https://islamansiklopedisi.org.tr/taculmulk
438’de (1046) Fars’ta doğdu. İbn Dârüst olarak da bilinir. İranlı bir vezir ailesine mensup olan Tâcülmülk, Büyük Selçuklu Devleti’nin nüfuzlu kumandanlarından Serheng Savtegin’in hizmetine girerek Kirman, Fars ve Irak’ta görev yaptı. Onun tavsiyesiyle Sultan Melikşah’ın sarayına intisap etti. Sultanın hazinesi, sarayın işleri, şehzadelerin eğitimi ve idarî işler onun sorumluluğuna verildi. Daha sonra Terken Hatun’un veziri oldu; Dîvân-ı İstîfa, Dîvân-ı İnşâ ve Tuğrâ’nın başkanlığına getirildi (Bündârî, s. 62).
Tâcülmülk, kendisine en büyük rakip olarak gördüğü Nizâmülmülk’ü sultanın gözünden düşürmek amacıyla Müstevfî Mecdülmülk el-Kummî, Ârızü’l-ceyş Sedîdülmülk Ebü’l-Meâlî ve Seyyidü’r-rüesâ Ebü’l-Mehâsin ile iş birliği yaptı. Ancak Nizâmülmülk’ün Sultan Melikşah nezdindeki itibarını ve ona düşmanlık edenlerin başına gelenleri bildiğinden çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yürüttü. Son zamanlarda sultanla vezir arasında meydana gelen gerginlikten faydalanarak düşmanlığını açığa vurmaya ve her vesileyle sultanı Nizâmülmülk’ün aleyhine kışkırtmaya başladı. Sultana Nizâmülmülk’ün her yıl sûfîlere ve fakihlere 300.000 dinar dağıttığını, bu paranın orduya tahsis edilmesi halinde İstanbul’un dahi fethedilebileceğini söyledi. Bunun üzerine Melikşah, Nizâmülmülk’ü azletmeye karar verdi ve Tâcülmülk’ü ona gönderip kendisinin ve çocuklarının haddi aşan uygulamalarından rahatsız olduğunu bildirdi. Bu olayın ardından sultanla vezir arasındaki ilişkiler iyice bozuldu. Buna rağmen Melikşah Nizâmülmülk’ü vezirlikten azletmeden İsfahan’dan Bağdat’a hareket etti (485/1092). Nizâmülmülk, yolculuk sırasında Nihâvend yakınlarında bir bâtınî fedâîsi tarafından katledildi. Kaynaklarda katili bu cinayete azmettirenler arasında Tâcülmülk’ün adı da zikredilmektedir (İbnü’l-Adîm, s. 87; İbn Hallikân, II, 131).
Sultan Melikşah, Nizâmülmülk’ün öldürülmesi üzerine Tâcülmülk’ü vezir tayin etti. 24 Ramazan 485’te (28 Ekim 1092) Bağdat’a ulaşıldı. Melikşah, kızı Mâh Melek Hatun’a kötü muamele yapan Halife Muktedî-Biemrillâh’a Bağdat’ı hemen terketmesini söyledi. Halife bir aylık süre istediyse de sultan buna razı olmadı. Tâcülmülk’ün araya girmesiyle Melikşah halifeye on günlük bir süre tanıdı. Sultan Melikşah yediği av etinden zehirlenince devlet işlerini Tâcülmülk’e devretti. Tâcülmülk’e vezirlik hil‘ati verilmesi amacıyla 4 Şevval 485’te (7 Kasım 1092) düzenlenmesi kararlaştırılan tören sultanın rahatsızlığı ve meydana gelen karışıklıklar yüzünden yapılamadı (İbnü’l-Cevzî, IX, 62). Sultan Melikşah kısa bir süre sonra ölünce Tâcülmülk, Terken Hatun ile iş birliği yaparak onun çocuk yaştaki oğlu Mahmud’u sultan ilân ettirmeye çalıştı. Ulemânın çocuk yaştaki birinin sultan olmasının uygun olmadığını bildirmesi üzerine Terken Hatun ile Tâcülmülk, ülkenin idaresi ve ordu kumandanlığının Emîr Üner’e verilmesi ve onun bu konularda Tâcülmülk ile birlikte hareket etmesi, vergilerin toplanması ve âmillerin tayininin Tâcülmülk’ün yetkisinde olması şartıyla halifenin de onayını alarak Mahmud’u sultan ilân ettiler. Tâcülmülk de sultanın vezirliğine tayin edildi.
Sultan Berkyaruk ile Terken Hatun arasında Burûcird’de meydana gelen savaşta Terken Hatun’un ordusunun başında bulunan Tâcülmülk, Berkyaruk’un galip gelmesi üzerine Yezdicerd taraflarına kaçarken yakalanıp sultanın huzuruna getirildi (16 Zilhicce 485 / 17 Ocak 1093). Sultan Berkyaruk tecrübe ve yeteneğinden haberdar olduğu Tâcülmülk’ü vezir tayin etmek istedi. Nizâmülmülk’ün adamlarından çekinen Tâcülmülk onlara kıymetli eşyalar ve 200.000 dinar dağıttı. Nizâmülmülk’ün oğlu ve nâibi Osman bunu duyunca adamlarına babasının katili olan Tâcülmülk’ün öldürülmesi gerektiğini söyledi. Neticede Tâcülmülk öldürülüp cesedi parçalandı (Muharrem 486 / Şubat 1093). Kabiliyetli bir vezir olmasına rağmen makam ve mevki hırsı yüzünden devlete hizmetten önce şahsî çıkarlarını düşünen Tâcülmülk’ün hırsı sonunda ölümüne sebep olmuştur. Kaynaklarda muhaliflerini kendi yanına çekmek için büyük meblağlar ayırdığı belirtilmektedir. Tâcülmülk, dönemin şairlerinden İbnü’l-Hebbâriyye’ye Nizâmülmülk’ü hicveden şiirler yazdırmıştır (İbn Hallikân, IV, 453-454).
Eğitim ve öğretim faaliyetleriyle yakından ilgilenen Tâcülmülk, Bağdat’ta Tâciyye Medresesi adıyla bilinen bir medrese yaptırmış, 1087-1089 yılları arasında tamamlanan yapı 19 Muharrem 482’de (3 Nisan 1089) öğretime açılmıştır. Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed eş-Şâşî burada müderrislik yapmış, İmam Gazzâlî’nin kardeşi Ahmed el-Gazzâlî vaaz vermiş, Ebü’l-Kāsım Ali b. Muhammed el-Mehâmilî muîd olarak görev yapmıştır. Şâfiî âlimi Ebû İshak eş-Şîrâzî için bir türbe yaptıran Tâcülmülk şair Muizzî’nin övgüsüne mazhar olmuştur. Onu hicveden şairler de vardır (Abbas İkbâl, s. 96, 100). Kaynaklarda Tâcülmülk’ün faziletli bir insan olduğu, ancak Nizâmülmülk’ün katline sebebiyet vermesinin bütün faziletlerini örttüğü kaydedilir (meselâ bk. İbnü’l-Esîr, X, 216).
BİBLİYOGRAFYA
Zahîrüddîn-i Nîsâbûrî, Selcûḳnâme (nşr. A. H. Morton), Warminster 2004, s. 31-32, 34.
İbnü’l-Cevzî, el-Muntaẓam, IX, 61-63, 74.
Râvendî, Râhatü’s-sudûr (Ateş), I, 130-133, 138.
Ahbârü’d-devleti’s-Selcûkıyye (Lugal), s. 45-46, 48.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, X, 216.
Bündârî, Zübdetü’n-Nusra (Burslan), s. 61-64, 81-84, 95, 195.
İbnü’l-Adîm, Buġyetü’ṭ-ṭaleb, s. 87.
İbn Hallikân, Vefeyât, II, 131; IV, 453-454; V, 287.
Nâsırüddin Münşî-i Kirmânî, Nesâʾimü’l-esḥâr (nşr. Celâleddin Hüseynî Urmevî), Tahran 1959, s. 25-28, 50-51.
Hindûşah es-Sâhibî, Tecâribü’s-selef (nşr. İkbâl-i Âştiyânî), Tahran 1357 hş., s. 281, 283.
Hândmîr, Düstûrü’l-vüzerâʾ (nşr. Saîd-i Nefîsî), Tahran 1317, s. 88, 166, 168.
İbrahim Kafesoğlu, Sultan Melikşah Devrinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu, İstanbul 1953, bk. İndeks.
K. Rippe, “Über den Sturz Nizām -ul- Mulks”, 60. Doğum Yılı Münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı, İstanbul 1953, s. 423-435.
Abbas İkbâl-i Âştiyânî, Vizâret der ʿAhd-i Selâṭîn-i Büzürg-i Selcûḳī (nşr. M. Takī Dânişpejûh – Yahyâ Zükâ’), Tahran 1338 hş., s. 20, 29, 51, 58, 59, 71, 92, 96, 100, 104, 106, 109, 186, 279.
C. L. Klausner, The Seljuk Vezirate: A Study of Civil Administration 1055-1194, Cambridge 1973, s. 19, 46, 47, 76, 94, 106, 119, 120.
Abdülkerim Özaydın, Sultan Berkyaruk Devri Selçuklu Tarihi (485-498/1092-1104), İstanbul 2001, s. 4, 6, 7, 9, 10, 11, 17, 19, 20, 21, 63, 148.
G. Makdisi, İslâm’ın Klasik Çağında Din Hukuk Eğitim (trc. Hasan Tuncay Başoğlu), İstanbul 2007, s. 226-227, 240.
C. E. Bosworth, “Ibn Dārust”, EI2 Suppl. (İng.), s. 383-384.
a.mlf., “Ebn Dārost”, EIr., VIII, 12-13.