https://islamansiklopedisi.org.tr/bayur-yusuf-hikmet
İstanbul’da doğdu. Sadrazam Kıbrıslı Kâmil Paşa’nın torunudur. Babasını küçük yaşta kaybettiği için dedesinin yanında ve himayesinde yetişti. İlk ve orta eğitimini İstanbul’da, yüksek tahsilini Paris’te yaptı.
Türkiye’ye döndükten sonra Galatasaray Lisesi’nde öğretmenliğe başladı. 1920 yılında Kurtuluş Savaşı’na katılmak üzere Ankara’ya gitti ve Dışişleri Bakanlığı’nda görev aldı. İyi yabancı dil bildiği için kısa zamanda kendisini kabul ettirdi ve dış siyasetin belirlenmesinde önemli rol oynadı. Lozan Konferansı sırasında İsmet Paşa’nın müşavir kadrosunda yer aldı; 1925’ten sonra dış ülkelerde görev yapmaya başladı. 1927 yılında Belgrad orta elçiliğinden sonra cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği yaptı. Ardından Afganistan büyükelçiliğinde bulundu. İlmî çalışmalarına Türk Tarih Kurumu üyesi olarak bu sıralarda başladı. Fakat daha önce Ankara’daki ilk memuriyet günlerinde Sevr Antlaşması’nı protesto eden Ankara hükümetinin haklılığını göstermek için imzasız olarak Türk Muâhede-i Sulhiyyesi ve Mâhiyyet-i Hakîkiyyesi (İstanbul 1336) adlı risâleyi kaleme almıştı.
Esas siyasî hayatı 1933’te Manisa milletvekili olunca başladı. Kısa süren Maarif vekilliği sırasında üniversite reformu yapıldı ve üniversitelerde inkılâp tarihi derslerinin mecburi olarak okutulması kabul edildi. İlk dersi 4 Mart 1934 günü İstanbul Üniversitesi’nde bizzat kendisi verdi. Atatürk’ün ölümü üzerine yeni cumhurbaşkanı adayını belirlemek için toplanan Cumhuriyet Halk Partisi meclis grubu toplantısında 323 kişi arasında oyunu İsmet İnönü’ye vermeyen tek mebus oldu. Daha sonra Ankara Üniversitesi’nin çeşitli fakülte ve yüksek okullarında Türk inkılâp tarihi dersleri veren Bayur siyasî tarih profesörlüğüne, bir süre sonra da Hint tarihi ordinaryüs profesörlüğüne tayin edildi.
Çok partili siyasî hayata geçilince İnönü’ye karşı sert bir muhalefete girişti. Devrin gazetelerinde oldukça etkili siyasî yazılar yazdı. Millet Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı ve bu partinin genel başkanlığına kadar yükseldi. Daha sonra Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili olarak Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Ancak iktidar partisinin din ve vicdan hürriyeti çerçevesinde din eğitimine vermek istediği önemi benimsememiş ve meselâ din derslerinin ortaokullarda okutulmasına karşı çıkmıştır. Bayur bu düşünce ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdiği bir soru önergesinde, din eğitiminin modern Türkiye’nin geleceği için tehlikeli olabileceğini belirtmiştir (Ogan, s. 90). Bayur ayrıca ibadet dilinin Türkçe olmasının gerektiğini savunmuştur (“İbadet Dili”, s. 151-153). 27 Mayıs 1960’ta gerçekleştirilen askerî harekât sırasında tutuklanan Bayur, devrin iktidar partisi ileri gelenleriyle birlikte Yassıada mahkemesinde yargılandı ve mahkûm edildi. Fakat bir süre sonra çıkarılan af kanunu ile serbest bırakıldı. Daha sonraki hayatı boyunca aktif siyasete girmedi. 1961 anayasasından sonra tartışmaya açılan ve yayılmaya başlayan sol fikirlerin karşısına sert bir şekilde çıktı ve bu fikrin taraftar bulmaması için gazete ve dergilerde seri makaleler yazdı. 6 Mart 1980 tarihinde İstanbul’da öldü.
Eserleri. 1. Türk İnkılâbı Tarihi (Ankara 1940-1967). Üç cilt halinde on kitaptan oluşan bu eser 1878 Berlin Muahedesi ile başlar, I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar gelir.
2. Hindistan Tarihi (Ankara 1946, 1947, 1950). Hindistan’la ilgili çalışmalarına Kâbil elçiliği sırasında başlayan yazar bu çalışmalarını Türk Tarih Kurumu’nun neşretmeyi amaçladığı “Türk Tarihinin Ana Hatları” serisinde değerlendirmiş, daha sonra da bunları Hindistan Tarihi adlı kitabında toplamıştır. Üç ciltten oluşan bu eserin I. cildi İlkçağ’lardan başlayarak Gurkanlı Devleti’nin kuruluşuna kadar, II. cildi Gurkanlı Devleti’nin büyüme devri (1526-1737), III. cildi Nâdir Şah Avşar’ın akınından bağımsızlık ve Cumhuriyet devrine kadar (1737-1949) gelir. Son cilt, kuruluşundan son zamanlarına kadar Afganistan tarihini de ihtiva eder.
3. Yeni Türkiye Devleti’nin Haricî Siyaseti (İstanbul 1942). Bayur’un üniversitede okuttuğu inkılâp tarihi derslerinin notlarından oluşmaktadır.
4. Atatürk, Hayatı ve Eseri (Ankara 1963). Bu kitapta doğumundan Samsun’a çıkışına kadar Mustafa Kemal’in hayatı anlatılmaktadır.
5. XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve Acun Siyasası Üzerindeki Etkileri (Ankara 1974).
Humâyunnâme ve Vekāyi‘ (Babur’un Hâtıratı) adlı eserlerin önsöz ve girişlerini de yazan Bayur, Türk Tarih Kurumu Belleten’inde pek çok makale neşretmiş ve Türk Tarih kongrelerine ilmî tebliğlerle katılmıştır. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çeşitli zamanlarda Bayur’un eserlerinin tıpkıbasımlarını yapmıştır.
1927 yılında Mustafa Kemal Paşa’nın Nutuk’unu hazırladığı sıralarda en büyük yardımcıları arasında bulunan Y. Hikmet Bayur hayatı boyunca onun yolundan ayrılmamıştır. Atatürk’ün “Bursa Nutku” diye adlandırılan konuşmasının hiçbir zaman yapılmadığını savunanların başında geliyordu. Laik eğitim ve öğretimden ömrü boyunca vaz geçmemiş, dil ve din alanlarında derhal reformlar yapılmasını isterken eserlerinde yeni kelimeleri de aşırıya varan bir ısrarla kullanmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
M. Raif Ogan, İslâm Hukuku, İstanbul 1956, s. 8, 37, 90.
Hikmet Bayur, “İbadet Dili”, Necati Lugal Armağanı, Ankara 1968, s. 151-158.
Mahmut H. Şakiroğlu, “Ord. Prof. Yusuf Hikmet Bayur”, Türk Tarih Kurumu, Kuruluş Amacı ve Çalışmaları, Ankara 1983, s. 355-363.
a.mlf., “Ord.Prof. Yusuf Hikmet Bayur, 1891-1980”, Ord. Prof. Yusuf Hikmet Bayur’a Armağan, Ankara 1985, s. 1-34.
İsmail Arar, “Prof. Hikmet Bayur ve Yayınlanmamış Bir Araştırması”, a.e., s. 43-74.
Perihan Arıburun, “Hikmet Bayur”, a.e., s. 75-79.
Tekin Arıburun, “Sayın Hikmet Bayur’u Anarken”, a.e., s. 341-342.
Hilmi Kâmil Bayur, “Hikmet Bayur’un Yaşantısından Bazı Çizgiler”, a.e., s. 35-41.
a.mlf., “Kaybettiğimiz Değerli Bilim Adamı Hikmet Bayur”, Tarih ve Edebiyat Mecmuası, Ankara 1981, s. 32-36.