https://islamansiklopedisi.org.tr/el-fetavat-tatarhaniyye
Ferîdüddin Âlim b. Alâ el-Enderpetî’nin fıkıh, usul ve Arap gramerinde temayüz etmiş olması dışında tabakat kitaplarında hayatı hakkında bilgi yoktur. Kâtib Çelebi (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 947) ve ondan nakilde bulunan bazı kaynaklar (Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 435; Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, V, 52) ölüm tarihini 286 (899), Safâ Hulûsî ise 752 (1351) olarak (MMLADm., LIV/2, s. 516) göstermekteyse de hayatıyla ve eserin yazılış seyriyle ilgili kaynaklarda yer alan rivayetler göz önüne alındığında vefat yılının, Abdülhay el-Hasenî’nin de zikrettiği gibi (Nüzhetü’l-ḫavâṭır, II, 65) 786 (1384) olması daha mâkul gözükmektedir. Keşfü’ẓ-ẓunûn’daki 286 tarihi 786 yerine yanlışlıkla kaydedilmiş olmalıdır.
el-Fetâva’t-Tatarḫâniyye, Delhi Türk sultanlarından III. Fîrûz Şah Tuğluk’un hükümdarlığı döneminde muhtemelen 777 (1375-76) yılında kaleme alınarak Tatar Han’a takdim edilmiştir. Azîz Ahmed, eserin Fîrûz Şah’ın haleflerinden Muhammed b. Fîrûz’un (III. Muhammed) hükümdarlığı döneminde (1390-1394) yazıldığını söylemekteyse de (The Legacy of Islam, s. 133) bu tarih bakımından mümkün değildir. Müellifin eserine özel bir isim vermediği görüşü ağırlık taşımakla birlikte bazı kaynaklarda adının Zâdü’s-sefer veya Zâdü’l-müsâfir olduğu kaydedilir. el-Fetâva’t-Tatarḫâniyye’nin adına nisbet edildiği Tatar Han bir Horasan sultanının çocuğu olup babasının I. Gıyâseddin Tuğluk Gazi ile Mültan ve Dipalpûr’da yaptığı bir savaşta yenilmesi üzerine Tuğluk’un askerleri tarafından sultana getirilmiş ve sultan ona Tatar Melik adını vererek sarayında kendi oğlu gibi yetiştirmiştir. Sultan Tuğluk öldüğü zaman (725/1325) henüz genç yaşta olan Tatar Melik, II. Muhammed Tuğluk zamanında cesaretiyle ün kazanmış ve III. Fîrûz Şah Tuğluk’un sultanlığı döneminde han unvanını almış, devlet adamlığı ve kumandanlığı yanında ilmî çalışmaları himaye etmesiyle de meşhur olmuştur (Shams-i Sirāj Afīf, III, 367).
Eserin, son derece müttaki bir insan olan III. Fîrûz Şah’a değil de onun bir kumandanının adına nisbet edilmesi çeşitli görüşlerin ileri sürülmesine sebep olmuştur. Bazı kaynaklar, eserin Tatar Han’ın isteği üzerine ve onun himayesi altında yazıldığı için kendi adıyla meşhur olduğunu belirtirler (Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 268; Kehhâle, el-Müstedrek, s. 315; EI2 [İng.], III, 90). Abdülhay el-Hasenî ise Fîrûz Şah’ın kitabın kendi adıyla anılmasını istediğini, fakat müellifin Tatar Han ile olan dostluğu sebebiyle bu teklifi kabul etmediğini kaydeder (Nüzhetü’l-ḫavâṭır, II, 65). Öte yandan S. Muhammed İkrâm’ın, el-Fetâva’t-Tatarḫâniyye’nin bir komisyon tarafından hazırlandığına dair görüşünü (Muslim Civilization in India, s. 103) destekleyecek herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Hanefî fıkhının klasik fürû kitaplarında takip edilen sisteme göre ve Mergīnânî’nin el-Hidâye adlı eseri örnek alınarak düzenlenen eserin başında ilmin önem ve faziletine dair bir bölüm bulunmakta, ardından da tahâretten ferâize kadar fürûun bütün konuları ele alınmaktadır. Çeşitli kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunan (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 412-415, 416-419, Ayasofya, nr. 1551-1561, Mehmed Ağa Camii, nr. 114-117, Şehid Ali Paşa, nr. 1033-1036, İsmihan Sultan, nr. 227-236, Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 386/1-4) el-Fetâva’t-Tatarḫâniyye’nin temel kaynaklarını el-Muḥîṭü’l-Burhânî, eẕ-Ẕaḫîre, Fetâvâ Ḳāḍîḫân ve eẕ-Ẕaḫîriyye gibi Hanefî mezhebinin o dönemde meşhur olan fıkıh kitapları teşkil eder. Bunlardan el-Muḥîṭ için “mim” harfi rumuz olarak kullanılırken diğer eserlerin adları belirtilmiştir. Müellif ayrıca faydalandığı diğer kaynakları da mukaddimesinde zikretmiş olup (Süleymaniye Ktp., Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 416, vr. 2a) bunlar Câmiʿu’l-fetâvâ, Fetâvâ Ebi’l-Leys̱, el-Hidâye ve şerhleri, Ḫizânetü’l-fıḳh, el-Ḥücce, el-Ḫulâṣa, el-Muḫtâr, en-Nesefiyye, Nevâdiru Ebî Süleymân, en-Nevâzil, el-Ferâʾiżü’s-Sirâciyye, Şerḥu’ṭ-Ṭaḥâvî, et-Tavżîḥ, el-Fetâva’l-Velvâliciyye, el-Viḳāye gibi Hanefî mezhebinde muteber sayılan eserlerdir. Müellif çeşitli meselelerle ilgili hükümleri naklederken bunların kime ait olduğunu ve hangi kitaptan aldığını belirterek ilmî disipline riayet eder. Kaynaklarda aynı şekilde zikredilen hükümler için tek bir kitap gösterilirken farklı hükümlerin kaynakları ayrı ayrı belirtilmiştir. Hanefî mezhebinin dışındaki görüşlere yer verilmeyen eserde bazı istisnalar hariç hükümlerin delilleri tartışma konusu edilmez. “el-Fetâvâ” adıyla anılmakla beraber Osmanlı dönemine ait klasik fetva kitapları tarzında kaleme alınmayan eser Hanefî fıkıh kitaplarında yer alan meseleleri ve doktriner görüşleri bir araya getirmeye çalışmıştır. Delhi Sultanlığı’nda yürürlüğe konulan İslâm adlî ve idarî sisteminin işleyişine katkıda bulunması yanında İslâm hukukuyla ilgili diğer araştırmalar için de önemli bir kaynak olan el-Fetâva’t-Tatarḫâniyye, gerek yazıldığı coğrafya ve tarih gerekse muhtevası ve takip ettiği sistem bakımından el-Fetâva’l-Hindiyye’nin örneği ve onun habercisi olmuştur.
Müellif tekrarlardan kaçındığını söylemekle birlikte eser yine de büyük bir hacme ulaşmıştır. Meselâ Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlı bir nüsha (Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 416-419) büyük boy dört cilt olup toplam 2134 varaktır. İbrâhim b. Muhammed el-Halebî bu hacimli kitabı özetlemiş ve eserine el-Münteḫab mine’l-Fetâva’t-Tatarḫâniyye (el-Fevâʾidü’l-münteḫabe mine’l-Fetâva’t-Tatarḫâniyye) adını vermiştir (nüshaları için bk. Süleymaniye Ktp., Çelebi Abdullah Efendi, nr. 162; Damad İbrâhim Paşa, nr. 730, 731; Esad Efendi, nr. 1008; Şehid Ali Paşa, nr. 1081). Bu muhtasarın Şehid Ali Paşa nüshası orta boy 203 varaktır. Ayrıca İbn Safâ Hâce diye tanınan Ahmed b. Muhammed el-Fetâva’t-Tatarḫâniyye’den seçme bir koleksiyon meydana getirmiştir (Özel, Hanefi Fıkıh Âlimleri, s. 86).
BİBLİYOGRAFYA
Âlim b. Alâ, el-Fetâva’t-Tatarḫâniyye, Süleymaniye Ktp., Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 416-419, I-IV.
Shams-i Sirāj Afīf, Tārikh-i Firoz Shāhi (trc. H. M. Elliot – J. Dowson, The History of India içinde), Delhi 1990, III, 367.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 268; II, 947, 1221.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 435.
Brockelmann, GAL, II, 571; Suppl., II, 643.
Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ḫavâṭır, II, 16-17, 64-65.
S. M. Ikram, Muslim Civilization in India (ed. A. T. Embree), New York 1969, s. 103.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, V, 52.
a.mlf., el-Müstedrek, Beyrut 1406/1985, s. 315-316.
Zübeyd Ahmed, el-Âdâbü’l-ʿArabiyye, II, 307.
Aziz Ahmad, “Islamic Frontiers in Africa and Asia (Central Asia)”, The Legacy of Islam (ed. J. Schacht – C. E. Bosworth), Oxford 1974, s. 133.
Ahmet Özel, Hanefi Fıkıh Âlimleri, Ankara 1990, s. 85-86.
a.mlf., “el-Âlemgîriyye”, DİA, II, 365-366.
Cemîl Ahmed, “eṣ-Ṣılâtü’l-lisâniyye beyne’l-Hind ve’l-ʿArab, MMLADm., L/4 (1395/1975), s. 802-803.
Safâ Hulûsî, “Ârâʾ ve enbâʾ”, a.e., LIV/2 (1399/1979), s. 516.
M. Fuad Köprülü, “Fîrûz-Şah Tugluk”, İA, IV, 666.
J. Schacht, “al-Ḥalabī”, EI2 (İng.), III, 90.