmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır (İbn Beşküvâl, I, 150-153). Rukıyye’nin vefatı dolayısıyla ağlayan kadınlara Hz. Ömer engel olmak isteyince Hz. Peygamber bağırıp çağırmadan ağlamanın merhametten kaynaklandığını söylemiştir. Hz. Fâtıma’nın Rukıyye’nin kabri başında ağlaması, Resûlullah’ın da onun göz yaşlarını silmesi hadisesi (Müsned, I, 335) Bedir Gazvesi’nden sonraki kabir ziyareti sırasında meydana gelmiş olmalıdır.
BİBLİYOGRAFYA
Müsned, I, 68, 75, 335; III, 229, 270.
İbn Mâce, “Muḳaddime”, 11.
İbn İshak, es-Sîre, s. 199.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, VIII, 36-37.
Taberânî, el-Muʿcemü’l-kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1405/1985, I, 76, 88, 90; III, 66; V, 139; IX, 34, 37; XI, 366; XXII, 426, 434-436; XXV, 92.
Hâkim, el-Müstedrek (Atâ), IV, 50-53.
İbn Beşküvâl, Ġavâmiżü’l-esmâʾi’l-mübheme (nşr. İzzeddin Ali es-Seyyid – M. Kemâleddin İzzeddin), Beyrut 1987, I, 150-153.
İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe (Bennâ), VII, 113-115.
Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, XVIII, 212.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, II, 250-252.
İbn Kesîr, el-Bidâye, III, 66, 91, 303, 304, 322, 327, 347; IV, 89; VII, 200.
İbn Hacer, el-İṣâbe (Bicâvî), VII, 648-650, 697-699.
Hâirî, Terâcimü aʿlâmi’n-nisâʾ, Beyrut 1407/1987, II, 105-108.
Neşet Çağatay, “Rukayye”, İA, IX, 765-766.
W. Montgomery Watt, “Ruḳayya”, EI2 (İng.), VIII, 594-595.
Abdülhüseyin Şehîdî Sâlihî, “Ruḳıyye”, DMT, VIII, 312-313.