https://islamansiklopedisi.org.tr/dogrul-omer-riza
Aslen Burdurlu olup Mısır’a yerleşmiş bir ailenin çocuğu olarak Kahire’de doğdu. Tahsilini Ezher Üniversitesi’nde tamamlayıp Mısır’da gazeteciliğe başladı. Balkan Harbi’nden sonra ve I. Dünya Savaşı sırasında Kahire’de es-Siyâse gazetesinde edebî makaleler yayımladı. Bu arada İstanbul’daki Tasvîr-i Efkâr gazetesinde “Mısır Mektupları” adıyla yazıları çıktı. Sebîlürreşâd’daki ilk makalelerini de Kahire’den gönderdi. Mehmed Âkif’le tanıştığında Kahire’de eş-Şaʿb gazetesine yazı yazıyordu. 1915’te İstanbul’a gitti; İslâm âlemine dair Tasvîr-i Efkâr’da yayımladığı yazılarla Türk basın hayatına girdi. Daha sonra Mehmed Âkif’in kızı Cemîle Hanım’la evlendi. Millî Mücadele yıllarında Tevhîd-i Efkâr’da yazarlıktan gazeteciliğe geçti. Bu sırada Vakit gazetesinde yayımladığı Türkiye-Mısır ilişkileri hakkındaki bazı yazılarından dolayı 1925’te İstiklâl Mahkemesi’nce tutuklandıysa da bir müddet sonra serbest bırakıldı. Bu yıllarda dönemin en değerli dinî yayınlarından olan “Asr-ı Saâdet” serisini tamamladı. 1940’ta Eşref Edip, İsmail Hakkı İzmirli ve Kâmil Miras’la birlikte çıkarmaya başladıkları İslâm-Türk Ansiklopedisi ve bu ansiklopedinin mecmuasında çok sayıda madde ve makale yazdı. 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde günlük siyasî yazılar kaleme aldı, İstanbul Radyosu için İslâm dünyası hakkında siyasî icmaller hazırladı. 1947-1948 yıllarında, yazarları arasında Türk ve İslâm dünyasının önemli isimleri bulunan dinî-fikrî muhtevalı haftalık Selâmet Mecmuası’nı çıkardı. Çok partili hayata geçiş sırasında yayımlanan önemli İslâmî dergilerden biri olan Selâmet Mecmuası’nda ilmî-dinî araştırmalar, İslâm dünyasındaki düşünce hareketleri, İslâm klasikleri gibi konuların yanında özellikle o yıllarda din öğretimiyle ilgili olarak basında ve mecliste yapılan tartışmalara da yer verdi. Din öğretiminin gereğini ortaya koyarak bu konuda kamuoyu oluşmasına büyük ölçüde yardım etti; din hürriyetinin sağlanmasında ve ilkokullara din dersi konulmasında önemli hizmetlerde bulundu.
Ömer Rıza, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’den Konya milletvekili seçildi. Milletvekili iken Cumhuriyet gazetesinde, daha çok Ortadoğu ve İslâm ülkeleri hakkındaki inceleme ve gözlemlerine dayanan “Komşu Memleketlerde Olup Bitenler”, “Günün Olayları”, “Pakistan Mektupları” ve “Seyahat İntibaları” gibi ana başlıklarla siyasî yazılar yayımladı. Bu makalelerinde Türkiye’yi diğer İslâm ülkelerindeki inkılâp hareketlerinin önderi olarak gösteren yazar, daha o yıllarda dünyadaki Doğu ve Batı bloklarına karşı İslâm cephesi adıyla üçüncü bir cephe oluşturulması fikrini savundu. İslâm ülkeleri arasındaki iş birliği ve Türkiye’nin bu iş birliğindeki rolü üzerinde durarak İslâm birliğinin İslâm ülkelerinin yanlış tutumları yüzünden sağlanamadığını göstermeye çalıştı. Doğu ülkelerinin çeşitli meselelerini ve Türk inkılâbının bu ülkelerde yaptığı yankıları tahlil etti; o ülkeler için kurtuluş çarelerinin neler olabileceğini söyledi, özellikle Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde müslümanların rolünü ortaya koydu. İslâm ülkelerindeki ilim ve devlet adamı dostlarına, sürekli olarak Türk ve Arap ülkeleri arasındaki dostluğun önemini ve geliştirilmesi gerektiğini anlattı. O dönemde Arapça bilen ve İslâm dünyasını yakından tanıyan Türk gazetecilerinin basın hayatından çekilmiş bulunmaları Ömer Rıza’nın yazılarına ayrı bir değer kazandırmıştır.
Ömer Rıza, Büyük Millet Meclisi Dış İşleri Encümeni’nde de görev almıştı. İslâm ülkeleriyle kurulan ilişkilerde onun bilgisinden istifade edildi. Bu arada Türk-Pakistan Kültür Cemiyeti’ne başkan seçildi. 1951’de Pakistan’da yapılan İslâm Kongresi’ne katıldı. Hayatını kalemiyle kazanan nâdir yazarlardan biri olan Ömer Rıza, uzun süren bir hastalık döneminden sonra 13 Mart 1952’de İstanbul’da öldü; mezarı Edirnekapı Şehitliği’ndedir.
Devrinin Türk aydınları arasında taassuba düşmeden İslâm dinini etraflıca inceleyen ve bu incelemelerini çeşitli eserleriyle halka ulaştıran Ömer Rıza, başta Türkiye olmak üzere dünyadaki müslümanların çeşitli siyasî ve sosyal problemleriyle yakından ilgilenmiş, bunların kurtuluş davasını samimiyetle benimseyerek kalemini sonuna kadar bu çizgide kullanmıştır. Bilhassa Hindistan Millî Mücadelesi içinde Hint müslümanlarının rolünü çok iyi anlamış, takdir etmiş ve bu mücadeleleri çeşitli yazılarıyla Türk halkına da anlatmıştır. Ayrıca Türkiye’nin diğer müslüman ülkelerle olan iktisadî, siyasî ve içtimaî münasebetlerinin gelişmesi için ömrü boyunca büyük gayret göstermiştir.
Ömer Rıza Doğrul, bu hizmetlerine rağmen dinî çevrelerce iki bakımdan tenkit edilmekten kurtulamamıştır. Bunlardan başta geleni 1926 yılında girdiği anlaşılan masonluk, diğeri ise Kādiyânî fikirleri yaydığı şeklindeki ithamlardır. Esas şöhretini yaptığı yıllarda biraz da locaların kapalı oluşu sebebiyle pek bilinmeyen masonluğu daha sonra muarızları tarafından sık sık gündeme getirilmiştir. Özellikle Tanrı Buyruğu’nu yayımladığı yıllarda (1934-1947) her iki bakımdan da tenkit edildiği görülmektedir. Fakat onun dinî-millî faaliyet ve eserlerinde masonluğa dair izlerin tesbit edilebilir şekilde aksettiğini söylemek mümkün değildir. Onun “Ana Davalarımız Ana Prensiplerimiz” adıyla Kültür Muhipleri Mahfili’nde verdiği konferansın basılı metninde (İstanbul 1949) masonluğu ahlâkî bir müessese olarak gördüğünü, her masonun bir din sahibi olması gerektiğini, milleti ahlâkî düşüşten bu cemiyetin kurtaracağını iddia etmesi masonluğa bakış açısını göstermektedir. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden başlayarak 1950’li yıllara gelinceye kadar dine, dindarlığa ve özellikle İslâm’a karşı yapılan saldırılara hemen her fırsatta ve devamlı olarak karşı koyması gibi başarılı hizmetlerinin yanında masonluğunun pasif kaldığını belirtmek gerekir.
Kādiyânîlik konusundaki ithamlara gelince, bu durum daha çok, Peygamberimiz Aleyhisselâm ve Kur’andan İktibaslar adıyla tercüme ettiği eserlerin müellifi Mevlânâ Muhammed Ali’nin klasik anlayışı zorlayan aşırı akılcı görüşlerine Tanrı Buyruğu’nda yer vermesinden kaynaklanmıştır. Ancak bu noktada yapılan ithamlara, Muhammed Ali’nin başlangıçta Kādiyânîlik hareketinin lideri Gulâm Ahmed’in yanında yer almakla birlikte daha sonra İslâm akîdesini zedeleyici ifade ve tutumları yüzünden onun cemaatinden ayrılarak İslâm’a hizmet için müstakil şekilde çalıştığını ve Kādiyânî değil Ehl-i sünnet akîdesine sahip olduğunu ifade ettiğini belirterek cevap vermiştir (“Kadiyanîlikten Teberrî Ediyoruz”, Sebîlürreşâd, III/74 [Mart 1950], s. 374-378). Cevabında ayrıca, onunla ittifak halinde olduğu noktaların yanında ihtilâf ettiği meselelerin de mevcut olduğunu söylemiştir. Bugünkü bilgilere göre de Muhammed Ali, aşırı ve yanlış fikirleri yüzünden Gulâm Ahmed’den ayrılan ve İslâm’ın savunulması ve yayılması için bütün gücüyle çalışan Lahor grubunun kurucusu, velûd bir ilim adamı ve önemli bir yazardır (Fığlalı, s. 93-97).
Hayatının son yıllarında bir yayımcı olarak da faaliyet gösteren Ömer Rıza Doğrul’un bu hüviyetini haftalık olarak neşrettiği Selâmet Mecmuası ortaya koyar. 23 Mayıs 1947’de neşir hayatına giren bu mecmua 17 Eylül 1948’den sonra yayımlanmamış, 12 Ocak 1949’dan itibaren Yeni Selâmet (nr. 69-1) adıyla tekrar çıkarılmıştır. 2 Kasım 1949’a kadar devam eden bu ikinci devre 104. sayı ile IV. cildini tamamlamıştır (nr. 104-36). Dergide dinî, fikrî, felsefî, ilmî, edebî ve tarihî yazı ve araştırmaların yanında “İslâm Âleminin Davaları” ve “Okurların Suallerine Cevaplar” başlıklı bölümler ayrı bir önem taşımaktadır. Ömer Rıza Doğrul, Ahmed Hamdi Akseki, Rıza Nafiz Taner, Mûsâ Cârullah, Ahmet Halit Yaşaroğlu gibi yerli yazarlar yanında, tefrika edilen eserleri ve yazılarıyla Ezher Rektörü Mustafa Abdürrâzık Paşa, A. Cressy Morrison, Muhammed İkbal, Tâhâ Hüseyin, Zeki Ali, John Kingley Birge gibi yabancılar da mecmuanın yazı kadrosunda yer alan başlıca isimlerdir.
Eserleri. Telif ve tercüme birçok eseri bulunan, yaptığı ilâve ve genişletmelerle yarı telif haline getirdiği tercümeleriyle tanınan Ömer Rıza Doğrul’un başlıca eserleri şunlardır:
A) Telif Eserleri. 1. Kur’an Nedir (İstanbul 1345/1927). Avrupalı ve Amerikalı ünlü yazar ve düşünürlerin Kur’ân-ı Kerîm’in önemi hakkında ortaya koydukları görüşlerden, Kur’an’da yer alan akaid ve ahlâk esaslarından, Doğu ve Batı dilleriyle Türkçe’deki Kur’an tercümelerinden bahsetmektedir.
2. Müslümanlık Nedir (İstanbul 1933). Müslümanlığın esaslarını 155 soru ve cevap şeklinde açıklayan bir kitaptır.
3. “Mehmed Âkif, Şahsı ve Aile Hayatı”. Eşref Edip’in Mehmed Akif: Hayatı, Eserleri ve 70 Muharririn Yazıları (İstanbul 1938) adlı kitabının içinde yer alan bir bölüm olup (s. 424-468) ancak üçte birlik kısmının ilk cilt olarak yayımlandığı eserin ikinci baskısında (İstanbul 1962) yoktur.
4. Tanrı Buyruğu: Kur’ân-ı Kerîm’in Tercüme ve Tefsiri (İstanbul 1934, 1947, 1955, 1980). Eser “Birinci Ayırım” ve “İkinci Ayırım” adıyla iki kısımdan meydana gelmiştir. Birinci ayırım “Kur’an’ın Tertip ve Taksimi”, “Dinin Esasları”, “İslâm’ın Amelî Esasları”, “Kur’an’daki Peygamberler” ve “Kur’an Aleyhindeki İsnatların Değeri” bölümlerinden oluşan ve İslâm diniyle onun esas kaynağı olan Kur’an’ı ana hatlarıyla tanıtan 200 sayfa hacminde bir giriştir. İkinci ayırım ise “Kur’ân-ı Kerîm’in Tercüme ve Tefsiri” alt başlığını taşıyan, Hâfız Osman hattıyla yazılmış Kur’an metninin de bulunduğu asıl tercüme (meâl) ve tefsir bölümüdür. Dili bakımından devrine kadar yapılan tercüme çalışmaları içinde en başarılısı olmakla haklı bir ün kazanan eserin, 1980 yılında A. Muhtar Büyükçınar ve Mustafa Uzun tarafından hazırlanan son baskısında Kur’ân-ı Kerîm’in metni yer almamış, tercümelerle tefsir mahiyetindeki dipnotlarda bazı eksiklerle, ilk baskısının yapıldığı yıllardaki siyasî ve içtimaî şartların da etkili olduğu, daha çok akılcı ve maddî izahlar şeklinde ortaya çıkan hatalı taraflar ve yanıltıcı yönlendirmeler düzeltilmiştir. Tercümenin neşredildiği yıllarda Ömer Rıza’nın masonluğu da zikredilerek çeşitli yayın organlarında eser hakkında ileri sürülen iddialar (bk. Sebîlürreşâd, III/72 [Şubat 1950], s. 339-341) mütercim tarafından reddedilmiştir (bk. Sebîlürreşâd, III/74 [Mart 1950], s. 374-378).
5. Kanlı Gömlek (İstanbul 1944). Adını, Hz. Osman’ın şehid edildikten sonra Şam sokaklarında dolaştırılan kanlı gömleğinden almıştır. İslâm tarihinde Hz. Osman’ın şehâdetiyle neticelenen ilk fitnenin hazırlayıcısı olarak kabul edilen yahudi asıllı Abdullah b. Sebe ile arkadaşlarının gizli bir cemiyet kurup bu işi gerçekleştirmek için nasıl çalıştıklarını ve Hakem Vak‘ası’ndan sonra Hz. Ali’ye karşı çıkarak Hâricîlik hareketini başlatmalarını “ana kaynakların kaydettiği tarihî vak‘alara tam sadakat dairesinde” romanlaştırarak anlatan bir eserdir.
6. Ekber: Bir Türk Dâhisi (İstanbul 1944). Bâbürlü Hükümdarı Ekber Şah’ın hayatını anlatan bir eserdir.
7. Cennet Fedaileri: İslâm Tarihinde Gizli ve Yıkıcı Teşekküller (İstanbul 1944). İki bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde Meymûn el-Kaddâh’ın (ö. 170/786) çocukları ile Karmatîler’in ve İsmâilîler’in İslâm’a yaptığı kötülükler ele alınmakta, tarihî bir roman mahiyetindeki ikinci bölümde ise İslâm kumandanı Zeydûn tarafından Hasan Sabbâh’ın fedaileriyle sahte cennetinin ortadan kaldırılması anlatılmaktadır.
8. İslâmın Özü ve Kur’an’ın Ruhu (İstanbul 1946). Allah ve insan, cemiyet hayatı, iman ve adalet, düşmanlık, mesuliyet, peygamberler ve ümmetler, insanlığın karşılaştığı tehlikeler gibi çeşitli konulardaki âyetlerin tercümesinden meydana gelir.
9. Yeryüzündeki Dinler Tarihi (İstanbul 1947, 1958). Beşerî dinlerden başlayarak ilâhî dinlere ve İslâmiyet’e kadar bütün dünya dinlerine, peygamberlerine, ibadet ve muâmelât anlayışlarına yer verilen, her biri “kitap” adıyla ayrılmış sekiz bölümlük eserde sırasıyla Kelt, Bâbil, Mısır, Yunan, Roma, Hindu, Buda, Konfüçyüs, Tao ve Zerdüşt dinleriyle Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet geniş halk kitlelerinin anlayacağı bir şekilde anlatılmaktadır.
10. İslâmiyetin Geliştirdiği Tasavvuf (İstanbul 1948). İslâm’da mânevî hayatla büyük mutasavvıflar ve tarikatlar incelenmiştir.
11. Hazret-i Râbiatü’l-Adeviyye (İstanbul 1976). Ünlü kadın velîlerden Râbia el-Adeviyye’nin hayatını ve kişiliğini çeşitli kaynaklara dayanarak inceleyen bir eserdir.
B) Tercümeleri. 1. Rûh-ı İslâm: Müslümanlığın ve İslâm Mefkûrelerinin Târîh-i Tekâmülü (İstanbul 1340-1342, 1979). Hindistan ulemâsından Seyyid Emîr Ali’nin eserinin İngilizce ikinci baskısından tercümedir. Kitapta Müslümanlığın yayılmasının tarihî gelişmesi ve kısa bir zamanda bunu temin eden âmiller üzerinde durulurken Hz. Peygamber’in seciye ve vasıfları da ana hatlarıyla anlatılmaktadır.
2. Peygamberimiz Aleyhisselâm (İstanbul 1341-1342). Hindistanlı yazar Muhammed Ali’nin Sîret-i Seniyye adlı eserinin bazı notlarla tercümesidir.
3. İslâmiyet ve Hükûmet (Ali Abdürrâzık’tan, İstanbul 1346/1927). Din, devlet, hilâfet, saltanat ve siyaset hakkında çeşitli incelemelerden meydana gelmektedir.
4. İslâm Tarihi: Asr-ı Saâdet (I-V, İstanbul 1928). İlk iki cildini Şiblî Nu‘mânî’nin (Mevlânâ Şiblî, ö. 1914), son iki cildini talebesi Süleyman Nedvî’nin (ö. 1953) kaleme aldığı Sîretü’n-nebî adlı eserin tercümesidir. Hindistanlı istiklâl mücahidlerinden yakın arkadaşı olan Zafer Hasan Han’ın, Amerika’da basılmak üzere hazırladığı İngilizce tercümesinden yer yer ilâvelerle hazırlanan eserin I. cildi Peygamberimizin Sîreti, II. cildi Peygamberimizin Risâleti ve Şahsiyeti, III ve IV. ciltleri Peygamberimizin Rûhânî Hayatı alt başlıklarıyla Türkçe’ye çevrilmiştir. Ömer Rıza, Süleyman Nedvî’nin Hz. Âişe hakkındaki eserini, İslâm Tarihi, Asr-ı Saâdet: Hazreti Âişe adıyla tercüme ederek seriyi beş cilt olarak tamamlamıştır. Müellifin İslâm Tarihi: Sadrü’l-İslâm (VI-IX, İstanbul 1928) adıyla neşrettiği Asr-ı Saâdet’in ikinci serisinin VI. cildi Hz. Ebû Bekir’e ayrılmış olup kendisi tarafından yazılmıştır. Hz. Ömer’e dair VII. cilt ise Ömer Rıza’nın evvelce Şiblî Nu‘mânî’den tercüme ederek önce 1926 yılında, daha sonra gözden geçirerek 1927’de yeniden yayımladığı eserdir. Serinin yine Ömer Rıza tarafından telif edilerek bir arada basılan VIII ve IX. ciltleri Hz. Osman ve Hz. Ali’ye ayrılmıştır. X. cilt ise daha sonra yeni yazıyla ve İlk İhtilâf ve İhtilâller alt başlığıyla yayımlanmıştır (İstanbul 1935). Bu ciltte Hulefâ-yi Râşidîn devrinde ortaya çıkan ihtilâflar ele alındığı için eser, her biri bir halifeye ait olmak üzere dört bölümden meydana gelmiştir. Halk arasında Asr-ı Saâdet adıyla anılan ve yayımlandıkları tarihten başlayarak günümüze kadar büyük ilgi gören bu seri, yakın tarihimizde Ahmed Cevdet Paşa’nın Kısas-ı Enbiyâ’sından sonra gerek muhteva gerekse ifade açısından bu konudaki en başarılı eser olma vasfını kazanmıştır. Son devirde İslâm dini ile bu dinin peygamberi ve halifeleri hakkında, daha çok L. Caetani gibi yabancı yazarlarla onların tesirinde kalanların isnat ve iftiraları sonucunda, ülkemizde de yayılan yanlış ve kasıtlı fikirleri tashih etmek bakımından bu eserlerin büyük hizmeti olmuş, yayımlandıkları dönemin dinî ve ilmî çevrelerinde de olumlu yankılar uyandırmıştır (Mehmed Âkif’in bu konudaki değerlendirmesi için bk. Eşref Edip, s. 23-24).
5. Hazret-i Muhammed ve Kur’ân-ı Kerîm (John Devonport’tan, İstanbul 1928). Kur’an’ı ve Hz. Peygamber’i öven ve müdafaa eden bir eserdir.
6. Garbda Müslümanlık Cereyanı (İstanbul 1346/1928). İngiliz Parlamentosu’nda Lordlar Kamarası üyesi olan ve 1914 yılında İslâmiyet’i kabul eden Headly’in Müslümanlığın Hıristiyanlık karşısındaki üstünlüklerini anlattığı eserinin tercümesidir.
7. Türkiye Nasıl Doğdu? (Harold Armstrong’dan, İstanbul 1928). Yazarın, İngiliz yüksek komiserliği ve jandarma müfettişliğinde 1915’te başlayıp Lozan Konferansı’na kadar süren görevleri sırasında bizzat içinde bulunduğu olayları naklettiği bir eserdir.
8. İslâmiyetin Asrîliği ve Avrupa’nın İslâmlaşması (İstanbul 1933). Seyyid Emîr Ali, Bernard Shaw ve Mevlânâ Muhammed Ali’nin yazılarının tercümesinden meydana gelmektedir.
9. Yeryüzünde Din Geriliyor mu, İlerliyor mu? (İstanbul 1933). 1933 Haziranında Londra’da yayımlanan Nash adlı mecmuada Batılı sekiz düşünürün Avrupa, Amerika ve Asya’nın çeşitli ülkelerinde mevcut büyük dinler hakkındaki yazılarının tercümesi olan eserde, ayrıca Ömer Rıza’nın “İslâm Âleminde Din”, Eşref Edip’in “Türkiye’de Din” adlı makaleleri de yer almaktadır.
10. İslâm Medeniyeti Tarihinde Coğrafya ve Ticaret (J. H. Kramers’den, İstanbul 1934). İslâmiyet’in doğuşundan X. yüzyıla kadar müslümanların coğrafya alanındaki hizmetlerini, kara ve deniz ticaretinde Avrupa’dan üstünlüklerini anlatan bir çalışmadır.
11. Kur’andan İktibaslar (Muhammed Ali’den, İstanbul 1934). Kur’ân-ı Kerîm’de ailevî, medenî, siyasî ve içtimaî esasları ifade eden âyetlerin tercüme ve açıklamasıdır.
12. İslâm Medeniyeti Tarihinde Fen ve Tıp (Max Meyerhof’tan, İstanbul 1935).
13. Ömer Hayyam (Harold Lamb’dan, İstanbul 1944). Ömer Hayyâm’ın romanlaştırılmış biyografisidir.
14. Hazret-i Muhammed Mustafa (Muhammed Hüseyin Heykel’den, İstanbul 1945).
15. Abu’l-Farac Tarihi (Gregory Ebü’l-Ferec’den [Bar Hebraeus], I-II, Ankara 1945-1950). Ebü’l-Ferec’in yazmış olduğu tarihin, Ernest A. Wallis Budge tarafından Süryânîce’den İngilizce’ye yapılan naklinin bazı açıklamalarla Türk Tarih Kurumu adına yapılan tercümesidir.
16. Dine Dönüş (Henry C. Link’ten, İstanbul 1949). Dinin insan şahsiyetini nasıl geliştirdiğini anlatan bu eser Hıristiyanlık esaslarına göre yazıldığından Ömer Rıza yer yer İslâmî esaslarla karşılaştırmalar ve açıklamalar yapmıştır. Eserin sonuna Dale Carnegie’nin Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak adlı kitabından bir bölümle Amerika’da papaz okullarının işleyişi üzerine bir metin eklenmiştir.
17. İslâm Tarihinde İlk Melâmet (İstanbul 1950). Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî’nin, Ebü’l-Alâ Afîfî tarafından neşredilen Risâletü’l-Melâmetiyye adlı eserinin bazı ilâve ve açıklamalarla tercümesidir.
18. Müslümanlıkta Hac Farizası (Farizanın Hikmeti ve İçyüzü) (Diplomat H. A’dan, İstanbul 1939).
C) Yayıma Hazırladığı Eserler. 1. İslâm Ahlâkının Esasları (Babanzâde Ahmed Naim, İstanbul 1945). Ahmed Naim’in, daha önce Sebîlürreşâd’da tefrika edilen eserinin bazı notlar ilâvesiyle yapılan sadeleştirilmiş neşridir. Eserin başına, Ahmed Naim’in Osman Nuri Ergin tarafından kaleme alınan biyografisi ilâve edilmiştir.
2. Kur’ân-ı Kerîm’den Âyetler (Mehmed Âkif Ersoy, İstanbul 1944). Mehmed Âkif’in bazı âyetleri tefsir mahiyetinde Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşâd mecmualarında yayımladığı makalelerinin derlenmesi suretiyle meydana getirilmiştir. Kitabın ikinci bölümünde Mehmed Âkif’in Millî Mücadele yıllarında verdiği vaazlar da yer almaktadır.
3. Safahat (Mehmed Âkif, İstanbul 1944). Eseri, başına şairin hayatı, eserleri, edebî, beşerî ve fikrî hüviyeti hakkında bilgi veren bir giriş, sonuna da indeks ve lugatçe ekleyerek yeni harflerle neşretmiştir.
Ömer Rıza Doğrul’un bunlardan başka tarihî ve edebî eserlerle romanlardan ibaret birçok tercümesi daha vardır. Beydebâ’dan Kelîle ve Dimne (İstanbul 1941), Valmiki’den Ramayana (İstanbul 1942), Halil Cibran’ın Nebî adlı eserinden Hak Erenler (İstanbul 1946), Herodot, Beydebâ ve Mevlânâ’dan derlenen Dost Görünen Düşman (İstanbul 1947) gibi tercümelerinin yanında Gobi Çöllerinde (Sven Hedin’den, İstanbul 1933), İspanya’da Engizisyon (Clement Wood’dan, İstanbul 1938), Marko Polo’nun Sergüzeştleri (Charles Finger’dan, İstanbul 1938), Tarihin Meşhur Kadınları (Markum Leo’dan, İstanbul 1939), Lord Nelson ve Leydi Hamilton’un Büyük Aşkı (Markum Leo’dan, İstanbul 1939), Borjiyaların Cinayeti (Alexandre Dumas’dan, İstanbul 1939), Büyük Katerina ve Âşıkları (Markum Leo’dan, İstanbul 1939), Hayat Kırkında Başlar (Walter Pitkin’den, İstanbul 1939), Şahika (A. J. Cronin’den, İstanbul 1941), Şark Rüzgârı Garp Rüzgârı (Pearl S. Buck’tan, İstanbul 1941), Yağmurlar Gelince (Louis Bromfield’den, İstanbul 1942), Canavar Tohumu (Pearl S. Buck’tan, İstanbul 1943), Karanlık ve Aydınlık (Florence L. Barclay’dan, İstanbul 1943), Timur Devrinde Kadis’ten Semerkand’a Seyahat (Clavijo’dan, İstanbul, ts. [Kanaat Kitabevi]), Uçurum (Corelli’den, İstanbul, ts.), Gövde Değiştiren Kafalar (Thomas Mann’dan, İstanbul 1945), Bir İzdivacın Portresi (Pearl S. Buck’tan, İstanbul 1946) gibi eserler, tercümelerinin çeşitliliğini göstermektedir.
Ayrıca Herbert N. Casson’dan Hayatta İlerle ve İlerlet (İstanbul 1940), İnsanları İdare Etme Sanatı (İstanbul 1941), Parlak Bir İstikbal Nasıl Kazanılır (İstanbul 1942), Para Kazanmak ve Kullanmak Sanatı (İstanbul 1950); W. E. Sargent’ten Evlilik Hayatında Daha Bahtiyar Olmanın Yolu (İstanbul, ts., 1976); Dale Carnegie’den Dost Kazanmak ve İnsanlar Üzerinde Tesir Yapmak (İstanbul 1938), Söz Söylemek ve İş Başarmak Sanatı (İstanbul 1939), Meşhur Adamların Meçhul Tarafları (İstanbul 1940), Üzüntüsüz Yaşamak Sanatı (Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak, İstanbul 1948) adlarıyla halk için hazırlanmış Amerika ve Avrupa’da satış rekorları kıran (best-seller) bazı eserlerin tercümesi de ona aittir.
BİBLİYOGRAFYA
Eşref Edip [Fergan], Mehmed Akif: Hayatı, Eserleri, İstanbul 1938, I, 21-24, 423-468.
Mithat Cemal [Kuntay], Mehmed Akif: Hayatı-Seciyesi-Sanatı-Eserleri, İstanbul 1939, tür.yer.
Türkiye Maarif Tarihi, III, 966.
Büyük Millet Meclisi Albümü: 23 Nisan 1920 - 14 Ekim 1973 (haz. Kâzım Öztürk), Ankara 1973, s. 297.
B. Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu (trc. Metin Kıratlı), Ankara 1984, s. 417.
Ethem Ruhi Fığlalı, Kādiyânîlik: Ahmediyye Mezhebi, İzmir 1986, s. 93-97.
Salih Akdemir, Cumhuriyet Dönemi Kur’an Tercümeleri, Ankara 1989, s. 44-48.
Tâhirülmevlevî [Olgun], Matbuat Alemindeki Hayatım ve İstiklal Mahkemeleri (haz. Sadık Albayrak), İstanbul 1990, s. 276, 407.
Zafer Hasan, “Ö. Rıza ve Hizmetleri”, Cumhuriyet, İstanbul 14 Mart 1952.
Hilmi Ziya Ülken, “Ömer Rıza Doğrul”, Yeni Sabah, XIII/5044, İstanbul 17 Mart 1952.
R. Ekrem Koçu, “Doğrul, Ömer Rıza”, İst.A, IX, 4651-4653.