https://islamansiklopedisi.org.tr/darulmaarif
Tanzimat’ın getirmiş olduğu zihniyet değişikliği ve devlet hayatındaki yeni teşkilâtlanmanın gerektirdiği formasyona sahip memur yetiştirmek üzere bu yönde geliştirilmiş programlarla eğitim ve öğretim veren okullar açılmış olup Dârülmaârif (Mekteb-i Maârif) bu yeni anlayışla açılan okulların başında gelmektedir.
Dârülmaârif’te, o günkü rüşdiyelerden daha ileri seviyede bir öğretim metodu ve müfredat programı uygulanması amaçlanmıştır. Burada ehliyetli memur yetiştirilmesi yanında ileride açılması düşünülen dârülfünuna da öğrenci hazırlamak maksadıyla Osmanlı eğitim kurumlarında uygulanagelen klasik müfredata ilâveten aritmetik, geometri, felsefe, astronomi, coğrafya gibi bir kısmı o dönemin rüşdiyelerinde okutulmayan dersler de konulmuştur (Mahmud Cevad, s. 42-44; Nâfi Atuf, I, 115).
Mektebin bulunduğu Cağaloğlu’ndaki Sultan II. Mahmud Türbesi yanında önce bir medrese yapılması düşünülmüş, ancak civarda birkaç medrese bulunması sebebiyle bu fikirden vazgeçilmişti (VGMA, Bezmiâlem Vâlide Sultan Vakıfları Fodla Defteri, nr. 44, s. 52). Bunun üzerine Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmiâlem Vâlide Sultan aynı yerde modern tarzda kâgir bir mektep binası yaptırarak vakfetmiştir (7 Cemâziyelâhir 1266 / 20 Nisan 1850). Dârülmaârif, padişahla devlet ricâlinin katıldığı bir merasimle ve devrin sadrazamı Mustafa Reşid Paşa’nın nutkundan sonra 21 Mart 1850’de bu binada öğretime başlamıştır.
Maârif-i Umûmiyye Nezâreti âzasından Mekâtib-i Umûmiyye Nâzırı Kemal Efendi’nin Dârülmaârif’in açılmasında önemli hizmetleri olmuş, zamanın eğitim ve öğretimine uygun mektepler açarak Türk maarif tarihinde önemli başarıları görülen, daha sonra Maarif nâzırlığı da yapan Kemal Efendi yeni mektebe müdür olarak tayin edilmiştir. Kuruluşunun ilk günlerine ait belgelerde (BA, İrade-Meclis-i Vâlâ, nr. 6077; BA, İrade-Dahiliye, nr. 12.376) Mekteb-i Âlî ve Vâlide Mektebi olarak anılan bu müessesenin adı, Kemal Efendi’nin teşebbüsleri neticesinde kısa bir müddet sonra Meclis-i Vâlâ’ca Dârülmaârif şeklinde değiştirilmiş, maksada uygun olarak hazırlanan özel bir program ve nizamnâmeye göre de buraya talebe alınmaya başlanmıştır. İlk talebeleri arasında Abdülmecid’in çocukları Murad Efendi ile (V. Murad) Fatma Sultan da bulunuyordu. Padişah, çocuklarını ilk gün mektebe bizzat getirerek Kemal Efendi’den diğer çocuklarla birlikte yetiştirilmelerini istemiştir.
Dârülmaârif rüşdiye seviyesinde açıldığında 250-260 kadar öğrencisi vardı; daha sonra öğrenci kontenjanı 180 olarak tesbit edilmiş ve giriş imtihanı konulmuştur (VGMA, Bezmiâlem Vâlide Sultan Vakıfları Fodla Defteri, nr. 44, s. 49).
Bezmiâlem Vâlide Sultan, zengin gelirli vakıflar bağışladığı bu mektebin masrafları ile burada vazife görecek hoca, memur ve müstahdemlerin maaşlarının kendi vakıflarından elde edilecek gelirlerden karşılanmasını şart koşmuş ve bir litografya matbaası kurdurarak mektebin ders kitaplarının burada basılmasına imkân sağlamıştır. Ayrıca mektep bünyesinde bir kütüphane yaptırarak şahsına ait değerli eserlerden oluşan ve bugün Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde bulunan 546 cilt kitabı buraya vakfetmiştir (VGMA, Bezmiâlem Vâlide Sultan Vakfiyeleri, nr. 32, s. 377). Mektebin üst katında bir de padişaha mahsus hünkâr dairesi yer almaktaydı.
Dârülmaârif’te okutulacak dersler, hoca ve yardımcılarla diğer hizmetlilerin görev ve maaşları vakfiyesinde ayrıntıları ile belirtilmiştir (a.g.e., nr. 32, s. 376-391). Ayrıca programları düzenlemek ve bunlara ait sade bir dille yazılmış ders kitaplarını hazırlamak üzere Encümen-i Dâniş bünyesinde bir bölüm kurulmuştur. Encümen-i Dâniş’in açılışı da Sultan Abdülmecid’in katıldığı bir törenle bu binada yapılmış (18 Temmuz 1851), çalışmaları da burada devam etmiştir (Cevdet, IV, 57). Dârülmaârif’in ilk Osmanlı dârülfünununa talebe yetiştirmesi de düşünüldüğünden seviyesi yükseltilerek buraya Mekteb-i Maârif-i Adliyye ve Mekteb-i Ulûm-i Edebiyye ile rüşdiye mezunları imtihanla alınmaya başlanmıştır. Ancak bazı muhalif kimselerin Vâlide Sultan’a yanlış bilgiler vermesi üzerine onun emriyle mektebin mevcudu arttırılınca eğitimin kalitesi düşmüş ve bir ara “sıbyan mektebi derekesine dahi indirilmiştir” (Cevdet, IV, 39; Fatma Aliye Hanım, s. 52). 1873 yılında kurulan ilk mülkî idâdî sınıfları Dârülmaârif içinde açılmış ve böylece mektep fiilen idâdî statüsüne geçmiştir. II. Abdülhamid devrinde mektebin bir kısmı önce Mekteb-i Mülkiyye’nin, daha sonra 1 Eylül 1900’de Dârülfünûn-ı Şâhâne’nin bazı sınıflarına ayrılmış (Bilsel, s. 23) ve bina II. Meşrutiyet’in ilânına kadar bütün bu öğretim müesseselerini içinde barındırmıştır.
İlk ve orta öğretim seviyesindeki son devir Osmanlı öğretim kurumlarında meydana gelen gelişmeleri, bu mektebin zaman içinde geçirdiği değişiklikleri takip ederek anlamak mümkündür. Dârülmaârif açıldıktan sonra başlangıçta öğrenim süresi dört yıl olan rüşdiyelerin de altı yıla çıkarılmış olduğu, Dârülmaârif’e ait 1858 yılında basılmış ve ülkemizde aylara göre tertip edilmiş ilk müfredat programındaki bir kayıttan anlaşılmaktadır. Ancak 1869 tarihli Maârif-i Umûmiyye Nizamnâmesi’yle ilk ve orta öğretim kurumlarında yapılan bazı düzenlemeler neticesinde dört yıllık rüşdiyelerden sonra öğrenim süresi üç yıl olan idâdîlerin açılması düşünülmüş, bir süre düşünce planında kalan bu sistem 1873’ten itibaren uygulamaya konulunca ilk mülkî idâdî 19 Aralık 1874’te Dârülmaârif binasında açılmıştır. Bu şekilde Dârülmaârif binasında giderek ilk, orta ve lise seviyesindeki öğretim kurumları bir araya toplanmıştır.
1909’da Mekteb-i Mülkiyye ve dârülfünun Zeyneb Hanım Konağı’na geçince Numûne-i Terakkî İdâdîsi İstanbul Lisesi adıyla buraya yerleştirilmiş, I. Dünya Savaşı başlarında bu lise Galata’daki Saint Benoit Fransız Lisesi binasına taşınınca mektep bu defa İnâs İdâdîsi adı altında öğretim faaliyetine devam etmiş ve bir ara da İnâs Sultânîsi’ne çevrilmiştir. 1914’te adı İstanbul Selçuk Sultânîsi olduktan sonra ilk kız orta öğretim müessesesi olan bu liseye Bezmiâlem Sultânîsi adı verilmiştir. Cumhuriyet’in ilânına kadar mektep bu adla faaliyetine devam etmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında bir ara (1915) hastahane olarak da kullanılan mektep, 1924’te İstanbul Kız Lisesi adı altında Süleymaniye’de ilga edilen Meşihat Dairesi binasına taşınınca Dârülmaârif binasına tekrar İstanbul Erkek Öğretmen Okulu ile Yüksek Öğretmen Okulu talebeleri yerleştirilmiş, nihayet 1933’te buraya yeniden İstanbul Kız Lisesi taşınmıştır. 1983 yılına kadar bu adla öğrenime devam eden lise, bu tarihten itibaren Anadolu lisesi statüsü kazanarak Cağaloğlu Anadolu Lisesi adıyla karma eğitime geçmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
VGMA, Bezmiâlem Vâlide Sultan Vakfiyeleri, nr. 32, s. 376-391.
VGMA, Bezmiâlem Vâlide Sultan Vakıfları Fodla Defteri, nr. 44, s. 47-52.
BA, İrade-Dahiliye, nr. 12.376, 12.383, 40.403, 48.989.
BA, İrade-Meclis-i Vâlâ, nr. 6077, 22.283, 23.131, 26.175.
BA, Yıldız-Esas, Ks. 18, Evr. 553/419, Zrf. 93, Kar. 37.
Cevdet, Tezâkir, IV, 39, 52, 56, 57.
Zîver Paşa, Âsâr-ı Zîver: Divan ve Münşeât, Bursa 1313, s. 184.
Lutfî, Târih, IX, 26, 51.
Fatma Aliye Hanım, Ahmed Cevdet Paşa ve Zamanı, İstanbul 1332, s. 50-52.
Mahmud Cevad, Maârif-i Umûmiyye Nezâreti Târihçe-i Teşkîlât ve İcrâatı, İstanbul 1338, s. 40-44.
Nâfi Atuf [Kansu], Türkiye Maarif Tarihi Hakkında Bir Deneme, İstanbul 1930, I, 88-93, 100, 115.
S. Celâl Antel, “Tanzimat Maârifi”, Tanzimat I, İstanbul 1940, s. 446-448.
Cemil Bilsel, İstanbul Üniversitesi Tarihi, İstanbul 1943, s. 23.
Türkiye Maarif Tarihi, II, 446-453, 495, 498-500, 545-546, 550; III, 1257, 1263.
Takvîm-i Vekāyi‘, XXIII/427, İstanbul 1266.
Fazıl İ. Ayanoğlu, “Vakıf Yapan Türk Kadınları”, İÜ Hukuk Fakültesi Mecmuası, XXIX/1-2, İstanbul 1963, s. 317 vd.
Öz Dokuman, “İstanbul Kız Lisesi (Bezmiâlem Rüşdiye Mektebi)”, Hayat Tarih Mecmuası, sy. 2, İstanbul 1969, s. 38-43.
Pakalın, I, 399-400.
TA, VI, 306-307; XII, 323.
R. Ekrem Koçu, “Dârülmaârif”, İst.A, VIII, 249 vd.