SİSAM - TDV İslâm Ansiklopedisi

SİSAM

Müellif:
SİSAM
Müellif: EVANGELIA BALTA
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2009
Erişim Tarihi: 19.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/sisam
EVANGELIA BALTA, "SİSAM", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/sisam (19.04.2024).
Kopyalama metni

Ege denizinin güneydoğusunda Rodos, Midilli ve Sakız’dan sonra dördüncü büyük ada olan Samos’un Türkçe adıdır. Türkiye sahillerine yakın adalar arasında yer almakta olup Kuşadası kıyılarına 1,2 mil mesafededir. Yüzölçümü 476 km2, uzunluğu doğu-batı istikametinde 50 km., genişliği kuzey-güney yönünde en fazla 19 kilometredir. En yüksek yeri batı tarafına yakın Kerkis (Kerketeus) tepesidir (1434 m.). Türk kaynaklarında Sisam, Susam, Arap coğrafyacıları tarafından Sâmu, Sâm, Sâmis/Şâmis şeklinde zikredilmiştir. Yapılan kazılarda Sisam adasının İstanbul ve Anadolu kıyılarıyla doğrudan ilişkili olduğunu gösteren, erken dönem Bizans İmparatorluğu’na ait (IV ve VII. yüzyıl) tarihî eserler tesbit edilmiştir.

Adadaki yerleşme tarihi antik dönemlere kadar iner. Erken Neolitik çağa ait kalıntılara Tiganion Limanı civarında rastlanmıştır. Milâttan önce XI. yüzyılda İyonlar’ın yerleştiği ada milâttan önce 540’ta Polykrates’in yönetiminde gelişme gösterdi. Daha sonra Persler’in, Spartalılar’ın, Atina’nın idaresine girdi. Romalılar tarafından serbest bölge konumu kazandı. Bir ara Bergama krallarının denetimine bırakıldı. Ardından Bizans idaresi kuruldu. VII ve XI. yüzyıllar arasında, 665-666, 892-893, 911-912 ve 1027 yıllarında dört defa Arap saldırısına uğradığına dair bilgiler vardır. Selçuklu Emîri Çaka Bey (Tzaches) 1088’den 1091’e kadar adaya hâkim oldu. 1093’te Tigani’deki kaleyi tahkim eden Bizanslı General Ioannis Doukas tarafından geri alındı. XII. yüzyılda Arap coğrafyacısı Şerîf el-İdrîsî, Sisam’ı pek çok koyun ve sığır sürüsü olan şirin bir yer olarak tasvir eder.

1205’ten 1225 yılına kadar Sisam adası Latinler’in (Flandersli Baldwin) işgalinde kaldı. XIV. yüzyılın ilk yarısında Aydınoğlu Umur Bey adaya saldırılar düzenledi. 1304-1329 ve 1346-1475 yılları arasında Sakız adasındaki Cenevizliler’in (Maona) mülkiyetine girdi. 1420’de Urlalı Börklüce Mustafa, Sisam’ın Ortodoks hıristiyan lideriyle dostluk ilişkileri kurdu. Adanın 1475’ten sonra terkedildiği görüşü ilk defa Jerosme Justinian tarafından açıklanmış ve daha sonraki bilim adamlarınca da kabul edilmiştir. Bu varsayıma göre Sisamlılar farklı yerlere dağılmış ve pek çoğu Cenovalılar’la birlikte Sakız adasına gitmiştir.

Sisam adası, 1479 yılında orada bir kale yaptıran ve nüfus sayımını yeniden düzenleyen Fâtih Sultan Mehmed tarafından fethedildi. II. Bayezid, 1483’te tamamen siyasî gerekçelerle Rodos şövalyeleriyle yaptığı görüşmeler esnasında kardeşi Cem Sultan’la ilgili olarak kaleyi yıktırdı. Ada XVI. yüzyıl boyunca Osmanlılar’ın hâkimiyetindeydi. Kalenin yıkılması daha ziyade adanın sivilleştirilmesi amacına yönelik olarak görülebilir. Fâtih Sultan Mehmed’in yaptırdığı kalenin II. Bayezid tarafından yıkılmasıyla ilgili bu bilgi Pîrî Reis’in yorumuna dayanır. Pîrî Reis ayrıca Sisam adasının ağaçlık ve av için uygun olduğunu, denizcilerin ağaçları kesip kereste elde etmek maksadıyla buraya geldiklerini, kuzeydeki Ahırlı Limanı’na (Vati) demirlediklerini yazar. Rivayete göre Kaptanıderyâ Kılıç Ali Paşa, Sisam adasının bu durumundan çıktığı bir av partisinde haberdar olmuş ve 1562’de adayı kendisine özel mülkiyet şeklinde hibe ettirmiştir. Ancak 1570-1587 yılları arasında adaya iskân başlayınca bu mülkiyet vakfa dönüştü. Sisam’dan elde edilen vergi geliri Kılıç Ali Paşa’nın Tophane’de yaptırdığı caminin bakım masrafları için ayrıldı. J. Georgirenes’e göre devlete ödenen haraç dışındaki diğer bütün vergiler vakfa aktarıldı.

Cizye defterlerine göre XVII. yüzyılın ilk yarısında adada yirmi yerleşme yeri vardı, toplam nüfus 1060 ile 1230 hâne dolayındaydı (yaklaşık 5000-6000 kişi). Georgirenes adada on altı yerleşim birimi ve 1200 hâne bulunduğunu kaydetmiştir. Bu rakamlar XVII. yüzyılın son çeyreğine kadar adada 6000 dolayında nüfusun varlığına işaret eder. Seyyah J. P. Tournefort ise (1702) yirmi yerleşim biriminde 12.000 kişinin yaşadığını yazar. Pek çok yerleşim biriminin adı Anadolu kıyılarından (Urla kazasından) ve Midilli adası gibi komşu bölgelerden gelen göçmenlerin varlığını doğrular.

Sisam’ın ekonomisi XVII ve XVIII. yüzyıllarda adayı ziyaret eden yabancı seyyahların anlattığı gibi tarıma (tahıl, üzüm, zeytin, sebze, meyve) dayanmaktadır. Adanın üzüm bağları ve zeytin bahçeleri üzerinde giderek gayri resmî ticarî gelişmeler meydana geldi. Bu süreç netice itibariyle adanın ekonomisini bu ticarete kaydırdı ve burayı özellikle XVIII. yüzyılda Ege denizinde gelişen ticarî ilişkiler ağına soktu. Ticaret filoları kırmızı misket şaraplarını, kuru üzümü, zeytin ve keresteleri Karadeniz’in, Anadolu’nun, Yunanistan’ın, Orta ve Batı Akdeniz’in, Kıbrıs ve İskenderiye’nin limanlarına taşımaya başladı. Bu dönemde manastırlar taşınmaz mülkiyetlerini arttırdı. Adanın merkezi Hora’daki birkaç Türk memurundan başka adada yaşayan müslüman bulunmamakta ve rivayetlere göre bu durum, Kılıç Ali Paşa tarafından müslümanların adaya dâimî yerleşimini yasaklama biçimindeki Sisamlılar’a verilen bazı imtiyazlardan kaynaklanmaktaydı.

Sisam adası XVII. yüzyıldan itibaren korsan saldırılarından çok acı çekti ve ahalisi içerilere doğru sığınma ihtiyacı duydu. 1771 ve 1774 yılları arasında ada Rus işgali altındaydı. XVIII. yüzyılın sonlarına doğru ve XIX. yüzyılın ilk dönemlerinde Sisam’daki sosyal hayat, Fransız İhtilâli’nin (1789) genel ilkelerinden etkilenmiş biçimde Karmanioloi ve Kallikantzaroi grupları arasındaki şiddetli çatışmalarla bozuldu. Gemi kaptanları, denizciler ve tüccarlar baskıcı toplumsal otoriteyi yıkmayı amaçlayan devrim hareketinin arkasındaki esas güçtü. Sonunda Karmanioloi üstünlük kurdu ve ada Lykourgos Logothetis liderliğinde Yunan ihtilâline toptan katıldı.

Sisam adası 1828 yılında 19.356 kişilik bir nüfusa sahipti. 10 Aralık 1832 tarihinde Batılı büyük devletlerin baskısı altında kalan Osmanlı hükümeti Sisam adasının özerkliğini kabul etti ve burası vasal bir prenslik haline getirildi. Osmanlı hükümeti, 1850’lerde adanın iç nizamını düzenleme hakkını bir fermanla otuz yedi üyeden oluşan meclise bıraktı. 1832’deki özerklik fermanında yer alan “asker bulundurmama” ibaresine bu defa yer verilmedi ve burada dâimî şekilde asker bulundurmak için hazırlık yapıldı. İki bölük İzmir’den bir gemiyle adaya sevkedildi. Böylece adada 120 yerli jandarmaya karşılık 150 kadar Osmanlı muhafızı yerleşti. Merkez de Hora’dan Vati’ye (Vathy) taşındı. 1834’ten 1913 yılına kadar ada kendisine önce otuz yedi, daha sonra kırk üyenin yardımcı olduğu Ortodoks bir vali tarafından yönetildi.

Adanın dış işlerinde Osmanlılar’a bağlılığı sürüyordu, ancak kendi bayrağı ve koruyucu güçlerin himayesinde iç işlerinde tamamen bağımsız durumdaydı. Adanın 1864’teki nüfusu 33.996 olarak tesbit edilmiştir. 1834’ten itibaren göreve gelen Sisam beyleri/prensleri şunlardır: Stephanos Vogoridis (1834-1850), A. Kallimachos (1850-1854), Ionnis Gikas (1854-1858), Miltiadis Aristarchis (1859-1866), Pavlos Mousouros (1867-1873), Konstantinos Adosidis (1873-1874), Alexandros Karatheodoris (1885-1893), Georgios Berovitz (1894-1895), Stephanos Mousouros (1896-1897), Konstantinos Vaianis (1898-1901), A. Mavrogenis (1901-1903), Ioannis Vithynos (1904-1906), Konstantinos Karatheodoris (1906-Temmuz 1907), Georgias Ph. Georgiadis (Temmuz-Aralık 1907), Andreas Kopasis (1908-1912). Prenslik yönetimi altında ticaret gelişti, ihracat şarap ve tütünü de içine alıyordu. Fransa, İngiltere ve Almanya’ya gizli biçimde yollanmaktaydı. XIX. yüzyılın sonlarında adada dikkat çekici kültürel ve entelektüel gelişmeler oldu. Balkan savaşları sonunda Sisam adası Yunanistan ile birleşti (11 Kasım 1912).

Bugün zeytin, pamuk, tütün ve meyve üretimiyle dikkati çeken Sisam adası ayrıca turistik bir özelliğe de sahiptir. Ahikerya (Ikeria) ve Furni (Phournioi) adalarıyla birlikte bir idarî bölge (nomos) oluşturur. 2001 yılında Sisam şehrinin (Vati/Vathy) nüfusu 12.500, Sisam adasının 37.000, Sisam nomosunun (Sisam + Ahikerya) 44.000’dir. Kuşadası’ndan günlük işleyen birkaç seferle deniz yoluyla kolayca ulaşılabilen Sisam adasının görülmeye değer pek çok yeri vardır. Bunlar arasında antik kent, kente su taşıma amaçlı, milâttan önce VI. yüzyıldan kalma tünel, Hera tapınağı, herkesin Türkçe konuştuğu Karaveli köyü, Yenikarlovası balıkçı kasabası sayılabilir.


BİBLİYOGRAFYA

J. Georgirenes, A Description of the Present State of Samos, Nicaria, Patmos and Mount Athos, London 1678, s. 1-53.

E. Stamatiadis, Samiaka, Samos 1881-87, I-V.

N. Vatin, “Deux îles à la dérive: Samos et Icaria entre 1475 et 1572”, Studies in Ottoman History in Honour of Professor V. L. Ménage (ed. C. Heywood - C. Imber), İstanbul 1994, s. 339-349.

A. Savvidis, “Provlimata shetika me tis musulmanikes epidromes sti Samo kata ton Mesaiona (17-19os aionas)”, Samos apo ta Byzantina hronia mehri simera, Atina 1998, s. 151-171.

S. Laiou, “Othomanika eggrafa pu adorun tin istoria tis Samou, 1581-1648”, a.e., I, 194-208.

Evangelia Balta, “Açıl Susam, Açıl”, , sy. 19 (1999), s. 9-81.

Ali Fuat Örenç - Andreas Kopasis, “The Prince of Samos”, a.e., sy. 20 (2000), s. 305-311.

J. H. Mordtmann - [B. Darkot], “Sisam”, , X, 712-714.

S. Soucek, “Sisām”, , IX, 679-680.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 37. cildinde, 272-274 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER