TÂHİR EFENDİ CAMİİ - TDV İslâm Ansiklopedisi

TÂHİR EFENDİ CAMİİ

Müellif: ENİS KARAKAYA
TÂHİR EFENDİ CAMİİ
Müellif: ENİS KARAKAYA
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2010
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/tahir-efendi-camii
ENİS KARAKAYA, "TÂHİR EFENDİ CAMİİ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/tahir-efendi-camii (21.11.2024).
Kopyalama metni

Üsküdar Selimiye’de İskele caddesinin kenarında inşa edilmiştir. Önceleri denize yakın bir konumda olduğundan Harem İskele Camii adıyla anılıyordu. Yapının bânisi Seyyid Mehmed Tâhir Efendi’dir (ö. 1832). II. Mahmud’un tuğrakeşi olan Tâhir Efendi, Payas’ta ölmüş ve Zeytinlik Mezarlığı’na defnedilmişse de makam kabri bu caminin hazîresinde annesinin ve eşinin mezarlarıyla yan yanadır. Cami, bazı kaynaklarda ileri sürüldüğü gibi Fâtih Sultan Mehmed dönemine ait bir yapı değildir. 1242 (1826-27) yılında inşa edilmiş olup empire üslûbunun özelliklerini taşıyan yalın bir örnektir. Fakat Ayvansarâyî bu caminin yerinde 1122 (1710) tarihli bir mescidin yer aldığını yazar (Hadîkatü’l-cevâmi‘, II, 241).

Caminin caddeye bakan cümle kapısının önünde, üzeri bezeli çanak biçiminde başlıkları bulunan dört adet mermer sütunun desteklediği bir sundurma bulunur. Kapının üstünde sülüs hatla “ve hüve’s-semîu’l-alîm” (Allah işitici ve bilicidir) yazılıdır. Kapının solundaki hazîre duvarında yine Tâhir Efendi’nin hattı ile Ankebût sûresinin, “Her nefis ölümü tadacaktır; sonunda bize döndürüleceksiniz” meâlindeki âyeti (29/57) iki kartuş halinde, ortada ise “yâ hû” ibaresi kayıtlıdır. Hazîrenin karşısında helâ ve abdest muslukları, avlunun bir köşesinde su haznesi ve ortada kuyu yer almaktadır. Duvarları kesme taş ve tuğlanın almaşık örgüsüyle hareketli ve dekoratif bir görünüm kazanan camide aynı özellikler, tuğladan yapılmış olan minare üzerinde beyaz renkteki kesme taşların düz ve çapraz olarak yerleştirilmesiyle sağlanmıştır. Caminin dört köşesi pahlanarak yarı silindirik bir biçim almıştır. Bu fevkanî yapının üst sıradaki pencereleri tuğla kemerli, alttakiler ise dikdörtgen şeklinde sövelere sahiptir. Avlunun denize bakan ikinci kapısı da sundurmalıdır.

Tâhir Efendi Camii yeni bir inşaatla kuzey tarafından genişletilmiştir. Bu ilâveden sonra Batı tarzı bezemelerle taçlandırılmış harim kapısına ulaşılır. 13,95 × 12,35 m. ölçülerindeki harim, kalın cidarlı duvarlarına rağmen bu duvarlara açılan otuz üç adet pencereden dolayı ferah bir mekândır. İki mermer sütunçenin sınırladığı mihrap nişinin içinde asma kandil tasviri bulunur. Minber ve vaaz kürsüsü ahşaptır. Sivri bir külâha sahip olan minberin kapısı çanaktan çıkan kenger yapraklarıyla bezenmiştir. Alt kattaki mahfile harim kapısının sağındaki merdivenle inilir. Mahfilde asılı duran, “Yâ Hazret-i Bilâl-i Habeşî” yazılı 1242 (1826-27) tarihli panonun sol alt köşesinde Tâhir Efendi’nin ketebe kaydı ile imzası bir istif halinde verilmiştir. Caminin kasetli ahşap tavanının göbeğinde altı kollu yıldız biçimi bulunmaktadır. Yapının meyilli çatısının üzeri alaturka kiremitle örtülmüştür. Tek şerefeli, ince gövdeli minaresi alemine doğru ucu uzun bir şekilde sivriltilmiş boğumlu bir külâhla sonlanmaktadır.

Caminin kuzey tarafına denize hâkim setin üzerine Tâhir Efendi’nin inşa ettirdiği mektep ortadan kalkmış, yerine otel yapılmıştır. Tâhir Efendi bu caminin yakınına iki çeşme inşa ettirmiştir. Bunlardan biri yapının üzerinde bulunduğu arazinin eğimini düzleyen, dükkânların olduğu zemin katın güney duvarına gömülü durumdadır. Çeşmenin bugün mevcut olmayan kitâbesi 1242 (1826-27) tarihini taşıyordu. Kitâbedeki yazılar ve II. Mahmud tuğrası Tâhir Efendi’nin elinden çıkmıştır. Caminin kuzey avlu duvarına bitişik olması muhtemel ikinci çeşme ise günümüze ulaşmamıştır. Caminin üzerinde yer aldığı alanın aşağısında batı istikametine doğru bakan üçüncü bir çeşme daha mevcuttur. Kâzım Çeçen, kitâbesi bulunmayan bu çeşmenin bânisinin Tâhir Efendi olması gerektiğini yazarsa da (Üsküdar Suları, s. 147) çeşme klasik dönemin mimari özelliklerini taşımaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 241.

, III, 245-246.

Mehmed Râif, Mir’ât-ı İstanbul, İstanbul 1314, s. 85.

, II, 422-423, 480.

, s. 407, rs. 640.

a.mlf., Fâtih Devri Mi‘mârîsi, İstanbul 1953, s. 28.

, I, 297-300; II, 113-114.

Kâzım Çeçen, İstanbul’un Vakıf Sularından Üsküdar Suları, İstanbul 1991, s. 147.

Affan Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, İstanbul 1993, s. 332, 589-590.

Mehmet Nermi Haskan, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, İstanbul 2001, I, 251-255; III, 1114.

Enis Karakaya, “Tahir Efendi Camii”, , VII, 190-191.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 39. cildinde, 398-399 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER