https://islamansiklopedisi.org.tr/alaeddin-tumenanga
1586’da Endonezya’nın doğusundaki Sulavesi adasının güneyinde kurulan Gova (Gowa) Krallığı’nın kraliyet merkezi Makassar’da (bugün Ujung Pandang) doğdu. Asıl adı I. Mangurangi Daeng Manrabbia olup İslâmiyet’i resmen kabul ettikten sonra Alâeddin adını almış ve Sultan Alâeddin olarak tanınmıştır. Babası Gova Kralı Karaeng Tunijallo, annesi Tallo Racası Karaeng Katangka’nın (Karaeng Matoaya) üvey kız kardeşi I. Daeng Niasseng’dir. Küçüklüğünde Gova’nın kardeş krallığı olan Tallo Racası Karaeng Katangka’nın himayesinde büyüdü ve onun yardımıyla tahttan indirilen büyük kardeşinin yerine 1593 yılında Gova kralı oldu. Müslümanlığı, Sultan Abdullah Evvelü’l-İslâm ismini alan Tallo’nun ilk müslüman hükümdarı Tallo Racası Karaeng Katangka ile beraber benimsedi. Bunların İslâm’ı ne zaman kabul ettikleri hususunda çeşitli tarihler verilirse de yaygın kabule göre bu tarih her iki kralın hayat hikâyeleriyle ilgili mahallî kaynaklarda da belirtilen 22 Eylül 1605’tir. Sözlü kaynaklara dayanan Gova İslâmlaşma rivayetine göre Sultan Alâeddin ile Sultan Abdullah’ın İslâmiyet’e girişinde, aslen Sumatra’nın Minangkabau bölgesinden olup Güney Sulavesi’de İslâm dininin yayılışını gerçekleştiren üç davetçiden biri olan Datok ri Bandang’ın (Abdul Makmur Kâtip Tunggal) etkisi vardır. Gova ve Tallo kardeş sultan olarak hüküm sürmekle birlikte Sultan Abdullah, Tallo’nun yönetiminin yanı sıra geleneksel hiyerarşik sistemde üstün sayılan Gova başbakanlığı görevini de yürütüyordu. Alâeddin ve Abdullah’ın Müslümanlığı kabulünden sonra Gova ve Tallo halkı da İslâmiyet’e girmeye başladı. Tallo’daki İslâmlaşma süreci, 6 Kasım 1607 tarihinde ilk defa Tallo’da toplu halde cuma namazı kılınmasıyla birlikte ivme kazandı.
Komşu krallıkların Müslümanlığı kabul etmesi için uğraşan Alâeddin, Sulavesi adasındaki halk arasında bu dinin yayılmasını teşvik etti. Bölgedeki İslâmlaşma hareketi aynı zamanda onun otoritesini güçlendirdi. Alâeddin gücünü ilk zamanlarda genellikle yeni müslüman olan diğer krallıklardan, memleketindeki Malay kökenli müslüman göçmenlerden ve onlarla birlikte gelen farklı müslüman gruplarından alıyordu. Malaylı müslüman göçmenler 1511’de Malaka’nın Portekizliler’in eline düşmesinden sonra Makassar’a geldi. Bunlar hem İslâmiyet’in yayılışına ön ayak oldu hem de uluslararası ticareti canlandırdı. Gova kaynaklarına göre Gova’nın diğer krallıkları İslâmiyet’e girmeye zorlaması hükümdarlar arasında yapılan eski bir prensip anlaşmasına dayanır. Buna göre racalardan birinin iyi bir yolu kabul etmesi halinde diğerlerinin de bu yolu kabul etmesi mecburi idi. Güney Sulavesi’de İslâmiyet “iyi bir yol” olarak görüldüğünden diğer küçük krallıklar da buna uydu. Başlangıçta Bone, Soppeng ve Vaco (Wajo) gibi küçük Bugi krallıkları yeni dine girmeyi üç defa reddedip aralarında Tellum Pocco adlı bir ittifak kurdularsa da Sultan Alâeddin 1607’de bunlara karşı cihad başlattı. Makassar mahallî kaynaklarında “bunduk kasallannga” (İslâmî savaşlar) olarak adlandırılan bu fetih hareketleri neticesinde 1611 yılına kadar bölgedeki bütün Bugi krallıkları İslâm’a girdi. 1607’de, diğer bir rivayete göre ise 1609’da Soppeng, 1610’da Vaco ve 1611’de Bone krallıkları Müslümanlığı resmen kabul etti. Alâeddin 1626’da Buton, Sumbawa’daki Dompu ve Kengkelu’yu egemenliği altına aldı. 1633’te Sumbawa’daki Bima Krallığı’ndan gelen bir elçiden teslim sözü alırken 1638’de Borneo (Kalimantan) adasının doğusundaki Mandar bölgesini kendisine bağladı. Böylece kırk altı yıllık uzun hükümdarlığı döneminde fetihler ve ikili ilişkiler yoluyla Sulavesi adasının tamamı, Borneo adasının doğu, Lombok adasının en batıdaki kesimleri ve Aru-Kei adasının en doğu kesimleri onun nüfuzu ve egemenliği altına girdi. Adı geçen yerler aynı zamanda bölgenin baharat dağıtım merkezleri konumunda olduğundan baharat ticaretini de yönlendirdi. Ardından idarede yeni bir yapılanmaya gidildi, sultan ülkede en yüksek dinî ve siyasî otoritenin temsilcisi ve Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olarak kabul edildi. Alâeddin 15 Haziran 1639 tarihinde Makassar’da vefat etti ve bugün Makam Selâtin denilen tarihî mezarlığa defnedildi. Ölümünün ardından halk kendisine “Tumenanga ri Gaukanna” (tacıyla gitti/öldü) Makassar kraliyet unvanını vermiştir. Oğlu I. Manungtungi Daeng Mattola Karaeng Ujung, Sultan el-Melikü’s-Saîd unvanı ile babasının yerine geçti; o da Bima, Kutay, Gorantalo ve Butan’da İslâmiyet’in gelişmesini sağladı. Sultan Alâeddin’in adı 1965’te Makassar’da kurulan Devlet İslâm Enstitüsü’ne verilmiş, bu kurum 2005 yılında Makassar Alâeddin Devlet İslâm Üniversitesi adıyla bir üniversiteye dönüşmüştür.
Alâeddin döneminde başşehir Makassar, çevresine yapılan yeni surlar, açılan yeni kanallar ve limana yanaşan çok sayıdaki gemiyle uluslararası ticaretin önemli bir merkezi haline gelmiştir. Uluslararası ticarete çok önem veren Sultan Alâeddin şehirde İngiliz, Fransız, Danimarkalı, İspanyol, Çinli, Hintli tüccarlara ait ticaret depolarının bulunmasına izin veriyordu. Bu sebeple Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’nin bölgedeki baharat ticaretini tekeline alma gayretlerine şiddetle karşı çıkmış, ülkesinin bütün milletlere açık olduğunu söylemiş, diğer Avrupalı tüccarlar, Çinli ve Hintliler’le de ticaret yapmayı tercih etmiştir. Açık denizlerde ticarî özgürlüğü savunmuş ve 1660’lı yıllara kadar Gova Sultanlığı bu siyasetini Hollandalılar’a karşı korumuştur. Alâeddin, Makassar şehrinde hoşgörülü bir tutum izleyerek Avrupalılar’ın kendilerine ait kilise açmalarına izin vermiş, onun döneminde Gova Sultanlığı ticaretten önemli kazançlar elde etmiştir. Teknik gelişmelere ve yeniliklere oldukça açık, uluslararası gelişmelerden haberdar zeki bir yöneticiydi. Makassar’a uğrayan Batılı seyyahlar onun yeni askerî tekniklere ve silâhlara, denizcilikle ilgili kitaplara, matematik ve haritacılığa karşı özel bir ilgisinin bulunduğunu kaydeder. Gova mahallî geleneklerinde Sultan Alâeddin döneminin pirincin ekildiği, palmiye yağı ve şerbetinin üretildiği, toprağın çok bereketli olduğu belirtilir. Sultan Alâeddin ve Sultan Abdullah Evvelü’l-İslâm, fethedilen bölgelere karşı uzlaşmacı politikalar takip ederek bölgede barışı korumuşlardır.
BİBLİYOGRAFYA
L. Y. Andaya, The Heritage of Arung Palakka: A History of South Sulawesi (Celebes) in the Seventeenth Century, The Hague 1981, s. 32-45.
a.mlf., “Alauddin Tumenanga Ri Gaukanna, Sultan”, The Encyclopaedia of Islam Three, Leiden 2007, fas. 2, s. 91-92.
İsmail Hakkı Göksoy, İslâm’ın Güneydoğu Asya’ya Girişi ve Yayılışı, İstanbul 1998, s. 129-139.
A Chain of Kings: The Makassarese Chronicles of Gowa and Talloq (ed. ve trc. W. Cummings), Leiden 2007, s. 43-45.
The Makassar Annals (ed. ve trc. W. Cummings), Leiden 2010, s. 3-4, 7-13, 25, 28.
J. Norduyn, “De Islamisering van Makassar”, Bijdragen tot de Taal-, Land- en Volkenkunde, XII, The Hague 1968, s. 247-266.
C. Pelras, “Religion, Tradition and the Dynamics of Islamisation in South Sulawesi”, Archipel, XXIX, Paris 1985, s. 107-135.
W. Cummings, “Islam, Empire and Makassarese Historiography in the Reign of Sultan Alauddin (1593-1639)”, Journal of Southeast Asian Studies, XXXVIII/2, Singapore 2007, s. 197-214.
“Alauddin, Sultan”, Ensiklopedi Islam di Indonesia, Jakarta 1999, I, 105-106.