https://islamansiklopedisi.org.tr/arasat
Arsa (العرصة) kelimesinin çoğulu olan arasât, “üzerinde bina bulunmayan boş arazi parçaları” anlamına gelir. Kur’an’da zikredilmeyen bu kelime hadislerde sözlük mânasıyla kullanılır (bk. Buhârî, “Meġāzî”, 8). Arasât, ilk devir kelâm kaynaklarında (bk. Kādî Abdülcebbâr, s. 425) ve daha sonraki bazı eserlerde, kıyametin kopmasından sonra diriltilecek olan insanların dünyada yaptıkları bütün fiillerden sorguya çekilmek üzere sevkedilecekleri yerin adı olarak kullanılmış (bk. İbn Kesîr, en-Nihâye, I, 261; a.mlf., Tefsîr, III, 470) ve dinî kültürümüzde bir terim haline gelmiştir. “Arasâtü’l-kıyâme”, “arsa-i mahşer” ve “yevm-i arasât” şekillerinde hem toplanma yeri hem de toplanma gününün adı olarak kullanılan arasât, Türk din kültüründe özellikle mevlid okunurken veya dua yapılırken, “şefîü’l-arasât” (arasât gününün şefaatçisi) veya “şefîü’l-usât fî yevmi’l-arasât” (arasât gününde günahkârların şefaatçisi) söyleyişlerinde Hz. Peygamber’e verilen unvanlar arasında zikredilir.
BİBLİYOGRAFYA
Türk Lugatı, III, 492-493.
Buhârî, “Meġāzî”, 8.
Kādî Abdülcebbâr, Şerḥu’l-Uṣûli’l-ḫamse, s. 425.
İbn Teymiyye, Mecmûʿu fetâvâ, IV, 303.
İbn Kesîr, en-Nihâye (Zeynî), I, 261.
a.mlf., Tefsîrü’l-Ḳurʾân, III, 470.
Kadızâde Ahmed b. Mehmed Emin, Ferâidü’l-fevâid, İstanbul, ts. (Cemâl Efendi Matbaası), s. 165.