https://islamansiklopedisi.org.tr/veysel-karani-kulliyesi
Yakın zamanda yenilenmiş olan yapıların ilk inşa tarihi kesin şekilde bilinmemektedir. X. yüzyıl coğrafyacısı Muhammed b. Ahmed el-Makdisî ve Nâsır-ı Hüsrev eserlerinde bugünkü Ziyaret beldesinde mevcut bir mescidden bahsetmiştir. Evliya Çelebi ise Veysel Karanî Camii ve Türbesi’nden Mescid-i Üveys-i Karanî diye söz etmiş ve ayrıntılı bilgi vermiştir (Boran, s. 89-94). Evliya Çelebi’nin, “Menzil-i Hazret-i Sultan Veys: Hazzo hâkinde bir dere ve tepeli sengistân içre bir uyûn-i sagīre kenarında ...” ifadesiyle tanıttığı cami ve türbe, Kanûnî Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferi’ne (1534) katılan Matrakçı Nasuh’un minyatüründe oldukça gerçekçi bir şekilde tasvir edilmiştir. Bu minyatürde sekizgen planlı ve üzeri içten kubbe, dıştan külâhla örtülü türbe ile buna bitişik iki bölümlü kubbeli cami görülmektedir (a.g.e., a.y.; Açıkgöz, s. 34, 45).
Türbeyi Osmanlı devrinde saray tarafından görevlendirilen türbedarlar idare etmiştir. Son dönemde tayin edilen Seyyid Muhammed’in (ö. 1902) ardından Seyyid Abdülkerim Tekin bu göreve getirilmiştir. Seyyid Abdülkerim, 1918’de vefat eden amcası Seyyid Ali’nin yerine kaymakamlık pâyesiyle Siirt’in son nakîbüleşrafı olmuş, 1934’te Siirt’te vefat etmiş ve Zeyve Mezarlığı’na defnedilmiştir (Kılıççıoğlu, s. 109). Seyyid Abdülkerim zamanında türbenin sol tarafında bir mescidle bir medrese inşa edilmiştir (a.g.e., s. 110). 1901 yılında “cas” denilen yerli harçla ve kısmen moloz taşlarla yapılan ve çatısı tonozlarla örtülen türbe, mimari tarzı itibariyle bir sanat değeri taşımadığı gibi devamlı rutubet alması sebebiyle tehlikeli bir durum arzettiğinden 1967’de Veysel Karanî Tarihî Eserleri Koruma ve Eski Değerleriyle Güzelleştirme Derneği tarafından yıktırılmış, valilikçe hazırlatılan plana göre eski ölçüler içinde yeni bir türbe inşa edilmiştir (Siirt İl Yıllığı, s. 20). Külliye, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün girişimleriyle 1974 yılından itibaren çok daha bakımlı bir görünüme kavuşmuştur. 1982’de avlu düzenlemesinden sonra 1983’te kesimhâne binaları, ardından otel ve konukevi binaları devreye sokulmuştur. Cami ve türbe 1987, 1991 ve 1998’de onarımdan geçirilmiş, 1998-2001 yılları arasındaki restorasyonda türbenin içi ve çevresi düzenlenmiştir (Boran, s. 89-94).
Kare planlı olan caminin son cemaat yeri üç kubbelidir. Ana mekânı örten kubbe sekizgen kasnağa oturmaktadır. Son cemaat yerindeki sütunlar kısa olup kubbeler yuvarlak ve geniş aralıklı kemerler üzerine dayanmaktadır. Sade bir iç mekâna sahip olan caminin kalem işleri ve hat uygulamaları bozuktur. Kubbeye geçiş iç mekândaki tromplarla sağlanmıştır. Harimin içi, alttan harimi çevreleyen yuvarlak nişli pencerelerin üst hizasına kadar çinilerle kaplıdır. Mihrabı, sade ve düzgün kesme taştan, minberi ve vaaz kürsüsü ahşap olan caminin kadınlar mahfili yine ahşaptır ve harimin kuzeyinde yer alan giriş kapısının üstündedir. Caminin kuzeybatısında bulunan minare de ana yapıya bitişik olarak düzgün kesme taştan yapılmıştır. Kaidesi de düzgün kesme taştan olan minarede kaideden gövdeye pahlanarak bir geçiş sağlanmıştır. Kaidede yatay dikdörtgen mermer bir levha içinde 1956 tarihli, oldukça bozuk bir hatla Hz. Muhammed’in Veysel Karanî hakkında söylediği hadisler yazılmıştır. Bu çerçevenin altında hattı yine bozuk, 1956 tarihli bir başka levhada ise iki satır halinde bir âyet yazılıdır (el-İsrâ 17/37). Caminin kuzeyindeki şadırvan yuvarlak sekiz kemerli ve tek kubbelidir. Türbe yakınında Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün iki katlı irtibat bürosu ve arkasında gasilhâne ile müştemilât binası bulunmaktadır.
Türbe cami, şadırvan ve diğer müştemilât binalarıyla aynı avlu içinde yer almaktadır ve kareye yakın dikdörtgen planlı olup kubbe ile örtülüdür. Türbenin kuzey cephesinde iki kapı vardır. Bitkisel süslerle bezenmiş Veysel Karanî’nin ahşap sandukasının etrafı ahşap bir korkulukla çevrilidir. Sanduka köşelerde sepet örgülü birer, yanlarda çiçek motifli ikişer sütuna oturan yuvarlak ve dilimli sivri kemerli bir bölüm içinde yer almaktadır. Türbede pencere açıklıklarının üst hizalarına kadar duvarlar yeni çini karolarla kaplanmıştır. Üst kısımlarda ve kubbede bitkisel süslemeli kalem işleri ve hat uygulamaları bulunmaktadır. Türbenin giriş kapısının hemen yanındaki mezarda türbedarlardan ve Siirt nakîbüleşrafından Seyyid Muhammed Efendi yatmaktadır. Veysel Karanî Türbesi’nin yanı başındaki ağaçlıklı alan mezarlık olarak düzenlenmiştir. Her yıl 16-17 Mayıs Veysel Karanî’yi anma günleri olarak kutlanmakta, türbe bahar aylarında ve özellikle mayıs ayında yurdun dört bir yanından gelen ziyaretçilerin akınına uğramaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
Matrakçı Nasuh, Sefer-i Irâkeyn, s. 101b.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Dağlı), IV, 59.
Siirt İl Yıllığı 1967, Ankara 1967, s. 20.
Namık Açıkgöz – Nuray Açıkgöz, “Minyatürlerle Doğu ve Güneydoğu Anadolu”, Fırat Havzası Sanat Tarihi Sempozyumu, Elazığ 1992, s. 31-50.
Siirt’te Tespiti ve Tescili Yapılmayan Kültür Varlıkları, Siirt 2003, s. 24-25.
Cumhur Kılıççıoğlu, Her Yönüyle Siirt, Ankara, ts. (Kadıoğlu Matbaası), s. 37, 109, 110.
Bekir Sami Seçkin, Başlangıçtan Günümüze Siirt Tarihi, İstanbul, ts. (İstanbul Siirtliler Derneği), s. 308.
Ali Boran, Baykan’daki Osmanlı Dönemi Eserleri, Ankara 2009, s. 89-94.
Nurettin Özgen – Sabri Karadoğan, “Siirt Şehrinin Kuruluşu ve Gelişimi”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, XIX/2, Elazığ 2009, s. 62.