https://islamansiklopedisi.org.tr/ahi-serafeddin-camii
Evvelce önünde ve etrafında pek çok arslan heykeli bulunduğu için halk arasında Arslanhane Camii olarak da anılan yapı, Ahî Şerafeddin mahallesi Atpazarı yokuşu üzerindedir. Ahşap minberindeki birinci kitâbede, Selçuklu Sultanı Mes‘ûd b. Keykâvus (II. Mes‘ûd) zamanında ahî kardeşler tarafından 689 (1290) yılında yaptırıldığı belirtilmekte ise de caminin esasen daha eski olduğu ileri sürülmektedir. Cümle kapısı yanındaki diğer bir kitâbede bâni olarak bazı araştırıcıların “Şerafeddin” şeklinde okuduğu “Seyfeddin” ismi bulunmaktadır. Bunun Emîr Seyfeddin Çaşnigîr olması mümkün görüldüğünden binanın yapım tarihi XIII. yüzyıl başlarına kadar geri götürülebilmektedir. Araştırıcıların çoğu aynı asrın sonlarına doğru harap duruma düşen caminin ahîlerden Hüsâmeddin ve Hasan isimli iki kardeş tarafından tamir ettirildiğini ve mihrabın da bu sırada yaptırıldığını kabul etmektedir. Bu iki kardeş, caminin yakınında türbesi bulunan Ahî Şerafeddin’in (ö. 751/1350-51) babası ile amcasıdır.
Cami bir dikdörtgen biçiminde olup kıble duvarına dikey dört ahşap direk dizisi ile beş sahna ayrılmıştır. Orta sahn yanlara göre daha geniş olduğu gibi tavanı da daha yüksekçedir. Caminin esas girişi olması gereken kesme taştan yapılmış ve bir taçkapı hüviyetini taşıyan kuzey kapısı, ahşap kadınlar mahfiline çıkmakta, doğu ve batı duvarları üzerinde bulunan iki kapı ise cami harimine açılmaktadır. Caminin yapımında moloz taşlarla arasında Roma ve Bizans devirlerine ait pek çok işlenmiş devşirme parça da kullanılmıştır. Direk başlıklarının devşirme olmasına rağmen tavan çok itinalı bir işçilikle işlenerek ahşap konsol ve kirişlerle düz olarak yapılmış ve üzeri kiremitle örtülmüştür. Anadolu’daki Selçuklu mihraplarının en güzellerinden olan mihrabın stalaktitli bir nişi olup yüzü mozaik çinilerle kaplanmış, süslemesinde alçı da kullanılmıştır. Caminin ceviz ağacından yapılmış minberi de aynı derecede değerli ve muhteşem bir güzelliktedir. Üzerindeki diğer kitâbeden öğrenildiğine göre 689 (1290) yılında Mehmed b. Ebû Bekir adında bir neccâr tarafından yapılmıştır. Minberin kapısı, tacı, iki yan aynalıkları ve korkulukları zarif oymalarla bezenmiştir. Minaresi sekiz köşeli bir pabuç kısmı üzerinde yükselen kalın yuvarlak gövdeli olup yer yer gök mavisi lâcivert çinilerle süslenmiştir. Caminin dışında bir hazîre ile Ahî Şerafeddin Türbesi bulunmaktadır. Bu cami sadece Ankara’nın değil, bütün Anadolu’nun aslî karakterini ve kıymetli unsurlarını günümüze kadar koruyabilmiş en değerli Türk eserlerinden biridir.
BİBLİYOGRAFYA
Mübârek Galib, Ankara I: Umumi Bir Nazar - Kabristanlar, Mescidler, Camiler, İstanbul 1341; a.e. II: Kitâbeler, İstanbul 1928, s. 8-9.
P. Wittek, Zur Geschichte Angoras, Festschrift G. Jacob, Leipzig 1932, s. 344.
E. Mamboury, Ankara: Guide touristique, Ankara 1933, s. 211-216.
Gönül Öney, Ankara’da Türk Devri Yapıları, Ankara 1971, s. 20-24.
Ömür Bakırer, Onüç ve Ondördüncü Yüzyıllarda Anadolu Mihrabları, Ankara 1976, s. 196-198.
Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, Ankara 1983, III, 346-357.
K. Otto-Dorn, “Seldschukische Holz Säulenmoscheen in Kleinasien”, Aus der Welt der islamischen Kunst: Festschrift für Ernst Kühnel (ed. R. Ettinghausen), Berlin 1959, s. 68-69.
a.mlf., “Der Mimbar der Arslanhane moschee in Ankara”, Anatolia, I (1956), s. 71-75.
M. Zeki Oral, “Anadolu’da San‘at Değeri Olan Ahşap Minberler, Kitabeleri ve Tarihçeleri”, VD, sy. 5 (1962), s. 51-52.