https://islamansiklopedisi.org.tr/boztepe-halil-nihat
Trabzon’da doğdu. Babası Hasan Efendi, annesi Mürüvvet Hanım’dır. İlk öğrenimini Zeytinlik mektebinde tamamladı. Trabzon Askerî Rüşdiyesi’nden sonra idâdîyi bitirdi. Ailesini geçindirmek için çalışmak zorunda kaldı. Türkçe öğretmenliği yaptığı Frerler Mektebi’nde derslere devam ederek Fransızca öğrendi. Bir yandan da Farsça öğrenmeye çalışıyordu. Daha sonra Trabzon Düyûn-ı Umûmiyye idaresine girdi (1898). 1903’te Düyûn-ı Umûmiyye Komiserlik Kalemi’ne tayin edilerek İstanbul’a yerleşti. Zamanla terfi edip burada müdür oldu (1922). Cumhuriyet’in ilânından sonra bu idarenin lağvedilmesi üzerine Osmanlı borçları meselesinin halli için Paris’e giden heyette yer aldı (1925). Dönüşünde III. devre Gümüşhane mebusu seçilerek meclise girdi (1927). VII. dönem sonuna kadar Trabzon mebusu olarak milletvekilliği yaptı (1947). 17 Şubat 1949’da Ankara’da öldü ve Cebeci Asrî Mezarlığı’na defnedildi.
Halil Nihat, bilhassa II. Meşrutiyet’ten sonra o dönemin Akşam, Alemdar, İstiklâl, Vakit ve Tanin gibi tanınmış gazete ve dergilerinde önce tercümeleriyle, daha sonra şiirleri ve edebî yazılarıyla adını duyurdu. Şairliği hiçbir zaman ciddi bir iş olarak görmemekle beraber ince ve zarif bir ruh taşıyan mısraları, onun geniş bir edebiyat bilgi ve kültürü ile tam bir şair hüviyetine sahip olduğunu göstermektedir. Devrinde hem aruz hem de hece veznini en iyi kullanan şairlerden biridir. Ancak daha ziyade mizah ve hiciv türünde eser vermesi isminin unutulmasına sebep olmuştur.
Şiirlerinde II. Meşrutiyet’ten itibaren ölümüne kadar geçen kırk yıllık bir devre içinde cereyan eden çeşitli siyasî ve sosyal olayları, bunlarla ilgili şahısları, devlet, sanat ve edebiyat adamlarını, çeşitli kuruluşları bütün yönleriyle bulmak mümkündür. 1908’den başlayarak Cumhuriyet devri de dahil ortaya çıkan aşırı akımları, ifrat ile tefrit arasında bocalayan inkılâp ve inkılâpçıları bir sanatçıya yakışır incelik ve dikkatle çekinmeden tenkit etmiştir. Ancak bu sebeplerle “geriye bağlı kalmak hatasıyla” suçlandığı gibi resmî ve özel çevrelerce de unutulmaya terkedilmiştir.
Eserleri. Şehbâl mecmuasında Alphonse Daudet’den “Değirmenimden Mektuplar” ile Ludovic Halevy’den “Rü’ya” adlı uzun hikâye ve Vakit gazetesinde “Küçük Efendi” adlarıyla neşredilen tercümeleri, Servet-i Fünûn, Diken ve Akbaba gibi devrin tanınmış edebiyat ve mizah dergilerinde bazan “Karga” takma adıyla yazdığı mizah yazıları dışında hepsi manzum olan eserleri şunlardır:
1. Sihâm-ı İlhâm (İstanbul 1921). Osmanlı İmparatorluğu’nda 1908’den Millî Mücadele’ye kadar geçen felâketli yılların acılarıyla kaleme alınmış 100’den fazla manzumeden meydana gelmektedir. Bu manzumelerde şairin diğer eserlerinde olduğu gibi daha ziyade sosyal mânada bir tenkit, hiciv ve alay hâkimdir.
2. Âyîne-i Devrân (İstanbul 1342/1924). 1920’li yılların İstanbul’unda cereyan etmiş hadiselerle ilgili manzumelerden, köprü geçiş parası, içki yasağı, tramvaylardan haremlik-selâmlık usulünün kaldırılması gibi çeşitli olaylarla, “Cumhuriyetnâme” başlığını taşıyan bölümde Cumhuriyet’in ilânı, meclis ve milletvekillerini konu alan mizahî şiirler ve Fuzûlî, Bâkî, Nef‘î ve Nedîm gibi divan şairlerinin şiirlerine yazılmış nazîrelerden meydana gelmektedir.
3. Mâhitâb (İstanbul 1341 r./1925). Çeşitli bölümler halinde siyasî mahiyette hicivlerden oluşan bu küçük eser muhtevasından dolayı bazı yazarlarca “Maytap” şeklinde de adlandırılmıştır.
4. Ağaç Kasidesi (İstanbul 1931). Bu eserinde dil devriminin ve dilcilerin yanlışlarını tenkit ederek onları ince esprilerle yermiştir. Uzun yıllar üzerinde çalışarak meydana getirdiği bu manzumeyi ilk neşrinden sonra genişletmiş, inkılâpların çeşitli yönlerini, adalet mekanizmasının bozukluğunu, kılık-kıyafet inkılâbının gülünç taraflarını, mâzi ve gelenek düşmanlığını, inkılâpçılık adına yapılan yanlışları hicveden 1500 beyitlik bir eser halinde daha sonra yeniden neşretmiştir (İstanbul 1947). Bu baskının sonuna eklediği “Anahtar” bölümünde metinlerin anlaşılmasını kolaylaştırmak maksadıyla bazı yabancı kelime ve tabirlerle şahıs ve eser adlarına yer vermiştir.
Halil Nihat Fransızca’dan yaptığı manzum ve mensur tercümelerde de büyük başarı göstermiştir. Bilhassa Alphonse Daudet çevirileriyle bu yazarın Türk okuyucusu tarafından tanınıp sevilmesini sağlamış, onun Tartarin de Tarescon adlı romanını Taraskonlu Tartaren adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 1336, 1938). Ayrıca Nedîm divanını yirmi yedi yazma nüshayı karşılaştırarak baskıya hazırlayan Halil Nihat, sonuna bir lugatçe ve Nedîm-i Kadîm Dîvançesi’ni de ekleyerek yayımlamıştır (İstanbul 1340 h./1338 r.). Baş tarafında da Ahmed Refik’in “Nedim’in Hayatı”, Fuad Köprülü’nün “Nedim’in Şiirleri” adlı incelemeleri yer almaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
T.B.M.M. Azasının Tercümeihal Kâğıdı, TBMM Arşivi, nr. 697.
M. Fuad Köprülü, Bugünkü Edebiyat, İstanbul 1924, s. 195-200.
İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, s. 1217-1222.
Gövsa, Türk Meşhurları, s. 72.
a.mlf., “Halil Nihad Boztepe”, AA, V, 1686-1687.
Yusuf Ziya Ortaç, Bir Varmış Bir Yokmuş: Portreler, İstanbul 1960, s. 161-166.
Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, s. 779-783.
Ömer Akbulut, Trabzon Meşhurları Bibliyografyası, Ankara 1970, s. 49, 235.
Akyüz, Modern Türk Edebiyatı, s. 188.
Kemâleddin Şenocak, Yanardağ Şairimiz Halil Nihad Boztepe, İstanbul [1989].
M. Salahaddin, “Şair Halil Nihad Bey Yeni Kitab’a Hayatını Anlatıyor”, Yeni Kitab, nr. 4, İstanbul 1927, s. 2-7.
M. Behçet Yazar, “Halil Nihad”, Yedigün, XIV/350, İstanbul 1939.
Halide Edip Adıvar, “Ağaç Kasidesi”, Akşam, İstanbul 15 Ocak 1948.
Fazıl Ahmet Aykaç, “Bir Zerafet Meşceresi”, Akşam, İstanbul 18 Ocak 1948.
Fevziye Abdullah Tansel, “Halil Nihad Boztepe’nin Mizâhî Yazılarında Kullandığı Gözden Kaçan İğreti Adı”, KAM, XIV/4 (1985), s. 70-76.
Mustafa Uzun, “Boztepe, Halil Nihad”, TDEA, I, 463-464.