https://islamansiklopedisi.org.tr/balebekki
Ba‘lebek (Baalbek) kadısı olan babasına nisbetle İbn Kādî Ba‘lebek diye de anılan Bedreddin el-Ba‘lebekkî aynı şehirde dünyaya geldi, doğum tarihi bilinmemektedir. İlk tahsilinden sonra Şam’a yerleşti ve tıp ilmiyle ilgilenmeye başladı. Dahvâr lakabıyla tanınan hocası Mühezzebüddin Abdürrahîm b. Ali’nin (ö. 628/1230) derslerine devam ederek öğrenimini tamamladı. Bu süre zarfında tıptan başka ilimlerle hiçbir şekilde ilgilenmedi. Hocasının yazdığı el-İstifrâġ adlı risâleyi (Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 574, vr. 118b-125b) derste birkaç arkadaşının yüzünden okumasından sonra Ba‘lebekkî’nin ezbere okuduğu rivayet edilmektedir ki bu durum onun ne derece güçlü bir hâfızaya sahip olduğunu göstermektedir.
Mühezzebüddin ed-Dahvâr’ın refakatinde bir müddet Eyyûbî sultanlarından el-Melikü’l-Eşref Mûsâ’nın (ö. 635/1237) hizmetinde bulundu ve maiyetinde seferlere katıldı. Daha sonra Rakka Hastahanesi tabipliğine tayin edildi ve orada Rakka’nın havasına, sağlık şartlarına dair Mizâcü’r-Raḳḳa adlı eserini yazdı (İA, IX, 609). Rakka’da Zeynüddin el-A‘mâ’dan da felsefe (hikmet) dersleri alan Ba‘lebekkî birkaç yıl sonra Şam’a döndü. el-Melikü’l-Eşref Mûsâ’nın ölümünün ardından kargaşalık döneminde el-Melikü’l-Cevâd Yûnus (ö. 641/1243), bilgi ve maharetine güvendiği Ba‘lebekkî’yi reîsületıbbâ tayin etti. Ba‘lebekkî bu göreve başlamasını müteakip tıp ilminin o günlerde zedelenmiş olan itibarını kendi maddî katkısı ve yoğun çabalarıyla yükseltmeye çalıştı; bu arada Atabeg el-Melikü’l-Âdil Nûreddin Zengî’nin yaptırmış olduğu Şam Hastahanesi’ni masraflarını bizzat karşılayarak genişletti ve hastalara hizmet imkânlarını arttırdı. Ba‘lebekkî daha sonraki Eyyûbî sultanlarından da saygı görmüş ve aynı vazifede bırakılarak büyük nimet ve iltifatlara mazhar kılınmıştır.
Ba‘lebekkî tıp ilmi dışında, hayatının ileriki dönemlerinde diğer İslâmî ilimlerle de meşgul oldu. Evinin yakınında bulunan Kılîciyye Medresesi’nde bir öğrenci gibi fıkıh ve edebî ilimler tahsil etti; Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi. Ayrıca devrinin dil âlimlerinden Ebû Şâme el-Makdisî’den (ö. 665/1267) tefsir ve kıraat dersleri aldı. Bütün ömrünü ibadetle ve ilmî araştırma yapmakla geçiren Ba‘lebekkî’nin ölüm tarihinin 650 ile 660 arasında olabileceği bazı kaynaklarda belirtilmektedir. Ancak biyografisini diğerlerinden daha uzun veren çağdaşı İbn Ebû Usaybia (ö. 668/1270) vefatından bahsetmemektedir. Alâeddin el-Gazûlî’nin (ö. 815/1412-13) Meṭâliʿu’l-büdûr (I, 173) adlı eserinde ise baskı veya nüsha hatasından dolayı ölüm tarihi 975 olarak gösterilmektedir. Gazûlî’nin vefat tarihi dikkate alındığında Ba‘lebekkî’nin ölüm yılı olarak verilen 675’in 975 şeklinde yazılmış veya okunmuş olması muhtemeldir. Hayranlarından biri olan İbn Ebû Usaybia onun ilim ve zekâsından, ahlâkından, iyilik ve yardım severliğinden bahsetmektedir.
Ba‘lebekkî yukarıda zikredilen Mizâcü’r-Raḳḳa adlı eserinden başka Emîr Seyfeddin el-Müşidd’e (ö. 656/1258) ithaf ettiği (İbn Ebû Usaybia, s. 755) kalp hastalıkları ve tedavi yöntemlerinden bahseden Müferriḥu’n-nefs ve yine tıbba dair Kitâbü’l-Milḥ (veya Mülaḥ) fi’ṭ-ṭıb adlı eserleri de telif etmiştir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde Bedreddin İbn Kādî Ba‘lebek adına kayıtlı Kitâbü Sürûri’n-nefs ve müferriḥuhâ (Ayasofya, nr. 3637, 48 varak) adındaki eser ile Köprülü Kütüphanesi’nde İbn Sahnûn (ö. 694/1295) adına kayıtlı Kitâbü Müferriḥu’n-nefs (nr. 982, 41 varak) adındaki eser arasında, yedinci bölüm ile onuncu bölümün yer değiştirmesi dışında hiçbir fark yoktur. Köprülü nüshasının ilk varağında (1b) müellif adının yer alması ve istinsah tarihinin (883/1478) verilmesi, buna karşılık Süleymaniye nüshasında yazar adının birinci varağın ön yüzüne (1a) yazılması, istinsah tarihinin verilmemesi şüphe uyandırmakta ve eserin İbn Sahnûn’a ait olma ihtimalini daha da kuvvetlendirmektedir. Ayrıca Brockelmann’ın Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 3631) olduğunu kaydettiği Taḳdimetü’l-maʿrife adlı şerhi Ba‘lebekkî’ye nisbet etmesi de doğru değildir (GAL Suppl., I, 368; GAL [Ar.], IV, 112). Çünkü bu şerh, çeşitli yazmalarından anlaşıldığı üzere (Nuruosmaniye Ktp., nr. 3524, 3525; Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu, nr. 574, vr. 88b-116b) Ba‘lebekkî’nin hocası Mühezzebüddin ed-Dahvâr’a ait olduğu gibi Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 3631) kayıtlı eser de çoğunlukla Sâbit b. Kurre (ö. 288/901) ile Huneyn b. İshak’ın (ö. 260/873) tercümelerini ihtiva eden Risâle fî tafṣîli aḥvâli kütübi Câlînûs ve Kitâbi’l-Cevâmiʿ min kütübi Câlînûs adında bir risâle olup Ba‘lebekkî ile bir ilgisi yoktur.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Ebû Usaybia, ʿUyûnü’l-enbâʾ, s. 751-755.
İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, IX, 293-294.
Alâeddin el-Gazûlî, Meṭâliʿu’l-büdûr, Kahire 1299, I, 173.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1463, 1772, 1783.
Kāmûsü’l-a‘lâm, II, 1255.
Brockelmann, GAL, I, 647; Suppl., I, 368.
a.mlf., GAL (Ar.), IV, 112.
el-Ḳāmûsü’l-İslâmî, I, 329.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, XII, 299.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), VII, 256.
Hasan Abbas Nasrullah, Târîḫu Baʿalbek, Beyrut 1404/1984, II, 551-554.
E. Honigmann, “Rakka”, İA, IX, 609.