https://islamansiklopedisi.org.tr/akibet
Akb (عقب) kökünden türeyen ve “bir işin sonu, neticesi; kişinin geride bıraktığı çocuklar; iyi veya kötü sonuç, ceza veya mükâfat” mânalarına gelen âkıbet Kur’an’da otuz iki yerde geçmektedir. Aynı kökten türeyen ukbâ da (العقبى) yine “mükâfat” ve genel olarak “bir işin sonu” anlamını ifade eder; ukbe’d-dâr (عقبى الدار) terkibinde ise “cennet” mânasında kullanılmıştır (bk. er-Ra‘d 13/24).
Âkıbet, Kur’an’da fertlerin ve milletlerin karşılaştıkları sonuçlardan ibret almayı teşvik gayesiyle kullanılmıştır. Allah’ın âyetlerini yalanlayanların (bk. Âl-i İmrân 3/137; el-En‘âm 6/11), günahkârların (bk. el-A‘râf 7/84; en-Neml 27/69), fesat çıkaranların (bk. el-A‘râf 7/86, 103), zalimlerin (bk. Yûnus 10/39; el-Kasas 28/40) ve uyarıldıkları halde söz dinlemeyenlerin (bk. Yûnus 10/73; es-Sâffât 37/73) daha dünyada iken karşılaştıkları kötü âkıbetler anlatılır. İbret almak için bunlardan sadece haberdar olmanın yeterli olmadığı, bu tür felâketlerin maddî sonuçlarını görmek için yeryüzünde seyahatler yapmanın, gözlemlerde bulunmanın ve bunlar üzerinde düşünmenin gerekli olduğu, zira aynı şekilde davrananların aynı âkıbete uğrayacakları, bunun değiştirilmesi mümkün olmayan ilâhî bir kanun olduğu ifade edilir (bk. Âl-i İmrân 3/137-141; Fâtır 35/43-44). Buna karşılık, yine Kur’an’da, yeryüzüne faziletli (sâlih) kulların hâkim olacağı vaad edilerek bu vaadde bir mesaj (belâğ) bulunduğuna dikkat çekilmekte (bk. el-Enbiyâ 21/105-106), kötülüklerden sakınanların en güzel âkıbetle karşılaşacakları hatırlatılmaktadır (bk. el-A‘râf 7/128; Hûd 11/49; el-Kasas 28/83). Böylece Kur’ân-ı Kerîm geçmiş milletlerin hayatlarına dair, ibret alınmaya değer bulduğu tarihî olaylardan da örnekler vererek güçlü bir toplum yapısının ancak dinî ve ahlâkî bakımdan doğru, iyi ve sağlam temeller üzerine kurulabileceğini ve toplumların bu temelleri korudukları sürece yaşayabileceklerini önemle vurgulamıştır.
Âkıbet, Kur’an’daki kullanılışına benzer bir şekilde muhtelif hadislerde de yer almıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ʿaḳb” md.
Lisânü’l-ʿArab, “ʿaḳb” md.
Fahreddin er-Râzî, Mefâtîḥu’l-ġayb, IX, 12; XIX, 44; XXIV, 251.
Wensinck, el-Muʿcem, “ʿaḳabe” md.
Ö. Rıza Doğrul, “Âkıbet”, İTA, I, 210-211.