https://islamansiklopedisi.org.tr/cigiracan-ibrahim-hilmi
Romanya’nın Tuna deltası yakınındaki Tulça (Tulcea) kasabasında doğdu. Ailesi 1883 yılında İstanbul’a göç ederek Sarıgüzel semtine yerleşti. İlk öğrenimini burada tamamladı. On iki on üç yaşlarında terzi çıraklığı yaptı. Okumaya büyük hevesi olan İbrahim Hilmi, on beş yaşında iken İkdam gazetesinin abone memuru olarak basın hayatına ilk adımını attı. Bu arada Tâlî Ticaret Mektebi’ne devam ettiyse de ikinci sınıftan ayrılarak İslâm Kitaphanesi’ni kurdu (1896). Böylece yayımcılığa başlayan İbrahim Hilmi bir taraftan da dinî bilgisini arttırmak için cami derslerine devam etti. Neşrettiği ilk İslâmî eser Nevsâl-i Kütübhâne-i İslâm’dır (İstanbul 1314). Yayınevine daha sonra Kitâbhâne-i İslâm ve Askerî adını vererek askerî kitaplar da neşretmeye başladı. Askerlikle ilgili olarak neşrettiği ilk eser ise Târîh-i Harb’dir (İstanbul 1316). Bu konuda kitap yayımına devam etmek için özellikle o günkü İkinci ve Üçüncü Ordu bölgeleri olan Doğu ve Batı Trakya’yı, kısmen Makedonya’yı ve Tesalya’yı dolaştı. Askerlikle ilgili olarak neşredeceği bir seri kitabın sermayesi olmak üzere abone kaydetti ve otuz beş altın lira topladı. Bu parayla on beş yıl içinde 200 kadar askerî kitap yayımladı. Ahmed Refik, Osman Senâî, Cemal Bey (Paşa) gibi genç asker yazarların eserlerinin ilk yayımcısı oldu. Mustafa Kemal’in Zâbit ve Kumandan ile Hasbihal (İstanbul 1334) adlı askerî mahiyetteki ilk eseri de onun yardımı ile basıldı.
Kitapçılığın yanı sıra gazete yayımına da yönelerek II. Meşrutiyet’in ilânından sonra resimli ilk günlük gazete olan Millet’i çıkardı (23 Temmuz - 26 Teşrînievvel 1324). Ahmed Râsim ve Hüseyin Rahmi ile Boşboğaz ile Güllâbi (24 Temmuz - 1 Kânunuevvel 1324) adlı mizah gazetesini, Ordu ve Donanma adlı mecmuayı (1328-1330) yayımladı. Ancak devrin siyasî baskısı ve iktisadî zorluklar yüzünden bunlar uzun ömürlü olamadı. Bu arada birçok tarihî, siyasî ve sosyal konulu kitapla dinî sahada Şeyh Muhsin-i Fânî’nin (Hüseyin Kâzım Kadri) başkanlığındaki bir heyete hazırlattığı Kur’ân-ı Kerîm Tercüme ve Tefsiri (İstanbul 1332), iki büyük ciltlik Nûrü’l-beyân: Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri (İstanbul 1340) ve İzmirli İsmâil Hakkı’nın hazırladığı Meânî-i Kur’ân (İstanbul 1343) gibi devri için önemli ve çok rağbet gören eserleri neşrederek dinî yayımcılık alanında ciddi çalışmalara ön ayak oldu. O yıllarda Tüccarzâde İbrahim Hilmi adıyla tanınan Çığıraçan, öte yandan kendi kaleminden çıkan yahut devrin maarifçilerine hazırlattığı, itinalı basılmış okul kitapları ile maarif alanında da önemli hizmetlerde bulundu. İlkokullarda okutulan ders kitapları kaleme aldı ve neşretti. İstiklâl Savaşı yıllarında Samsun’da bir kitap deposu açarak oraya çok sayıda elifbâ ve ders kitabı gönderdi. Böylece Anadolu’daki öğrencilerin kitapsız kalmasını önledi. Bundan başka Hüseyin Rahmi ve Ahmed Refik’in eserlerinin toplu yayımcısı olarak bu yazarların tanınmalarına ve geniş okuyucu kitlelerine ulaşmalarına yardımcı oldu. Aynı şekilde Halit Ziya, Mehmed Rauf, Refik Halit ile Ahmed Cevad’ın (Emre) eserlerini seri halinde bastı. Daha yakın zamanlarda da Abdülhak Şinasi Hisar’ın eserlerini yayımlamak suretiyle onun Türk edebiyatına kazandırılmasına vesile oldu. 3 Kasım 1928’deki harf inkılâbı dolayısıyla önceden eski harflerle hazırlatmış olduğu ders kitaplarının tamamı elinde kaldı ve bu yüzden büyük maddî zarara uğradı. Buna rağmen yılmadan başta okullara ve halka yönelik kitaplar olmak üzere Latin harfleriyle millî ve edebî eserlerle Batı klasiklerinden bazı tercümeler yayımlamaya devam etti. Çıkarılan bir kanunla bütün ders kitaplarının yazılıp basılması hakkı Maarif Vekâleti’ne verildiğinde de yine büyük maddî zarara uğradı. Yine de okullarla ilgili neşriyata devam ederek âdeta memleketi okutan adam oldu.
Cumhuriyet’ten sonra kitabevini Kitaphâne-i Hilmi ve Hilmi Kitabevi adlarıyla devam ettirerek yayımcılığı 1960’lara kadar sürdüren Çığıraçan, yaşadığı dönemin en kıdemli nâşiri olarak altmış yedi yıl faal hizmet gördü. 12 Haziran 1963’te öldü ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
İbrahim Hilmi yayımcılığı yanında birçok eser de telif etmiştir. Millet Kütüphanesi adıyla neşrettiği ve “Mavi Kitaplar” diye tanınan serisi büyük bir ilgiyle okunmuştur. “Harb-i Umûmî Külliyatı”, “Kütübhâne-i İntibâh” gibi değişik adlar altında yayımladığı kitaplarla Türk fikir hayatına 1000’den fazla eser kazandıran İbrahim Hilmi’nin II. Meşrutiyet döneminin meselelerini konu alan çeşitli fikrî kitapları özellikle zikre değer. Bunların başlıcaları şunlardır: Tasfiye-i Lisâna Muhtaç mıyız? (İstanbul 1327); “Felâketlerimizin Esbâbı” adı altında yedi kitaplık bir dizi: Zavallı Millet (İstanbul 1328), Milletin Kusurları (İstanbul 1328), Milletin Hataları (İstanbul 1328), Maarifimiz ve Servet-i İlmiyyemiz (İstanbul 1329), Avrupalılaşmak-Felâketlerimizin Esbâbı (İstanbul 1334), Balkan Harbi’nde Neden Münhezim Olduk (İstanbul 1329), Türkiye Uyan (İstanbul 1329). Bunlardan başka son devrinde Osmanlı Devleti’nin bütün eyaletleriyle siyasî ve idarî taksimatını gösteren Memâlik-i Osmâniyye Cep Atlası (İstanbul 1323) adında oldukça önemli bir eser neşretmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Özege, Katalog, tür.yer.
Hasan Duman, Katalog, s. 49-50, 259, 308.
R. Ekrem Koçu, “Çığıraçan, İbrahim Hilmi”, İst.A, VII, 3891-3893.
“Çığıraçan, İbrahim Hilmi”, TDEA, II, 140.
[Maddenin hazırlanmasında esas olarak Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın vârisi Abdullah Tanrınınkulu’nun arşivindeki çeşitli evrak ve kupürden faydalanılmıştır].