https://islamansiklopedisi.org.tr/celali-takvimi
Sultan Melikşah’ın lakabı olan Celâlüddevle’den dolayı bu adı alan takvim ayrıca Melikî olarak da adlandırılır. Başlangıç günü 9 Ramazan 471 Cuma’dır (15 Mart 1079, Greenwich zamanına göre 21 Mart).
Selçuklu idaresinde yer alan bugünkü İran’da kullanılan Yezdicerd takvimi, eski Mısır takviminden alınma, her biri otuzar gün çektirilen on iki ay, artı beş gün eklemeli, toplam 365 tam günlü bir takvimdi. Başlangıcı, III. Yezdicerd’in tahta çıkış yılının yıl başı olan 16 Haziran 632 (yaz gün dönümü günü) idi. Bu takvim, 365 1/4 günlü İskender (Jülyen) takvimine göre yılda 1/4 gün hesabıyla dört yılda bir gün gerilemekteydi. Böylece yılbaşı olan 1 Ferverdîn, 636 yılında 15 Haziran’a, 640’ta 14 Haziran’a, 644’te 13 Haziran’a... 1064’te 29 Şubat’a, 1065’te 28 Şubat’a, 1069’da 27 Şubat’a, 1073’te 26 Şubat’a ve 1077’de 25 Şubat’a düşmüştü. Yine bu yıllarda ilkbahar ılınımı günü olan 15 Mart, Ferverdîn’in 15, 16, 17, 18 ve 19. günlerine gelir olmuştu. Jülyen takviminin adı değiştirilmiş bir şekli olan İskender takvimi de bu ölçüde olmamakla birlikte yanılgılı idi; meselâ ilkbahar ılınımı 632’de 18 Mart’a gelirken 134 (veya 128) yılda bir gün gerileyerek 17, 16 ve Melikşah döneminde de 15 Mart’a düşmüştü. Buna karşılık yılbaşının her yıl mevsimler yılının belli bir gününe denk düşmesi ve binyıllar boyunca da değişmeksizin böyle kalması, gökbilimcilerin en çok istedikleri bir şeydi. Geçmişte bilginlerin bu isteği gerçekleştirmeye yönelik çalışmaları hep başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu defa Selçuklu Sultanı Celâleddin Melikşah’ın takvimin düzeltilmesi yolundaki emri üzerine Ömer Hayyâm’ın başkanlığında Ebü’l-Muzaffer İsfizârî, Meymûn b. Necîb el-Vâsıtî, Abdurrahman Hâris ve Muhammed Hâzin’den teşekkül eden bir kurul oluşturuldu. Kurul Yezdicerd ve İskender takvimlerini inceledikten sonra bunları düzeltmek yerine yeni bir takvim tertibine karar verdi ve sonuç olarak Celâlî takvimi ortaya çıktı.
Celâlî takvimi konusunda en eski kaynaklardan biri olan Zîc-i Uluġ Bey’den (düzenlenişi 1436’dan sonra) edinilen bilgilere göre (I. konu, bölüm 5), bu takvimin başlangıcı hicrî 9 Ramazan 471 Cuma (15 Mart 1079), yıl başı güneşin Koç burcuna giriş günü, yani ilkbahar ılınımı günüdür. Ayları bazı bilginlere göre güneşin on iki burca girişi günlerinde başlar; bazılarına göre ise -eski Mısır takviminde olduğu gibi- her biri otuzar günlük on iki ay, artı beş ya da altı ekleme günlüdür. Ay adları eski Fars takvimindeki gibidir; ancak sonlarına “kadim” yerine “celâlî” kelimesi getirilmektedir. Bu takvimde yılbaşı gününü ilkbahar ılınımı gününde tutmak için dört yılda bir gün artıklama getirilir, ancak altı yedi defa dört yılda bir artıklamanın ardından bir defa 5. yıl artıklanır. Güneş Koç burcu başlangıcına geldiği zaman yeni yıl girer ve dolayısıyla Celâlî yılı ilkbahar ılınımı noktasında (milâdî 21 Mart) başlar. Takvim yılının ilk günü veya yeni yılın ilk günü, öğle vakti güneşin Koç burcu noktasına geldiği zamandır.
Zîc-i Uluġ Bey’de mevsimler yılı ortalama süresi 365, 242, 534, 876, 543, 209, 876... gün olup 365,25 olan İskender yılının söz konusu yıl süresine göre yanılgı payı, 134 yılda bir gün olarak verilmektedir. Celâlî takvimi için başlangıç olan 1079 yılı ilkbahar ılınımı ölçümünün karşılaştırma için hangi ölçüme dayandırıldığı adı geçen zîcde belirtilmemiştir. Ancak bunun için 1079’dan 134’er yıl gerilere gidilirse 7 × 134 = 938 yılda 141 yılına varılır ki bu yıl (139/140 yılı), İlkçağ’ın ünlü gökbilimci-matematikçisi Batlamyus’un ılınımlar ve gün dönümü ölçümleri yılına çıkmaktadır.
Osmanlı döneminde devletin resmî takvimi demek olan “müneccimbaşı takvimleri” Celâlî takvimi düzeninde hazırlanırdı. Bunlarda her bir sayfa otuz günlük Celâlî aylarına ayrılmış, on iki aydan artakalan beş ya da altı ekleme gün de en sonda ayrı bir sayfaya alınmıştır. Yılbaşı, ilkbahar ılınımı günü olan “nevrûz-i sultânî” idi. Meselâ 374 Celâlî (1452 rûmî) yılı takvimi, 1 Ferverdîn mâh-ı Celâlî = 19 Safer 856 hicrî = 11 Mart 1764 İskender / 1452 Jülyen = 19 Tîr mâh-ı Kadîm 821 eski Fars - Yezdicerd = 20 Aram ay (= birinci ay) maymun yılı, Türk günüyle başlamaktadır. Celâlî yıllarının rûmî/milâdîye çevrilebilmesi için söz konusu olan yıla 1078 rakamının eklenmesi gerekmektedir. Meselâ 374 Celâlî yılı = 1452 rûmî yılına denk gelmektedir. Rûmî/milâdî yılından Celâlî’ye geçmek için de verilecek yıldan 1078 çıkarılmalıdır.
Celâlî takviminde yılbaşı, müneccimbaşı takvimlerinde olduğu gibi ya her yıl yeniden ölçümlenerek veya Ömer Hayyâm bilim kurulunun ortaya koymuş olduğu artıklama yöntemine göre belirlenmekteydi. Kurulun bu konuda nasıl bir uygulama yaptığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bu hususta değişik görüş ve yorumlar yapılmıştır. Meselâ Zîc-i Uluġ Bey’de kaydedildiği gibi, altı yedi kere 4. yıl ile ardından gelen 5. yılın artıklanması kuralı uygulanırsa altmış iki yıllık bir dönüşüm içerisindeki 4 8 12 16 20 24 (29) 33 37 41 45 49 53 57 (62). yılların artıklanacağı (366 gün çektirileceği) görülür. Böylece İskender takvimindeki altmış yılda on beş yıl yerine burada altmış iki yılda on beş yıl artıklanmaktadır. Bu durumda takvim yılı süresi 365 15/62=365, 241 935... gün olacaktır.
Kutbüddîn-i Şîrâzî’ye göre artıklanacak yıllar, yedi sekiz kere 4. yıl ile bunları takip eden 5. yıldır. Burada 4 8 12 16 20 24 28 (33) 37 41 45 49 53 57 61 65 (70). yıllar artıklanacaktır. Böylece İskender’deki altmış sekiz yıllık bir dönüşüm yerine yetmiş yıllık bir dönüşüm içerisinde on yedi yıl artıklanmış olacaktır.
Ahmed Cevdet Paşa ise 130 yılda otuz iki yerine otuz bir defa artıklama yapılmasını, Gazi Ahmed Muhtar Paşa da ardarda yedi kere 4. yılların ve ardından 5. yılın ve dolayısıyla 4 8 12 16 20 24 28 (33). yılların artıklanması gerektiğini belirtmektedir. Aynı düşüncenin Ahmed Şâkir Paşa tarafından da benimsendiği görülür. Bunların dışında kalan diğer bazı ilim adamları tarafından bir sıra altı, üç sıra yedi kere 4. yıllar ile bunları takip eden 5. yıl kuralı ortaya atılmıştır. Buna göre 4 8 12 16 20 24 (29) 33 37 41 45 49 53 57 (62) 66 70 74 78 82 86 90 (95) 99 103 107 111 115 119 123 (128) yılları artıklanmalıdır. Bu şekilde Jülyen’deki 128 yılda otuz iki yıl yerine 128 yılda otuz bir yıl artıklanmış olmaktadır. Bu Gregoryen takviminin artıklama usulüne de uygun düşmektedir. Çünkü Gregoryen’de 400 yıllık dönüşüm içerisinde her dört yılda bir artıklama yapılmakta, ancak 100, 200 ve 300 yılları artıklanmaksızın bırakılmaktadır. Böylece burada sekiz yıllık boşluklar oluşuyor. Celâlî takvimi artıklamasında ise artıklanacak yılların dağılımı boşluksuz gerçekleştirilmektedir. Bu durum Celâlî takvimini daha iyi bir konuma çıkarmaktadır.
Celâlî Takviminin Günümüzdeki Uygulaması | ||||
CELÂLÎ | MİLÂDÎ | |||
Aylar | 913-914 artık yıl 915-916 | 1991 | 1992 | 1993-94 |
(1) | 1 Ferverdîn mâh-ı Celâlî | 21 Mart | 20 Mart | 21 Mart |
(2) | 1 Ürdibehişt mâh-ı Celâlî | 20 Nisan | 19 Nisan | 20 Nisan |
(3) | 1 Hordâd mâh-ı Celâlî | 20 Mayıs | 19 Mayıs | 20 Mayıs |
(4) | 1 Tîr mâh-ı Celâlî | 19 Haziran | 18 Haziran | 19 Haziran |
(5) | 1 Mordâd mâh-ı Celâlî | 19 Temmuz | 18 Temmuz | 19 Temmuz |
(6) | 1 Şehrîver mâh-ı Celâlî | 18 Ağustos | 17 Ağustos | 18 Ağustos |
(7) | 1 Mihr mâh-ı Celâlî | 17 Eylül | 16 Eylül | 17 Eylül |
(8) | 1 Âbân mâh-ı Celâlî | 17 Ekim | 16 Ekim | 17 Ekim |
(9) | 1 Âzer mâh-ı Celâlî | 16 Kasım | 15 Kasım | 16 Kasım |
(10) | 1 Dey mâh-ı Celâlî | 16 Aralık 1992 artık yıl | 15 Aralık | 16 Aralık 1994-95 |
17 Dey mâh-ı Celâlî | 1 Ocak | 31 Aralık 1993 | 1 Ocak | |
18 Dey mâh-ı Celâlî | 2 Ocak | 1 Ocak | 2 Ocak | |
(11) | 1 Behmen mâh-ı Celâlî | 15 Ocak | 14 Ocak | 15 Ocak |
(12) | 1 İsfendârmâz mâh-ı Celâlî | 14 Şubat | 13 Şubat | 14 Şubat |
15 İsfendârmâz mâh-ı Celâlî | 28 Şubat | 27 Şubat | 28 Şubat | |
16 İsfendârmâz mâh-ı Celâlî | 29 Şubat | 28 Şubat | 1 Mart | |
17 İsfendârmâz mâh-ı Celâlî | 1 Mart | 1 Mart | 2 Mart | |
1 Ekleme | 15 Mart | 15 Mart | 16 Mart | |
5 Ekleme | 19 Mart | 19 Mart | 20 Mart | |
6 Ekleme | — | 20 Mart | — | |
Burada 20 Mart tarihi ile başlayan yıl sıralamasındaki Celâlî yılın altı ekleme günlü artık yıl olduğu görülmektedir. |
Takvimlerdeki yanılgı payına gelince:
Jülyen yılı süresi olan 365,25’ten gerçek yıl süresi 365,2422 çıkarılacak olursa yanılgı payı 0,0078, yani 1000 yılda yedi sekiz gün veya 128 yılda bir gündür. Gregoryen takviminde ise 128 yılda bir gün yerine 400 yılda üç gün kuralı uygulanmaktadır. Dolayısıyla yanılgı payı, 365,2425 olan Gregoryen yılından gerçek yıl süresi olan 365,2422 çıkarılacak olursa 0,0003 gün/yıl, yani 10.000 yılda üç gün veya 3333 yılda bir gündür.
Celâlî takvimlerinin 62, 70, 130, 33 ve 128 yıl dönüşümlü çeşitlemelerinde yanılgı payı şöyledir:
15/62 | Celâlî’de | 10.000 | yılda | 2,65 | gün |
17/70 | " | 10.000 | " | 6,57 | " |
31/130 | " | 1000 | " | 3,74 | " |
8/33 | " | 10.000 | " | 2,24 | " |
31/128 | " | 100.000 | " | 1,25 | " |
Ahmed Cevdet, Gazi Ahmed Muhtar ve Ahmed Şâkir paşalar tarafından övgüyle söz edilen Celâlî takvimi, Gregoryen’den yaklaşık 500 yıl önce tertip edilen ve mevsimlere tam olarak uyan, dolayısıyla doğru tarihleme veren, yanılgısız takvimlerin ilk uygulamasıdır. Gregoryen takvimi Celâlî takvimi örnek alınarak tertip edilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Zîc-i Uluğ Bey (trc. Abdurrahman b. Osman), İÜ Ktp., TY, nr. 6551.
Ali Kuşcu, Mirkātü’s-semâ (trc. Abdullah Pervîz), TSMK, Hazine, nr. 456, 473.
Müneccimbaşı Takvimleri, Süleymaniye Ktp., nr. 551; TSMK, Revan Köşkü, nr. 1711.
Ahmed Cevdet Paşa, Takvîmü’l-edvâr, İstanbul 1287, s. 41-43.
Ahmed Şâkir Paşa, Takvîm-i Nücûmî, İstanbul 1306, s. 59.
a.mlf., Sene-i Mâliye Hakkında Mütâlaât, İstanbul 1308, s. 19.
Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Iṣlâḥu’t-taḳvîm (trc. Şefik Bek Mansûr Yeken), Kahire 1307, s. 22, 39-40.
F. K. Ginzel, Handbuch der Mathematischen und Technischen Chronologie, Leipzig 1906, I, 300-305.
Osman Turan, Tarihî Kronolojinin Esasları, Ankara 1954, s. 53 vd.
S. H. Taqizadeh, “Various Eras and Calendars used in the Countries of Islam”, BSOAS, X (1939-42), s. 108-117.
a.mlf., “D̲j̲alālī”, EI2 (İng.), II, 397-399.
Syed Hasan Baranī, “The Jelālī Calender”, IC, XVII/2 (1943), s. 166-172.
A. Necati Akgür, “Celâlî Takvimi”, TDA, sy. 61 (1989), s. 169-183.
H. Suter, “Celâlî”, İA, III, 59-60.
V. Minorsky, “Ömer Hayyâm”, a.e., IX, 472.