https://islamansiklopedisi.org.tr/fossati-gaspare-trajano
7 Ekim 1809’da Güney İsviçre’nin İtalyanca konuşulan Ticino (Tessin) kantonunda Morcote’de dünyaya geldi. Ecdadında pek çok mimar ve ressam bulunan bir ailenin çocuğudur. Yakınları gibi o da mimar olarak yetişmek üzere, en büyük özelliği gençlere Neo-Rönesans üslûbunda binalar yapmayı öğretmek olan Milano’daki Brera Akademisi’nde öğrenim gördü. O yıllarda Rusya’da bu üslûp çok tutulduğundan genç mimarlar orada çalışarak para kazanmayı tasarlıyorlardı. Gaspare Brera Akademisi’nden 1827 yılında mezun oldu ve diploma projesi olarak hazırladığı “bir başkent için arşiv binası” konulu çalışması çok beğenilerek kendisine altın madalya verildi.
Fossati 1828-1831 yıllarında İtalya’da dolaştı; Venedik ile Roma’da kalarak buradaki eski tarihî binaların rölövelerini çizdi ve 1832’de Morcote’ye döndü. Bir süreden beri Rusya’da çalışan amcası Giorgio Giugliemo Fossati’nin teşvikiyle 1832’de mimar ve dekoratör olarak hayatını kazanmak için Kuzey Rusya’da Petrograd’a gitti. Burada 1833’ten itibaren bazı özel saraylar, kiliseler ve evler yaptı.
XIX. yüzyıl başlarında Rus Çarlığı’nın İstanbul’daki elçiliği, Beyoğlu’nda, sonraları yapılan Tünel’in yukarı ucundaki Galata Mevlevîhânesi ve ona komşu İsveç elçiliğiyle Galata Sarayı arasındaki sırtın hâkim noktasında yükselen çok büyük ahşap bir konaktan ibaretti. Büyük Beyoğlu yangınlarından birinde, herhalde 23 Safer 1247’de (3 Ağustos 1831) çıkan yangında elçilik binası da tamamen kül oldu. Rus Çarlığı, 1828-1829 savaşının kendi lehine sonuçlanmasından cesaret alarak İstanbul’da eskisinden daha güzel ve daha gösterişli bir elçilik sarayı yaptırmak için Fossati’yi bu işle görevlendirdi. 20 Mayıs 1837’de İstanbul’a giden Fossati’nin hazırladığı proje çar tarafından 1839 yılı Şubatında onaylandıktan sonra çalışmalara başlandı. Bu arada kardeşi Giuseppe’yi de yanına aldıran Gaspare Fossati burada Neo-Rönesans veya neo-klasik üslûpta muhteşem bir elçilik sarayı inşa etti. Ön hazırlıklarla 1838’de başlayan inşaat 1845 yılında açılış töreni yapılabilecek kadarı ile bitmişti. Fakat bütün ayrıntıları ile yapımı ancak 1849’da tamamlandı. Bugün Beyoğlu’nda İstiklâl caddesinin Marmara’ya bakan kenarında bahçe içinde görülen ve Rus konsolosluğu olarak kullanılan yapı bu saraydır. Bina ilk yapıldığında Rus Çarlığı’nın Osmanlı Devleti ve İstanbul üzerindeki emellerinin bir ifadesi olarak görülüyor, bu gösterişli yapının yakın bir gelecekte Boğaz kıyılarına sahip olacağına inanılan Rus çarına ikametgâh olarak hazırlandığı Beyoğlu’ndaki yabancılar arasında dedikodu şeklinde söyleniyordu.
Aynı yıllarda Fossati İstanbul’da başka siparişler de aldı. 1841-1843 yılları arasında Galata’da Voyvoda (şimdi Bankalar) caddesinin yanında San Pietro Kilisesi’ni yeniden inşa etti. 1845’te kardeşiyle birlikte Beyoğlu’nda bir mülk satın aldı ve 1846’da Encümen-i Dâniş’in teklifi üzerine Batılı sisteme göre öğretim yapılması için bir dârülfünun kurulması düşünüldüğünde binasının yapımı Fossati’ye havale edildi. Heybetli kitlesiyle İstanbul’un Marmara’ya hâkim bir yerinde, Ayasofya’nın tam önünde yükselen bu muhteşem dârülfünun binasının inşası uzun yıllar sürdü. Bittikten sonra da dârülfünun olarak kullanılmadı. İlk Osmanlı Meclis-i Meb‘ûsanı 1877’de burada toplandı. Meclis II. Abdülhamid tarafından dağıtıldıktan sonra önce Evkaf, arkasından da Adliye Nezâreti binası oldu. Cumhuriyet döneminde de İstanbul Adliye Sarayı yapıldı. Nihayet 3 Aralık 1933 gecesi içinde çıkan bir yangınla mahvoldu.
Fossati’nin İstanbul’da yaptığı binalardan biri de 1846’da siparişini aldığı bir tiyatrodur. Galata Sarayı’nın karşısındaki yapı adasında Nahum için inşa ettiği, o devrin bu çeşit binalarının hepsi gibi içi tamamen ahşap ve çok gösterişli olarak zengin surette bezenen bu tiyatro fazla uzun ömürlü olmadı. Büyük Beyoğlu yangınında 11 Rebîülevvel 1287’de (11 Haziran 1870) yanarak ortadan kalktı.
Aynı yıllarda Fossati’ye Bâbıâli avlusu içinde bir arşiv binası yapması hususunda sipariş verildi. Böylece diploma projesi olarak hazırladığı konuda çalışma imkânı buldu. Alay Köşkü karşısındaki, geniş saçaklı kapının iç tarafında sağda yer alan ortası kubbeli binayı Bâbıâli arşivini muhafaza etmek üzere inşa etti. Belgeleri yangın tehlikesinden korumak için binanın merdiveni, kat döşemeleri, hatta kapı kanatları İstanbul Tersanesi’nde demirden yaptırıldı.
Fossati’nin İstanbul’da üstlendiği en önemli iş ise Ayasofya’nın büyük ölçüde tamiri olmuştur. Sultan Abdülmecid nedense, o devirde Osmanlı Devleti’nin bütün inşaatlarını yapan ünlü Balyan ailesine bu işi vermeyerek Batılı bir mimarın yapmasını uygun görmüştür. İhale 1846’da yapıldı. Önce 26.000 keselik harcama gerektirecek basit bir tamir düşünülmüştü. Fakat 1263 (1847) yılında çıkan bir irade ile tamirin daha geniş tutulması istenerek çocuksuz öldüğü için serveti beytülmâle kalan Şeyhülislâm Mekkîzâde Mustafa Âsım Efendi’nin mirası bu işe tahsis edildi. 800 işçinin çalıştığı bu tamirde bina mimari bakımdan takviye edildikten başka iç ve dış süslemesi yenilendi, bazı eklemeler de yapıldı. Fossati, bu çok yaşlı binayı ayakta tutabilmek için galerilerde şakulünden kaymış on iki sütunu düzeltmiş, kubbedeki büyük çatlakları doldurmuş, bu kısmı destekleyici önlemler almıştır. Ayrıca Ayasofya’nın duvarlarındaki mermer kaplamaları temizleyip cilalatmış, eksik kısımları alçı ile tamamlamıştır. Ancak tonoz ve kemerlerde ayıklamalar yapıldığında badana tabakaları altından eski Bizans mozaikleri meydana çıkmıştı. Fossati ilk mozaiğe rastladığında Sultan Abdülmecid’i davet etti, hünkârın bu resimlerin ortaya çıkarılmasını istemesi üzerine de mozaikleri temizletti. Bu sırada yapılan çalışmalarda bezeme mozaikleri açık bırakılarak sadece eksik kısımlar boya ile tamamlandı ve aralardaki hıristiyan alâmetleri de boya ile örtüldü. Binanın içine iskeleler kurularak nakışlar yenilendi, yeni kandiller takıldı, kıble duvarındaki pencerelere bir Türk ustanın eseri olan revzenler yerleştirildi. Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin cami içinde yazdığı devâsâ ölçüde yuvarlak sekiz levha, önceki kare levhaların yerlerini tutmak üzere ana pâyelere asıldı.
Fossati’nin Ayasofya’da yaptığı ek inşaat ise Bâb-ı Hümâyun yakınında Sultan Ahmed Çeşmesi karşısındaki Kasr-ı Hümâyun ile bunun cami içindeki devamıdır. Padişahın cuma namazına geldiğinde kısa süre dinlenmesi için yapılan bu kasır iç süslemesiyle küçük bir saray mekânı görünümündedir. Fossati’nin kız kardeşi Bianca’nın kocası İtalyan sanatkâr Antonio Fornari buradaki kalem işi nakışları yaparken kasrın tepeden ışık alan büyük salonunun duvarlarına karşılıklı olarak Mekke ve Medine’nin birer resmini de işledi. Bugün bunlardan yalnız bir tanesi mevcuttur. Fossati, caminin içinde mihrabın solunda bulunan ve duvarı güzel çinilerle kaplı olan hünkâr mahfilinin yerine de VI. yüzyılın Bizans mimarisinden alınma unsurlarla bezenmiş, sütunlara oturan bir köşk halinde çıkıntı teşkil eden yeni bir hünkâr mahfili yaptı. Ayasofya’nın, esası Fâtih dönemine ait medresesini XIX. yüzyıl üslûbunda yeniden inşa etti, ayrıca yan avlu kapısına komşu olarak bir de muvakkithâne yaptı. 1935’te yıktırılan medresenin son yıllarda temelleri meydana çıkarılmıştır. Tuğla minarenin de külâhının başladığı yerde girlantlı bir friz eklenmek suretiyle peteği biraz yükseltilmiş, böylece diğer minarelerle aynı yükseklikte olması sağlanmıştır. Fossati, dökülmüş mozaiklerin tanelerini toplatarak bunlardan bir madalyon halinde yanındaki ustalardan Lanzoni’ye Sultan Abdülmecid’in bir tuğrasını yaptırdı. Semavi Eyice, Topkapı Sarayı’nın bir deposunda tesadüfen bu tuğrayı bulmuş ve hayli uğraştıktan sonra ancak 1990’larda bunun Ayasofya’nın esas girişinin yanına duvara konulmasını sağlamıştır.
Fossati’nin Ayasofya’daki çalışmaları 13 Temmuz 1849’da tamamlandı ve cami 1265 yılının Ramazan ayının ilk cuma günü (27 Temmuz 1849) büyük bir törenle açıldı. Bu vesile ile İngiliz hakkâk ve fotoğraf ustası J. Robertson’a yaptırılan bir de hâtıra madalyası basılmıştır.
Ayasofya’da çalışmalar sürerken İstanbul’a gelen W. Salzenberg adındaki Prusyalı bir mimar 1848 yılının Ocak-Mayıs aylarında, kurulmuş iskelelerin yardımıyla tarihî binayı iyice inceleme imkânını elde ederken meydana çıkarılan mozaiklerin de desenlerini çizdi. Halbuki Fossati bu mozaikleri renkli büyük bir albüm halinde neşretmeyi tasarlamış ve bunun için Rus çarından 6000 ruble istemişti. Çarın hediye olarak sadece bir yüzük göndermesi üzerine bu defa Fossati mozaikleri bir kenara bırakarak Ayasofya’nın iç ve dış görünüşleriyle çevresini gösteren bir albüm hazırlayıp bunu Sultan Abdülmecid’den sağladığı ihsanla 1852’de Londra’da bastırdı. İçinde renkli yirmi beş levha bulunan bu eser, üstünde padişahın tuğrası olmak üzere sultanın yardımlarıyla meydana getirildiğini bildiren çok süslü bir başlık sayfası ile yayımlandı. 36 × 53 cm. ölçülerindeki bu albümün 1980’de çok ufak boyda bir tıpkıbasımı yapıldı. Fakat her nedense bu baskıda Sultan Abdülmecid’e şükranları ifade eden baş sayfaya yer verilmemiştir. Fossati’nin albümü yayımlandıktan az sonra 1854’te Salzenberg de Ayasofya mozaiklerinin resimlerini büyük bir albüm halinde bastırdı ve bu olay diplomatik çekişmelere kadar uzanan bir polemiğe yol açtı.
Fossati, Ayasofya’nın önünde yeni bir dârülfünun binası inşaatını sürdürürken devlet ileri gelenleri için de yalılar ve konaklar yapıyordu. 1847’de Sadrazam Reşid Paşa için bir yalı, 1850’de Kâmil Bey için bir ev, aynı yıl Hollanda sefâreti için yeni bir bina ile Osmanlı Hariciye nâzırı için bir yalı (bunun sonradan yanan Kanlıca’da Keçecizâde Fuad Paşa yalısı olması mümkündür) yaptı. 1856’da, Harbiye’de Pangaltı’dan Büyükdere’ye kadar bir tren hattı döşenmesini teklif ederek bunun maliyetini ve programını da açıkladı. Aynı yıl İran Devleti için Cağaloğlu semtinde bugün de aynı maksatla kullanılan elçilik sarayını inşa etti.
Fossati Kırım Savaşı yıllarında Maslak’ta birtakım askerî binalar (su haznesi ve mutfak), Bâb-ı Seraskerî içinde bir hastahane, Eminönü’nde bir karakol, kardeşiyle Alay Köşkü bitişiğinde Telegrafhâne-i Âmire binasını yapmışsa da bugün bunların hiçbiri mevcut değildir. Yalnız Sadrazam Reşid Paşa için Beyazıt Camii hazîresinde tasarladığı türbe projelerinden bir tanesi uygulanmış olup bugün görülen türbe binası Fossati’nin tasarladıklarından biridir. Fossati, Tanzimat Fermanı’nın ilânı üzerine Gülhane meydanı için bir anıt projesi hazırlamış, fakat bu proje uygulanamamıştır.
Gaspare Fossati 1858’de memleketine Morcote’ye döndü, 1862’de Milano’ya yerleşti. 1863’te Sarayburnu sahilsarayının yanması haberi üzerine Sultan Abdülaziz’e mektup yazarak aynı yerde yeni bir saray yapmayı teklif etti. Gaspare 1869’da kardeşi Giuseppe ile İtalyan uyruğuna geçti. Morcote’de Türkiye’den getirilmiş eşya ile döşenmiş evinde 5 Eylül 1883’te öldü ve orada toprağa verildi.
Gaspare’nin kardeşi Giuseppe de Ticino’da Morcote’de 1822’de dünyaya geldi. 1839’da Milano Akademisi’nden mezun oldu ve aynı yıl İstanbul’da Rusya elçilik binasının yapımında yardımcı olmak üzere ağabeyinin yanına gitti. 1845-1846 yıllarında Dolapdere yamacında Katolikler’in katedrali olan Saint Esprit Kilisesi’ni yaptı, 1847’den itibaren de Ayasofya tamirinde ağabeyine yardımcı oldu. 1855’te Sisam Beyi Bugorides ile 1858’de Ömer Paşa için Boğaz’da yalılar yaptı. 1859’da Morcote’ye döndü, 1865’te Hocapaşa yangınından sonra bölgeyi imar etmek üzere projeler teklif etti. Giuseppe Fossati de 1 Mart 1891’de öldü. Ağabeyi Gaspare’nin gölgesinde yetişen Giuseppe, desen ve projelerine göre pek parlak bir ressam ve mimar gibi görünmemektedir. Her ikisinin bıraktığı arşiv malzemesi Güney İsviçre’de Bellinzona’daki arşive taşınmış olup bugün oradadır. Bu arşivdeki bütün belgeler Semavi Eyice tarafından 25-27 Haziran 1967’de teker teker elden geçirilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
G. Fossati, Aya Sofia Constantinople, as Recently Restored by Order of H. M. the Sultan Abdul Medjid, from the Original Drawings by Chevalier Gaspard Fossati, Lithographed by Lewis Haghe Esq., London 1852; kitabın küçük boyda tıpkıbasımı için bk. Die Hagia Sophia (haz. Urs Peschlow) [Die Bibliophilen Taschenbücher, nr. 187], Dortmund 1980.
T. Lacchia, I Fossati, architetti del Sultano di turchia, Roma 1943.
C. Mango, Materials for the Study of the Mosaics of St. Sophia at Istanbul, Washington 1962 (krş. Semavi Eyice, TTK Belleten, XXVIII/112 [1964], s. 773-789).
C. Palumbo-Fossati, I Fossati di Morcote, Bellinzona 1970.
G. Heinrich, Die Fossati-Entwürfe zu Theaterbauten: Materialien zur Architekturgeschichte Istanbuls im 19. Jahrhundert, München 1989.
M. di Morcote, Gaspare Fossati, Architetto Pittore, Pittore Architetto, Morcote 1992.
W. Pollack, “Alt-christliche Baudenkmale von Constantinopel von W. Salzenberg 1854. Geschichte eines Architektur-Werks”, Römische Quartalschrift, XLIX/3-4 (1954), s. 243-250.
Ulya Vogt-Göknil, “Ein Tessiner als Hofarchitekt des Türkischen Sultans”, Du-kulturelle Monatsschrift, XIX (1959), s. 48-54, 56.
Semavi Eyice, “Ayasofya Horologion’u ve Muvakkithânesi”, Ayasofya Müzesi Yıllığı, IX (1983), s. 15-24.
a.mlf., “İstanbul’da İlk Telgrafhâne-i Âmire’nin Projesi (1855)”, TD, XXXIV (1983-84), s. 61-72.
a.mlf., “Mimar Gaspare Fossati ve İstanbul”, Arredamento-Dekorasyon, sy. 43 (1992), s. 126-133.
a.mlf., “Fossati (Gaspare)”, “Fossati (Giuseppe)”, İst.A, XI, 5818-5823.
Laurence Ammour, “Un architecte italien à Istanbul: Gaspare Fossati (1809-1883)”, Observatoire Urbain d’Istanbul, sy. 5, İstanbul 1993, s. 17-24.