https://islamansiklopedisi.org.tr/cobanogullari
Kurucusu, Anadolu Selçukluları’nın Kastamonu uç beyi olan Emîr Hüsâmeddin Çoban’dır. Oğuzlar’ın Kayı boyuna mensup olan Emîr Çoban’ın Anadolu fâtihi Kutalmışoğlu Süleyman’ın emîrlerinden Karategin’in soyundan geldiği rivayet edilir ve kaynaklarda dürüst, kahraman, cömert, devamlı gazâ ile meşgul bir kişi olarak anılır (İbn Bîbî, s. 304). Beyliğin kuruluş tarihi kesin olarak bilinememekle beraber varlığı XII. yüzyılın sonlarına kadar geri götürülebilir. Hüsâmeddin Çoban’ın 608 (1211-12) yılında Kastamonu beyi olarak bulunduğu ise kesindir. Nitekim 616’da (1219-20) I. Alâeddin Keykubad’ın tahta çıkışında Konya’ya giderek ona bağlılığını arzetmiş ve Kastamonu Beyliği menşurunu yeniletmiştir.
Hüsâmeddin Çoban, Moğollar’ın Kırım’a kadar uzanarak önemli bir ticaret merkezi olan Suğdak’ı işgal etmeleri üzerine Alâeddin Keykubad tarafından Kırım’a sefer yapmakla görevlendirildi. Kırım sahiline başarılı bir çıkarma yapan Çoban Suğdak’ı geri almakla kalmadı, Kıpçak hanının ve Rus knezlerinin itaatini de sağladı. Bir süre Suğdak’ta kalan emîr burada bir cami yaptırdı; ayrıca kadı, imam ve müezzinler tayin etti. Daha sonra da Selçuklu sultanının emriyle 1224’te Kastamonu’ya döndü (daha geniş bilgi için bk. HÜSÂMEDDİN ÇOBAN).
Ölüm tarihi bilinmeyen Emîr Çoban’ın yerine Kastamonu Beyliği’ne oğlu Alp Yürek geçti. Onun zamanında Anadolu Selçukluları’nın Moğol hâkimiyetine girmesiyle Çobanoğulları Beyliği de Anadolu’nun yeni hâkimlerine tâbi oldu. Sadece siyasî değil ekonomik bağımsızlıklarını da kaybeden Çobanoğulları’nın başına 1280 yılı civarında Alp Yürek’in oğlu Muzafferüddin Yavlak Arslan geçti. Saltuknâme’de, Kastamonu bölgesinde “kâfirlere karşı amansız cihad açtığı” belirtilen Yavlak Arslan’ın beyliği, III. Gıyâseddin Keyhusrev (1266-1284) ve II. Mesud’un (1284-1296, 1302-1310) hükümdarlık dönemlerine rastlar. Anadolu’nun diğer bölgelerindeki beyliklere kıyasla onun zamanında Kastamonu’da durum nisbeten sâkindi. Bununla birlikte Yavlak Arslan, Anadolu Selçukluları arasındaki taht mücadelelerinde aktif rol oynadı ve başlangıçta II. Mesud’a tâbi olduysa da (1284) sonradan ona muhalefet etti.
1291 yılında İlhanlı Hükümdarı Argun’un ölümünden sonra Moğollar arasındaki taht mücadelesi yüzünden Anadolu’daki diğer Türkmen toplulukları gibi Çobanoğulları Beyliği’nde de kıpırdanmalar başladı. Anadolu tekrar karışıklıklar içine düştü. Muzafferüddin Yavlak Arslan bu iç karışıklıklar sırasında öldü. Yerine geçen oğlu Mahmud Çobanoğulları Beyliği’nin son emîridir. Beylik dönemi uzun sürmemekle birlikte onun zamanında Bizans topraklarına akınlar yapılmış ve Sakarya nehrinin batı tarafındaki bazı yerler fethedilmiştir. O sıralarda Osman Bey’den daha nüfuzlu bir durumda olduğu anlaşılan Emîr Mahmud’un Candaroğlu Süleyman tarafından mağlûp edilmesinden (1309) sonra Çobanoğulları Beyliği sona erdi ve yerini Candaroğulları aldı.
Bir asır kadar Kastamonu ve dolaylarını elinde tutan Çobanoğulları zamanında özellikle beylik merkezi olan Kastamonu yoğun ilmî ve edebî faaliyetlere sahne oldu. Bunda, başta Hüsâmeddin Çoban olmak üzere emîrlerin kültür ve imar faaliyetleriyle yakından ilgilenmelerinin rolü büyüktür. Bu emîrlerin âlim ve sanatkârlara gösterdikleri yakınlık Orta Asya, İran ve Irak taraflarından birçok ilim adamı, mütefekkir ve sanatkârın Kastamonu’ya gelmesine sebep oldu. Bunlar Çobanoğulları beyleri için eserler kaleme aldılar. Adına en çok eser yazılan emîr, Muzafferüddin Yavlak Arslan’dır. Nitekim Anadolu’da uzunca bir süre müderrislik ve başkadılık görevlerinde bulunan, astronomi, fizik, felsefe ve coğrafya alanında ün kazanmış büyük âlim Kutbüddîn-i Şîrâzî Kastamonu’ya gelerek yazdığı İḫtiyârât-ı Muẓafferî adlı astronomi kitabını ona ithaf etmiştir (Ayasofya Ktp., nr. 3595). Aynı şekilde Muhammed b. Mahmûd Fusṭâṭü’l-ʿadâle fî ḳavâʿidi’s-salṭana adlı Farsça eserini, Hoylu Hasan b. Abdülmü’min Nüzhetü’l-küttâb adlı inşâ kitabını yine Yavlak Arslan adına telif etmiştir. Hasan b. Abdülmü’min, Emîr Mahmud adına da Ḳavâʿidü’r-resâʾil adıyla bir inşâ kitabı yazmıştır.
Çobanoğulları zamanında imar işlerine de önem verilmiştir. O dönemden günümüze ulaşan bazı kalıntılar bunu ispat etmektedir. Beylik zamanında inşa edilen en muhteşem yapı, Taşköprü’deki Muzafferüddin Yavlak Arslan Medresesi’dir. Bu medrese Osmanlılar döneminde de ilim merkezi olma özelliğini devam ettirmiştir (Mecdî, s. 139, 140; Atâî, s. 30, 518).
BİBLİYOGRAFYA
İbn Bîbî, el-Evâmirü’l-ʿAlâʾiyye, s. 133, 137-138, 220-221, 300-304, 531, ayrıca tür.yer.
Yazıcızâde Ali, Târîh-i Âl-i Selçûk (nşr. M. Th. Houtsma), Leiden 1902, s. 137-139, 218, 320.
Aksarâyî, Müsâmeretü’l-aḫbâr, s. 170-171.
Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 139, 140.
Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 30, 518.
Ebülhayr-i Rûmî, Saltuknâme, TSMK, Hazine, nr. 1612, vr. 272b-380a.
Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 121-123, 202, 212-213.
Zeki Velidi Togan, Umumî Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1946, s. 316.
Osman Turan, “Selçuk Türkiyesi Din Tarihine Dair Bir Kaynak”, 60. Doğum Yılı Münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı, İstanbul 1953, s. 532-564.
Yaşar Yücel, Çoban-oğulları Candar-oğulları Beylikleri, Ankara 1980, s. 33-51.