https://islamansiklopedisi.org.tr/bayezid-halife
Babasının adı Abdullah’tır. Doğum tarihi belli değildir. Bâyezîd-i Rûmî ve Derviş Bayezid diye de bilinir. Çelebi Halife adıyla meşhur olan mürşidi Cemâl-i Halvetî’nin işareti üzerine Edirne’ye gelip yerleşti. Kendisi için Kıyık Mezarlığı yanında bir tekke yaptırıldı. Tekkeye gelir getirmesi için bir de köy vakfedildi. Vefatına kadar Edirne’de yaşadı ve tekkesinin civarına defnedildi. Ölüm tarihi hakkında kaynaklarda değişik rakamlar verilmekle birlikte kendisi Sırr-ı Cânân adlı eserini 1516’da yazdığını ifade ettiğine göre bu tarihten sonra vefat etmiş olmalıdır.
Bayezid, zühd, takvâ ve irfanı ile tanındığından mertebesinin Bâyezîd-i Bistâmî’ye (ö. 234/848) yakın olduğunu belirtmek için kendisine Bâyezîd-i Sânî de denilir. Câmî’den çevirdiği, “Kendi hüsnün hûblar şeklinde peydâ eyledi / Çeşm-i âşıktan dönüp anı temâşâ eyledi” beyti Türk tasavvuf edebiyatının en tanınmış mısralarındandır. Muhyî adlı bir müridinin telif ettiği Dâire-i Cihannümâ (İÜ Ktp., TY, nr. 1533) adlı eserde Bayezid Halife hakkında bazı bilgiler mevcuttur.
Eserleri. 1. Sırr-ı Cânân. İbnü’l-Arabî’nin Fuṣûṣü’l-ḥikem’ine yazdığı şerhin manzum hâşiyesi olan bu eseri bir dostunun Türkçe bir eser yazmasını teklif etmesi üzerine kaleme almıştır. Şiir tekniği, vezin ve kafiye açısından aksayan yönleri bulunmasına rağmen tasavvuf tarihi bakımından önemli bir eser olan Sırr-ı Cânân 5500’ü aşkın beyitten meydana gelmiştir. Eserin yazma bir nüshası Millet Kütüphanesi’ndedir (Ali Emîrî, Manzum, nr. 937).
2. Secencelü’l-ervâḥ. Fâtiha sûresinin tefsiri olan eserin yazma bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Hâlet Efendi ilâvesi, nr. 3/1, vr. 3b-39a).
Kaynaklarda zikredilen Beyânü’l-esrâr, Ḥâşiyetü Envâri’t-tenzîl, Ḥâşiye ʿalâ Fuṣûṣi’l-ḥikem, Risâletü’l-vücûd, Şerḥu’n-nuṣûṣ, Ṭûru Sînâ, Şerḥu’l-Fuṣûṣ, Şerḥu’l-Mes̱nevî adlı Arapça eserleri günümüze ulaşmamıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Taşköprizâde, eş-Şeḳāʾiḳ, s. 368 vd.
Muhyî, Dâire-i Cihannümâ, İÜ Ktp., TY, nr. 1533.
Latîfî, Tezkire, s. 58.
Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 371.
Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârîh, II, 595.
Kâtib Çelebi, Süllemü’l-vüṣûl ilâ ṭabaḳāti’l-fuḥûl, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1887, vr. 60b.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 455; II, 980, 986, 1118, 1263.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 230.
Osmanlı Müellifleri, I, 40.
Ergun, Türk Şairleri, II, 748-750.