https://islamansiklopedisi.org.tr/uftade-tekkesi
Şeyh Üftâde (ö. 988/1580) tarafından Uludağ’ın eteklerinde güneyden kuzeye doğru dik meyilli bir arazi üzerine toplam 2507 m2 üzerine inşa edilen tekke mescid, semâhâne, harem, selâmlık, çilehâne ve çeşmeden meydana gelen bir külliye niteliğindedir. Üftâde’nin torunu dördüncü postnişin Kutub İbrâhim Efendi 1081 (1670) yılında tekkeyi ilâve binalarla yenilemiş ve etrafını müstahkem hale getirmiştir. Onun döneminde maddî bakımdan gayet iyi durumda olduğu anlaşılan tekkenin bugünkü şekli III. Selim ve II. Mahmud dönemi özelliklerini taşımaktadır. 6,88 × 6,56 m. iç ebadındaki mescidin ahşap tavanı, çatısı, mihrap ve minber gibi aksamları ile giriş kapısı yenilenmiştir. Mescidin son cemaat yeri şeklinde kullanılan semâhâne 9,80 × 9,70 m. iç ebadındadır ve hareme açılan cephesiyle kuzey cephesinde dörder, batı cephesinde bir olmak üzere dokuz pencere ile aydınlatılmaktadır. Semâhânenin içinde merdivenle çıkılan yeni bir ikinci kat teşkil edilmiş, ahşap tavanı ve döşemesi yenilenmiştir. Hareme, üst kata mescid tarafından bir, dışarıdan ve güney tarafından bir, alt katta bahçe tarafından da bir kapı ile girilmektedir. Bahçe girişinde çilehâne yer almaktadır. Mescid tarafından girişte en dikkat çeken yer olan pembe oda Bursa ovasına nâzır bir konumdadır. Kuzey kapısından girişteki tarafta bulunan ve kubbeli oda denilen odanın üstü kündekârî işçiliğiyle ahşap işlemesi ve kalem işlerinin nefis bir örneğidir. Haremin kuzeye bakan avlusunda merdivenle çıkılan çilehâne, altı taş duvarlarla örülü bir giriş katla eski küçük bir kapıdan girilen üst kattaki odadan meydana gelmektedir. Çilehânenin içinde eskiden dergâhta kullanılan ve Üftâde ile Aziz Mahmud Hüdâyî’ye atfedilen birtakım eşyalar sergilenmektedir. Mescidin batı duvarında görülen ve Hû Çeşmesi diye bilinen çeşmenin yenilenmiş parçasının üzerine 974 (1566) tarihi ile Kur’an’da su hakkındaki âyet (el-Enbiyâ 21/30) işlenmiştir. Mescidin batı tarafında bulunan tekkenin selâmlık kısmı günümüzde yıkılmış ve üzerinden yol geçirilmiştir. Son yıllarda harem kısmı, çilehâne ve diğer bölümlerde kapsamlı restorasyonlar gerçekleştirilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Bursa Şer‘iyye Sicilleri, Millî Ktp., Yazmalar, nr. B 69, vr. 117b, 120b, 151a.
Belîğ, Güldeste, s. 109, 111, 112, 119.
Mehmed Râşid, Zübdetü’l-vekāyi‘, Millet Ktp., Ali Emîrî, Tarih, nr. 89, s. 305, 306, 434, 438, 440, 486.
Mehmed Fahreddin, Gülzâr-ı İrfân, Millet Ktp., Ali Emîrî, Şer‘iyye, nr. 1089, vr. 113b-114a, 146b-147a.
Mehmed Şemseddin [Ulusoy], Bursa Dergâhları: Yâdigâr-ı Şemsî (haz. Mustafa Kara – Kadir Atlansoy), Bursa 1997, s. 61, 67, 70.
Kâzım Baykal, Bursa ve Anıtları, İstanbul 1982, s. 74.
Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, Ankara 1983, III, 395.
Mehmet S. Erhan, “M. Muhyiddin Üftâde (K.S.) Hazretleri ve Külliyesi”, Bursa’da Dünden Bugüne Tasavvuf Kültürü, 2002 (haz. Ramis Dara), Bursa 2002, s. 266-268.
Kâmil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü (haz. Hüseyin Algül v.dğr.), İstanbul 2009, II, 242; IV, 201.