https://islamansiklopedisi.org.tr/aynizerbi
İbnü’l-Aynizerbî olarak da anılır. Abbâsîler devrinde gelişmiş bir İslâm şehri olan ve adı Araplar tarafından Aynizerbâ’ya çevrilmiş bulunan Adana yöresindeki (Cilicia) Anazarbos antik şehrinde (bugünkü Anavarza / Dilekkaya harabeleri) dünyaya geldi. Kaynaklar, ailesinin bu bölgeye göçüp yerleşmiş Araplar’dan olduğunu bildirmektedir. Ancak Tarsus’un X. yüzyılda Bizanslılar tarafından geri alınarak Avâsım halkının tamamının öldürülmesinden ve bu bölgenin Süleyman Şah tarafından Anadolu Selçuklu topraklarına katılarak tekrar iskân edilmesinden (1082) sonra doğmuş olması ihtimali bulunduğu için Türk asıllı olduğu da düşünülebilir. 1100’lü yıllarda Bağdat’a göçtü. Burada tıp sahasındaki çalışmaları ile dikkati çekti; ayrıca astronomi, astroloji, mantık, matematik, tabii ilimler ve gramer sahalarında da ün yaptı. Daha sonra Kahire’ye yerleşti ve kendini tıp çevreleriyle saraya tanıttı. Mısır’da birçok meşhur tabibe hocalık etti. Fâtımî Halifesi Zâfir-Biemrillâh zamanında (1149-1154) saray hekimi olarak görev yaptı ve Kahire’de öldü.
Aynizerbî, ilmî araştırmalardaki akılcı yaklaşımı, derleyicilikteki yeteneği, ilmî terminolojiye hâkimiyeti ve üstün bilgisiyle akranlarından çoğunu geride bırakmış bir tıp âlimi olarak bilinmektedir. Bu sahadaki yorumlarını objektif ve sağlam temellere oturtarak takdim etmiş, bu hususta bizzat kendi klinik tecrübelerinden de faydalanmıştır. Eserlerinde cilt hastalıkları, ateşli ve salgın hastalıklar, zehirlenmeler, suçiçeği, kızamık, varisler ve romatizma gibi rahatsızlıklarla bazı ilâç ve diyet formüllerine geniş yer ayırmıştır. Şîrpençe ile (carbuncle) kan çıbanı (furuncle) hastalıklarını ilk defa bugünkü anlayışa en uygun şekilde tanımlayan ve aralarındaki farkı ortaya koyan hekim olarak bilinmektedir. Ayrıca kullandığı tıp terminolojisinin modern ilim adamları tarafından da benimsenebilecek vasıfta olduğu kabul edilir.
Eserleri. Kaynaklarda Aynizerbî’nin Şerḥu Kitâbi’ṣ-Ṣınâʿati’ṣ-ṣaġīre li-Câlînûs, Risâletü’l-muḳniʿa fi’l-manṭıḳ, Mücerrebât fi’ṭ-ṭıb, Risâle fi’s-siyâse, Risâle fî taʿaẕẕüri vücûdi’ṭ-ṭabîbi’l-fâżıl ve nifâḳi’l-câhil, Maḳāle fi’l-ḥaṣâ, Fî Marażi’ş-şaḳafe, Kitâbü’l-Kâfî fî ṣınâʿati’ṭ-ṭıb adlı eserleri olduğu zikrediliyorsa da bunlardan yalnız el-Kâfî bugüne ulaşabilmiştir. Yazma nüshaları başlıca Kahire, Şam, Musul, Londra, Paris ve Berlin kütüphanelerinde bulunan eser, birincisi “genel tabâbet”, ikincisi “hastalıklar” ve üçüncüsü “tabipler için gerekli astrolojik bilgiler”i ihtiva eden üç bölümden oluşmaktadır. Bazı kaynaklarda ayrı bir eser olarak adına rastlanan Kitâb fîmâ yaḥtâcü’ṭ-ṭabîb min ʿilmi’l-felek, aslında el-Kâfî’nin üçüncü bölümüdür.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Ebû Usaybia, ʿUyûnü’l-enbâʾ, s. 570-571.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1377.
Suter, Die Mathematiker, s. 120-121.
Brockelmann, GAL, I, 641-642; Suppl., I, 890.
M. Ullmann, Die Medizin im Islam, Leiden 1970, s. 161.
Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi, İstanbul 1971, s. 69-70.
Sarton, Introduction, II/1, s. 234.
Sâmî Halef Hamârneh, “eṭ-Ṭabîbü’l-ʿArabî İbnü’l-ʿAynzerbî ve ebḥâs̱üh fi’l-ʿilel ve’l-ʿilâc”, Proceedings of the First International Symposium for the History of Arabic Science, Halep 1976, II, 641-680.