https://islamansiklopedisi.org.tr/asyut
Nil nehrinin batı yakasında Kahire ile Asvan arasında yer alır. Nüfusu 1986’da 273.191 olan şehir, Nil vadisinin en verimli topraklara sahip bölgesinde bulunmakta ve Yukarı Mısır’ın en hareketli yerleşim merkezlerinden birini teşkil etmektedir. Gerek eski çağlarda gerekse İslâmî devirlerde bölgedeki önemini devamlı olarak korumuştur. Asyût veya Usyût, şehrin eski Mısır dönemindeki adı olan Siyut’un başına hemze getirilmek suretiyle Arapçalaştırılmış şeklidir; ancak Ortaçağ’a ait bazı kayıtlarda Süyût veya Seyût imlâsına da rastlanmaktadır. Helenistik devirde ise buraya, şehir tanrısı Wepwawet’in kurt başlı olması sebebiyle Lycopolis (kurt şehri) adı verilmiştir.
Amr b. Âs’ın Mısır’ı fethi sırasında müslümanların idaresine geçen Asyût, Fâtımîler’in son devirlerinde önemli bir idare merkezi idi ve aynı zamanda şeker kamışı üretimiyle de meşhurdu. Memlükler ve daha sonra Osmanlılar döneminde gelişmesini sürdürdü. XVII. yüzyılda bölgeyi ziyaret eden Evliya Çelebi, Asyût’un Circâ eyaletine bağlı bir kâşiflik ve “150 akçelik bir kaza” olduğunu ve burada 360 dükkân, yirmi altı mescid, altı tekke, yedi medrese, yetmiş sebil, kırk sıbyan mektebi, bir dârülkurrâ ve iki dârülhadis ile tuğladan yapılmış 4800 ev bulunduğunu bildirmektedir. Asyût şehir ve bölge olarak tarih boyunca idarî taksimatta birtakım değişikliklere uğramıştır. Osmanlı dönemindeki ilk önemli değişiklik, Mısır Valisi Nişancı Mehmed Paşa tarafından 1721’de kabilelerin yerleşim bölgeleri esas alınarak yapıldı. Daha sonra Asyût ilinin merkezi Circâ’ya nakledildi ve kuzey bölgesindeki köyler Menfelût vilâyetine, güney bölgesindeki köyler ise Circâ vilâyetine bağlandı; böylece Asyût vilâyeti ilga edildi ve Asyût şehri de Circâ ilinin sınırları içine alındı.
Asyût, Bulutkapan Ali Bey’in 1183 (1769-70) yılında çıkardığı isyan sırasında hadiselerin cereyan ettiği merkez olmuştur. Kavalalı Mehmed Ali Paşa yaptığı düzenlemede idarî bölgelerin sayısını azaltarak Mısır’da daha merkeziyetçi bir yönetime girmiş ve 1833’te Asyût “müdüriyet” haline getirilmiştir. Hidiv İsmâil Paşa ise ülkeyi üç ana bölüme ayırmış ve bu taksimatta Asyût’u Saîd bölgesine bağlı müdüriyetler arasına koymuştur. Şehir daha sonra artan öneminden dolayı 1890’da alınan bir kararla bağımsız “memuriyet” statüsüne geçirilmiş ve Hamra ile Velidiye nahiyeleri onun sınırları içine alınmıştır. XIX. yüzyılda şehrin öneminin artmasının başlıca iki sebebi, 1875’te demiryoluyla Kahire’ye bağlanması ve 1892-1902 yılları arasında Asyût Barajı’nın inşa edilmesidir. 1938’de bu barajın yüksekliği arttırılarak önüne hidroelektrik santrali de eklenmiştir.
Ortaçağ’da tarım ürünleriyle meşhur olan Asyût’ta endüstri ve ticaret de gelişmiştir. Sudan’ın çeşitli bölgelerine ihraç edilen meyve ve tahıl yanında kaliteli dokumalarıyla ünlü olan Asyût’a buralardan köle, fildişi ve boya maddeleri getirilirdi. Asyût’un bugün de hurma, buğday ve iri ayvaları meşhurdur; bölgede ayrıca yüksek kalitede afyon üretilir. Bunun yanında şehirde çeşitli tekstil fabrikaları bulunmakta, “debikî” diye bilinen ince keten kumaşlar yanında, Avrupa pazarlarında çok aranan üzerine gümüş süslemeler aplike edilmiş beyaz ve siyah tül şallar da burada imal edilmektedir. Çok sayıda cami ve daha az kilise bulunan şehirde halkın çoğu müslüman olup yer yer hıristiyanlar da yaşamaktadır. En meşhuru Celâleddin es-Süyûtî (ö. 1505) olan Süyûtî nisbeli birçok âlimin yetiştiği Asyût’ta 1957’de mühendislik dallarına ağırlık veren bir üniversite kurulmuştur.
Asyût şehrinin merkezi olduğu Asyût ili kuzeyde Minye, güneyde Sûhâc illeri arasında yer alır; nüfusu 2.059.000’dir (1983 tahminî).
BİBLİYOGRAFYA
Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, I, 193.
İdrîsî, Ṣıfatü’l-Maġrib, s. 48-49.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, X, 791-794.
Nâsır-ı Hüsrev, Sefernâme (trc. Abdülvehap Tarzi), İstanbul 1950, s. 16.
Muhammed Mihrî, Sûdan Seyahatnâmesi, İstanbul 1326, s. 90.
M. C. Şehabeddin Tekindağ, Berkuk Devrinde Memlûk Sultanlığı, İstanbul 1961, s. 171-172.
Hasan İbrâhim, İslâm Tarihi, V, 412; VI, 59.
C. H. Becker, “Asyūṭ”, EI2 (İng.), I, 728-729.