https://islamansiklopedisi.org.tr/hadikatul-hakika
Tam adı Ḥadîḳatü’l-ḥaḳīḳa ve şerîʿatü’ṭ-ṭarîḳa olup İran edebiyatında yazılan ilk önemli tasavvufî mesnevidir. Gazneli Sultan Fahrüddevle Behram Şah’a ithaf edilen eser, bu hükümdara övgüleri de (fahr) ihtiva ettiği için Faḫrînâme veya Kitâbü’l-Faḫrî adlarıyla da anılır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, çok beğendiği ve Mes̱nevî’sinde bazı konularını iktibas ettiği esere İlâhînâme adını vermiştir.
524’te (1130) yazmaya başladığı eserini ölünceye kadar elinden bırakmayan Senâî, son taraflarında ihtiyarlığından bahsederken imkân bulduğu takdirde eseri genişleteceğini söyler. Ḥadîḳatü’l-ḥaḳīḳa tamamlanıp muhtevası duyulmaya başlandığında Horasan âlimlerinin büyük tepkisiyle karşılaşan Senâî, eserin bir nüshasını incelemeleri için Bağdat ulemâsına göndermiş ve onlardan gelen fetva sayesinde ortalık yatışmıştır. Kısa bir müddet sonra da vefat ettiğinden eseri genişletme imkânı bulamamıştır.
Aruzun hafif bahrinde yazılmış 10.000 beyitlik bir mesnevi olan Ḥadîḳatü’l-ḥaḳīḳa tevhid, na‘t, aklın sıfatı, ilmin fazileti, gaflet, felek ve burçların tasviri, hikmet, atasözleri, aşk, kendinden önceki şair ve yazarların eserleri gibi konularla Behram Şah, vezirleri ve kadınlarının övgülerini ihtiva eden on bölümden meydana gelir. Eser tasavvufî bir mesnevi olmakla birlikte ele alınan konular bakımından yerine göre dinî, ahlâkî, felsefî, hikemî ve öğretici nitelikler de taşır. Senâî öldüğü zaman dağınık halde bulunan Ḥadîḳatü’l-ḥaḳīḳa, Behram Şah’ın görevlendirdiği Muhammed b. Ali er-Reffâ tarafından düzenlenmiştir. Reffâ esere bir mukaddime yazmış ve bunun içine eserin bazı nüshalarında bulunan Senâî’nin mukaddimesini de almıştır.
Senâî’nin diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserin de yazma nüshaları arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bu durum, şairin ölümünden sonra eserlerinin ayrı kimseler tarafından derlenmiş olması ile açıklanabilir. Nitekim Ḥadîḳatü’l-ḥaḳīḳa’nın bilinen en eski nüshasında (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 1672 [istinsah tarihi 552/1157]) önsöz bulunmadığı gibi bu nüsha bölümlere de ayrılmamıştır. Bölümlere ayrılan nüshalar arasında da farklılıklar olup bazıları on, bazıları ise sekiz bölümdür.
Eser Nizâmî-i Gencevî, Hâkānî-yi Şirvânî ve Evhadüddîn-i Merâgī gibi şairler üzerinde etkili olmuş, bunlardan birincisinin Maḫzenü’l-esrâr, ikincisinin Tuḥfetü’l-ʿIrâḳeyn, üçüncüsünün de Câm-ı Cem adlı eserlerinin ilham kaynağı olmuştur.
Ḥadîḳatü’l-ḥaḳīḳa Bombay (1275) ve Leknev’de (1295/1818), ayrıca Müderris-i Razavî tarafından Tahran’da yayımlanmıştır (1329 hş., 1368 h.). J. Stephenson eserin bir bölümünü İngilizce’ye tercüme ederek metniyle birlikte neşretmiştir (Kalküta 1911).
Mes̱nevî şârihlerinden Hindistanlı âlim Abdüllatîf el-Abbâsî el-Gucerâtî, çeşitli nüshalarını karşılaştırarak tam bir metnini ortaya koyduğu eseri Leṭâʾifü’l-ḥadâʾiḳ min nefâʾisi’d-deḳāʾiḳ adıyla şerhetmiştir (Leknev 1877, 1886).
Ḥadîḳatü’l-ḥaḳīḳa’dan seçmeler yapılarak çeşitli eserler meydana getirilmiştir. Bunlardan genellikle Attâr’ın eseri olarak bilinen Münteḫab-ı Ḥadîḳa (İntiḫâb-ı Ḥadîḳa), Dâî-i Şîrâzî diye tanınan Nizâmeddin Mahmûd-ı Şîrâzî’ye aittir. Bu seçmenin bizzat Senâî tarafından yapıldığı da söylenir.
BİBLİYOGRAFYA
Senâî, Ḥadîḳatü’l-ḥaḳīḳa (nşr. Müderris-i Razavî), Tahran 1368, nâşirin önsözü.
a.mlf., The First Book of the Hadīqatu’l-Ḥaqiqat (nşr. ve trc. M. J. Stephenson), New York 1975.
Eflâkî, Menâḳıbü’l-ʿârifîn, I, 222; II, 740.
Abdülkādir el-Bedâûnî, Münteḫabü’t-tevârîḫ (nşr. G. S. A. Ranking), Delhi 1986, I, 57-60.
Rieu, Catalogue of the Persian Manuscripts, II, 549-551.
Browne, LHP, II, 317-322.
Halîlullah Halîlî, Aḥvâl ü Âs̱âr-ı Ḥakîm Senâî, Kâbil 1340.
Şiblî Nu‘mânî, Şiʿrü’l-ʿAcem (trc. M. Takī Fahr-i Dâî-yi Gîlânî), Tahran 1316 hş., I, 155-156.
Rypka, ILG, s. 225-226.
Safâ, Edebiyyât, II, 552-586.
Nefîsî, Târîḫ-i Naẓm u Nes̱r, I, 76.
FME, s. 26-31.
Zehrâ-yi Hânlerî [Kiyâ], Ferheng-i Edebiyyât-ı Fârsî, Tahran 1348 hş., s. 178.
Storey, Persian Literature, V/2, s. 522-530.
Ahmed Ateş, “Senâ’î”, İA, X, 481-482.