SEREZ - TDV İslâm Ansiklopedisi

SEREZ

Müellif: EVANGELIA BALTA
SEREZ
Müellif: EVANGELIA BALTA
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2009
Erişim Tarihi: 14.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/serez
EVANGELIA BALTA, "SEREZ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/serez (14.12.2024).
Kopyalama metni

Yunanistan’da Doğu Makedonya’da Nestos (Mesta Karasu) ve Strymon (Struma / Karasu) nehirleri arasındaki ovada Menoikion dağının (Türk döneminde Çayırlı Balkan) eteklerinde denizden 70 m. yükseklikte yer almakta olup Yunanca Serres (Serrhae), Türkçe Siroz ve daha çok Serez diye adlandırılmıştır. Burası antik dönemden beri meskûn bir yerdir ve Herodotos tarafından Siris şeklinde zikredilmiştir. VII. Konstantinos Porfirogennetos, Serez’e Rodop bölgesindeki bir şehir olarak işaret etmektedir.

X. yüzyıla kadar tarihî geçmişi hakkında bilgi bulunmayan Serez, X. yüzyılın sonları ve XI. yüzyılın başlarında Bizanslılar ile Bulgarlar arasında süren çatışmalarda askerî bir üs olarak kullanıldı. XII. yüzyılın sonlarından XV. yüzyıla kadar pek çok defa el değiştirdi, yağma ve felâketlerle karşılaştı. 1185’te Normanlar, 1204’te Montferratlı Boniface kumandasındaki Latinler tarafından kuşatıldı ve yağmalandı. 1206’da tarihte Kaloyan olarak bilinen Bulgar Çarı Ivan Asen şehri ele geçirdi. Bulgarlar’ın ve Latinler’in ardarda işgallerinden sonra 1246 yılında III. İoannis Vatatzis burayı tekrar aldı. Bölgedeki önemli ve güçlü bir dinî merkez olan Vaftizci Yahyâ Manastırı (Prodromos) 1275’te Serez civarında kuruldu. 1307-1308 yıllarında Serez, Katalanlar’ın işgaline uğradı. 1345’te Sırp Kralı Stefan Duşan tarafından ele geçirildiğinde Sırp İmparatorluğu’nun başşehri yapıldı ve XIV. yüzyılda altın çağını yaşadı. Serez ve civarı ilk defa Duşan’ın dul eşi Helena ve 1365’ten sonra Jovan Uglyeşa liderliğinde bağımsız bir krallık haline geldi. 1371’de Selânik’te hüküm süren II. Manuel Palaeologos tarafından tekrar Bizans idaresine alındı.

Serez 785’te (1383) Deli Balaban Bey ve Lala Şâhin Paşa’nın idare ettiği Osmanlı birliklerince fethedildi. Yıldırım Bayezid 797’de (1394-95) vasalları olan Balkan prenslerini ve Bizans imparatorunu burada topladı. Ardından bölgedeki araziler Gazi Evrenos Bey’e ve Kazasker Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa’ya tahsis edildi. XV. yüzyılın sonlarından XVI. yüzyıla kadar sultan ailesinin üyelerine verildi. Şehir civarındaki kesime Osmanlı varlığını pekiştirmek için Saruhan yörükleri yerleştirildi. Mahallî geleneğe göre Serez barış yoluyla teslim olduğundan şehrin hıristiyan nüfusuna dokunulmadı, kiliseler camiye çevrilmedi ve müslümanlar sur içinde yerleşmedi. Dolayısıyla müslümanların camileri, zâviyeleri, medreseleri kasabanın etrafı surla çevrili kısmının dışında inşa edildi.

Osmanlı kaynaklarında Margarid Manastırı olarak geçen Vaftizci Aziz Yahyâ Manastırı, Bizanslılar ve Sırplar’dan kalma eşyalarını muhafaza etme imtiyazına sahip oldu. İstanbul’un fethinden sonra ilk patrik olan Gennadeios Scholarios’un mezarı da buradadır. Serez’de pek çok vakıf kuruldu ve bunlara çeşitli tahsisatlar yapıldı. 787’de (1385) Büyük Vezir Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa’nın inşa ettirdiği Atik Camii (Kurşunlu Cami) gibi şehrin önemli camilerinin kalıntıları 1938 yılına kadar ayakta kaldı. Çandarlı ailesi mensupları (Ali Paşa, İbrâhim Paşa, Eslime Hatun ve Dâvud Paşaoğlu, Mustafa Bey) kervansaray, bedesten, mescid ve cami yaptırarak şehrin diğer hayır severleri arasında öne çıktı. 818-819’da (1415-1416) Evrenos Bey, Serez ovasında bulunan Toumba (yeni ismi Gazoros) köyünden gelen gelirlerle donatılmış bir imaret inşa ettirdi. Fâtih Sultan Mehmed’in idaresi esnasında Serez toprakları, Trabzon Rum Devleti’nin yıkılmasının ardından II. Murad’ın eşi olan Marija Brankoviç’e (Mara Hatun) olduğu gibi David Kommenos’a hibe edildi. Serez’in bütün köylerinin geliri ise II. Bayezid ve kızları Kamer ile Selçuk hatunlara aitti. XV. yüzyılın ilk yıllarında askerî ve siyasî önemi bulunan bir olay Serez’i de etkiledi. Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin bu kasabada idam edildi ve türbesi 1922 yılına kadar ayakta kaldı.

Doğu Makedonya’nın mineral zenginliği ve maden filizlerinin taşınma güçlüğü Serez’de bir darphânenin kurulmasına katkıda bulundu. İlk para 816-817’de (1413-1414) basıldı. 883 (1478) tarihli bir maliye defterinde darphânedeki mahalle işçileri ve ustalarının avârız türü vergi ödemekten muaf olduğunu gösteren bir fermana işaret bulunmaktadır. Arşiv belgelerine göre Serez, XV. yüzyılın ortalarından itibaren Anadolu’dan gelen şehirli Türk nüfusun iskânına sahne oldu, bunlar ticaretin ve dokuma sanayiinin oluşmasında rol oynadı. Kasabada bunların yerleştiği müslüman mahalleleri genellikle burada vakıflar kuran resmî kişilerin isimlerini taşırken hıristiyan mahalleleri kilise ve esnaf adlarıyla anılmaktaydı. XV. yüzyılın sonlarına doğru İspanya ve Sicilya’dan gelen yahudiler ticarî imkânları dolayısıyla Serez’e yerleştiler. XV. yüzyılın ikinci yarısına ait tahrir kayıtlarına göre Serez’de müslüman nüfusu hıristiyanlara nisbetle daha fazlaydı. 1478’de 535 hânesi müslüman, 282 hânesi hıristiyan yaklaşık 5000 kişiye ulaşan bir nüfusa sahipti. XVI. yüzyılın ilk çeyreğinde ise yirmi altısı müslüman, yirmi sekizi hıristiyan elli dört mahallesi bulunan Serez’de müslümanların 574 hâne, 202 mücerret; hıristiyanların 357 hâne, otuz yedi mücerret (bekâr erkek), yetmiş bîve (dul kadın); yahudilerin altmış beş hâne, beş mücerret vergi nüfusu vardı. Bu durumda kasabanın toplam nüfusu 5000’i geçiyordu. Bu tarihlerde darphâne hizmetinde kırk iki, Evrenos Bey imaretinde yirmi iki kişi çalışıyordu. Tahrir kaydında burada mescidler dışında iki cami, iki imaret, iki medrese, yedi zâviye ve beş hamam olduğu zikredilmiştir. Kasaba bu durumunu daha sonraki asırlarda da korudu.

XVII. yüzyılda Evliya Çelebi 4000 müslüman ve 2000 hıristiyan hâne halkının bulunduğunu tahmin etmekte ve on iki cami, doksan bir mescid, sayısız medrese, tekke, çeşme, sebil ve dükkân, yirmi altı okul, beş hamam ve sayısız imaret ve büyük bedestenin (şu anda Arkeoloji Müzesi) varlığını haber vermektedir. XVII. yüzyılda şehirdeki yaşama dair değerli mâlûmat Papasynodinos kroniklerinde (kayıtlarında) bulunmaktadır. Bölgenin tarımsal üretimi buğday, arpa, pirinç ve şehir fabrikalarında işlenen pamuktur. Pamuk yetiştiriciliği XVIII. yüzyılda yayılma gösterdi ve XIX. yüzyılın ortalarında yabancı seyyahların notları ve Selânik’te bulunan Fransız konsolosun raporlarının da belirttiği gibi boyalı pamuk ipliği en önemli ihracat unsuru oldu. Daha sonra Selânik ve Kavala limanlarından ihraç edilen tütün de şehrin para getiren ürünlerine eklendi. Ayrıca burada bir ay süren büyük bir panayır kuruluyordu. İsmâil Bey’in idaresi altında (XVIII. yüzyılın sonlarında ve XIX. yüzyılın ilk yıllarında) şehir büyüdü, refah arttı ve çeşitli kamu çalışmaları gerçekleştirildi. Serez, 1821 tarihindeki Emmanuel Pappas ve Metropolitan Chrysanthos’ın öncülüğünde Yunan ihtilâlinde yer aldı.

1831’de ilk Osmanlı sayımında Serez’de 23.064 erkek nüfus tesbit edilmişti. Bunun 4459’u müslüman, 16.596’sı hıristiyan, 1761’i Çingene ve 248’i yahudiydi. XX. yüzyılın ilk yıllarına kadarki nüfus sayımlarında Serez bu bölgedeki en büyük ve ekonomisi en iyi gelişmiş şehirlerden biri olarak öne çıktı. 1288 (1871) tarihli Salnâme’ye göre Serez sancağının 68.468 gayri müslim ve 43.144 müslüman nüfusuyla 545 köyü, 3035 evi, 1292 dükkânı, altmış bir hanı, iki hamamı, yirmi camisi, on sekiz mescidi, sekiz medresesi, on dört tekkesi, üç imareti, on dört okulu ve kırk iki kilisesi bulunmaktaydı.

Serez’de çıkan iki büyük yangın şehrin harap olmasına yol açtı. 1849’da dörtte üçü yanan şehir, 1913’te Balkan savaşları esnasında Bulgarlar’ın burayı Yunanlılar’a teslim etmesinden hemen önce kundaklama sonucu tamamen harap oldu. 1913-1919 yılları arasında gönüllü Yunan-Bulgar nüfus mübadelesi ve Lozan Antlaşması (1922) neticesinde Yunanistan ile Türkiye arasındaki zorunlu nüfus mübadelesinin ardından nüfus yapısı bakımdan önemli değişim ve karışıklıklar ortaya çıktı. Serez, II. Balkan Savaşı esnasında Bulgarlar tarafından 1916’dan 1918’e kadar tekrar işgal edildi. 1918’de Yunanistan’a dahil olunca yeniden imar gördü. Çok az tarihî eser (sadece üç cami: Zincirli Cami, Mustafa Bey, Gedik Ahmed Paşazâde Mehmed Bey ve Çandarlı İbrâhim Paşa tarafından yaptırılan bedesten) ardı arkası kesilmeyen yıkımlardan sağlam çıkabildi ve şehrin Osmanlı geçmişini hatırlatan unsurlar olarak ayakta kalabildi. Bugün Serez tarımsal ürünlerin toplanıp pazarlandığı bir ticaret ve tekstil merkezidir. 2001 sayımlarına göre nüfusu 56.145’tir.


BİBLİYOGRAFYA

A. Xyngopoulos, Ereunai eis ta vyzantina mnimeia ton Serron, Thessaloniki 1965.

Th. Pennas, Istoria ton Serron apo tis aloseos auton apo ton Tourkon mehri tis apeleutheroseos ton apo ton Ellinon, Athens 1966.

M. Sokoloski, “Le vilacte de Serres au XVe siècle”, Macédoine: Articles d’histoire (ed. Krste Bitoski v.dğr.), Skopje 1981, s. 99-113.

B. Ferjančić, Byzantine and Serbian Serres in the 14th Century (ed. S. Ćirković), Belgrade 1994.

Evangelia Balta, Les vakifs de Serrès et de sa région (XVe et XVIe s.), Athenes 1995.

a.mlf., “Composition démographique et structure de l’habitat dans la ville de Serrès aux XVe et XVIe siècles”, , sy. 16 (1996), s. 163-187.

G. Kafantzis, Istoria tis poleos ton Serron kai tis perifereias tis, Thessaloniki 1996, III.

S. Asdrachas v.dğr., Conseils et mémoires de Synadinos, prêtre de Serrès en Macédoine: XVIIe siècle (ed. P. Odorico), [baskı yeri yok] 1996 (Editions Association Pierre Belon).

P. Papageorgiou, “Ai Serrai kai ta proasteia ta peri tas Serras kai i moni Ioannou Prodromou”, , III (1894), s. 225-329.

G. Ostrogorskij, “La prise de Serrès par les turks”, Byzantion, XXXV, Bruxelles 1965, s. 302-319.

I. Beldiceanu-Steinherr, “La prise de Serrès et le firman de 1372 en faveur du monastère de Saint-Jean Prodrome”, Acta Historica, IV, Roma 1965, s. 13-24.

R. Anhegger, “Beiträge zur Osmanischen Baugeschichte III: Moscheen in Saloniki und Serre”, Istanbuler Mitteilungen, sy. 17, İstanbul 1967, s. 312-324.

E. Zachariadou, “Early Ottoman Documents of the Prodromos Monastery (Serres)”, , sy. 30 (1971), s. 1-37.

M. Kiel, “Observations on the History of Northern Greece during the Turkish Rule, Historical and Architectural Description of Ottoman Turkish Monuments Architecture and their Present Condition”, , XII (1971), s. 429-444.

P. Naşturel - N. Beldiceanu, “Les églises byzantines et la situation économique de Drama, Serrès et Zihna aux XIVe et XVe siècles”, Jahrbuch der Österreichischen Byzantinistik, XXVII, Wien 1978, s. 269-285.

A. Karanastassis, “Enas neomartyras stis Serres tou II misou tou 15ou ai. O Agios Ioannis o Serraios kai i akolouthia tou. Ergo tou Megalou Ritoros Manouil tou Korinthiou”, Byzantina, XVI, Thessalonike 1991, s. 197-262.

Besim Darkot, “Serez”, , X, 516-518.

Alexandra Yerolympos, “Siroz”, , IX, 673-675.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 556-558 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER