ALİ EFENDİ, Tanbûrî - TDV İslâm Ansiklopedisi

ALİ EFENDİ, Tanbûrî

ALİ EFENDİ, Tanbûrî
Müellif: CİNUÇEN TANRIKORUR
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1989
Erişim Tarihi: 03.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/ali-efendi-tanburi
CİNUÇEN TANRIKORUR, "ALİ EFENDİ, Tanbûrî", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ali-efendi-tanburi (03.12.2024).
Kopyalama metni

Midilli’de doğdu. Enis Efendizâdeler’den Hâfız Bekir Efendi’nin oğludur. İlk tahsiline babasından aldığı derslerle başladı, yedi yaşında hâfız oldu. Bir müddet sonra İstanbul’a gitti, tahsilini oradaki medreselerde tamamladı. Bilhassa kıraat ilminde belli bir seviyeye gelerek talebe yetiştirmeye başladı. Sultan Abdülaziz’in tahta çıktığı yıllarda müezzinlik vazifesi ile saraya alındı ve bir müddet sonra da ikinci imamlığa yükseltildi. Bu sıralarda kendisine Kudüs mevleviyeti pâyesi verilen Ali Efendi imamlık vazifesini 1885 yılında saraydan ayrılıncaya kadar devam ettirdi. Daha sonra İzmir’e yerleşti. Mûsikideki eserlerinin büyük bir kısmını burada besteledi. Hayatının geri kalan yıllarını, İzmir’de ve ara sıra gittiği Manisa’daki meşk toplantılarına devam etmekle ve talebe yetiştirmekle geçirdi. İzmir’de öldü ve Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. Ölüm tarihi, Hoş Sadâ ve Nazarî-Amelî Türk Musikisi’nde 1890, 20. Yüzyıl Türk Musıkisi’nde 1902 olarak gösterilmektedir. Oğlu Aziz Mahmud Efendi de (ö. 1929) zamanının tanınmış bestekâr ve tanbur üstatlarındandı.

Neo-klasik üslûbu benimseyen ve bestelerindeki romantik ve lirik coşkunluk dolayısıyla “âşık bestekâr” olarak anılan Ali Efendi, devrinin en önemli mûsikişinasları arasında yer almıştır. Mûsikideki ilk hocaları Latif Ağa, Sütlüceli Âsım Bey ve Kemânî Rızâ Efendi’dir. Bir süre sonra Tanbûrî Küçük Osman Bey’den tanbur dersleri almış ve tanbur çalmadaki maharetini, adının bu saz ile beraber zikredilmesi derecesine getirmiştir. Bestekârlığı ve icracılığının yanı sıra bu sahadaki hocalığı ile de tanınmış ve birçok talebe yetiştirmiştir. Bunlar arasında Tanbûrî Cemil Bey ve Râkım Elkutlu en meşhurlarıdır.

Sûzidil makamını büyük ve küçük formlu eserleriyle ihya eden Ali Efendi’nin günümüze biri dinî, yedisi saz ve çoğu şarkı formundaki seksen beş sözlü eseri ulaşmıştır. Bunlardan ancak kırk kadarının notası mevcuttur.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 402, 617.

, III, 5-9; V, 426-429.

, s. 49-53.

Baki Süha Ediboğlu, Ünlü Türk Bestekârları, İstanbul 1962, s. 101-106.

Mustafa Rona, 20. Yüzyıl Türk Musıkisi, İstanbul 1970, s. 1-6.

, s. 35, 63, 64.

a.mlf., TRT Türk Sanat Müziği Sözlü Eserler Repertuarı, Ankara 1979, s. 51, 52, 53, 54, 62, 88, 105, 106, 107, 118, 133, 157, 164, 172, 174, 183, 189, 200, 203, 219, 225, 227, 234, 235, 236, 238, 239, 256, 271, 272, 280, 288.

Süheyl Ünver, “İsmail Fennî”, İslâm-Türk Ansiklopedisi Mecmuası, II/83, İstanbul 1947, s. 14-15.

“Ali Efendi (Hünkâr İmamı Tanbûrî)”, , II, 648-650.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1989 yılında İstanbul’da basılan 2. cildinde, 389-390 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER