https://islamansiklopedisi.org.tr/handjeri-alexandre
İstanbul’da doğdu. Handjéri lakabı, IV. Mehmed zamanında (1648-1687) sarayın özel hekimi olarak sultana yaptıkları hizmetlerden dolayı aileye hediye edilen bir hançerden gelmektedir. Romanya voyvodası seçilen Fenerli ailelerden olduğu için Handjéri’ye “prens” de denmektedir. Yaşadığı devirde Osmanlı kaynaklarında adı “Bükreş beylerinden Hançerî Bey” şeklinde geçmektedir.
Sağlam bir öğrenim gören Handjéri başlıca Batı dilleri yanında Türkçe, Arapça ve Farsça da öğrendi. Oldukça zor şartlar altında bulunduğu resmî görevlerinin tarihlerini tesbit etmek güç olmakla beraber 1806’da önce altı ay kadar kalacağı Bâbıâli baştercümanlığına (Ağustos 1806-Şubat 1807), 7 Mart-24 Temmuz 1807 tarihlerinde de III. Selim tarafından Rusya hâkimiyeti altındaki Boğdan voyvodalığına getirildiği anlaşılmaktadır. III. Selim’in hal‘inden sonra tahta geçen IV. Mustafa zamanında (1807-1808) İstanbul’a geri dönmek zorunda kaldı. 1815-1816’da ve 1818’de Eflak voyvodalığı için teşebbüse geçtiyse de 1819’da yapılan yeni bir düzenleme ile Handjéri ailesi böyle bir haktan mahrum bırakıldı. Gerekçe olarak da Yunan isyanını hazırlayan Philiké Hetairia adlı ihtilâl cemiyetiyle gizli ilişkiler kurup ve hareketin liderlerinden Alexandar Ypsilanti’ye yardım etmiş olmaları gösterildi. Handjéri, 1821’de Yunan isyanı patlak verince ailesiyle birlikte Odessa’ya kaçtı. Rusya’da Novorossiysk genel valisinin yanında Doğu dilleri tercümanlığı yaptıktan sonra Moskova’ya yerleşerek 12 Haziran 1854’te ölümüne kadar orada yaşadı.
Handjéri, Türkoloji alanında Dictionnaire français-arabe-persan et turc, enrichi d’exemples en langue turque avec des variantes et de beaucoup de mots d’arts et de sciences (I-III, Moscou 1840-1841) adlı sözlüğü ile tanınmıştır. Üzerinde otuz yıldan fazla bir süre çalıştığı eserinin malzemesini, Fransız elçisi General Guilleminot’nun tavsiyesiyle 1806 yılında toplamaya başlamıştır. Müellifin, İstanbul’da müslüman Türkler arasında doğup büyümesinden dolayı her yere rahatça girip çıkabildiği ve bu sebeple Osmanlı içtimaî hayatıyla ilgili geniş bilgi edinme imkânı bulduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı şairi ve nâsiri İzzet Molla ile de yakınlık kuran, hatta bir tesadüf sonucu onu intihardan vazgeçiren Handjéri’nin İzzet Molla ile birlikte Târîḫ-i Vaṣṣâf’ı okuduğu, ayrıca onu Hâlet Efendi’ye takdim ederek ikbal kapılarının açılmasını sağladığı kaydedilmektedir. Eserinde, esas aldığı Fransız Akademisi sözlüğünün 1798 baskısındaki kelimelerin Türkçeler’i yanında Arapça ve Farsça karşılıklarını da veren müellif en çok Âsım Efendi’nin Kāmus Tercümesi’nden faydalanmıştır. Fransız Türkologu Thomas-Xavier Bianchi, uzun süre Avrupa’da rakipsiz kabul edilen Dictionnaire français-turc adlı sözlüğünü (Paris 1843-1846), özellikle Handjéri’nin eserinden istifade etmek suretiyle son şekline kavuşturmuştur.
Alexandre Handjéri eserinin önsözünde, edebiyatçılara olduğu kadar tüccarlara da faydalı olmak amacıyla sanat ve teknik terimleriyle sözlüğünü zenginleştirmeye çalıştığını ve kitabının daha önceki sözlüklerden farklı özellikler taşıdığını belirtmektedir. Eserin “Fransızca-Arapça-Farsça-Türkçe sözlük” adını taşımakla birlikte yalnız Türkçe’yi esas aldığını, Arapça ve Farsça’dan Türkçe’ye pek çok kelime girmiş olmasından dolayı esere böyle bir isim verdiğini söyleyen Handjéri, kendisinden önceki sözlük yazarları içinde daha çok Meninsky’e yakın bir anlayışı benimsediğini açıklar. XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşayan Osmanlı müelliflerinin kaynak olarak kullandığı eser daha sonra gelen sözlükçüler tarafından tenkit edilmiştir. Handjéri’yi eleştirenlerin başında gelen Şemseddin Sâmi, sözlüğü Fransızca kelimeler bakımından yetersiz bulduğu gibi bunların karşılıklarının da düzensiz bir şekilde verildiğini ileri sürmüştür.
İlk cildi neşredilmeden önce baskı örneği gözden geçirilmek üzere İstanbul’a gönderilen sözlüğün Takvîm-i Vekāyi‘de tanıtımı yapılmıştır. Eser yayımlandığında Sultan Abdülmecid şahsı adına 200 nüsha ısmarlamış, ayrıca Türk dili ve kültürüne yaptığı hizmetten dolayı Handjéri’ye hediye olarak mücevherle süslü bir kutu göndermiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Şemseddin Sâmi, Kāmûs-ı Fransevî, İstanbul 1323, s. v.
İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, IV, 724-725.
Fevziye Abdullah Tansel, “Keçecizâde İzzet Molla”, 60. Doğum Yılı Münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı, İstanbul 1953, s. 133.
A. N. Kononov, Ocerk Istorii. Izuceniya tureckogo yazyka, Leningrad 1976, s. 51.
a.mlf., Istoriya izuceniya tyurkskix yazykov v Rossii. Dooktybr’skiy period, Leningrad 1982, s. 228.
a.mlf., Biobibliografiçeskiy slovar’ otecestvennix tyurkologov. Dooktjabr’skiy period, Moskva 1989, s. 243-244.
Hüsrev Hâtemî, “Fransızca-Türkçe İkinci ve Üçüncü Devre Sözlükler (Hançeri ve Şemseddin Sami Sözlükleri)”, TT, III/13 (1985), s. 71-72.
Johann Strauss, “The Millets and the Ottoman Language”, WI, XXXV/2 (1995), s. 206-208.