BAHRİYE NEZÂRETİ - TDV İslâm Ansiklopedisi

BAHRİYE NEZÂRETİ

Müellif: ALİ İHSAN GENCER
BAHRİYE NEZÂRETİ
Müellif: ALİ İHSAN GENCER
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1991
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/bahriye-nezareti
ALİ İHSAN GENCER, "BAHRİYE NEZÂRETİ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/bahriye-nezareti (21.11.2024).
Kopyalama metni

1839’da Tanzimat’ın ilânından sonra bahriyede girişilen ıslahat hareketleri içinde Bahriye Meclisi’nin kuruluşunun ardından yapılan en önemli reform, Osmanlı devlet teşkilâtında uzun bir geçmişi olan kaptanpaşalık müessesesinin lağvedilerek yerine Bahriye Nezâreti’nin kurulmasıdır. Ancak 1867’de kurulan bu nezâretle 1804 yılında teşkil edilen Umûr-ı Bahriyye Nezâreti’ni birbirine karıştırmamak gerekir. Çünkü 1804’te kurulan nezâret Tersane Eminliği’nin yerine geçmiştir. Kaptanpaşalığın kaldırılması fikri ilk defa 1845 yılında ortaya atılmıştı. Bu tarihte kaptanpaşalığa Tophâne-i Âmire’de olduğu gibi Bahriye Müşirliği denilmesi söz konusu edilmişse de bu teklif o zamanlar pek dikkate alınmayarak kaptanpaşalık unvanı Bahriye Nezâreti’nin kurulmasına kadar devam etmiştir.

Bahriye Meclisi’nin kurulmasından sonra bahriyede önemli değişiklikler yapılmakla birlikte tersane ve donanmanın idaresi ve malî yönünün düzenlenmesi henüz esaslı bir nizama bağlanamamıştı. Nitekim kaptanpaşanın malî yardımcısı olan Bahriye veya Tersane Müsteşarlığı’nın 1861 yılında kaldırılması ile bu sorumluluk tamamen kaptanpaşanın üzerinde kalmıştır. Diğer taraftan yine bu yıllarda kaptanpaşanın üzerinde bazı ek memuriyetler de bulunmaktaydı. Bahriyenin malî, idarî ve askerî sorumlulukları yanında esas memuriyetine ilâve olarak birtakım görevleri de yürütmeye çalışan kaptanpaşa aynı zamanda Meclis-i Hâs üyesi idi. Zamanla denizciliğin daha da önem kazanması, denizcilik meselelerinin gün geçtikçe artması sebebiyle kaptanpaşa hem askerî hem de idarî ve malî işleri yürütmekte güçlük çekmekteydi. Bu durumu göz önüne alan sadâret makamı 11 Mart 1867 tarihinde bir takrir hazırlayarak bundan böyle kaptanpaşanın sadece Donanma-yı Hümâyun’un kumandanı olmasını, idarî ve malî işlerin yeni kurulacak Bahriye Nezâreti tarafından yürütülmesini teklif etmişti. Nihayet çıkan irade ile Bahriye Nezâreti kurulmuş ve ilk nâzırlığa Hakkı Paşa tayin edilmiştir. Bu şekilde tersanenin malî işlerinin Bahriye Nezâreti tarafından yürütülmesine karşılık donanma kumandanlığı kaptanlık makamına bırakılmış oluyordu.

Bahriye Nezâreti’nin kurulmasından sonra bu nezârete bir muavin, bir de muhasebeci tayin edilmiş, ardından Bahriye Nezâreti’nin ve kaptanlık makamının görevlerini belirten nizamnâmeler hazırlanmıştır. Bahriye Nezâreti’ne tersane ve donanma ile ilgili bütün işlerin yürütülmesinde en büyük yardımcı kuruluşlar Bahriye (Tersane) İdare ve Kumanda meclisleri idi. Bahriye nâzırı tersane ve donanmanın malî durumunu yürütmekte tam yetki ile hareket ediyorsa da bazı askerî konularda, özellikle asker alma işlemlerinde kaptanlık makamı ile ortak hareket etmek zorunda idi. Fakat kaptanlık makamı nezâretin kuruluşundan bir ay sonra kaldırılınca tersane ve donanma ile ilgili bütün işler Bahriye Nezâreti’nde toplanmıştır. Bahriye Nezâreti’nin idarî ve askerî işleri meclisler tarafından yürütülürken Bahriye Mektebi ile ilgili meseleler Mekteb-i Bahriyye Nezâreti, limanlarla ilgili her türlü hususlar liman memuriyeti (liman reisliği) tarafından idare ediliyordu.

İlk Bahriye Nâzırı Hakkı Paşa’dan sonra 1876 yılına kadar bu göreve gelenlerin hepsi “bahriye nâzırı” unvanı ile tayin edilmiştir. Fakat 7 Mayıs 1876’da ikinci defa olarak bahriye nâzırlığına tayin edilen Kayserili Ahmed Paşa zamanında nezâret tekrar kaptanıderyâlığa çevrilmiştir (3 Haziran 1876). Kayserili Ahmed Paşa yedi ay sonra azledilince yerine Çerkez Abdi Paşazâde Mehmed Rauf Paşa ikinci defa olarak bahriye nâzırı unvanıyla bu göreve tayin edilmiştir. Mehmed Rauf Paşa’dan sonra 26 Aralık 1877’de Mâbeyn-i Hümâyûn ferikliği ve Harbiye Nezâreti de uhdesine verilerek bahriye nâzırı olan Said Paşa (Eğinli) ile ondan sonra 18 Nisan 1878’de ikinci defa bahriye nâzırlığına getirilen Moralı İbrâhim Paşa bahriye nâzırı unvanını alarak bahriyenin başına geçmişlerdir. Moralı İbrâhim Paşa’dan sonra 13 Mayıs 1878 tarihinde ikinci defa Bahriye Nezâreti’ne getirilen Ahmed Vesim Paşa, bahriye nâzırlığını tekrar kaptanpaşalığa çevirmiş, kendisi de “kaptan-ı deryâ” unvanıyla bahriyenin başına geçmiştir. Onun ardından gelen Hacı Râsim Paşa da kaptan-ı deryâ unvanını aldıktan sonra, 8 Ocak 1880’de bahriye nâzırı unvanıyla bahriyenin başına geçen Bozcaadalı Hüseyinzâde Hasan Paşa zamanında nezâret tekrar kurulmuş ve bundan sonra bahriye nâzırı unvanı değişmemiştir (Mehmed Bahâeddin Dâyezâde, s. 149).

İmparatorluğun sonuna kadar devam eden Bahriye Nezâreti, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti kurulunca ayrı bir daire halinde Millî Müdafaa Vekâleti’ne bağlanmışsa da Cumhuriyet’in ilânından sonra 31 Aralık 1924’te ayrıca bir Bahriye Vekâleti kurulmuştur. Cumhuriyet dönemindeki Bahriye Vekilliği 2 Aralık 1927’de kaldırılarak bu bakanlığın işleri yeniden Millî Savunma Bakanlığı’na verilmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

, Donanma Dosyası, nr. 74.

, Devâir Teşkilâtı Dosyası, nr. 25.

, nr. 8886, s. 319-320, 322, 330, 379.

, Cevdet-Bahriye, nr. 233, 906, 990, 1124, 1408, 4439, 6383, 6615.

, İrade-Dahiliye, nr. 442, 1401, 38.990, 39.904.

Bahriye Kanunnâmesi, Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa, nr. 3815.

Tatarcık Abdullah Efendi, Lâyiha, İÜ Ktp., TY, nr. 3377, vr. 24a-28b.

Mehmed Bahâeddin Dâyezâde, Eser-i Bahâî, TTK Ktp., nr. 38, s. 149, 258.

Mehmed Şükrü, Bahriyemizin Tarihçesi, İstanbul 1328, tür.yer.

, s. 420.

Ali İhsan Gencer, Bahriye’de Yapılan Islahât Hareketleri ve Bahriye Nezareti’nin Kuruluşu (1789-1867), İstanbul 1985.

Saffet, “Umûr-ı Bahriyye Nezâreti”, , IV/21 (1329), s. 1350.

Enver Ziya Karal, “III. Selim Devrinde Osmanlı Bahriyesi Hakkında Vesîkalar”, , III (1943), s. 204 vd.

İsmet Parmaksızoğlu, “Kaptan Paşa”, , VI, 210.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1991 yılında İstanbul’da basılan 4. cildinde, 511-512 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER