https://islamansiklopedisi.org.tr/fitil
İlk olarak milâttan önce 1000 yıllarında aydınlatmada kullanılan fitil (Ar. fetîl) bitki liflerinden hazırlanmaktaydı. Daha sonraki asırlarda yanıcı özelliğe sahip dokuma elyaftan elde edilerek geniş ölçüde yaygınlaştı. Ateşleme sisteminin bir parçası olarak silâhlarda kullanılması XV. yüzyılda gerçekleşti. Bu yüzyıldan itibaren Avrupa’da ateşli silâhların gelişmesi fitile harp mühimmatı içinde önemli bir yer kazandırdı. İlk fitilli tüfekler muhtemelen 1411’de Viyana’da icat edilmiştir. İstanbul’un fethi esnasında tüfeğin etkili bir silâh olduğu anlaşılınca fitilin kullanılma sahası genişledi ve fitil imalâtı ihtiyaca göre arttı. 1471 yılında İngiltere’de fitille ateşlenen tüfekler yapılmış ve İngilizler 1485’te Pavia’da Fransızlar’a bu tüfekler sayesinde üstünlük sağlamışlardı. 1568’den 1596 yılına kadar Avrupa’da birçok silâh imalâtçısı, ateşleme sistemini değiştirip yanar fitili hareketli hale getirerek Wheel-lock ve Match-lock gibi yeni fitilli tüfek modelleri geliştirmişti.
Fitil üretimi önce topu, daha sonra tüfeği etkili bir silâh olarak savaşlarda kullanmaya başlayan Osmanlılar’da da önemli bir imalât kolu haline gelmişti. Ok, yay, tüfek, kılıç, kazma, kürek, barut, kurşun, zırh vb. hazırlamakla görevli Cebeci Ocağı ortaları fitil imal etmekteydiler. Bu ocak yaptığı fitilin defterini de tutardı. Fitil yapmak için barut (fitil otu) ve kükürt gibi kolay tutuşan veya parlayan madde bulamaç halinde iken ipe emdiriliyordu (telkin edilme). İpin bükülebilen bir vasıfta olması gerekiyordu, çünkü bu iplere bulamaç daha iyi nüfuz ediyordu. Bu tip fitile “bükme” de denmekteydi; bükme daha sonra güneşte kurutulurdu. İnce iplerin bir araya getirilerek örülmesinden meydana gelen fitiller de vardı. Bu imalâtta ocağın barutçuları ile (otçular) fitilcileri beraber çalışırdı. Mısır ve Suriye’den getirilen pamuk ipi fitil imaline en uygun malzemeydi. Fitilin Mısır keteninden de yapıldığı bilinmektedir. Lut gölü civarında bir bölgede Arap kabilelerinin kullandığı fitil “Sodom elması” denilen bir bitki lifinden imal ediliyordu. Bu lif kolayca yandığı için barutla telkin edilmesine gerek yoktu.
Sefere gidilirken sarılarak Cebeci Ocağı tarafından korunan fitiller sefer sırasında harp levazımatı arasında bol miktarda bulundurulur, barutla birlikte savaş mahallinde ilgili kısımlara dağıtılırdı. Eğri seferine (1596) gidilirken pamuk ipliğinden imal edilmiş fitilden 300 kantar götürülmüştü. II. Viyana Kuşatması’ndan sonra önemli miktarda fitilin Macarlar’ın, 1716’da Petervaradin yenilgisinden sonra yine bol miktarda fitilin Avusturyalılar’ın eline geçtiği bilinmektedir. 1724, 1726 ve 1727 yıllarında Faş Kalesi’nin tahkiminde ve mühimmatının temininde çeşitli miktarlarda fitil-i Mısrî ve fitil-i penbe gönderilmişti. Öte yandan kale kuşatmaları sırasında gerek top gerekse surları yıkmak için toprağın altında açılan tünellerde de (lağım) barut ve fitil çok kullanılırdı. Nitekim Girit seferinde Kandiye kuşatması esnasında elli kadar lağım kazılmış, patlayıcıları ateşlemek için bol miktarda fitil harcanmıştı.
Top imalinde fitilin konacağı kanalın, alabileceği barutun miktarı ile (barut hakkı) uygunluğuna dikkat edilirdi. Bu kanala fitil yeri denirdi. Topu ateşlemek için önce fitili tutuşturmak gerekirdi. Topun barut hakkı (yemleme barutu) hazneye doldurulduktan sonra fitil takılır, fitili ateşlemek için fitil sırığı kullanılırdı. Bu sırık, demirli ucunun kenarına fitil sarılmış bir değnekten ibaretti.
Osmanlılar’da ilk geliştirilmiş fitilli tüfekler “arkebüz” adıyla anılmış, daha sonra “fitilli musket” denilen tüfekler kullanılmaya başlanmıştır. Bunların değişik bir modeli fitilli metris tüfekleridir. Kapsülün icadı ile fitilli tüfekler yavaş yavaş yerini kapsüllü tüfeklere bırakmış ve kapsülün toplarda da kullanılması ile fitil harp malzemesi olarak önemini yitirmeye başlamıştır.
Mum, kandil veya lambaya konulan bükülmüş pamuk ipine de fitil denmektedir. Ayrıca fitil ağırlık ölçüsü olarak kullanılan dirhemin kesirlerindendir. Dirhemin dörtte birine denk (bk. DÂNEK), dengin dörtte birine kırat, kıratın dörtte birine fitil denirdi. Fitilin de kesirleri vardır.
BİBLİYOGRAFYA
Türk Lugatı, III, 611-612.
BA, MD, nr. 5 (Ankara 1994), hk. 566, 1016, 1428; nr. 90, 154.
Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul 1983, s. 229.
Hadîdî, Tevârîh-i Âl-i Osman: 1299-1523 (haz. Necdet Öztürk), İstanbul 1991, s. 323.
Selânikî, Târih (İpşirli), II, 705.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VIII, 469.
Silâhdar, Târih, I, 481; II, 534.
Hezârfen Hüseyin Efendi, Telhîsü’l-beyân fî Kavânîn-i Âl-i Osmân, Leningrad Orient Institute, nr. 357, vr. 77b.
Câbî Ömer Efendi, Târih (haz. Mehmet Ali Beyhan, doktora tezi, 1992), İÜ Ed.Fak. Genel Ktp., nr. TE 9, s. 49.
Uzunçarşılı, Kapukulu Ocakları, II, 3, 4, 117, 131.
Halil İnalcık, “The Socie-Political Effects of the Diffusion of Fire-arms in the Middle East”, War: Technology and Society in the Middle East (ed. V. J. Parry – M. E. Yapp), London 1975, s. 195-217.
V. J. Parry, “Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Harp Malzemesinin Kaynakları” (trc. Salih Özbaran), TED, sy. 3 (1973), s. 39-40.
a.mlf., “Bārūd”, EI2 (İng.), II, 1061.
Mevlut Uzun, “Fitilli Tüfekler”, Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Enstitüsü Bülteni, sy. 7, İstanbul 1976, s. 27-29.
Mahir Aydın, “Faş Kalesi”, Osm.Ar., sy. 6 (1986), s. 84, 90, 129, 131, 133, 135.
Pakalın, I, 632-633.
Celâl Esad Arseven, “Fitil”, SA, II, 594.
“Silâh”, a.e., IV, 1810, 1812, 1813.