https://islamansiklopedisi.org.tr/esendal-memduh-sevket
28 Mart 1884’te Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde doğdu. Asıl adı Mustafa Memduh olup babası Mehmed Şevket Bey, annesi Emine Şâdiye Hanım’dır. Düzenli bir eğitim görmedi ve daha çok kendi kendini yetiştirdi. Bir süre çiftçilikle uğraştıktan sonra Reji Muhafaza Müdürlüğü’nde çalıştı. Genç yaşta İttihat ve Terakkî Cemiyeti’ne girdi. Esnaf Odaları mümessilliği ve Anadolu Vilâyetleri müfettişliği görevlerinde bulundu. Kör Ali İhsan Bey ve Kara Kemal’in liderliğindeki Meslekî Temsilciler Grubu’na katıldı. İstanbul’un işgali üzerine arkadaşlarıyla birlikte İtalya’ya kaçmak zorunda kaldı. Dönüşünde Ankara’ya gitti ve Millî Mücadele’ye iştirak etti. Meslekî temsilcilik fikirleri sebebiyle tek parti (Cumhuriyet Halk Fırkası) iktidarına ters düştüğünden zaman zaman elçilik göreviyle yurt dışına gönderildi. Bakü (1920-1924), Tahran (1925-1930), Kâbil (1933-1941) elçiliklerinde bulundu. Elazığ (1931-1933) ve Bilecik (1941-1950) milletvekilliği, Cumhuriyet Halk Partisi genel sekreterliği (1942-1945) yaptı. 17 Mayıs 1952’de Ankara’da öldü.
Dışa dönük, iyimser bir mizaca sahip olan Memduh Şevket Tanin gazetesinde 1908’de yayımlanan “Veysel Çavuş” adlı hikâyesiyle edebiyat alanına girmiş, daha sonraki yıllarda Çığır, Meslek, Vakit, Ulus gazeteleriyle Halka Doğru, Ülkü, İstanbul Kültür, Pazar Postası, Seçilmiş Hikâyeler, Hayat, Hisar, Türk Dili dergilerinde hikâyeler neşretmiştir. Hayatında iki hikâye kitabı ile (Hikâyeler Birinci Kitap, Hikâyeler İkinci Kitap) bir romanı basılmış, Miras, Ayaşlı ve Kiracıları, Vassaf Bey isimli üç roman kaleme almış olmakla birlikte daha çok hikâyede yoğunlaşmıştır. Başlangıçta G. de Maupassant, 1921’den sonra Çehov tarzında, XIX. yüzyılın sonlarından XX. yüzyılın ortalarına kadar gelen Türk toplumu ve meselelerine dair kendine has dünya görüşü perspektifinden hikâyeler yazmış, ancak şöhret endişesi taşımaması, eserlerini hemen okuyucuya ulaştıramaması ve ismini açıkça kullanmaması (M.Ş., M.Ş.E., Mustafa Memduh imzalarıyla) yüzünden devrinde yeterince tanınmamıştır.
Esendal, sanat hayatının 1908-1920 yıllarını kapsayan birinci devresindeki hikâyeleriyle Miras romanında kendinden önceki hikâye ve roman geleneğine bağlı kalmıştır. Dış dünya ile psikolojik halin ifadesini esas aldığı dönemde tenkitçi, tasvirci, tahlilci olmasıyla belirginleşen sosyal gerçekçilik anlayışına sahiptir. Mesajını ön plana çıkararak okuyucuyu kanaatlerine ortak etmek ister. Bazı hikâyelerinde bireyci ve santimantaldir. Klasik giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine göre şekillenen bu dönemin hikâyeleri gücünü dış dünyadan bilinçli olarak seçilmiş, ayıklanmış, belli bir amaca göre düzenlenmiş vak‘adan, vak‘a da çok açık tezatların çatışmasından alır. Güçlü bir mekân-insan, mekân-konu ilişkisinin söz konusu olduğu bu hikâyeler okuyucunun merak duygusunu kamçılayacak gerilimlerle yüklüdür. Büyük ölçüde alt tabakadan seçilmiş olan kahramanlar idealize edilmiştir. Bireysel arayışlarla birlikte daha çok Edebiyât-ı Cedîde mektebiyle Millî Edebiyat hareketinin getirdiği temel anlayışların etkisi dikkatlerden kaçmaz.
Bakü mümessilliği esnasında Anton Çehov’u tanıyan Memduh Şevket, sanat hayatının ikinci/ustalık devresinde (1921-1952) özellikle türün yapısı ve yapı unsurları bakımından Çehov tarzı hikâyeyi benimsemiştir. Bu dönemde 200 civarındaki hikâyesinde ve iki romanında yine realist sanat anlayışına sahip olmakla birlikte dış âlemi hikâyeye taşırken geniş ölçüde tabiiliği esas alır. Vak‘a için büyük olaylar ve çatışmalara ihtiyaç duymaz. Okuyucunun merak duygusunu kamçılayacak gerilimlerden uzak durur. Gündelik hayat içindeki herhangi bir olay veya durum vak‘a için yeterlidir. Çoğu zaman giriş bölümü olmadan doğrudan vak‘ayla başlayan hikâye belli bir sonuca ulaşmadan bitiverir. Daha çok kişilerin ruh halini sezdirmenin esas olduğu bu hikâyelerde dramatik özellik öne çıkar.
Esendal hikâye ve romanlarında aile kurumu, yöneten-yönetilen ilişkisi, günlük hayatı çerçevesinde küçük insan, yozlaşma, çocuk/çocukluk, Bulgar zulmü, düşkünlere acıma gibi konular çevresinde yoğunlaşmıştır. Yazar dikkatini, Türk toplumunun imparatorluktan Cumhuriyet’e geçiş dönemi problemleri üzerinde yoğunlaştırmıştır. Fakir kenar semtlere yönelir. Şehirlisinden köylüsüne, nâzırından odacısına, erkeğinden kadınına, yaşlısından çocuğuna, fakirinden zenginine kadar sosyal durum ve karakterdeki insanları başarıyla sunar. Zengin şahıs kadrosu büyük ölçüde dışa dönük, nikbin, aktif insanlardan oluşur. İçe dönük, bedbin, pasif karakterler sadece birinci dönem eserlerinde yer alır. Kahramanlarına topluca bakıldığında yazarın memur, bürokrat, yarı aydın, ev kadını, alafranga kesim, esnaf, din adamı ve dedikoducu tipler üzerinde durduğu görülür. Onun hikâye/romanlarındaki muhteva çekirdeği şu şekilde formüle edilebilir: Genelde olması istenen-istenmeyen çatışması; fikrî temelde meslekî temsilcilik / ufkî medeniyet-mevcut yönetim biçimi / sanayi medeniyeti çatışması; insanî temelde küçük insan-küçük insan dışındakilerin çatışması. Esendal özü halkçılığa dayanan, meslekî temsilcilik veya ufkî medeniyet olarak adlandırılan bir dünya görüşüne sahiptir.
Güçlü Türkçecilik bilincine sahip olan Memduh Şevket’in dil ve üslûbu sanat hayatı müddetince belli bir dinamizme sahiptir. İlk hikâyeleriyle Miras romanında Edebiyât-ı Cedîde ile Millî Edebiyat’ın dil anlayışı arasında gidip gelen yazar daha çok yazı diline bağlı kalır ve dilde belli bir istikrardan çok kararsızlık dikkati çeker. Israr ettiği suni, kapalı, uzun birleşik cümleleri mâna ve yapı bakımından yer yer ârızalıdır. 1920’lerden itibaren tesir, arayış ve kitâbî yazı dilinden uzaklaşmaya başlar, hızla konuşma diline yaklaşır. 1930’lara gelindiğinde artık onun için asıl olan konuşma dilidir. Kendine has kısa, basit ve tabii cümleyi bulmuştur. Söz konusu ikilik üslûpta da kendini hissettirir. Dış dünya ile psikolojik durumun ifadesi çevresinde ortaya çıkan 1920 öncesi üslûbu kendine has normlara ulaşmış, bireysel ve orijinal olmaktan ziyade, tesir unsurlarıyla kendi arayışlarının sonucu olan unsurların sentezinden oluşmuş tipik bir geçiş devri üslûbudur. Yazarın 1920’den sonraki üslûbunun dikkati çeken ilk özelliği dış âlemin ifadesi çevresinde meydana gelmiş olmasıdır. Esendal mücerredin değil müşahhasın dili peşindedir. Gerçeği abartmadan, değiştirmeden ve yeniden düzenlemeden sunar. Burada da göstermeden faydalanır ve büyük ölçüde diyaloga dayanır. Üslûbunun temel özelliklerinden biri de konuşma/sohbet tarzında oluşudur. Tahkiye, tasvir, açıklama, tahlil, iç konuşma anlatım tarzlarını en aza indirmiş, ayrıntıdan uzak durmuştur. Son derece yumuşak, önemli ölçüde mizahî niteliklere sahip bir üslûpla okuyucu karşısına çıkar. Tenkitçi değil hoşgörülüdür. Bütün bu nitelikleriyle Esendal modern Türk hikâyeciliğinin önemli yazarları arasında yer alır.
Esendal fikrî bakımdan genel anlamda sosyalist dünya görüşüne dahil edilse de düşünceleri Doğu ve Batı’nın hazır fikir kalıplarına indirgenemez. “Amûdî medeniyet” dediği sanayi medeniyetinin sürekli olacağı ve insanlığa huzur getireceği inancında değildir; “ufkî medeniyet” adını verdiği toprak medeniyetine inanır. Savunduğu meslekî temsilcilik görüşünü de şu üç temel kaynağa dayandırır: Osmanlı Devleti’nin sosyal yapısında önemli bir yer tutan lonca sistemi, dayanışmacı çözüm arayışları ve halkçılık düşüncesi, Rusya’da gelişen ve hayata geçirilmeye çalışılan sosyalizm.
Eserleri. Hikâye: Hikâyeler Birinci Kitap (1946), Hikâyeler İkinci Kitap (1946), Otlakçı (1958), Mendil Altında (1958), Temiz Sevgiler (1965), Ev Ona Yakıştı (1971), Sahan Külbastısı (1983), Veysel Çavuş (1984), Bir Kucak Çiçek (1984), İhtiyar Çilingir (1984), Hava Parası (1984), Bizim Nesibe (1985), Kelepir (1986), Gödeli Mehmet (1988), Güllüce Bağları Yolunda (1992), Gönül Kaçanı Kovalar (1993), Mutlu Bir Son (2005).
Roman: Ayaşlı ve Kiracıları (1934’te Vakit gazetesinde tefrika Ayaşlı ile Kiracıları), Vassaf Bey (1983), Miras (1988).
Esendal’ın ayrıca Kızıma Mektuplar (2001) ve Oğullarıma Mektuplar ile (2003) Tahran Anıları ve Düşsel Yazılar (1999) adlı kitapları vardır.
BİBLİYOGRAFYA
Tahir Alangu, Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman, İstanbul 1968, I, 123-124.
Abidin Nesimi, Yılların İçinden, İstanbul 1977, s. 240-250.
İsmail Çetişli, Memduh Şevket Esendal, Ankara 1991.
a.mlf., Memduh Şevket Esendal -İnsan ve Eser-, Isparta 1999.
Muzaffer Uyguner, Memduh Şevket Esendal, Ankara 1991.
Salim Şengil, Anılarda Kalan Portreler, İstanbul 1991, s. 55-68.
Mustafa Kutlu, “Esendal, Memduh Şevket”, TDEA, III, 91-93.
“Esendal, Memduh Şevket”, Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, İstanbul 2001, I, 338-341.