https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-b-musab
Aşere-i mübeşşereden Zübeyr b. Avvâm’ın torunlarındandır. “Aidü’l-kelb” lakabıyla da anılır. Babası Mus‘ab, zühd ve takvâsıyla tanınan bir muhaddistir. “Köpek ziyaretçisi” mânasına gelen bu lakapla anılması, rahatsızlığı esnasında ziyaretine gelmeyen bir dostuna yazdığı şiirde, “Köpeğiniz dahi hastalansa yoklamayı ihmal etmezdim” diye sitem etmiş olması sebebiyledir. Hayatının ilk dönemlerine dair bilgi yoktur. Mûsâ b. Ukbe, Hişâm b. Urve ve Ebû Hâzim Seleme b. Dînâr’dan hadis rivayet etmiştir. Rivayet ettiği hadisleri yazmayıp ezberlemekle yetindiği için Yahyâ b. Maîn ona fazla güvenmemiştir; buna karşılık Buhârî ile İbn Ebû Hâtim onu tenkide tâbi tutmamışlardır. Babası ve Zübeyrîler’in ileri gelenleri, Hz. Hasan’ın torunlarından “en-Nefsü’z-Zekiyye” diye bilinen Muhammed b. Abdullah’ı (ö. 145/762) önce Emevîler’e, daha sonra da Abbâsîler’e karşı giriştiği mücadelede fiilen desteklerken, kendisi de şiirleriyle bu harekete katıldı. Babası ve yakın akrabaları, Muhammed b. Abdullah ile birlikte hayatlarını kaybettiler. Kendisi ise, Halife Mansûr’un duruma iyice hâkim olması ve siyasî karışıklıkların son bulmasına kadar gizlenmeyi başardığı için mutlak bir ölümden kurtuldu.
Şairliği yanında iyi bir hatip ve sohbet adamı olan Abdullah, Abbâsî halifelerinden Mehdî’nin yakın ilgisini kazandı ve has nedimlerinden biri oldu. Bu sebeple kendisine Yemâme valiliği verildi (784). Ancak halifenin sohbetinde bulunmayı valiliğe tercih ederek kısa bir süre sonra tekrar saraya döndü. Daha sonraları Hâdî ve Hârûnürreşîd’in de nedimi oldu. Hârûnürreşîd onu Medine’ye vali tayin etme hususunda ısrar edince, kendisine gönderilen emirlerden dilediğini uygulamak şartıyla bu görevi kabul etti. Bir müddet sonra Yemen valiliği de uhdesine verildi. İbn Kesîr’in de belirttiği gibi bu görevi adaletle yürütmesine rağmen, ağır sorumluluklar yüklenmeyi sevmeyen, nüktedan, başına buyruk ve hür olmaktan hoşlanan tabiatı sebebiyle tekrar Hârûnürreşîd’in yanına döndü. Halifenin huzurunda muhtelif kimselerle, bilhassa Muhammed b. Abdullah’ın kardeşi ve onun mücadelesini sürdürdüğü için yakalanıp hapsedilen Yahyâ b. Abdullah (ö. 180/796) ile münazaralar yaptı (bk. Meḳātilü’ṭ-Ṭâlibiyyîn, s. 474-479). Halifelerden gördüğü aşırı müsamaha ve yakınlıktan dolayı gurura kapıldığı, zaman zaman Emevîler’i, Hz. Ömer ve Ali soyundan gelenleri rencide edecek şiirler söylediği, böylece onların da kendi soyuna dil uzatmasına meydan verdiği, bu sebeple çoğu zaman kötü durumlara düştüğü rivayet edildiği gibi, Hz. Ali’ye saygılı olduğuna ve Kureyşliler’e iyi davrandığına dair rivayetler de vardır. Bağdat sarayında Medineliler’in hukukunu savunduğu için İmam Mâlik b. Enes tarafından “mübârek” diye medh edilmesi, İmam Şâfiî’nin yakın dostu olması, kaynaklarda lehinde kaydedilmiş hususlardır. Abdullah b. Mus‘ab, Hârûnürreşîd ile yaptığı bir yolculuk sırasında 184 yılının Rebîülevvel ayında (Nisan 800), yetmiş yaşlarında iken Rakka’da vefat etti. Oğullarından biri, Kitâbü Nesebi Ḳureyş müellifi Mus‘ab, diğeri de iki yıl Medine valiliği yapan Bekkâr’dır.
Bugün muhtelif eserlerde dağınık bir halde bulunan şiirlerini toplayan bir divanından söz edilmekle beraber (bk. İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 184), bu divanın günümüze kadar geldiği bilinmemektedir. Bundan dolayı, ona ait olup da başka şairlere nisbet edildiği söylenen bazı şiirlerin gerçek sahiplerini tayin edebilmek mümkün olmamaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
Zübeyrî, Nesebü Ḳureyş, s. 242.
Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), bk. İndeks.
Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, Meḳātilü’ṭ-Ṭâlibiyyîn (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), s. 285, 286, 306, 307, 472-479.
a.mlf., el-Eġānî, XXIV, 237-244.
İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (nşr. Rızâ Teceddüd), Tahran 1391/1971, s. 184.
Hatîb, Târîḫu Baġdâd, X, 173-176.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, VIII, 517.
a.mlf., Mîzânü’l-iʿtidâl, II, 505-506.
İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 185.
İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 361-362.
Sezgin, GAS, II, 647-648.
Muhsin Gayyâz, “ʿÂʾidü’l-kelb- ʿAbdullah b. Musʿab ez-Zübeyrî”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb, XXVIII, Bağdad 1974, s. 247-270.
Bustânî, DM, XI, 519.