https://islamansiklopedisi.org.tr/baruni-suleyman-pasa
Trablusgarp’a bağlı Kâbâv’da doğdu. Cebelinefûse’nin eski ve köklü bir Berberî ailesine mensuptur. Tunus, Cezayir ve Mısır’da eğitim gördükten sonra ülkesine döndü. Ayrılıkçı fikirlere sahip olduğu ve bir İbâzî imamlık kurmak gayesiyle çalıştığı için Osmanlı hükümetinin takibatına mâruz kaldı, fakat daha sonra affedildi. İstanbul’da oturması istendiği halde o Kahire’ye kaçtı. Kurduğu bir matbaada eski İbâzî eserlerini neşretti ve bir gazete çıkardı, 1908’e kadar orada kaldı. Daha sonra Cebel sancağını temsilen Meclis-i Meb‘ûsan’a girdi. İstanbul’a gelip yoğun bir çalışmayla iki ay gibi kısa bir sürede Türkçe’yi öğrendi. İtalyanlar 1911’de Trablusgarp’ı işgal edince Libya’ya döndü ve Arap mukavemet harekâtının öncüsü oldu. 1912’de Lozan’da Osmanlılar’la İtalyanlar arasında anlaşma imzalandıktan sonra da faaliyetlerine devam etti. Bârûnî 1913’te İstanbul’a dönünce kendisine “paşa” unvanı verilerek Meclis-i A‘yân’a seçildi. Osmanlı Devleti 1914’te I. Dünya Savaşı’na girince Bârûnî, Enver Paşa’nın kardeşi Nûri Bey ile Selum’a (Sollum) gönderildi. Burada Senûsîler’in lideri Ahmed eş-Şerîf’i İngilizler’e karşı harekete geçmeye teşvik etti. Ancak Senûsî’yi İngilizler’e mukavemete zorladığı anlaşılınca tutuklandı. 1915’te hapishaneden kaçtı. 1916’da Trablusgarp askerî valiliğine tayin edildi ve bir denizaltıyla Misurata’ya çıktı. Bu sırada İtalyanlar’ın durumu kötüydü ve Trablusgarp’ta müdafaaya çekilmişlerdi. Fakat Araplar da aynı şekilde karışıklık içindeydiler, kabileler kendi aralarında savaşıyorlardı. Bârûnî kabileler arasında birliği sağlamayı başardıysa da 1917’de İtalyanlar’a mağlûp oldu. Milliyetçiler Wilson prensiplerinin etkisinde kalarak Trablus Cumhuriyeti’ni kurdular. İtalyanlar 1 Haziran 1919’da bu cumhuriyete devlet statüsü verdiler. Batı Cebel’de bir Berberî emirliği kurma sevdasında olan Bârûnî kaypak tutumu sebebiyle 1921’de Trablusgarp’tan uzaklaştırıldı. Bir müddet Avrupa ve Hicaz’da dolaştıktan sonra Sultan Saîd b. Teymûr’un daveti üzerine Maskat’a gitti ve 1938’de geniş yetkilerle müsteşar tayin edildi. Burada hastalanıp Bombay’a gitti ve orada öldü. İbâzıyye mezhebine mensup olan Bârûnî’nin el-Ezhârü’r-riyâżiyye fî eʾimmeti ve mülûki’l-İbâżıyye adlı eseri 1324’te Kahire’de yayımlanmıştır. Ayrıca bir divanı vardır.
BİBLİYOGRAFYA
Serkîs, Muʿcem, I, 515.
Ziriklî, el-Aʿlâm, III, 192.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, IV, 268-269.
Ali Yahyâ Muammer, el-İbâżıyye fi’l-Cezâʾir, Kahire 1399/1979, bk. İndeks.
Ammâr Tâlibî, Âs̱âru İbn Bâdîs, Beyrut 1403/1983, IV, 149-150.
Celâl Yahyâ, el-ʿÂlemü’l-ʿArabiyyü’l-ḥadîs̱, Kahire 1985, II, 633.
el-Ḳāmûsü’l-İslâmî, I, 253-254.
OM, XIV/8 (1934), s. 392-396; a.e., XVIII/10 (1938), s. 563-564; XX/5 (1940), s. 326-327.
L. Veccia Vaglieri, “al-Bārūnī”, EI2 (İng.), I, 1070-1071.