https://islamansiklopedisi.org.tr/es-sikat
Târîḫu’s̱-s̱iḳāt, es̱-S̱iḳāt mine’ṣ-ṣaḥâbe ve’t-tâbiʿîn ve etbâʿi’t-tâbiʿîn adlarıyla da anılan eser, müellifin hem sika hem zayıf râvileri tanıttığı Kitâbü’t-Târîḫi’l-kebîr’inden sadece sika râvileri bir araya getirdiği çalışmasıdır. Zayıf râvileri ise Kitâbü (Maʿrifeti)’l-mecrûḥîn mine’l-muḥaddis̱în ve’ḍ-ḍuʿafâʾi ve’l-metrûkîn adlı eserinde toplamıştır. Kitabın girişinde telif sebebi hakkında bilgi verilmiş, Hz. Peygamber’in sünnetinin önemi, ilmin neşir ve tebliğinin gerekliliği, bu tebliğin ancak sahih hadislerin aktarılması ve sika râvilerin tanıtılmasıyla yapılabileceği belirtilmiş, telifte izlenen metoda değinilmiş, es̱-S̱iḳāt’a alınacak râvilerin kabul şartları üzerinde durulmuş ve eserin telifi sırasında geçirdiği aşamalara işaret edilmiştir. Girişten sonra Resûlullah’ın hayatı geniş biçimde verilmiş, Hulefâ-yi Râşidîn’den başlayarak Emevî ve Abbâsî halifeleri tanıtılmış, bu kısım Halife Mutî‘-Lillâh ile sona ermiştir. Ardından sahâbe, tâbiîn, tebeu’t-tâbiîn ve daha sonraki râviler sıralanmıştır.
Eserde, bir sayıma göre 15.000 kadar hadis râvisi tabakalar halinde ele alınmış ve her tabakada yer alanların birbiriyle karşılaşma imkânının bulunması (likā) şartı aranmıştır. es̱-S̱iḳāt’ta râviler adlarının ilk harfine göre yarı alfabetik sıralanmış, ancak sahâbe tabakasında faziletleri sebebiyle aşere-i mübeşşereye ön sırada yer verilmiştir. Her tabakada önce adlarıyla, daha sonra künyeleriyle bilinen erkek râviler, ardından kadın râviler zikredilmiş, bu sıralamada zaman zaman aksamalar meydana gelmiştir. Râvilerin biyografileri verilirken onların isimleri, künye ve lakapları, memleketleri, ölüm tarihleri, hoca ve talebeleri hakkında bilgi aktarılmış, ayrıca “sika, şeyh, sebt, mutkin, müstakīmü’l-hadîs” veya “yuhtiü, yehimü, yüdellisü” gibi ifadelerle cerh ve ta‘dîl dereceleri gösterilmiş, râvinin hangi şartlarda hüccet sayılacağı belirtilmiş, bazan dinî ve ahlâkî erdemlerine dair menkıbeler nakledilmiş, bazan da rivayetlerinden örnekler sunulmuş, cerhe yönelik mevcut tenkitlere de cevap verilmiştir. İbn Hibbân’a göre râvinin sika sayılmasına engel olan kusurlar onun naklettiği haberin senedinde olabileceği gibi, kendisinden bir önce veya bir sonraki yerde haberi hüccet sayılmayan zayıf bir râvinin bulunması, haberinin mürsel veya münkatı‘ olması ve haberin isnadında o haberi duyduğunu açıkça ifade etmek istemeyen bir müdellisin yer alması gibi sebeplerle de olabilir.
Müellif iki hadis imamından birinin sika, diğerinin zayıf kabul ettiği bir râviyi eserine alırken onun sika olup olmadığına delillere dayanarak kendisi karar vermiş, araştırması sonucunda sika kabul etmediğini ise eḍ-Ḍuʿafâʾ adlı eserinde zikretmiştir (es̱-S̱iḳāt, I, 13). Onun bu eserinde yer alan bütün râvilerin sika olması gerekirken birçoğu hakkında, “Rivayetinde hata ederdi”; “Vehme kapılırdı”; “Tedlîs yapardı” gibi cerh nitelikli kusurlara da işaret edilmiş olması, müellifin sika saydığı kimselerde belli bir orana kadar bu tür kusurların bulunabileceğini kabul etmesiyle açıklanmaktadır. Ona göre sika râvi doğruları yanlışlarından çok olan kimsedir. es̱-S̱iḳāt’ta mevcut bazı râvilerin bir yönüyle sika, bir başka yönüyle zayıf olarak gösterilmesi (müştebeh) hususuna açıklık getirilmiş, böyle râvilerin Kitâbü’ḍ-Ḍuʿafâʾ bi’l-ʿilel’inde ayrıca zikredileceği belirtilmiştir (a.g.e., VI, 27; IX, 1). Bu husus müellifin bir çelişkisi veya gafleti ya da iki farklı ictihadı olarak değerlendirilmiştir.
Eserde kendi bid‘atına davet etmeyen bid‘at ehli birçok râvi de yer almakta (a.g.e., VI, 140), müellif bu râvileri yeri geldiğinde savunmaktadır. İbn Hibbân, cerhedildiği bilinmeyen ve rivayetleri sadece tanınmış bir kişi tarafından nakledilen 100’e yakın râviyi de eserine almış, onların cerhedildiği ortaya çıkıncaya kadar âdil sayılmaları gerektiğini söylemiştir. Bu durumda başkalarının “mechûlü’l-ayn, mestûr, mechûlü’l-hâl” dediği birçok râvi ona göre sikadır. Eserde yer alan, sika olduklarını sadece kendisinin belirttiği iddia edilen râvilerin çoğu bu gruptandır. Meselâ Saîd b. Cübeyr’den rivayet ettiğini söylediği Eyyûb el-Ensârî adlı râviden söz ederken (a.g.e., VI, 60) onu tanımadığını, babasını bilmediğini, hakkında herhangi bir cerh yapılmadığını belirtmiş, daha sonra zabt ve itkān sahibi olarak bilinen tek râvisi Mehdî b. Meymûn’un ondan münker olmayan bir hadis rivayet ettiğini hatırlatmış ve bu yolla Eyyûb’dan meçhûliyet halinin kalktığına hükmederek onu eserine almıştır. es̱-S̱iḳāt’ta güvenilirlikleri sorgulanmak amacıyla yer verilen râviler de vardır. Nitekim müellif, Mukanni‘ adlı râviden rivayeti bulunan Feza‘ adlı Kādisiye Savaşı gazisi bir râviyi değerlendirirken onu da sahâbî olduğu söylenen şeyhini de tanımadığını, onları rivayetlerine güvendiği için değil tanıtmak maksadıyla eserinde zikrettiğini belirtmektedir (a.g.e., VII, 326).
İbn Hibbân, es̱-S̱iḳāt’ta meçhul râvilere yer verdiği ve bazı konularda hataya düştüğü iddiasıyla Nâsırüddin el-Elbânî tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Elbânî, es̱-S̱iḳāt’ta yer almaması gereken 100 kadar râvi hakkında Teysîru intifâʿi’l-ḫillân bi-S̱iḳāti İbn Ḥibbân adlı bir eser üzerinde çalıştığını belirtmiş (Ṣaḥîḥu Mevâridi’ẓ-ẓamʾân, I, 18), eserde var olduğunu ileri sürdüğü diğer hataları müellifin aceleciliğine, geriye dönüp yazdıklarını tashih etmemesine veya ömrünün buna yetmemesine bağlamıştır (a.g.e., I, 51). Ancak Elbânî’nin bir kısım iddialarında haklı olmadığı, eleştirilerinde es̱-S̱iḳāt’ın aslını kullanmak yerine başka müellifler tarafından yapılan eksik ve yanlış alıntılara güvendiği için hataya düştüğü belirtilmiştir. Heysemî’nin, es̱-S̱iḳāt’ı Tertîbü S̱iḳāti İbn Ḥibbân adıyla alfabetik olarak sıraladığı kaydedilmektedir.
Birçok yazma nüshası bulunan es̱-S̱iḳāt, Muhammed Abdülmuîd Han yönetiminde Muhammed Abdürreşîd tarafından neşredilmiştir (I-IX, Haydarâbâd 1393-1403/1973-1983). Bir heyet, eserdeki isim ve madde başlıklarını İtmâmü’l-inʿâm bi-tertîbi mâ verede fî Kitâbi’s̱-S̱iḳāt li’bni Ḥibbân mine’l-esmâʾi ve’l-aʿlâm adıyla sıralamış (Bombay 1408/1987), Hüseyin İbrâhim Zehrân da esere Câmiʿu fehârisi’s̱-S̱iḳāt adlı bir dizin hazırlamıştır (Beyrut 1408). es̱-S̱iḳāt’ın sîret ve halifeler bölümü es-Sîretü’n-nebeviyye ve aḫbârü’l-ḫulefâʾ (nşr. Hâfız Aziz Bey el-Kādirî, Beyrut 1407/1987; I-II, Beyrut 1417/1997), sadece sîret kısmı es-Sîretü’n-nebeviyye (nşr. Abdüsselâm b. Muhammed Allûş, Beyrut 1420/2000), sahâbe tabakasıyla ilgili bölümü Târîḫu’ṣ-ṣaḥâbe elleẕîne ruviye ʿanhümü’l-aḫbâr (nşr. Bûrân ed-Dannâvî, Beyrut 1408/1988) adıyla yayımlanmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Hibbân, es̱-S̱iḳāt (nşr. Muhammed Abdürreşîd), Haydarâbâd 1393-1403/1973-83, I, 11-13; VI, 27, 60, 140; VII, 326; VIII, 2; IX, 1.
a.mlf., el-Mecrûḥîn, neşredenin girişi, s. y-m.
Zehebî, Mîzânü’l-iʿtidâl, II, 316; III, 581.
Heysemî, Mevâridü’ẓ-ẓamʾân ilâ zevâʾidi İbn Ḥibbân (nşr. Hüseyin Selîm Esed ed-Dârânî), Dımaşk 1411/1990, neşredenin girişi, I, 27-29, 37-39.
İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 13-14.
a.mlf., Tehẕîbü’t-Tehẕîb, I, 304.
Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, s. 53-54.
Sezgin, GAS, I, 190.
M. Abdullah Ebû Suaylîk, Muḥammed b. Ḥibbân el-Büstî, Dımaşk 1415/1995, s. 53-55.
Mahmûd Saîd Memdûh, et-Taʿrîf bi-evhâmi men ḳasseme’s-sünen ilâ ṣaḥîḥ ve żaʿîf, Dübey 1421/2000, I, 387-439.
M. Nâsırüddin el-Elbânî, er-Ravżü’d-dânî fi’l-fevâʾidi’l-ḥadîs̱iyye (haz. İsâm Mûsâ Hâdî), Amman 1422, s. 17-24, 56, 66, 67, 91, 108, 118, 165, 171.
a.mlf., Ṣaḥîḥu Mevâridi’ẓ-ẓamʾân, Riyad 1422/2002, I, 11-57.
Mehmet Ali Sönmez, İbn Hibbân ve Cerh-Ta’dîl Metodu, İstanbul, ts. (Umran Yayınları), s. 29-33.