https://islamansiklopedisi.org.tr/berbera
Aden körfezinin güney sahilinde 10° 26' kuzey paraleliyle 45° 02' doğu meridyeninin kesiştiği noktada kurulmuştur. Şehrin adı o yörede yaşayan Berberâ, Berbâre yahut Berâbi denilen topluluktan gelmekte ve bulunduğu bölge de bu adla anılmaktadır; aynı şekilde Aden körfezine de Bahrü Berberâ yahut Halîcü’l-Berberî adı verilmiştir (İA, II, 524). İslâm coğrafyacıları Berberâ ve burada yaşayan Berberâlar üzerinde durmuşlardır. Yâkūt (ö. 1229), Aden körfezinin güney sahilinde yaşayanlara izâfeten şehre Berberâ adının verildiğini, burada diğer yerlerde bulunmayan vahşi av hayvanlarının yaşadığını, halkın siyahî ve avcılıkta maharet sahibi olduklarını ve zehirli ok kullandıklarını söyler. İbn Saîd el-Mağribî (ö. 1286), Berberâ’nın Berâber ülkesinin merkezi ve ahalisinin de çoğunlukla müslüman olduğunu belirtir. Ebü’l-Fidâ da (ö. 1331) aynı bilgileri tekrarlar; İbn Battûta (ö. 1355) ise Berberâlar’ın Şâfiî mezhebine bağlı olduklarını haber verir.
Ortaçağ’da mâmur bir şehir olan Berberâ’nın önemi, XIX. yüzyılın sonlarına doğru Batı ülkelerinin, Kuzeydoğu Afrika’nın Avrupa-Uzakdoğu ticaretinde oynadığı rolden dolayı bu bölgeyle ilgilenmeye başlamaları üzerine artmıştır. Aynı yıllarda burada ekimden marta kadar devam eden bir pazarın kurulması da şehrin önemini bölgede ve milletlerarası ticarette öne çıkarmıştır. Afrika’nın içlerinden gelen kervanlar fildişi, deve tüyü, altın, canlı hayvan, deri gibi ticaret eşyaları getirerek bunları Basra körfezi, Hindistan ve Arap yarımadasından gelenlerin getirdikleri kumaş ve çeşitli ürünlerle değiştirirlerdi. Şehrin coğrafî mevkii bu pazarın gelişmesinde etken olmuştur. Seyyahların verdikleri bilgilere göre XIX. yüzyılın ikinci yarısında Berberâ 7500-8000 nüfuslu, fakir, birkaç bin çadır ve kulübeden müteşekkil bir yerdi. 1920’lerde nüfusu 20.000’e, günümüzde ise yaklaşık 65.000’e çıkmıştır. Halkını yerlilerle Arabistan yarımadasından buraya gelen göçmenler meydana getirmekte, nüfusu pazar dolayısıyla ekim ve mart ayları arasında artmaktadır. Halk ticaret, balıkçılık ve hizmet sektörlerinde çalışmaktadır.
Somali’nin beş büyük şehrinden biri olan Berberâ, stratejik konumu ve ticaretteki yeri dolayısıyla büyük bir öneme sahiptir. Sovyetler Birliği 1975’te burada bir hava üssü kurmuşsa da üs Etiyopya-Somali savaşından sonra boşaltılmış ve burayı 1980’den itibaren Amerika Birleşik Devletleri kullanmaya başlamıştır. Berberâ’daki liman ve havaalanı ülkenin iç ve dış ticaretinde önemli rol oynamaktadır. Şehir karayoluyla da ülkenin iç bölgelerindeki Hercîsâ (Hargeisa) ve Burco’ya bağlanmış durumdadır. İklimi sıcak ve rutubetli olduğundan yaz aylarında nüfusun önemli bir kısmı iç kesimlerdeki serin ve yüksek yerlere çıkar. Berberâ aynı zamanda Sâlihiyye ve Kādiriyye tarikatlarının bölgedeki merkezlerinden biridir ve burada Abdülkādir-i Geylânî’nin bir makamı bulunmaktadır.
Berberâ’nın tarihiyle ilgili fazla bilgi yoktur. İslâm’ın ilk dönemlerinden itibaren Arabistan yarımadasından buraya gelen müslümanlar İslâm dininin bölgede yayılmasında rol oynamışlardır. Halk arasında, şehrin doğusundaki bir mezarlıkta bulunan üç ayrı seyyid kabrinin buranın kurucularına ait olduğu rivayeti yaygındır. Arabistan’dan bölgeye yönelen müslümanların göçü sonunda Zeyla‘da ve Makdişu’da müslüman sultanlıklar kuruldu. Bunlardan Adel-Zeyla‘ Sultanlığı XIII. yüzyılda genişleyerek Berberâ’yı ve Harar’ı sınırlarına dahil edip Harar’ı merkez haline getirdi. XIV. yüzyılda gücünün zirvesine erişen bu İslâm devleti, İmam Ahmed el-Mücâhid’in (1506-1543) idaresi sırasında Habeşistan Krallığı’na cihad açarak Müslümanlığın bölgede yayılmasına hizmet etti. Habeşler’in yardıma çağırması üzerine bölgeye gelen Portekizliler 1528’de Berberâ’yı yağmaladılar. Daha sonra bölgede ilerleyişini sürdüren İmam Ahmed, Portekizliler’den yardım alan Habeşler’e yenilince (1541) Osmanlılar’dan yardım istedi ve isteğinin kabulü üzerine onlarla bir ittifak yaptı. 1542’de Yemen Beylerbeyi Mustafa Paşa kumandasında bir ordunun İmam Ahmed’in yardımına gönderilmesiyle Portekizliler ağır bir yenilgiye uğratıldılar ve böylece Osmanlı Devleti bu bölge ile ilgilenmeye başlamış oldu. Fakat devamlılık göstermeyen bu ilgi, İmam Ahmed’in ertesi yıl Habeşistan-Portekiz müttefik gücüne yenilmesi ve öldürülmesi üzerine kesildi ve Portekizliler’in yardımıyla bölgeyi ele geçiren Habeşler Berberâ’ya da hâkim oldular.
Bölgedeki karışıklıklar ve çatışmalar şehrin önemini ve gücünü zayıflattı. XVII. yüzyılda Zeyla‘ ile birlikte Moha şeriflerine bağlanan Berberâ, 1827’de ilk İngiliz-Somali antlaşması imzalanıncaya kadar önemi iyice azalarak unutuldu. XIX. yüzyılın ilk yarısında Aden körfezi sahillerine gelen Avrupalılar’ın bölgede soyulmaları üzerine adı yeniden duyuldu. 1840’ta İngiltere Zeyla‘ idarecisi ile, Doğu Hindistan Şirketi’ne ait gemilerin Berberâ sahillerinde demirleme haklarını garanti altına alan bir antlaşma imzaladı. Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla bölgedeki önemi artan Kızıldeniz ve Aden körfezinin rakip bir devletin eline geçmesini istemeyen İngiltere Mısır’ı teşvik ederek Berberâ’yı işgal ettirdi (1875). Daha önce Hidiv İsmâil Paşa’nın isteği üzerine Kızıldeniz sahilindeki Sevâkin (Suakin), Masavva‘ ve Zeyla‘ ile birlikte Berberâ’nın idaresi Osmanlı Devleti tarafından bir fermanla Mısır’a bırakılmıştı (1865). Mısır’a verilen bu yerlerin devlet arazisinden olduğu belirtilerek emniyet ve gümrük işleri için muhafız ve memurlar görevlendirilmiş ve İngiltere’nin burada yerleşmesine kadar devam eden bir idare teşkil edilmişti. Fakat Osmanlı Devleti buradaki görevlilerle ne ilgilenebilmiş ne de yardım gönderebilmiştir. Mısır’ın Berberâ’yı uzun zaman elinde tutması mümkün olmadı. 1877’de İngiltere ile Mısır arasında yapılan bir antlaşmaya göre Berberâ serbest liman haline getirildi ve böylece İngiltere burada Osmanlılar’ın hâkimiyet iddiasını kabul etmiş oldu. Fakat mehdî hadisesini fırsat bilen İngiltere Zeyla‘ ile beraber Berberâ’yı da işgal etti ve buradaki kabilelerle anlaşmalar yaparak şehre yerleşti (1884); bölgede Berberâ merkez olmak üzere İngiliz Somalisi adıyla bir himaye idaresi kurdu (1887). Sâlihiyye tarikatı şeyhi Muhammed b. Abdullah Hasan Berberâ’da İngilizler’e karşı cihad başlattıysa da başarılı olamadı. 1941’e kadar İngiliz Somalisi’nin merkezi olarak kalan Berberâ, bu idarenin 1 Temmuz 1960 tarihinde İtalyan Somalisi ile birleştirilip Somali Cumhuriyeti’nin kurulması üzerine bu devletin sınırları içerisinde yer aldı.
BİBLİYOGRAFYA
Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, I, 369-370; III, 164-165.
İbn Battûta, Seyahatnâme, I, 276.
Yağlıkçızâde Ahmed Rifat, Lugat-ı Târihiyye ve Coğrafiyye, İstanbul 1299, II, 83.
Géographie d’Aboulféda, II, 232.
Kāmûsü’l-a‘lâm, II, 1273-1274.
G. Ferrand, Relations de voyages et textes géographiques arabes, persans et turks relatifs à l’extrême-orient du VIIIe au XVIIIe siècles, Paris 1913 ⟶ Frankfurt am Main 1986, s. 321, 322, 323, 394.
Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nun Güney Siyaseti: Habeş Eyaleti, İstanbul 1974, s. 22-30, 150, 152-158.
“Berbera”, EAm., III, 568.
TA, VI, 152.
R. Hartmann, “Berberâ”, İA, II, 524-525.
I. M. Lewis, “Berberā”, EI2 (Fr.), I, 1207-1208.
a.mlf., “Berbera”, EBr., III, 498.